Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hamam maddesi
HAMAM - “Hamam : aslı arabca isim,yıkanacak yer ;Sıcak Hamam,Deniz Hamamı,Sıcak Mâden Suyu(Kudret Hamaı,Ilıca,Kaplıca).Hamamcı,Hamâmî bir hamam işletip idâre eden adam”(Şemseddin Sami,Kaamûsi Türkî).
Bu ansiklopedide İstanbulun Deniz Hamamları ayrıca kaydedilmişdir (B.:Deniz Hamamları,cild 8, sayfa 4438).
Türkçede şeddesiz,“Hamam” diye söylenir,ancak manzûmelerde vezin zarûreti ile şedde ile “Hammam” denilir.
Evliyâ Çelebi İstanbul Hamamlarından bahsederken :“Ehli islâmın tahâret ve nezâfet vecîbei diniyelerinden mâdud olduğundan bu hamamlarda hergün ibâdullahül müslimin girüb gasliderler” diyor.Türk ve müslüman İstanbulda çarşı hamamlarına yalız beden temizliği,ve gusül abdesti alarak şer'î temizlik için gidilmemişdir.Hamamlarda cerrahlar bulunmuş,kılıç,bıçak,kurşun yaraları timar etmişlerdir.Hacamat olunmuş,sülük tutunulmuşdur.Kel tıraşı yapılmış.Sarılık hastalığına tutulanlar sıcak hamamlarda devâ aramışlar(B.:Dökmeciler Hamamı,cild 9,sayfa 4718),bâzı hamamlarda belli kurnalarda yıkanma şifâlı bilinmişdir(B.:Yaldız Hamamı).Hamamlar bir dinlenme yeri yormuş,işinin ehli dellâklar eliyle yorgun vücudlara masajlar yapılmış,hamamlarda baş tıraşında usta berberler çalıştırılmşıdır.Edeb sınırı ve kesin mahremiyet içinde rindâne muhabbet ve ülfet yerleri olmuşlardır,o günden kalender ...
⇓ Devamını okuyunuz...
HAMAM - “Hamam : aslı arabca isim,yıkanacak yer ;Sıcak Hamam,Deniz Hamamı,Sıcak Mâden Suyu(Kudret Hamaı,Ilıca,Kaplıca).Hamamcı,Hamâmî bir hamam işletip idâre eden adam”(Şemseddin Sami,Kaamûsi Türkî).
Bu ansiklopedide İstanbulun Deniz Hamamları ayrıca kaydedilmişdir (B.:Deniz Hamamları,cild 8, sayfa 4438).
Türkçede şeddesiz,“Hamam” diye söylenir,ancak manzûmelerde vezin zarûreti ile şedde ile “Hammam” denilir.
Evliyâ Çelebi İstanbul Hamamlarından bahsederken :“Ehli islâmın tahâret ve nezâfet vecîbei diniyelerinden mâdud olduğundan bu hamamlarda hergün ibâdullahül müslimin girüb gasliderler” diyor.Türk ve müslüman İstanbulda çarşı hamamlarına yalız beden temizliği,ve gusül abdesti alarak şer'î temizlik için gidilmemişdir.Hamamlarda cerrahlar bulunmuş,kılıç,bıçak,kurşun yaraları timar etmişlerdir.Hacamat olunmuş,sülük tutunulmuşdur.Kel tıraşı yapılmış.Sarılık hastalığına tutulanlar sıcak hamamlarda devâ aramışlar(B.:Dökmeciler Hamamı,cild 9,sayfa 4718),bâzı hamamlarda belli kurnalarda yıkanma şifâlı bilinmişdir(B.:Yaldız Hamamı).Hamamlar bir dinlenme yeri yormuş,işinin ehli dellâklar eliyle yorgun vücudlara masajlar yapılmış,hamamlarda baş tıraşında usta berberler çalıştırılmşıdır.Edeb sınırı ve kesin mahremiyet içinde rindâne muhabbet ve ülfet yerleri olmuşlardır,o günden kalender meşreb şâirlerin kalemleri ile divan edebiyatımızda hamamlar şânında pek ve çok güzel terennümler vardır.
Günlük hayatın dışında hamamlar,bâzı geleneksel törenlerde yer almışdır(B.:Gelin Hamamı ,cild 11,sayfa 6048 ;Luğusaların Kırk Hamamı).
