Yakın geçmişde Bulgurluda köyün meydancığında, yaşları beş asrı doldurmuş iki ulu çınarın dal kanadları altında yedi kahvehâne vardı; 1961 yılında “Çınar Kahvesi” adı ile bunlardan ancak bir tanesi kalmış bulunuyordu. Asıl kahvehâne, Kısıklıdan gelindiğine göre yolun sağ kenarındadır, alelâde ahşab bir barakadır, yanında iki sundurma bağçesi vardır. Kahvehâneyi Bay Halil Mısırlı işletmekde idi; baraka kahvehânenin kulübemsi bir bölümünü, bir tenekeciye vermiş, birinci sundurmadan masaları kaldırmışdır; tenekeci - lehimci - sobacının işi icâbı gürültüsü bu tek kahvenin huzurunu selbetmiştir. Ulu çınarlar altına ki, üç yolun çevirdiği bir adacık teşkil etmektedir, beton bir sed yapılmışdır; asırlar görmüş çınarların tabiat ihtişam ve kudretine tam bir tecâvüzdür. Çınarlı kahvehânenin sahibi, bu çınar altı beton sed üstüne de iskemleler atmaktadır. Bu beton sedin kuzey kenarından dört basamak beton merdivenle inilince tam karşıda Demirci Çeşmesi görülür, köyün şöhretlerindendir; merdivenin hemen sol dibinde de bir kuyu vardır; eskiden “Zincirli Kuyu” diye meşhurdu. Kahveci B. Halil Mısırlı, işinin ehli, kahvehânesi temiz idi; 1961 de bu kahvehânenin bir âile geçimini gereği gibi karşılayacağı söylenemez; tenekeci - sobacının kahveye sokulmasını bu yönden hoş görmek gerekir.