Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BAYRAM PAŞA
Onyedinci asrın birinci yarısında namlı vezirlerden, Dördüncü Sultan Muradın eniştesi, sonra en sâdık ve mahrem adamı, ve bu pâdişahın Bağdad seferi başında sadırâzamı; İstanbulda bir semt bu vezirin adına nisbetle anılır.
İstanbulda doğdu, doğum târihi bilinmiyor; İsmail Hâmi Dânişmend “İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi” adlı eserinde büyük şehrin Davutpaşa semtinde doğduğunu kaydettikden sonra: “Babasının adı Kurd Ağadır, âilenin menşei Amasyanın Lâdik kasabasıdır” diyor.
Bayram Paşa pek genç yaşında, mürâhiklik çağında Yeniçeri Ocağına nefer olarak girdi ve Yeniçeri neferliğindan ocak yolu ile yükselerek yetişdi. O târihde devşirme kanunu yürürlükde, kendisin de İstanbulda Kurd Ağa adında bir adamın sulbünden dünyaya geldiği bilindiğine göre, Bayramın Ocağa girebilmesi için babasının bir Yeniçeri emeklisi, dolayısı ile Lâdik reâyasından bir mühtedi olması gerekir.
Osmanlı Târih kütüğünde adına ilk defa olarak hicrî 1031 (milâdı 1622) senesi vak’aları arasında “Turnacıbaşı Bayram Ağa” diye rastlıyoruz, İstanbul’da yeni yapılacak kadırgaların nezâretine memur edilmiş, Birinci Sultan Ahmedin kızlarından bir sultan ile evlendîrilmiş. Bayazıdda Eski Sarayda oturan sultan, ananeye uyularak tertib edilen bir düğün alayı ile Eski Saraydan alınıp Bayram Ağanın menziline götürülmüşdür. ...
⇓ Devamını okuyunuz...
Onyedinci asrın birinci yarısında namlı vezirlerden, Dördüncü Sultan Muradın eniştesi, sonra en sâdık ve mahrem adamı, ve bu pâdişahın Bağdad seferi başında sadırâzamı; İstanbulda bir semt bu vezirin adına nisbetle anılır.
İstanbulda doğdu, doğum târihi bilinmiyor; İsmail Hâmi Dânişmend “İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi” adlı eserinde büyük şehrin Davutpaşa semtinde doğduğunu kaydettikden sonra: “Babasının adı Kurd Ağadır, âilenin menşei Amasyanın Lâdik kasabasıdır” diyor.
Bayram Paşa pek genç yaşında, mürâhiklik çağında Yeniçeri Ocağına nefer olarak girdi ve Yeniçeri neferliğindan ocak yolu ile yükselerek yetişdi. O târihde devşirme kanunu yürürlükde, kendisin de İstanbulda Kurd Ağa adında bir adamın sulbünden dünyaya geldiği bilindiğine göre, Bayramın Ocağa girebilmesi için babasının bir Yeniçeri emeklisi, dolayısı ile Lâdik reâyasından bir mühtedi olması gerekir.
Osmanlı Târih kütüğünde adına ilk defa olarak hicrî 1031 (milâdı 1622) senesi vak’aları arasında “Turnacıbaşı Bayram Ağa” diye rastlıyoruz, İstanbul’da yeni yapılacak kadırgaların nezâretine memur edilmiş, Birinci Sultan Ahmedin kızlarından bir sultan ile evlendîrilmiş. Bayazıdda Eski Sarayda oturan sultan, ananeye uyularak tertib edilen bir düğün alayı ile Eski Saraydan alınıp Bayram Ağanın menziline götürülmüşdür. Yeniçeri Ocağından Turnacıbaşı rütbesinde bir zâbite, kendisine vezirlik verilmeden bir sultan ile evlendirildiğini, biz, bu Bayram Ağada istisnâî bir vak’a olarak görüyoruz; Turnacıbaşı ağanın emsalsiz bir erkek güzeli olduğu, sultanın kendisine âşık olarak kardeşi olan devrin pâdişahı İkinci Sultan Osman’a (Genç Osmana) yalvararak Yeniçerisine kavuşduğu âşikârdır; Bayram Ağaya menzil olarak da mirî bir saray tahsis edilmiş olacakdır (B.: Bayrampaşa Sarayı); bu Osmanlı prensesinin adı Hanzâde Sultandır.
Bu izdivâcın hemen akabinde “Hâilei Osmaniye” denilen ve Genç Osmanın tahtdan indirilmesi, Yedikule Zındanında fecî bir şekilde öldürülmesi ile neticelenen askerî ihtilâl olmuşdur. Bayram Ağa, ki müverrihler gaayet tedbirli, akıl yolundan yürümesini bilen bir adam olduğunu yazarlar, adını bu kanlı vak’aya karışdırmamışdır.