Türk İstanbulda yüzyıllar boyunca halkın yıkanması için büyüklü küçüklü çarşı hamamlar yapılmışdır ,bir ücret ödenerek yıkanılan o hamamlara halk ağzında “Çarşı Hamamı” denilmişdir.Çarşı hamamları nâdiren bir şahsın irad,gelir kaynağı olarak yaptırılmışdır.Büyük çoğunluğu,bânisi tarafından,cami ve mescid ,medrese ve mekteb bir hayır eserinin bakımı için bir gelir kaynağı olarak yaptırılmış,vakıf binâlar olmuşdur.Sonra sonra o vakıf hamamlar, “Bil İcâreteyn” denilen bir şer'î hile ile mütevellîler tarafından kiraya verilme adı altında satılmış,şahıs mülkiyetine geçmiş,bu durum da İstanbuldaki Çarşı Hamamlarının,bilhassa zamanımızda,dehşet verici bir hızla yok olmalarına yol açmışdır (B.:Bilicâreteyn,cild 5, sayfa 2777).
Zamanımızda hemen hiç kalmamış gibi eski İstanbul Konaklarında ve Haliç Boyu ile Boğaziçi yalılarında ,haremde ve selâmlıkda en az iki hamam mutlakaa bulunmuşdur,hattâ “Hâne”,“Ev” adı altında anılan ve aslında birer konak yavrusu olan meskenlerde de Hamam ,mutlakaa yapılmışdır(B.:Konak ;Yalı).
Türk Yapı Sanatında hamam binâsının mütalaası,bu İstanbul Ansiklopedisinin konusu dışındadır.Konak ve yalı hamamlarının çok hususî planları olmuşdur,çarşı hamamlarının küçükleri de öyledir.Mevcud hamamların planları bu ansiklopedi de o hamamlar kendi isimleri ile müstakil maddeler hâlinde tesbit edilirken konulmuşdur.Eski Kışla Hamamları da öyledir.
İstanbulda şehir içinde üç büyük Yeniçeri kışlası yapılmışdır;biri Aksarayda “Yeni Odalar” ve biri de Şehzâdebaşında “Eski Odalar” isimi ile anılan iki yeniçeri kışlası ile yine Şehzâdebaşında Eski Odalar yanında “Acemioğlanları Odaları”,kışlasıdır.Bu üç kışla 1826 da yeniçeri ocağının kaldırıldığı sırada,Aksaraydaki yakılarak,diğer ikisi de yıkdırılarak yok edilmişlerdir,yeniçeri kışlalarının kışla binaları içinde bulunan hamamları da yok olmuş,Acemioğlanları Kışlasının hamamı ise,kışla binâsı dışında müstakil yapı olduğu için tahribden kurtulmuşdur ki,hâlen,türk kışla hamamına tek örnek olarak durmakda ve çarşı hamamı olarak açık,işletilmektedir,pek aydındır ki tarihî kiymeti çok yüksek,eşsiz bir yapıdır(B.:Acemioğlanlar Hamamı,cild 1,safya 188).
Çarşı hamamlarının hanım küçükleri istisnâsız bir tek hamam olmuşdur.Seher vaktinde erkeklere açılmış,gün doğdukdan az sonra kadınlara tahsis edilmiş,ikindiye doğru da tekrar erkekler için açılarak artık yatsıya kadar erkekler yıkanmışdır.
Büyük hamamların içinde de tek hamam olanlar ,eger kadının dolaşamayacağı bir muhit değilse aynı usul ile işletilmişdir,fakat kadının asla hamama gidemeyeceği bir semt ise,Galata ve Tophâne gibi,hamam sabahın en erken saatinden akşamın en geç vaktine kadar dâimâ bir erkek hamamı olmuşdur,bir tek hamam olan muazzam Kılıçalipaşa Hamamı gibi. Çifte Büyü hamaların çoğu birer çifte hamam,biri erkeklere digeri kadınlara mahsus yanyana iki hamam olmuşdur.
Bir çarşı hamamı şu bölümlerden mürekkebdir :
1. Câmekân denilen soyunma yeri
(B.:Câmekân,cild 6,sayfa 3350).
2. Soğukluk
Câmekân ile “Harâre” denilen asıl yıkanma yeri arasındaki kısım.Bir kapu ile geçilir,bu kapu câmekân tarafına açılır ve o tarafında,kapu kemerine bir ile ve makara ile asılmış kütükden ağır bir topmak bulunurki,kapu açıldığında kendiken kapu kanadının kendiliğinden kapanmasını sağlar,“Hamam Tokmağı” diye anılır.Hamamın ayak yolları ve edeb yeri temizlik höcresi Soğuklukdadır,fakat soğuklukdan bir duvarla ayrılmış ayrı bir koridor bölme üzerinde bulunurlar.Soğuklukda,sıcakdan bunalıp da serin bir yerde uazınp dinlenmek isteyenler için taşdan bir peyke bulunur.
3. Harâre,asıl yıkanma yeri.
Soğuklukdan Harâreye de çift kapu ile geçilir,birinci kapunun kanadı soğukluk tarafına ikinci kapunun kanadıda Harâre tarafına açılır,o kapu kanadları tokmaklıdır.
