Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BESİM (Yorgancı Ölü)
1887 ile 1885 arasında Üsküdarda yorgancı esnafından onsekiz ondokuz yaşlarında son derecede dilber, şehbaz ve şehlevend, akran ve emsâli arasında edeb ve terbiyesi ile mümtâz bir delikanlı idi; Üsküdar sandıklarından birinde tulumbacılığı da vardı; arkadaşlığı aranır, ülfeti ve muhabbeti âşikaane sâdikaane, tatlı dilli, bulunduğu meclisde haddini bilir, beş vakitde camie, mescide gider, yâran ile olursa mey; hâne âlemlerini de bilir, hulâsa âşinâlarının muhbûbu kalbi ile, 1885 de bir temmuz günü idi, Yorgancı Besim ölmüş diye Üsküdarda bir haber çıkdı, herkes yandı, cenazesinde bir cemaati kübrâ toplandı; anlatdıklarına göre dükkânda yorgan dikerken; “Ustacığım bana bir şeyler oluyor, ölüyorum galibâ!..” demiş, devrilmiş.
Göz yaşları ile Karacaahmet defnedildi; fakat ertesi günü: “Yorgancı Besim dirilmiş, mezardan çıkıp dükkânına gelmiş” diye yeni bir haber yayıldı; işiden dükkâna koşdu, hakikatde de Besim dirilmiş, ustasının bir köşeye serdiği döşekde yatardı; el ayak, kaş göz, boy bos Besimdir, esisde onun sesidir, lâkin dilber delikanlılının tatlı esmer derisi bir gecelik kabir misafirliğinde bir acâib şekilde kara sarı ölü rengi almıştı.
Meğer o gece iki bıçkın bir sürtük kadın bulub mezarlıkda içki sofrası kurmuş haytaca eğlenirken derinden bir inilti işitmişler, evvelâ kor...
⇓ Devamını okuyunuz...
1887 ile 1885 arasında Üsküdarda yorgancı esnafından onsekiz ondokuz yaşlarında son derecede dilber, şehbaz ve şehlevend, akran ve emsâli arasında edeb ve terbiyesi ile mümtâz bir delikanlı idi; Üsküdar sandıklarından birinde tulumbacılığı da vardı; arkadaşlığı aranır, ülfeti ve muhabbeti âşikaane sâdikaane, tatlı dilli, bulunduğu meclisde haddini bilir, beş vakitde camie, mescide gider, yâran ile olursa mey; hâne âlemlerini de bilir, hulâsa âşinâlarının muhbûbu kalbi ile, 1885 de bir temmuz günü idi, Yorgancı Besim ölmüş diye Üsküdarda bir haber çıkdı, herkes yandı, cenazesinde bir cemaati kübrâ toplandı; anlatdıklarına göre dükkânda yorgan dikerken; “Ustacığım bana bir şeyler oluyor, ölüyorum galibâ!..” demiş, devrilmiş.
Göz yaşları ile Karacaahmet defnedildi; fakat ertesi günü: “Yorgancı Besim dirilmiş, mezardan çıkıp dükkânına gelmiş” diye yeni bir haber yayıldı; işiden dükkâna koşdu, hakikatde de Besim dirilmiş, ustasının bir köşeye serdiği döşekde yatardı; el ayak, kaş göz, boy bos Besimdir, esisde onun sesidir, lâkin dilber delikanlılının tatlı esmer derisi bir gecelik kabir misafirliğinde bir acâib şekilde kara sarı ölü rengi almıştı.
Meğer o gece iki bıçkın bir sürtük kadın bulub mezarlıkda içki sofrası kurmuş haytaca eğlenirken derinden bir inilti işitmişler, evvelâ korkup kaçmışlar, fakat yanlarındaki fâişe: “Ses bu kabirden geliyor, kabir de yenidir, birini diri diri gömmüş olabilirler, kurtarır isek cümle günahlarımız af olur, ben de tövbekâr olurum!..” demiş, hemen dönüp, yarım saat kadar uğraşıp kabrin toprağını elleri ile aktarmışlar, Besimi kurtarmışlar, bıçkınlardan biri donunu vermiş, biri gömleğini, kadın da üstüne ferâcesini atmış, Besim: “Falan yerde dükkâna götürün, ustamla dükkânda yatarız” demiş. Vakit gece yarısını geçmiş, dükkâna götürmüşler, ustası hem sevinmiş, hem korkmuş.
Yorgancı Besim bir kaç gün içinde tamamen sıhhat bulup ayağa kalkdı ama derisindeki o kara sarı ölü rengi zâil olmadı. Herkesde delikanlıya karşı bir vahşet hâsıl oldu. Evvelâ ustası artık berâber işleyemiyeceklerini söyleyip Besime yol verdi; ve delikanlı hiç bir yerde iş bulamadı, iş değil, bekâr uşağı olduğu için yatacak yer dahi bulamadı. Herkesin mahbûbu olan oğlan âdeta bir hortlak oldu.
Fakat o geceden itibâren tövbekâr olan sürtük kadın delikanlıyı bırakmadı, bir müddet sonra işitdik ki kadın Besimi almış, Bursa taraflarına gitmişlerdir diye. Bu satırların muhaririri 1908 - 1910 arasında Bursaya gitmişdim, Yorgancı Besime Ulu Cami civarında rastladım. Göz göze gelince tanışdık: “Aman Vâsıf, macerâmı kimseye nakletme” diye yalvardı. Tövbekâr olan o kadınla evlenmiş, iki de çocukları olmuş, fakat yüzünün ölü rengi, aradan on beş yıl geçdiği halde dururdu.
Vâsıf Hiç
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Vâsıf Hiç
Kod
IAM050329
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 5, sayfalar 2554-2555
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.