Maddeler
		İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
	Ciltler
		1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
	Arşiv
		Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
	Keşfet
		Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
	Göksu Desti ve Saksıları maddesi
					
					
									GÖKSU DESTİ VE SAKSILARI – Göksu Deresi kenarında yapılan su destisi, ibriği, ve sâir toprak kap kacak ve saksılar ve yüz yıllardan beri İstanbulda makbul ola gelmişdir.
XVI. Yüzyıl başlarında ölmüş olan Cemâli Ahmed Çelebi buranın çömlekçiliğinden bahsediyor :
Kenârına deniz olmasa lâhik
Bulunmazdı çanak yapmağa balçık
XVII. Asrın büyük yazarı Evliyâ Çelebi, İstanbula tahsis ettiği seyahatnamesinin birinci cildinda İstanbulun mâdenlerinden bahsederken şunları yazıyor : “ ...Göksu Mesîresinde kırmızı bir toprak hâsıl olur, ondan çeşidli bardaklar, toprak kap kacaç yaparlar, o toprakdan yapılmış destilerden su içenler kanlı bâsur illetinden kurtulurlar,çok tecrübe edilmişdir..” .Eserinin Boğaziçi köyleri faslında da : “..burada bir çeşid toprak çıkar ki çömlekci ve destici ustalar kapkacak ve destiler yapub satarlar..” diyor.
XVIII. Yüzyılda yaşamış Fenni de bir gâzalinde şöyle söylüyor:
Kırıldı deyü kederlenmenüz bezimde şebû
Boğaziçinde hususa durur iken Göksû
Göksu destilerinin şöhretinin sebebi, buz dolaplarının bulunmadığı devirde içme suyunu gaayetle serin, soğuk tutmasındandı. Geçen asır sonlarında yaşamış Hızırağazâde Said Beyin şu mısraı o destilerden bahseden şu mısraı , içindeki sudan soğukdur :
Gûyâ gül ruhine Göksu sifâli çeşmim
“Sifal” desti, ibrik demekdir.
B...
								⇓ Devamını okuyunuz...
								
									GÖKSU DESTİ VE SAKSILARI – Göksu Deresi kenarında yapılan su destisi, ibriği, ve sâir toprak kap kacak ve saksılar ve yüz yıllardan beri İstanbulda makbul ola gelmişdir.
XVI. Yüzyıl başlarında ölmüş olan Cemâli Ahmed Çelebi buranın çömlekçiliğinden bahsediyor :
Kenârına deniz olmasa lâhik
Bulunmazdı çanak yapmağa balçık
XVII. Asrın büyük yazarı Evliyâ Çelebi, İstanbula tahsis ettiği seyahatnamesinin birinci cildinda İstanbulun mâdenlerinden bahsederken şunları yazıyor : “ ...Göksu Mesîresinde kırmızı bir toprak hâsıl olur, ondan çeşidli bardaklar, toprak kap kacaç yaparlar, o toprakdan yapılmış destilerden su içenler kanlı bâsur illetinden kurtulurlar,çok tecrübe edilmişdir..” .Eserinin Boğaziçi köyleri faslında da : “..burada bir çeşid toprak çıkar ki çömlekci ve destici ustalar kapkacak ve destiler yapub satarlar..” diyor.
XVIII. Yüzyılda yaşamış Fenni de bir gâzalinde şöyle söylüyor:
Kırıldı deyü kederlenmenüz bezimde şebû
Boğaziçinde hususa durur iken Göksû
Göksu destilerinin şöhretinin sebebi, buz dolaplarının bulunmadığı devirde içme suyunu gaayetle serin, soğuk tutmasındandı. Geçen asır sonlarında yaşamış Hızırağazâde Said Beyin şu mısraı o destilerden bahseden şu mısraı , içindeki sudan soğukdur :
Gûyâ gül ruhine Göksu sifâli çeşmim
“Sifal” desti, ibrik demekdir.
Büyük edîb Rûşen Eşref Ünaydın “Boğaziçi” isimli eserinde, Göksudaki desticiliğin ve çömlekçiliğin yüz yıllar boyunca devam edegelmiş mâzisini initarak şu güzel satırları yazıyor :
“ Görüyorum ki, eski güzellerin halı serip oturdukları bir kısım sedlere ,şimdi artık, karaağaçlarla dişbudakların altındaki fırınların is karartılı kümbedlerinden çıkardıkları bir takım toprak destiler, küpler ve saksılar dizilmiş ;Hayyâmın :
Bu desti, vaktiyle benim gibi inler âşık imiş
Bir güzelin başındaki saç örgüsüne bağlı imiş
Onun gerdanında gördüğüm şu kulp
Bir vakitler bir yârin gerdanına atılmış el imiş
rbâisini hatırlatan o günâgûn sifâl ve gûzeler...”.
“Güze” su destisi demekdir.
Oralarda dolaşan kalender halk şairleri ise destileri, ibrikleri, küp ve saksıları değil de onları yapan çöplekci-destici güzellerini görmüşlerdir :
Bir hoş temâşâ yerdir Göksu Deresi içi
Kalender meşrebine uyar o semtin genci
Hele dere boyunca desti saksı işleyen
Cümlesi bıçkın meşreb nice eşbeh çömlekçi
Küşâde ruh gaayetle lâübâlî aşkbazdır
Ne söylesem ne yazsam medhi şânında azdır
Gönlünden gönüllere gerüb reseni aşkı
Yalun ayaklar ile çıkup oynar canbazdır
Kadri âşık bilirler olur heman bir köle
Helâldir her bahşişin o dilberi mühmele
Pâdişah rüyâları görürmüş âdem dirler
Yatub çardak altında bir şeb mihman ol hele
(Erzurumlu İbrahim)
Geçen asır sonlarında Hiristâki Efendi tarafından bestelenmiş kürdili hicazkâr çok meşhur bir şarkıdaki “Kadehkâr” ’ı da, sakî yerine bir toprak kâse, kadek, bardak yapıcı olarak görmek mümkindir(B.: Göksu Deresi Mesîresi)
								
							Tema
							Diğer
						Emeği Geçen
							
						Tür
							Belge
						Paylaş
							X
									FB
									
								Bağlantılar
							→ Kullanım Şartları
								→ Geri Bildirim
								
							İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
														
						TÜM KAYIT
						Madde Başlığı
						
					Kod
						G2026
					Tema
						Diğer
					Konular
						
					Tür
						Belge
					Biçim
						Daktilo yazısı, El yazısı
					Dil
						Türkçe
					Haklar
						Açık erişim
					Hak Sahibi
						Kadir Has Üniversitesi
					Tanım
						İstanbul Ansiklopedisi Göksu-Gökyay bölümü için yazılmış metin
					Not
						Kâğıt üzerine daktilo. Madde numarası ve düzeltmeler tükenmez kalemle yazılmıştır. Beyitlerin bir kısmı belgeye yapıştırılmıştır.
					Bakınız Notu
						Göksu Deresi Mesîresi
					Bibliyografya Notu
						Evliyâ Çelebi; Cemâli Ahmed Çelebi; Fenni; Hızırağazâde Said Bey; Rûşen Eşref Ünaydın; Hayyam; Erzurumlu Âşık İbrahim
					Provenans
						İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
					Tema
						Diğer
					Emeği Geçen
						
					Tür
						Belge
					Paylaş
						X
								FB
								
							Bağlantılar
						→ Kullanım Şartları
							→ Geri Bildirim
						İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
						
					