Harârenin ortasında göbek taşı bulunur(B.:Gömektaşı,cild ,sayfa ).Kapudan girildiğine göre ,göbek taşının etrafında dört köşede 4 halvet,kapalı yıkanla yeri;halvetlerin arasında biri karşıda ikisi de iki yanda 3 sofa,açık yıkanma yeri vardır.
Göbek taşının etrafında bir koridor
Harârede her tarafın zemini,göbek taşı ve sofalarla halverlerde duvarların oturulduğu zaman omuza kadar çıkan yeri mermer döşelidir.
Göbek taşının etrafında bir yok dolaşır,bu yolun etrafında da,sofalardan ve halvetlerden dökülen pis suların akıp gitmesi için fırdolayı bir kanalcık vardır.
Halvetler ve sofalar ,hamamın büyüklüğüne göre 2-3 kurnalı olurlar.Halvet kapuları yakın geçmişe kadar taktadan bir kapu kanadcığı ile kapanırdı.Son zamanlarda kaldırılmışlardır,onun yerine,müşteri arzu ederse kapu boşluğuna perde yerine bir peştemal asılmaktadır.
Göbek taşının üstü bir büyük kubbe ile,sofaların üstü birer beşik kubbe ile ve halvetlerin üstü de yarım küre şeklinde birer küçük kubbe ile örtülmüşdür.Kubblerin hepsi küçük ve yuvarlak tepe camları ile donatılmışdır.Harâre, ışığını o tepe camlarından alır.Pencere aslaa yokdur.Garibdir ki Nızâmeddin Nazif gibi ünlü bir yazar, bir hikayesinde Kırkkanbar isimli bir magazinde çıkmış bir hikâyesinde,bir delikanlıya,halvet penceresinden kadınlar hamamının içini seyrettirir.Herhalde zühul denilemeyecek bir tasvirdir.
4. Biri soğuk su,digeri sıcak su için iki büyük Su Hazînesi.
5. Külhan
6. Külhan odaları.
Onyedinci Yüzyıl sonlarına doğru bizim “Tarîkatı Layhariye ” veya “Tarîkatı Külhâniye” adını verdiğimiz bir hâneberduşlar teşkilâtı yalnız İstanbulda o hamam külhanları odalarında kurulmuş olup tarîkat mensubları “Külhan Beyleri” adı ile anılmışlardır.Onsekizinci Yüzyılın ilk yarısında tanzim edilmiş bir hamam müstahdemleri sicil defterinde de “Hammal” adı altında gösterilmişlerdir(B.: Külhan Beyleri).
7. Külhan Avlusu
Hamamların çalı ve kütükle ısıtıldığı zamanlar,yakın geçmişe kadar her hamamın bir külhan avlusu mutlakaa bulunmuşdur.Külhan kapusu o avlua açılmış,câmekândan külhana geçmek için de o avluya açılır bir küçük yan kapu bulunmuşdur.
Bir çarşı hamamında şunlar mutlakaa görülür :
1. Kahve Ocağı
Câmekânda,soğukluğa açılan kapunun ya sağında ya solunda olur.Cau ve gazoz da verilir.Ayrıca bir kahveci tarafından işletilmeyip natır,dellâk ve külhancı,hamam müstahdemlerinin müşterek ceb harzlığını sağlayan bir kahve ocağı olarak işletilmesi kadimden kalmış gelenekdir.Hamama alınan tâze bir uşak da ,hamam hayatı havasına alışıncaya kadar ,yine bir gelenek olarak bu kahve ocağında bir müddet çıraklık yapardı.
2. Çeşme.
Câmekânda bir soğuk su çeşmesi mutlakaa bulunur.Soğukluğa açılın kapunun kahve ocağına mütenâzır tarafındadır.
3. Hamamcı Çekmecesi.
Sokak kapusundan girildiğine göre Câmekânda ya sağda ya solda bulunur.Müşterilerin hesablarını o çekmece başında oturan kimseye,yıkanıp,giyinip,hamamdan çıkacakları sırada ödemeleri âdettir.Müşteri bahşillerini natıra, kendisini yıkayan dellâke ve pabuçcuya bahşişlerini de o sırada verir.
4. Emânet Çekmecesi.
Hamamcı çekmecesinin yanında bulunur.Küçük küçük kilidli gözleri olan bir dolaptır.Müşteri soyundukdan sonra saatini ve para kesesini,cüzdanını kendi eliyle o gözlerden birine koyar,kilidler ve anahtarını yanına alır.Emin yerbilir; başka bir anahtarla açılıp emânetden her hangi bir şey çalındığı duyulmamışdır.
5. Çamaşır dolabı.
