Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hâneberduş, Hâneberduşlar maddesi
HÂNEBERDUŞ ,HÂNEBERDUŞLAR – “Evi omuzunda,(bütün eşyası,çamaşırı ve esvabı üstünde ne varsa ondan ibâret olan),serseri”(Şemseddin Sâmi,Kaamûsi Türkî) ;Hânebeduş da denilir.
Öyle kişiler için zamanımızda sâdece “Berduş” denilmekterir. Halk ağzında dilimizin gittikce bozulduğunu gösteren kelimelerdendir.
Geçen asır sonlarında yaşamış şâirlerinden Erzurumlu Âşık İbrahim , mürâhik bir genc iken gelip yerleşdiği İstanbulda,yıllarca belli bir yattığı yeri olmayan bir hâneberduş hayatı sürmüşdür.Acı hayatını terennüm ettiği manzumelerinin çoğuda ,dilde hâkim bir kaleme sahib olduğu halde,kendisinden ve benzerlerinden bahsederken,o da sâdece Berduş demektedir kibu kelimenin ,deyimin bozulmasının geçen asır sonlarında başladığı anlaşılır (B.: İbrahim ,Erzurumlu Âşık).
Hâneberduşluğun değişmez kılığı,yalın ayak ve yarı çıplak dolaşmakdır;eskimiş,yırtılıp dökülmüş esvablarından baldır,bacak,kalça,kol,omuz,sırt,söğüş etleri görünür.Bir tarikat hâlinde kurulmuş eski Külhan Beyliği teşkilâtının,tamamen başı boş bir devamı olmuşdur (B.:Külhan Beyleri,Külhan Beyliği).Sefilâne bir hayattır.
Hâneberduşlar o sefil hayata,kendi hatâları yüzünden bazan ileri yaşlarda,ihtiyarlıkda düşerler,fakat çoğunlukla ve türlü sebeblerle hâne berduş olurlar. Çocuk hâneberduşların ilk geceledikleri yer de ,Galata ...
⇓ Devamını okuyunuz...
HÂNEBERDUŞ ,HÂNEBERDUŞLAR – “Evi omuzunda,(bütün eşyası,çamaşırı ve esvabı üstünde ne varsa ondan ibâret olan),serseri”(Şemseddin Sâmi,Kaamûsi Türkî) ;Hânebeduş da denilir.
Öyle kişiler için zamanımızda sâdece “Berduş” denilmekterir. Halk ağzında dilimizin gittikce bozulduğunu gösteren kelimelerdendir.
Geçen asır sonlarında yaşamış şâirlerinden Erzurumlu Âşık İbrahim , mürâhik bir genc iken gelip yerleşdiği İstanbulda,yıllarca belli bir yattığı yeri olmayan bir hâneberduş hayatı sürmüşdür.Acı hayatını terennüm ettiği manzumelerinin çoğuda ,dilde hâkim bir kaleme sahib olduğu halde,kendisinden ve benzerlerinden bahsederken,o da sâdece Berduş demektedir kibu kelimenin ,deyimin bozulmasının geçen asır sonlarında başladığı anlaşılır (B.: İbrahim ,Erzurumlu Âşık).
Hâneberduşluğun değişmez kılığı,yalın ayak ve yarı çıplak dolaşmakdır;eskimiş,yırtılıp dökülmüş esvablarından baldır,bacak,kalça,kol,omuz,sırt,söğüş etleri görünür.Bir tarikat hâlinde kurulmuş eski Külhan Beyliği teşkilâtının,tamamen başı boş bir devamı olmuşdur (B.:Külhan Beyleri,Külhan Beyliği).Sefilâne bir hayattır.
Hâneberduşlar o sefil hayata,kendi hatâları yüzünden bazan ileri yaşlarda,ihtiyarlıkda düşerler,fakat çoğunlukla ve türlü sebeblerle hâne berduş olurlar. Çocuk hâneberduşların ilk geceledikleri yer de ,Galata Köprüsünün altındaki dubaların üstüdür,bundan ötürü de “Köprüaltı Çocukları” diye anılırlar (B.:Köprüaltı Çocukları).
Hâneberduşların gece barındıkları yerlerin başında ,bilhassa Galatada ve Tophânede sabaha kadar sabaha kadar açık bulunan bazı kahvehâneler ile hamamlardır.Sonra,bazı odaları koğuş hâline getirilmiş en pis oteller,metruk binâların içleri,eski kale duvarları içindeki in gibi yerler,bilhassa çocuklar ve körpe gencler için ve sâhibin izni ile bir iskeleye bağlanmış mavunaların içleri gelir (B.:Berduş,cild 5,sayfa 2532 ;Hamam;Kahvehâne;Hacatahsin Sokağı Cinâyeti).
