601-625 / 823
Ansiklopedi

AYAK ESNAFI, SATICILARI : Basmacılar
Bugün, bohçacı kadınlar müstesna (B.: Bohçacı kadınlar) seyyar basma ve kumaş satanlar hiç kalmamıştır, fakat İkinci Cihan Harbine kadar sokak sokak dolaşarak “Basmacı! basma!” diye yelken bezinden büyükçe bir bohçaya koyduğu basmaları, elinde demir ar...
Ansiklopedi

AYAK ESNAFI, SATICILARI : Ayak fotoğrafcıları, dakikalıkcılar, vesika fotoğrafcıları
İlk defa Cihan Harbinin ilk yıllarında görünmüşlerdir; sokak sokak dolaşanları nadirdir; umumiyetle vesika fotoğrafına hemen ihtiyaç görülen büyük resmî dairelerin civarında birer köşe tutarlar ve o köşeler âdeta birer gedik haline gelir. 1947 de başlı...
Ansiklopedi

AYAK ESNAFI, SATICILARI : Aynacı, tarakçı, firketeciler
Meşrutiyetten evvel ayna, tarak, ayrı ayrı işportaya kadar inmiş değildi, yalnız firkete küçük çocukların elinde yirmişer tanelik kâğıt paketler içerisinde on paraya satılırdı. Ayna, tarak ise Mahmudpaşanın bütün boyunca yolun iki kenarını dolduran sey...
Ansiklopedi

AYAK ESNAFI, SATICILARI : Ayak fotoğrafcıları, şıpşakcılar
Bilhassa İkinci Cihan Harbinin ikinci senesinde başlamış ve bir aralık çok taammüm etmişti. Elindeki makinesiyle dolaşan seyyar fotoğrafcı; Bayezid ve Taksim meydanları, İstiklâl Caddesi gibi işlek yerleri tercih eder ve burada gözüne kestirdiklerinin,...
Ansiklopedi

AYAK ESNAFI, SATICILARI : Ayak Berberleri
Çarşı, pazarları, selâtin cami avlularını fazla olarak mahalle aralarını dört dönerlerdi.
Arkalarında zenbil; zenbilinde takım taklavat; ellerinde küçük bir iskemle. Hacı babalar - şerait üzere - çenber sakallarının kenarlarını, bıyıklarının altlarını ...
Ansiklopedi

AYAK ESNAFI, SATICILARI : Aşureciler
Mahallâttan bazı kimselerin evlerinde pişirip de akşamları satışa çıkardıkları vaki idi. Evlere kâselerle ya peşin veya veresiye olarak bırakılır ertesi akşam uğranılıp alınırdı. Kalabalık yerlerde arabacı ve sebzecilerin bâhusus hamalların, kayıkçılar...
Ansiklopedi

AYAK ESNAFI, SATICILARI : Aşçılar
Meydanlarda çadır kurup aşçılık yapanlar, bu satırların yazıldığı sıralarda artık görülmemektedir. Omuzlarında askı ile gezdirdikleri bir camekânlı dolapta fasulye piyazı, ciğer kebabı, cızbız köfte satmakla çöplenenler vardır (B. : Aşçı ve bu madde iç...
Ansiklopedi

AYAK ESNAFI, SATICILARI
Ayak esnafı ve satıcıları, büyük İstanbulun günlük hayatının tuzu, biberidir; İstanbulun kendine hâs alâmeti farikalarıdır, sokaklarının sesidir. Ve büyük İstanbul, asırlar boyunca bin bir kılık ve kıyafette, tenha ve sapa semtlerinden gelip geçen, çar...
Ansiklopedi

AYAK ESNAFI, SATICILARI : Ağızlıkçılar
Türk, Ermeni, Rum ve Yahudi bilhassa akşamları meyhaneleri dolaşırlardı; sigara kâğıdı çıkıp lüleli çubuklar kullanılmaz olduktan sonra türemişler; en eskileri İkinci Abdülhamid devri başlarında yaşamışlardır. Bir tahta üzerine çakılmış kırk elli kadar...
Ansiklopedi

AYAK ESNAFI, SATICILARI : Arinacılar
Madenden yapılmış eşyayı parlatmak için bugün kullandığımız kutu veya tüb içinde cilâların henüz evlerimize kadar girmediği bir devirde, yani Meşrutiyetten evvel kapı tokmaklarını, bakır ve tunç mangalları, semaverleri vesair madenî eşyayı temizlemek i...
Ansiklopedi

AYAK DİVÂNI
Fevkalâde hallerde, bilhassa İstanbul ihtilâllerinde, halkın veya askerin dertlerini veya şikâyetlerini pâdişaha kendi ağızlariyle arzetmek üzere kurulan divan; ayak divanları hemen daima ihtilâlciler tarafından istenmiş, padişahlar da, kendi tahtların...
Ansiklopedi

AYAKDAŞ
“Yoldaş” ile beraber, İstanbulda evvelâ yeniçeriler tarafından kullanıldığı muhakkaktır; arkadaş karşılığıdır. Ve kendilerine alem olmuştur, ayakdaş denilince “yeniçeri” kastedilmiştir.
İstanbuldan kalkarak doğuda ve batıda en az altı ay, bazan da 1,5 ...
Ansiklopedi