Büyükce bir camlı dolapdır,içinde ,kadim deyimi ile “Çamaşır” denilen hamam peştemalları,havluları ve peşkirleri durur.Takım takım müşteriye çıkarıldıkdan sonra kullanılmış çamaşır dolaba konmaz.İçerde müşteri tarafından yıkanırken kullanılmış ve kirlenmiş peştemaller muhakkak yıkanır,öbür kullanılmış çamaşırlar da muhakkak sudan geçirilir,ve kurutuldukden sonra dolaba temiz olarak konulur.
Çamaşır dolabının altında bir gözde de sabuh kalıpları durur.Müşteriye sabun,mutlakaa hiç kullanılmamış bir kalıp hâlinde verilir.Artık sabunlar,kirli peştemalları yıkamada kullanılır.
6. Kafes
Tahta çubuklardan yapılmış derin bir teknek şeklinde çatkı olup büyük bir veya birkaç mangalın üstüne kapatılır,ve üstüne yıkanmış peştemal ve havlular atılarak mangallardaki ateşde kurutulur.Başında beklenmezse, ve dikkat edilmezse tehlikelidir,yangın yangına sebepp olabilir. Kafesler câmekânda,münasib bir yerde,ekeseriyetle Câmekândan külhan avlusuna açılan yan kapu önünde bulunur.
7. Hamam Peştemalları,Futaları
Peşkirler ve havlularla birlikde “Çamaşır” adı altında toplanmış caeşı hamamları peştemalları eskiden “Dellak Peştemalı” ve “Müşteri Peştemalı” olarak ikiye ayrılmışdı.Dellâk Peştemalları beyaz zemin üzerine kalınlı inceli siyah çubuklu olurdu ve “Siyah Peştemal”,“Fûtei Siyeh” diye anılırdı ve hamamda bir peştemal ile çıplak kişilerin arasında dellâklar o siyah peştamalları ile ayırd edilirlerdi,ve dellâklar şânında yazılmış manzuler de “Fûtei Siyeh” deyimi mutlakaa kullanılmışdır.Müşteriye verilen peştemallar ise beyaz zemin üzerine kırmızı çubuklu,veya kırmızı ve sarı çubuklu olur idi.Onyedince Yüzyılda ortalarında tanzim edilmiş bir esnaf narhı ve nızâmı defterinde hamam peştemalları için şu kayıdlar vardır :
“...üslûbi kadim üzre hamam peştemallarının her birerlerinin arzı onsekiz çile ve her çilesi seksener tel olub tûli dahi arzının bir buçuk mikdân olmağla fîmâbaid hamam peştemalleri zikrolunduğu üzre işlenüb Akbaş tâbir olunan peştemalin çifti 120 akçeye,kırmızı başlı olan peştemalin çifti 135 akçeye olmak üzre hamamcılar ile beyinlerinde bey'ü şirâ olunub kat'an miktari mezkûrden noksan hamamcılara peştemal işlenmeyüb....”
8. Hamam Nalınları
Nalın arabcadan alınmış bir isim olup odilde söylenişi “Na'leyn” dir,Kaamus :“Tahtadan bir ayak kabı olup hamamda ve ayak yolunda ve sulu çamurlu yerlerde yürümek için kullanılır” diye târif eder.
Yine tahtadan bir ayak kabı olub ekseriyetle ayak yollarında,bağçede,sokakda,yakın geçmişe kadar fırınlarda amele ve dükkânlarda çıraklar tarafından giyilen “Takunya” dan farkı,yüksekliğidir(B.: Takunya ;Nalın).
Zamanımızda çarşı hamamlarında eski nalınlarlar hemen tamamen kalkmış,takunya kullanılır olmuşdur.Hattâ bazı hamamlarda takunyalar da kaldırılmış,“Tokyo” denilen acaib bir ayakkabı konmuşdur ki bir türk hamamının havası için gaayet ile münâsebetsiz bir bid'attir.Nalının ve takunyanın mermer üzerindeki tıkırdısı ,edebiyatımıza mal olmuş bir resdir.
Hamam nalınları daimâ sağlam bir ağaç olan ,su emmeyen,sert dokunuşlu şimşirden yapılırdı.Onyedinci Yüzyılın ikinci yarısında yaşamış Ali Usta adında bir nalıncı ile hamam nalınlarını âdetâ bir sanat eseri haline getirmişdi.Yapdığı nalınları sedef kakmalarla süslemiş, ve ??? köseleden,kadifeden tasmaları üzerine mısrâlar yazdırmışdı(B.:Ali Usta,Nalıncı,cild 2,sayfa 720).O devirde hamamcılar kethüdalığında bulunmuş Derviş İsmail Efendinin kaydına göre Ali Ustanın yaptığı bâzı büyük çarşı hamamları için sureti mahsusada yapdığı nalınların tasmalarında,bir çift nalın üzerinde şu beyitler yazılmışdı,bir mısraı nalının bir teki üzerinde :
Hammâmı Tersâne
Muhabbet levendâne
.