Hâneberduş çocuklar ve tâze gencler o hayata düşdüklerinin tezine iffetlerini kaybederler.Hâneberduş çocukların ve genclerin hiç biri belli biş,sanat sâhibi değildir,Günlük rızıklarını hammallıkla,uygunsuz adamlara vücudlarını satarak kazanmaya çalışırlar.H^neberduşların hayatını tanımış olan hâneberduş şâir Mehmed Gökçınar (B.:Gökçınar Mehmed,cild 11,sayfa 7074) bir manzumesinde şöyle anlatıyor:
İçlerinde Yaşadağım Yerler
Çok iyi Bildiğim Yerler için
Berduşlar arasına ilk düşdüğüm geceyi,
Yakama yapışmış bir kirli demir pençeyi,
İki bardak şarabla,esrarlı cıgarayla,
Unutamam hoyratca yolunmuş bir gonceyi.
Serim serim serilmiş,uzanmış istif istif;
Çocuklar,bir sürü genc,yaş yaş bir sürü herif.
Buğu,soluk,öksürük,çıplak çapılak vücudlar.
Gözle görmek lâzımdır,aslaa edilmez tarif.
Sirkecide Araba Vapuru İskelesi,
Kalaslar bir in olmuş,içinde insan sesi.
Bıyıklar arasından en körpe dudaklara,
Cıgaralar dolaşır ,“paspallı” ,sinsi sinsi.
Papazlar ve Fantiler,kızlar ,cıvalı zarlar ;
Kuzularda,kurtlarda ürkek vahşî nazarlar;
Gelmiş,düşmüş cümlesi kendi ayaklarıyla ;
Sabahcı Kahveleri,şah satılır pazarlar.
O kale duvarları,çökmüş burcların içi ..
Kim ayıklar taşından bulgur ile pirinci !
“Aşere” ye yazarlar gel şorolom diyerek,
Çakal çakal mastorlar yeni baygın bir genci.
Ya buz gibi,ya sıck taşlar ,yahud bir peyke
Kuru tahtalar üstü,hasır,toprak,rast gele .
Zifiri kaanlıkda dalga duman âlemi
Kalemim tökeziyor yazmak istesem bile.
Aman ters anlamayın,yokdur hiç pişmanlığım ;
Tamam ruhuma uygun şu kıyâfet,kılığım.
Keçeleşmiş saçlarım,kösele tabanlarım ,
Berduşum ben,ne deli,ne de sersem alığım.
Ayaklarım öpülmüş,ya düşmüşüm ayağa ,
Ha bozkırda,çöldeyim ,ha girmişim bir bağa ;
Yokdur hiç,yokdur aslaa şikâyetim halimden
Ne başımda kelim var,ne muhtâcım tarağa.
Hey Gökçınar Gökçınar,altını bakır yapdın,
Bu çamurlu yollara düşünme nasıl sapdın.
Zaman oldu tapıldın,zaman geldi sen taptın ;
Anlayanlar anlası ,hikâyeni anlattın.
Gökçınarın açıkca anlattığı gibi hâneberduşluğa sürüklenen bir çocuk veya gencin mutlakaa esrara alıştırıldığını tereddüdsüz kaydedebiliriz(B.:Esrar,cild 10,sayfa 5352 ;Bitirim,Abdullah,cild 5,sayfa 2824).
Köprüaltı çocukları için günlük gazetelerde haftalık dergilerde pek çok yazı ve resim yayınlamışdır.Aşağıdaki satırları Türkiye Yayınevinin çıkardığı Hafta dergisinden alıyoruz :
“ (Gece yarısından sonra yazar Vedad Pekgirgin kendisinden 25 kuruş isteyen 12 yaşında bir Köprüaltı Çocuğu ile konuşur..) Köprünün üstünde hayat yok.Çocuğa.
- Ne işin var senin burada ?.. diye sordum.
“Dudak bükdü :
- Ya senin ne işin var..dedi,her halde işin işimizle alâkalı olmalı !
“Vücudunun yarısından fazlasını saklayamayan yırtık fanilâsına çeki düzen vermeye çalışan bu çocuk bir az daha dikkatle yüzüme bakdıkdan sonra acı acı gülümsedi :
- Köprü altı burası..bizim öteden beri iş,ekmek kapımız..ama bugünlerde işler kesat gidiyor..polis bir türlü peşimizi bırakmıyor..eskiden dubalar üzerinde serin serin gecelerdik..
“Sonra kaşlarını çattı,daha ciddi bir ifâde ile :
- Hem..dedi,bunlar seni alâkar etmez,parayı vereceksen ver,vermeyeceksen beni rahat bırak..
“ Onunla konuşmak istiyordum.Bırakıp gitmemesi için evvelâ arzusunu yerine getirmem lâzımdı :
- Vereceğim.. dedim,yalnız bana anlat bakalım,burada ne işin var,gecenin bu saatlerinde..kimsen yok mu senin ?
“ Parmağı ile uzakda boğuşan iki çocuğu gösterdi :
- İşte onlar da benim gibidir,kimseleri yok..olsa naolacak..bir zamanlar anam vardı,gecelerini sokakda geçirirdi,şimdi de ben..köprü altı gündüz göründüğü gibi değildir..bakışda hiç kimse yokdur sanırsın amabir polis düdüğü iştildimi kaçan kaçana,burası yirmi otuz çocukla doluverir,hepsi yatacak yer aramaktadır..
