Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hamlacı, Hamlacılar maddesi
HAMLACI ,HAMLACILAR – Arabca “Hamle” kökünden “Hamleci” nin türk ağzı ile söylenişi; İstanbulda,kayıklarda kürek çekenlere “Kayıkcı,Kayık Kürekcisi” karşılığı verilmiş isim ;denize kürek çalarak hamle ettikleri dolayısı ile çok güzel ve yerinde yakıştırma ile verilmiş bir isimdir (B.:Kayıkcı).
Kayıklarda kürekcilerin oturdukları yere “Oturak” denilir, her oturakda bir çift kürek bulunur; kayıklar da ya bir oturak,İki bir oturakdan başlar,iki,üç,beş,dokuz oturağa kadar çıkardı,hattâ 14-15 oturak saltanat kayıkları yapılmışdır;Onyedinci Yüzyılda Dördüncü Sultan Mehmedin saltanat kayığı 24 oturak idi;kürekli gemiler devrinde kadırgalar da XXXXX 25 oturak olduğu için ,şimdi deniz müzesinde bulunan Sultan Mehmedin o muhteşem kayığına da Kadırga denilmişdi (B.:Dördüncü Sultan Mehmedin Tenezzüh Kadırgası ,cild 9,sayfa 4727).Kayıklar ya oturaklarına nisbetle “İki Oturak”,“Üç Oturak”,“Beş Oturak”,“Dokuz Oturak” diye,yahud çift küreğe nisbetle “Tek Çifte”,“İki Çifte”,“Üç Çifte”,“Beş Çifte”,“Dokuz Çifte” diye isimlendirilirdi.
1 – 3 çifte kayıkların bir çift küreğini bir hamlacı çekerdi,5 – 9 çifte kayıkların bir çift küreğini de yan yana oturan iki hamlacı çekerdi,yani o büyüklükdeli kayıkların bir küreğini bir hamlacı çekerdi.Dördüncü Sultan Mehmedin muazzam ve muhteşem kayığının tek küre...
⇓ Devamını okuyunuz...
HAMLACI ,HAMLACILAR – Arabca “Hamle” kökünden “Hamleci” nin türk ağzı ile söylenişi; İstanbulda,kayıklarda kürek çekenlere “Kayıkcı,Kayık Kürekcisi” karşılığı verilmiş isim ;denize kürek çalarak hamle ettikleri dolayısı ile çok güzel ve yerinde yakıştırma ile verilmiş bir isimdir (B.:Kayıkcı).
Kayıklarda kürekcilerin oturdukları yere “Oturak” denilir, her oturakda bir çift kürek bulunur; kayıklar da ya bir oturak,İki bir oturakdan başlar,iki,üç,beş,dokuz oturağa kadar çıkardı,hattâ 14-15 oturak saltanat kayıkları yapılmışdır;Onyedinci Yüzyılda Dördüncü Sultan Mehmedin saltanat kayığı 24 oturak idi;kürekli gemiler devrinde kadırgalar da XXXXX 25 oturak olduğu için ,şimdi deniz müzesinde bulunan Sultan Mehmedin o muhteşem kayığına da Kadırga denilmişdi (B.:Dördüncü Sultan Mehmedin Tenezzüh Kadırgası ,cild 9,sayfa 4727).Kayıklar ya oturaklarına nisbetle “İki Oturak”,“Üç Oturak”,“Beş Oturak”,“Dokuz Oturak” diye,yahud çift küreğe nisbetle “Tek Çifte”,“İki Çifte”,“Üç Çifte”,“Beş Çifte”,“Dokuz Çifte” diye isimlendirilirdi.
1 – 3 çifte kayıkların bir çift küreğini bir hamlacı çekerdi,5 – 9 çifte kayıkların bir çift küreğini de yan yana oturan iki hamlacı çekerdi,yani o büyüklükdeli kayıkların bir küreğini bir hamlacı çekerdi.Dördüncü Sultan Mehmedin muazzam ve muhteşem kayığının tek küreğini de 3 hamlacı çekmeşdir ki 24 oturak,44 kürekli olan o saltanat kadırgasının 144 nefer hamlacısıbulunuyordu.