Buyur beyim işte Hamâmı Şengül
Yıkanub safaâ sür açılsun gönül
.
Hoş geldin civanım efendim ağam
Hasretin çekerdi bu Yeni hamam
.
Ayağın öper bu na'lîn
Hamamda sen gül cemâlin
.
Nâlin kölenizim ayak öpeyim
Çardaklı Hamamdır burası beyim
Aynı ustanın Tophânede Kılıçalipaşa Hamamı dellâklerinden Yemenici Saçlı Bâlî adındaki gencin nalını tam ganc için yapdığı nalının tasmasında da şu yazılıydı (B.: Bâli,Dellâk Yemenici,cild 4,sayfa 2041):
Dellâki dilbaz
Bin altın az
Ve Fındıklıda Müftü Hamamı dellâklerinden Mustafa adındaki gencin nalını tasmasına da şu beyit konmuşdu :
Dellâki pâki musaffâ
Hizmetde yektâ Mustafâ
9. Lîf,Sabun,Lenger
“Lîf: Hurma ağacı kabuğundan ve ona benzer nebatlardan çıkan iplik iplik şey; Hamamda lenger içinde sabunu köpürtmeye maksus lîfden yapılmış püskül hamam lîfi denilir ” (Kaamuusi Türkî).
Lenger,bakırdan bir kap olup tencereden çok büyükdür ve dâimâ pırıl pırıl kalaylı olarak kullanılır.Sabunda hiç kullanılmamış bie kalıp olarak getirilir.
Lîf,katiyyen bir tutmaz; zamanımızda bâzı hamamlarda lîf yerine naylondan süngerler kullanılıyor ki,kullanıldıkdan sonra ne kadar çok yıkansa,nesci arasında kir ,pislik kalmadığına inanmak çok zordur.
10. Hamam Tası
Hamamda yıkanılır iken su dökmek,dökünmek için kullanılan mâlum bakır kap;eski hamam nızamnâmelerine göre çarşı hamamlarının taslarının dâimâ kalaylı bulunması gerekirdi.Zamanımızda bâzı hamamlarda tas konusunda da kötü bir bid'ate gidilmiş ve naylon taslar kullanılmaya başlanmışdır ki hamamdan mâdenî tas sesinin kayboluşu hiç de hoş olmamışdır.Dellâk müşteriyi yıkadıkdan veya müşteri kendisi yıkandıkdan sonra “çıkma” getirmesi için hârereden çıkmış olan dellâki tasını mermere vurarak çağırırdı çağırır.
11. Hamam Kesesi
Yakın geçmişe kadar erkek kesesi,kadın kesesi ve dellâk kesesi olarak başlıca üç çeşid idi.ERkek keselerinin enâlâsı ketenden,kadın keseleri çandarlıda dokunur sofdan,dellâk keseleri de Tosya sofundan yapılırdı ve Istanbul hazır olarak satılırdı.Hicrî 1050 (1640-1641) yılında tanzim edilmiş bir narh defterinde hamam keselerinin fiatları şöyle tesbit edilmişdir:
Keten kese 12 akçe
Çandaralı sofunun yenisinden kadın kesesi 3 akçe
Çandaralı sofunun eskisinden kadın kesesi 1,5 akçe
Dosyanın dellâk kesesi 1 akçe
Dellâk keseleri hamamcılar tarafından tedârik edilirdi.
Hamam Müstahdemleri – Kadimdenberi erkek çarşı hamamlarında müstahdemler natır,dellâk ve külhancı isimlerini taşımışlardır (B.:Natır;Dellâk,cild 8,sayfa 4362 ;Külhancı) ; “Pabuçcu” yahud “Yanaşma” adı ile de uşaklar bulunmuşdur ;bunların,Onyedinci Yüz yıl sonlarından Tanzimat Devrine kadar deval etmiş ve tekkeleri hamamların külhan odaları olmuş ve bizim Tarîkatı Külhâniye adını verdiğimiz ,halk ağzında da mensubları “Külhan Beyi” denilmiş, nesebi mechul eski hamam sicil defterlerine de “Hammal” adı ile kaydedilmiş nesebi mechul genclerin devletce toplattırılmasından sonra hamamlarda kullanılmaya başladıkları kanaatindeyiz,zan ediyoruz ki erkek çarşı hamamlarında pabuçculuk,yanaşmalık hizmetini daha önceleri o külhan beylerinden hamamcı tarafından seçilmiş bir veya iki genc görmekte idi. Bir pabuçcu yanaşmasının dellâk olması bir yükselme bilinir(B.: Hamam Müstahdemleri Sicil Defteri ;Hamam,Çarşı Hamamları Nızâmı ;Külhan Beyleri)
Kadın çaşı hamamları müstahdemleri de yine Natır,Dellâk isimlerini taşırlar,çekmece başında oturan hamımcıya da “Anakadın” yahut “Hamam Anası” denilir.Kadın natır ve dellâkler de esâfili nâsdan,çoğunluk ile de kıbti cinsinden,yine aşağı tabakadan olmak üzere ermeni milletinden olurlar.