“Bu sırada sarhoş bir adam köprünün korkuluğuna dayandı,bizi dinlemeye başladı.Alkolün verdiği cesaret ve cür'etle bana :
- Ağabey..dedi,tıraşı kes de çocuğu alıp götüreceksen götür,götürmeyecek bana bırak,alıp götüreyim..
“ Dönüp çocukla konuşmak istedim,fakat ortadan kaybolmuşdu ” (Hafta Medmuası,Vedad Pekgirgin,1955)
Hâneberduş çocuklarıb bu genclerin geceleri barındıkları yerlerden biri de Sirkecide eski araba vapuru iskelesinin kalasları arasındaki boşluklar idi ve aralarındaki adı “Deniz Palas” idi (B.:Deniz Palas,cild 8,sayfa 4460).
Hâneberduşların yazın geceledikleri yerlerden biri de Gülhâne Parkıdır ; 1964-1965 den sonra Hippi denilen hırpânî turistlerin İstanbula akını başladıkdan sonra İstanbulun o tek büyük parkı onların da geceledikleri yer olmuşdur(B.:Hippi).
Zamanımızın insanlarından Mustafa Durugönül de (B.: Durugönül,Mustafa, cild 9,sayfa 4781) Gülhâne Parkından şöyle bahsediyor :
Bandırmalılardan nedir çekdiğim
Yine oralıdır şu küçükbeyim
Hâneberdûşandan gül goncasına
Tâ besabah bülbül gibi çileyim
Bizlere Gülhâne Parkı han otel
Gökyüzü sırmalı yorgana bedel
Çimenler kuştüyü döşek olur be
Yanında varsa gerse bir tâze güzl
Şıpşakcı bir kopuk çekdi bir resim
Şu mutlu kalender aceb ben miyim
Yanımda gördüğün çocuk da Râsim
Gökyüzünü tutsun yanık hey heyim
Hâneberduşluk için şu kıt'alar da aynı kalenderindir :
Hâneberduşlara uydurdum ayak
Vücudum görmedi yıllarca yatak
Kahvehânelerde kâh hamamlarda
Sabahladım tahta taşda yatarak
Kumarda harcandı körpe gencliğim
Dâvâcıdır benden ayağım elim
Kopukdur gönlümün sazında telim
Batakdır hayatım batakdır batak
Gördüm mü bir genci şehirli dağlı
Yürür uçuruma gözleri bağlı
Erâzil hançeri olsa da zağlı
Boynuma borc olur onu kurtarmak
Kendimi görürüm o garîbanda
Deliye dönerim sanki o anda
İstikbâlin ben im işte meydanda
Diyerek koşarım canım atarak
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H16A017
Tema
Folklor
Konular
Hâneberduş, Vagabond, Şemseddin Sami, Kamûs-ı Türkî (Şemseddin Sami), Âşık İbrahim (Erzurumlu), Erzurumlu Âşık İbrahim, Berduş, Külhanbeyi, Rowdy, Külhan Beyliği, Köprüaltı çocukları, Gamins, Hamam, Hammam, Bathhouse, Kahvehane, Coffeehouses, Hocatahsin Sokağı cinayeti, Hocatahsin Sokağı murder, Suç, Crime, Mehmed Gökçınar, Bitirim Abdullah, Hafta mecmuası, Türkiye Yayınevi, Turkiye Printhouse, Vedad Pekgirgin, Deniz Palas, Hippi, Hippies, Mustafa Durugönül
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Han bölümü için yazılmış metin. Şemseddin Sami'nin "Kamûs-i Türkî" eseri, Mehmed Gökçınar'ın bir manzumesi, 1955 tarihli Hafta mecmuasından Vedad Pekgirgin röportajı ve Mustafa Durugönül'ün şiirleri alıntılanmıştır.
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Mehmed Gökçınar'ın şiiri belgeye yapıştırılmıştır. Baskı notları ve sayfa numaraları tükenmez kalemle yazılmıştır.
Bakınız Notu
İbrahim (Erzurumlı Âşık); Külhan Beyleri, Külhan Beyliği; Köprüaltı Çocukları; Berduş, cild 5, sayfa 2532; Kahvehâne; Hocatahsin Sokağı Cinâyeti; Gökçınar (Mehmed), cild 11, sayfa 7074; Esrar, cild 10, sayfa 5352; Bitirim (Abdullah), cild 5, sayfa 2824; Deniz Palas, cild 8, sayfa 4460; Hippi; Durugönül (Mustafa), cild 9, sayfa 4781
Bibliyografya Notu
Şemseddin Sami, "Kamûs-i Türkî"; Mehmed Gökçınar; Vedad Pekgirgin, Hafta mecmuası, 1955; Mustafa Durugönül
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.