Saray kayıklarının hamlacıları,bir hamlacıbaşı nın emrinde,sarayın dış hizmetlerine bakan Bostancı ocaklarından müstakıl bir ocak idi,adı da “Bostancı Hamlacılar Ocağı” idi (B.: Bostancı,Bostancılar Ocağı ,cild 6,sayfa 2976).
Hamlacılar hizmet ettikleri kimseye göre “Hünkâr Hamlacısı”,“Haremi Hümâyun Hamlacı”,“Hasekisultan Hamlacısı”,“Hanımsultan Hamlacısı”,“Kancabaş (Bostancıbaşının istanbul solarında inzibat ve âsâyişi teftiş için çıkdığı büyük kayık) Hamlacısı ”, “Vezir Hamlacısı”,“Falan Paşanın Hamlacısı”,“Falan Ağanın Hamlacısı” diye anılırlar idi.
Hamlacılakr istisnâsız genc,tuvana adamlardı.Saray Hamlacılarının başlarında “Barata” denilen kırmızı bir külâh bulunurdu (B.: Barata,cild 4,sayfa 2112).Sırtlarına beyaz helâlî gömlek,beyaz bezden geniş ağlı ve bol paçalı don giyerler,bellerine kırmızı kuşak sararlarlardı,ayakları da mutlakaa çıplak olurdu.Üçüncü Sultan Selim zamanında sarayda enderun ve birunda B. :Enderun,cild 9,sayfa 5115 B.:Enderun,cild 9 ,sayfa 5115) Enderunda (B.: Enderun,cild 9,sayfa 5115) ve sarayın dış hizmet ocaklarında güzellikleri ve bıçkınlıkları ile şöhret yapmış genclerin şânında kaleme alınmış “Ravzatül Hûban” isimli tezkirede Elif,Kara Battal,Behram,Kara Temel,Zenâne Temel,Cebbar,Laz Hasan,Ferhad,Laz Lâtif,Mevlud,Kara Harun ve Hidâyet adında ondört nefer hamlacı delikanlı övülmüşdür ki hepsi için istisnâsız,bir klişe hâlinde “Yalın ayaklı ve baldırı çıplak gülle topuklu mühmel kopuk feta ve bebrü pelenk misâli zeberdest fetâ o dürriyektâ başında al barata yanar âtşdir ve akbezden don gömlekle misli melekdir..” gibi cümleler kullanılmışdır.
Saray hizmetinde veya iskele kayıklarındaki hamlacı gencler şânında da kalender meşreb şâirlerler tarafından pek çok şey yazılmışdır ,bir kaç örnek alıyoruz :
Nâmı Ahmed çakır gözler mestâne
Hamlacı civanlar içre bir dâne
Ah nasıl kıydılar ol nevcivâne
Bostancı neferi merdi meydâne
(Galatalı Hüseyin)
Yusufum dokunmuş ipek sırmadan
Hem pek açmış giydiği mor câmedan
Ak bezden şalvarla ol tâze fidan
Sultan Hamlacısı şâhi hûbandır
(Galatalı Hüseyin)
Al kadife câmedanlı o kopuk
Ayakda al filar kütürder topuk
Salimbaşa samur saça yıkmış baratasını
Pek sevdim bostancı keratasını
(Galatalı Hüseyin)
Kâkülü perişan sînesi uryan
Pâ bürehne şehbaz civan hamlacı
Vezir iskelesi olmuş durâğı
Belî vezirlerin bâşının tâcı
(Âşık Râzi)
Meddah hikâyelerinin çoğu kibar ve zengin kızları ve yine aynı yüksek tabakadan kart yosma hanımlar ile ayak takımından yahud esnaf civan tabakasından bir mühmel dilber delikanlı arasında geçen aşk mâcerası konusu üzerinde kurulmuşdur ; o hikâyelerin en meşhurlarından “Ferahnaz Hanımsultan ile Ayza Ali” hikâyesinin güzel oğlanı Ali de bir hamlacı civanı zeberdest pehlivandır (B.:AyvazAli,cild 3,sayfa 1660) .
1826 da yeniçeri ocağı kaldırıldıkdan az sonra saraydaki Bostancı Ocakları teşkilâtı da kaldırıldı,yalnız kayıkhâne ve kayıkcılar muhafaza edildi,fakat “Hamlacı” adı yerine “Kayıkcı,Kürekci” adı kullanılmaya başlandı.