Kadınlar hamamının ayrıldığı çifte çarşı hamamlarında yalnız külhancı müşterek olmuşdur,ve külhancılar da çoğunlukda ermeniden ola gelmişdi.
Hamamda Yıkanma Âdabı – Kadimdenberi erkek çarşı hamamlarında bir yıkanma edebi,nızâmı ola gelmişdir.
Müşteri,hangi tabakadan olursa olsun hürmetle karşılanmışdır.Perişan kılıklı,hamama yalın ayak ile gelmiş dahi olsa hamam parası olup olmadığı sorulmamışdır.
Ayak takımının soyunması için peykeler,diğer müşterilerin soyunduğu peykelerden ayrı olmşudur.Ayak takımına verilen peştemalar da,aslaa yırtık olmamak şartı ile peştemalın köhneceleri olmuşdur.
Soyunuldukdan sonra yıkanmak üzere içeriye mutlakaa nalınla girilmişdir.Yalnız gayri müslimlere ,devletce konulmuş nızama uyularak nalın verilmemişdir(B.:Hamam,Çarşı Hamamları Nızâmı).
Son zamanlara gelinceye kadar ,müşteriler,kendilerini yıkatmak için dellâklardan dilediğini kullanmışdır,dellâk,kendisini isteyen müşteriye hizmetle mecbur tutulmuşdur.
Yıkanmadan önce bir müddet göbek taşında oturularak terlenir,sonra ya bir sofa da,yahud bir halvetde yıkanılır.Yıkanmak için dellâk kullanılmayacak kimselerin beraberlerinde sabun getirmeleri âdet olmamışdır.Bir bütün yahud yarım kalıp sabun hamamdan alınmışdır,fakat o gibiler kese ve sabun bezlerini kendileri getirmişlerdir.
Dellâklar,istenmek şartı ile ,müşterilerine,yıkadıkdan sonra masaj da yapmışlardır.Dellâklerin meslek bilgileri arasında masaj öğrenmeleri de İstanbul çarşı hamamlarında kadim gelenekdi.
Masaj,sofada yıkanmış olanlara,göbek taşı üzerinde,ve oraya serilen bir kuru ve temiz peştemal üzerinde yapılır.Halvetde yıkanmış olanlara da,halvet ortasına zemine serilen bir peştemalda yatırılarak yapılır.
Kadim geleneğe göre,dellâk müşteri yıkamak üzere,içinde lîf ve sabun bulunan lengerle birlikde gelirdi,ve yıkayacağı müşteriye selâm verir,hattâ elini öperdi ki içinde hamam sahneleri tasvir edilmiş manzumelerde bu sahnede anlatılmışdır :
Koltuğunda lenger sabun ile lîf
Gelür hizmete o dellâki lâtif
Karşunda elpençe dîvan durdukda
Sanursun çekilmiş nurdan bir elif
(Âşık Veyseli Kadîm)
Sofada olsun,halvetde olsun,dellâk müşterisini yıkamaya başlarken ayaklarından nalını mutlakaa çıkarır ve yere çıplak ayakla basar :
Pâyi billûrundan atub nâlinin
Evvelâ el öper şûhi nâzenin
İbrişim kîseyi alup destine
Nâzikâne uğar çıkarır kirin
(Âşık Veyseli Kadîm)
Sofada olsun halvetde olsun,kendi yıkansın veya dellâk tarafından yıkansın,müşteri aslaa çırıl çıplak bulunamaz,beline sarındığı peştemalını yıkanırken gevşetir ve bir ucunu mutlakaa edeb yerinin üzerine atar.Yıkandıktan sonra boy abdesti alınırken de bu hususa çok dikkat edilir.
Halvetde yıkanan bir müşteri,eger isterse,dellâk elinde getirdiği bir peştemalı kapuya perde gibi asar,ve ayaklarından çıkardığı nalınlarını da o peştemalın altına koyar,ve nalının bir tekinin baş tarafını öbür tekin üstüne koyar,buna “Kilid” tâbir edilir,kapusunda peştemal asılı ve altında da nalın kilidi bulunan bir halvete,peştemalı aralayarak bakmak büyük uygunsuzlukdur,hamam müstahdemlerinden hiç biri bu cür'etkâr tecessüsü gösteremez,buna cesâret eden mütecessis bir müşteri de hamam müstahdemleri tarafından ağır hakaaret görür ve hattâ hamamdan kovula bilir.Hamam edebinden bahseden hâtıra metinlerde bu husus gereği gibi belirtilmişdir.