AYAKCI
Tekke tâbirlerindendir; tarikata yeni girmiş acemi derviş, acemi can; ayakcı, tekkesinin kaba ve süfli temizlik işlerinde kullanılırdı, mutbahda bulaşıkcılık yapar, ortalığı süpürür, taşlık yıkar, ayakollarını yıkar, temizlerdi; bu hizmete dergâha yeni...
Ansiklopedi

AYAKBASDI PARASI
“Toprakbastı parası” da denilir. Hangi zamandan kalma olduğunu tesbit edemedik, Cumhuriyet devrinin ilk yıllarına kadar, başta İstanbul, Türkiyenin bütün limanlarına gelen gemilerin karaya çıkan yolcularından bu isim ile bir resim, para alınırdı. Bu an...
Ansiklopedi

AYAKAPU YANGINLARI
İstanbulun her tarafı gibi, bu semt de büyük yangınlarda birkaç defa mahvolmuştur. Kendi içinden ateş âfetlerine dair de iki kayda rastlanmıştır.
(H. 1145) M. 1732 yangını — O havali, o zamanlar birbirine bitişik sefil ahşap dükkânlar ve evlerden mürek...
Ansiklopedi

AYAK BAĞI
Büyükşehrin avam muaşeretinde nikâh; imam nikâhı devrinde, kocalarından hoşnud olmayan mahalle karılarının ağzında: “Bıktım artık senden herif.. Çöz ayağımın bağını!..” feryâdı sık sık işitilirdi.
Aşağıdaki kıt’a Vâsıf Enderunun hezel yollu meşhur manz...
Ansiklopedi

AYAKAPU MESCİDİ
Cibali civarında Ayakapuda, bu isimle anılan kale kapısının dışında ve kapuya bitişik küçük bir ahşap yapı olup bu satırların yazıldığı sırada mesken olarak kullanılmakta idi. minaresi veya ezan okunacak her hangi bir yeri de yoktu; altında, İstanbul f...
Ansiklopedi

AYAKAPU HAMAMI
Cibalide, Ayakapuda on altıncı asır yapısı, Türk yapı sanatının bedialarından tek bir hamamdır, bu satırların yazıldığı sırada çok harap bir halde ve bir kereste deposu haline konmuş bulunuyordu (1947); arka tarafı kubbeler hizasına kadar toprağa gömül...
Ansiklopedi

AYAK (İstanbulda çıplak, yalın)
İstanbulun baharı tadımlıktır, kış ile yaz arasında kaybolur; Büyük şehir ikliminin son baharı lâtiftir ve saltanatlıdır. Yaz mevsiminde ve sonbaharın tadına doyulan güneşli günlerinde İstanbul sokaklarını her gün yüzbinlerce ayak yalın, çıplak olarak ...
Ansiklopedi

AYAKAPU ÇEŞMESİ
Küçükmustafapaşadan Ayakapuya çıkarken, Gülçeşme Sokağında, bu sokağın Miralaynazımbey Sokağı ile kavşağı üzerindedir. Gülçeşme Sokağı adı, çeşmeye nisbetle verilmişe benzer, kesme taştan klâsik üslûpta bu on altıncı asır çeşmesi, İstanbul çeşmelerinin...
Ansiklopedi

AYAKAPU
Haliç boyunda Cibalide bir semttir ki, 1934 Belediye Şehir Rehberinde Ayakapu olmuştur. Sekenesi ekseriyetle civar fabrikalar, değirmenler, atölyeler, kalafat yerleri amele ve işçisi ile deniz amelesi ve gemicidir. Otuz yıl kadar evvelleri Haliç vapurl...
Ansiklopedi

AYAK
Eski çalgılı kahvehanelerde, semaî kahvelerinde irticalen söyledikleri semailerle boy ölçüşen halk şairleri arasında “kafiye” nin adı.
Bu müşaarelerde kafiyeyi vermeğe “ayak açmak”, verilen kafiyeye göre irticâlen ve hemen söylenen mısralara da “ayak b...
Ansiklopedi

AYAİRİNİ (AYİA İRİNİ) KİLİSESÎ
Aya İrini kilisesi, İstanbuldaki Bizans kiliseleri arasında mimarlık bakımından mühim bir âbide olmakla beraber, vaktiyle mütevazi bir köşesinde biriktirilmeğe başlanan antikaların dünya müzeleri arasında mümtaz bir mevki ihraz eden İstanbul Asârıatika...
Ansiklopedi

AYAK
Ayak üzerine İstanbullular ağzında kullanıla gelmiş, büyük kısmı hâlâ da kullanılan darbımeseller ve halk tâbirleri pek çoktur.
Birisini tezvir ve fesad ile işinden etmek, mevkiinden, memuriyetinden düşürmekte:
Ayağının altına karpuz kabuğu koydu - yah...
Ansiklopedi

AYAĞI KARINCALI
İstanbul argosunda kötü, iffetsiz kadın, fâhişe; zamanımızda unutulmuş bir tâbirdir; misal:
Avratın ayağı karıncalı oldukda erin eli kanlı olur.
Erkek hakkında mef’ul oğlan yerinde nâdiren kullanılır; misal:
— Herifde boynuz çatal çatal, kızı, oğlu, ka...
601-625 / 823