İstanbul balıkcıları balığa “Gırgır” denilen her biri beş oturak iki büyük kayık ile çıka gelmişlerdir. Gırgırların tek küreğini,diger beş çifte kayıklarda olduğu gibi bir balıkcı çekerdi.Balıkcılar oturak yerine “Manga” tabirini kullanırlardı,ve başdan kıça doğru mangalar “Baş Manga”,“Varilci Mangası”,“Domuz Mangası”,“Suguryacı Mangası” ve “Hamlacı Mangası” adını taşırdı,Hamlacı Mangasını kıç tarafdan ilk oturakdaki iki balıkcı teşkil ederdi.Başdan ilk üç mangadaki balıkcıların vazifeleri balığa çıkıncaya kadardı ;Baş Mangadakiler yemek pişirirler,Varilci Mangasındakiler,kayığa su almakla görevliydiler,Domuz Mangasındakiler de yemek pişirmek için gereken odunu,tahtayı,çalı çarpıyı toplarlardı.Suguryacılar ile hamlacılar da ?????? hizmetlerini balıkda görürlerdi,Suguryacılar denizden ağ çekip toplarlar,Hamlacılarda ağların kurşunlu kenarı bir yana istif ederlerdi (B.: Balıkcı,Balıkcılar,cild 4,sayfa 1993).
İki büyük dil bilginimiz ,Şemseddin Sâmi Bey “Kaamusi Türkî” de,Hüseyin Kâzım Bey de “Büyük Türk Lugatı”ında “Hamlacı” kelimesini târif ederlerken,tarih bilgileri kifâyet etmediği için,balıkcıların hamlacıları ile karışdırarak :“Hamlacı-Filikaların kıçdan birinci oturağında kürek çeken adam”(Kaamusi Türkî), “Hamlacı-Sandalda kıçdan birinci oturakda kürek çeken adam” (Büyük Türk Lugatı) demişlerdir,ilk yanılan Ş.Sâm Bey olmuş,kelimeyi oradan aynen nakleden H.Kâzım Bey de filika yerine sandal demişdir. Hamlacının karşılığı yukarda bizim târif ettiğimi gibidir.
“Hamlacı” kelimesi için buiki meşhur lugata müracaat edenler,iki,üç,beş,dokuz çifte kayıklarda diger oturakdaki kayıkcılara,kürekcilere ne isim verilirdi diye çok haklı bir soru karşısında kalırlar.Kayık kaç çifte,oturak olursa olsun,kayıkcıların,kürekcilerin hepsine “Hamlacı” denilirdi.“Kıçdan Birinci oturakdakiler” kaydi,tahdidi yalnız balıkcılar içidir.Böylece bilinmelidir.
M.Zeki Pakalın “Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri” isimli eserinde Hamlacı maddesinde :“ Sandal ve kayıklarda kürek çekenler hakkında kullanılır bir tâbrdir ” diyor ki iki meşhur lugatdaki hataya düşmemişdir,fakat şu izâhâtı ile daha da büyük bir hatâya düşüyor : “..hamlacılar pâdişahın bindiği kayığın küreklerini çekdikleri için emniyetli olmalardı olmaları,bunun için de uzun tecrübelerden geçmeleri icab ederdi ;bu sebehle hamlacı olabilmek için epeyce eskimiş olmak lâzım gelirdi ; dokuz derece teşkil eden bostancıların dokuzuncu derecesine yükselmiş olanlar Hamalcı olurdu ” diyor.“Dokuz derece teşkil eden bostancılar” ifâdesi ile neyi kasdettiğini bilmiyoruz.Tarih kaynaklarımızda böyle bir şey yoktur,M.Zeki Pakalın'ın bir acâib kaydıdır.Eger diger Bostancı Ocaklarını kasdediyorsa,o ocaklar hem bir kademeye konmamışdır,hem de sayıları dokuz degil,bir kısmı sarayda,bir kısma Boğaziçindeki mîrî bagçe ve kasırlarda,bir kısmı şehrin büyük şehrin Rumeli ve Anadolu yakasındaki etrafında 74 ocakdır,ve hiç birinin hamlacılıkla,Hamlacılar Ocağı ile ilgisi yokdur,ki vazifeleri ,işleri bu ansiklopedide “Bostancı,Bostancı Ocağı” maddesinde tafsilâtı ile kaydedilmişdir.