Dellâk müşterisin yıkadıkdan sonra yine bir selâm verir,el öper ve lengerini alır,takunyalarını giyer ve gider,halvet kapusundaki peştemal perdeyi kaldırmaz ;müşteri boy abdestini aldıkdan sonra hamam tasını taşa vurarak dellâki çağırır,dellâk bu sefer elinde iki kuru peştemal ile gelir ki o peştemalla “Çıkma” denilir,Dellâk peştemalın birini tutar,müşteri üzerindeik ıslak peştemalı sıyırıp yere bırakır ve dellâk kuru peştemalı beline sarar ikincisini omuza atar,ve ekseriya kolundan tutarak soğukluğa çıkarır,oradaki peykeye oturtur,çıkmalarla vücudunu kurular,tekrar başka bir kuru peştemal sarar,havlu sarar,bir küçük el-baş havusunu da başına sarar,hamamda istihmam bitmiş olur, hamamdan bir kuru nalın verilir,soğuklukdan çıkma câmekâna çıkıldığında müşteriyi natır karşılar,o da müşteriyi ikinci defa kurulayarak sırt ve baş havulalıın değişdirir.
Kadim hamam nızamnâmelerinde bütün bu hizmetler hamam parasına dâhildir.Dellâka hizmeti karşılığı ve natıra hizmetleri karşılığı bahşiş,müşterinin mürüvvetine bırakılmışdır.Bahşiş vermeme mürüvvetsizliğini de milyonda bir kişi göstermemişdir.
Zamanımızda bazı yazarlar,bir çarşı hamamında yıkanmış kimsenin hamamdan çıkacağı sırada hamamın bütün dellâklerinin bahşiş için yoluna dizildiğini anlatır,hakikatle hiç alâkası yokdur,hamam çıplağı garibler de olsa, izzeti nefis sâhibidirler,ama bir müşteri cömert olabilir,arslan payı kendisini yıkayan dellâkin olmak üzere cümlesine bir bahşiş bırakabilir ve garib gönülleri almış olur,bu da çok kişiler tarafından yapılır.
Dellâk Şâkirdliği ve Şâkirdin Dellâk Olması Merâsımi – Kadim geleneğe göre,bir dellâk memleketinde İstanbula geldiğinde mesleğine şâkirdlik,yamaklık ile başlar.Tanzimatdan önceye kadar 9-10 yaşında bir çocuk dellâk olarak hamam hizmetine girebilirdi,ve sicil defterlerinde “Şabî” sıfatı ile gösterilirdi.Kendisine hamamcı ağa tarafından dellâklardan biri usta olarak gösterilirdi,bu ustalık çıraklık münâsebetine “Ortaklık” denilirdi.Aldıkları bahşişin üçde iksi ustanın,biri çırağın olurdu.Şâkird bir müddet kahve ocağında çalışdırılır,muhitin âdâb ve muaşeretine yatkınlık elde eder,bâzan natıra da yardımda bulunur,soyunur,ustası yanında harâreye girer,ve nihâyet dellâk olma liyâkatını kazandığına kanaat getirildiğinde bir sabah erkenden soyunur,hamamcı ağa taraıfndan duâ ile beline siyah dellâk peştemalı bağlanır,ustası ile içeriye girer,bir halvetde evvelâ ustası kendin şâkirdini,sonra da şâkird ustasını yıkar,ve oğun teberrüken hamama ilk gelen müşteriye teberrüken o delikanlı çıkarılırdı.
Hamam Kapuları Eskicileri – (B.: Eskici,Eskiciler,cild 10,sayfa 5281).
İstanbul Ağzında Hamam Kelimesi – Bu kelime ile İstanbul ağzında günlük sohbetlerde çok kullanılır iki darbı mesel vardır ;sâdece keyfini,eğlencesini düşünür havâî kimseler için: “ Hamamda kurnaya,düğünde zurna..” denilir ; insanın,yıpdığı işlerin neticerine katlanması gerekdiğini bildirmek için de :“Hamama giren terler..” denilir.
Eski İstanbul Külhan Beyleri argosunda,“Lehçei Külhâniye” de Hamam'a “Gülistan”,Halvete “Gelin Odası”,Natıra “Giyinik”,Dellâka “Soyunuk”,Külhan'a “Ana”,Külhancıya “Baba”,hamam nalınına “Kayık”,Hamamcı'ya “Deve” denilmişdir.
Hamamda Yıkanma Üzerine Eski Sihhî Tavsiyeler – İstanbul Üniversitesi Kütübhânesinin türkce yazmaları arasında 3596 numaralı bir fevâid mecmuasında hamamda yıkanma üzerine şu sihhî tavsiyeler kayıdlıdır :
“Hamam bedeni tahlil eder ve yağ fazlalıklarını eritip atar.İshali keser,uyuza ve çıbanlara ve sulucana ve uykusuzluğa faydalıdır.Yorgunluğu igerir,Mütedil sıcaklıkdaki hamam ruha ferahlık verir,vücuda rahatlık verir.Hamamda fazla oturmak âzaya gevşeklik verir,baygınlık getirir.Hamamda su içmek bedeni ırkıldır.Hama aç girmelidir,tok girilirse bâzı azalara tutukluk getirir,zehirdir..”
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H13B002
Tema
Yapı
Konular
Hamam, Hammam, Bathhouse, Deniz hamamı, Sea hammam, Sıcak maden suyu, Kudret Hamamı, Ilıca, Kaplıca, Hot spring, Hamamcı, Bath attendant, Hamami, Şemseddin Sami, Kamûs-ı Türkî (Şemseddin Sami), Evliyâ Çelebi, Dökmeciler Hamamı, Dökmeciler Hammam, Dökmeciler Bathhouse, Yaldız Hamamı, Yaldız Hammam, Yaldız Bathhouse, Gelin hamamı, Luğusaların kırk hamamı, Çarşı Hamamı, Çarşı Hammam, Konak, Yalı, Mansion, Haliç, Golden Horn, Kışla hamamları, Barracks hammam, Barracks bathhouse, Aksaray, Yeni Odalar, Şehzadebaşı, Eski odalar, Old rooms, Acemioğlanları Odaları, Conscript boys rooms, Acemioğlanlar Hamamı, Conscript boys hammam, Conscript boys bathhouse, Camekân, Showcase, Göbektaşı, Nizameddin Nazif, Tarikatı Layhariye, Tarikat-ı Külhaniye, Külhaniye Religious Order, Külhanbeyi, Rowdy, Kahve Ocağı, Çeşme, Fountain, Hamamcı Çekmecesi, Emanet Çekmecesi, Çamaşır dolabı, Kafes, Cage, Peştemal, Loincloth, Futa, Fute-i Siyeh, Nalın, Takunya, Nalıncı Ali Usta, Derviş İsmail Efendi, Dervish Ismail Efendi, Tophane, Kılıç Ali Paşa Hamamı, Kılıç Ali Pasha Hammam, Kılıç Ali Pasha Bathhouse, Yemenici Dellak Bali, Fındıklı, Müftü Hamamı, Müftü Hammam, Müftü Bathhouse, Lif, Washcloth, Sabun, Soap, Lenger, Tas, Bowl, Kese, Hamam müstahdemleri, Bath staff, Natır, Hamam müstahdemleri sicil defteri, Register of bath staff, Çarşı Hamamları Nizamı, Regulation of bazaar hammams, Âşık Veyseli Kadim, Şakird, Pupil, Tellak, Dellak, Bath attendant, Merasim, Ceremony, Hamam Kapuları Eskicileri
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Hamam bölümü için yazılmış metin. Kamûs-i Türkî, Evliyâ Çelebi, Nalıncı Ali Usta'nın beyitleri, Âşık Veyseli Kadîm'in manzumeleri, 17. yüzyılda hazırlanmış esnaf narhı ve nizâmi defteri ve 3596 numaralı fevâid mecmuası alıntılanmıştır.
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Metnin bir kısmı belgeye yapıştırılmıştır. Düzeltmeler ve baskı notları tükenmez kalemle yazılmıştır. Madde numarası ve sayfa numarası belirtilmiştir.
Bakınız Notu
Deniz Hamamları, cild 8, sayfa 4438; Dökmeciler Hamamı, cild 9, sayfa 4718; Yaldız Hamamı; Gelin Hamamı, cild 11, sayfa 6084, Luğusaların Kırk Hamamı; Bilicâreteyn, cild 5, sayfa 2777; Konak; Yalı; Acemioğlanlar Hamamı, cild 1, sayfa 188; Câmekan, cild 6, sayfa 3350; Göbektaşı; Külhan Beyleri; Takunya; Nalın; Ali Usta (Nalıncı), cild 2, sayfa 720; Dellâk Yemenici (Bâli), cild 4, sayfa 2041; Natır; Dellâk, cild 8, sayfa 4362; Külhancı; Hamam Müstahdemleri Sicil Defteri; Hamam, Çarşı Hamamları Nizâmı; Eskici, Eskiciler, cild 10, sayfa 5281
Bibliyografya Notu
Şemseddin Sami, "Kamûs-i Türkî"; Evliyâ Çelebi; Ali Usta (Nalıncı); Âşık Veyseli Kadîm
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.