M.Zeki Paklanın yukardaki ifâdesinde :“ Emniyetli olmaları,uzun tecrübelerden geçmeleri,bu sebeble de hamlacı olabilmek için epeyce eskimiş olmak lâzım gelirdi..” demesi de sakattır .Hamlacı olabilmek için değil,bir hamlacının pâdişah kayığında kürek çekebilmesi için elbetki tecrübeli olması gerekdi.Saray hamlacıları mürâhiklik mürâhiklik çağlarında ocağa alınırlardı.Kayıkcılık,kürekcilik bir meslekdir,mesleğe en kürpe yaşlarında girerler,ve iyi bir tâlim ile yetişdirilirlerdi.Kürek çekmek bâzu kuvvetine bağlıdır,genc işidir,hele pâdişahın bindiği bir kayıkda mesleğin eskimişlerinin yapacağı iş değildir.O genclerin içinden lâyık görülenler pâdişah kayığı hizmetine ayrılırlardı.
Vezirlerden,kibar ve ricalden beş çifte bir kayığı olan yalılarında en azdan on nefer hamlacı beslerdi,o zaman,o hamlacıların en kidemlisi,yaşlıcası da “Hamlacıbaşı” unvânını alırdı.
Hamlacılar boylu boslu,kaşlı gözlü,hattâ büyük çoğunluğu erkek güzeli adamlardı,kürek başlarına yalın ayakla otururlardı ama,bir beyaz don ve gömlekden basit,fakat çok temiz bir kıyâfetleri vardı,mevsimine göre,gömlek üstüne sırma işlemeli bir câmedan veya cebken giyerlerdi.Kayıkdan dışarıya çıkmak gerekdiği zamanlar da çıplak ayaklarına yine beyaz ve tertemiz tire çorablar geçirirler,ve ayakları kırmızı sahtiyandan Galata Yemenisi giyerlerdi.İkinci Mahmud devrinde serpuş inkilâbından sonra başlarına Barata yerine fes,ve dalfes,yani üzerinde bir sarık bulunmayan fes giydiler.
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H15002
Tema
Folklor
Konular
Hamlacı, Hamlacılar, Mehmed IV (Sultan), Kadırga, Bostancı, Bostancılar Ocağı, Barata, Selim III (Sultan), Saray Hamlacıları, Ravzatü'l-Huban, Hüseyin Ağa (Galatalı), Galatalı Hüseyin Ağa, Üsküdarlı Âşık Razi, Âşık Razi (Üsküdarlı), Ayvaz Ali, Balıkçı, Fisherman, Balıkçılar, Fishermen, Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türki (Şemseddin Sami), Hüseyin Kazım Bey, Büyük Türk Lugatı (Hüseyin Kazım Kadri), Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih ve Deyimleri, Boğaziçi, Bosphorus
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Hamlacı-Hammal-Hamza bölümü için yazılmış metin. Galatalı Hüseyin Ağa ve Üsküdarlı Âşık Râzi'nin beyitleri, Şemseddin Sami'nin "Kamus-i Türkî", Hüseyin Kâzım'ın "Büyük Türk Lugatı" ve M. Zeki Pakalın'ın "Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri" isimli eserleri alıntılanmıştır.
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Metnin bir kısmı belgeye yapıştırılmıştır. Düzeltmeler tükenmez kalemle yazılmıştır.
Bakınız Notu
Kayıkcı; Dördüncü Sultan Mehmedin Tenezzüh Kadırgası, cild 9, sayfa 4727; Bostancı, Bostancılar Ocağı, cild 6, sayfa 2976; Barata, cild 4, sayfa 2112; Enderun, cild 9, sayfa 5115; Ayvaz Ali, cild 3, sayfa 1660; Balıkcı, Balıkcılar, cild 4, sayfa 1993
Bibliyografya Notu
Galatalı Hüseyin Ağa; Üsküdarlı Âşık Râzi; Ravzatül Hûban; Şemseddin Sâmi, "Kamûs-i Türkî"; Hüseyin Kâzım, “Büyük Türk Lugatı”; M. Zeki Pakalın, “Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri”
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.