Ayni yıl içinde ve mecnun Birinci Sultan Mustafanın zamanında Sadırâzam Merre Hüseyin Paşa Yeniçeri ağası Derviş Ağanın nüfûzundan çekinerek Karaman vâliliği ile ocakdan ve İstanbuldan uzaklaşdırdı, saray erkânından Silâhdar Bayram Ağa Yeniçeri ağası oldu, fakat asker eski ağalarını istedi, ve ayaklandı, Merre azledildi, Derviş Paşa tekrar Yeniçeri ağası oldu. Bayram Ağa da Bosna vâlisi tâyin edildi. Meselâ Hâdikatül Cevâmi müellifi gibi, bâzı yazarlar bu Silâhdar Bayram Ağayı Yeniçeri Bayram Ağa ile karışdırırlar, yukarıda kaydetdiğmiz vak’ayı onun ilk Yeniçeri ağalığı gibi gösterirler.
1032 (1623) de Zağarcı başılığa terfi eden Bayram Ağa Rumelinde Yeniçeri ocağı için oğlan devşirmeye memur edildi.
Ayni yıl içinde Merre Hüseyin Paşanın ikinci sadâretinde Yeniçeri Kethüdâsı oldu; Hüseyin Paşanın Yeniçeri odabaşılarını para ile elde ederek Yeniçerilerle sipâhileri birbirine düşürecek ve kanlı vak’alara yolaçacak entrikasına asker üzerindeki nüfûzu ile mâni oldu; ve Merre Hüseyin Paşayı deviren askerî ihtilâlde Yeniçeri Ağası oldu.
Ciddî, vakarlı, otoriter adamdı. Çocukluğundan beri Ocakda olduğu için yeniçeriler arasındaki fitne ve fesad erbabının hepsini tanıyordu. Uzunca bir zamandan beri de Yeniçeri ocağına ocakdan yetişmiş ağa tâyin edilmiyor, Yeniçeri ağaları saraydan yetişmiş kimselerden seçiliyordu. Bayram Ağanın ağalığı zorba odabaşıların işine gelmedi, 1033 Muharreminde (Kasım 1623) : “Biz Ocakdan Ağa istemeyiz, Ağamız azil edilsin” diye ayak dirediler; Bayram Ağa azledildi ve paşalık hasları verilerek Divânı Hümâyün vezirleri arasına alındı, “Kubbe veziri” oldu. 1625 de Mısır Vâlisi tâyin edildi.
Mısırda üç buçuk sene kadar kalan Bayram Paşa, halk tarafından işbilir, hak tanır ve âdil bir devlet adamı olarak hürmet gördü. 1628 de Divânı Hümayunda altıncı vezirlikle İstanbula alındı. Fakat seferden dönen zamanın haris ve hunhâr sadırâzamı Husrev Paşa Bayram Paşayı makaamı için bir rakib olarak gördü, o sırada askerin bazı yolsuz hareketlerinden istifâde etti, Bayram Paşayı askeri fitneye teşvik iftirası ile ittiham etti; pâdişah Dördüncü Sultan Murad mâsum olduğunu bildiği halde eniştesi olan Bayram Paşayı tehlikeli adam olan Husrev Paşaya karşı müdafaa edemedi, Bayram Paşa azil ve tevkif edildi, bir hafta Yedikule Zındanında bir hafta da Sarayda Kapucular odasında yattı; bütün malı, eşyâsı hazîne adına musâdere olundu, Bayram Paşa, vak’anüvisinin tâbi ile “derviş gibi kuru hasır üstünde kaldı”. Sultan Murad Husrev Paşanın pençesinden Bayram Paşanın ancak güzel başını kurtarabildi, ve bu musâdere fırtınasından pek az sonra devlet adamı eniştesini tekrar kubbe veziri tâyin etti; Divânde beş sene çalışdı, Sultan Murada karşı çıkan askerî ihtilâllerde, pâdişahın en mahrem bendeleri Yeniçeri ağası Hasan Halîfe ile hasnedim Musa Melek Çelebinin âsi askerler elinde fecî ölümlerini görmesine rağmen, Sultan Murada dâimâ metânet tavsiyesinde bulunan bir yakın dost kalmakdan çekinmedi. 1633 de Rumeli Beylerbeyisi oldu, bu vilâyetin merkezi olan Sofyada büyük timar ıslâhatı yapdı, mütegallibe eline geçmiş olan timar ve zeâmetleri istirdad etti ve onları yeni tevcihnâmelerle ehli olan kılıç sahibi tüvânâ yiğitlere dağıttı; öyleki bu beratlara, o seçme gençlerin künyeleri ve yaşları ile beraber boyu bosu, kaşı gözü, saçının rengine, elinin ayağının târifine varınca mufassal eşkâlini yazdırttı. Bayram Paşanın bu timar ve zeamet beratları tasdik için İstanbula geldiğinde pâdişahın fevkalâde hoşuna gitti. Tekrar İstanbula alındı ve Dîvanda ikinci vezir oldu; artık amansız bir müstebid hükümdar olan Dördüncü Sultan Muradın mutlak itimâdını kazanmış ve mahremiyeti şâhâneye kabul edilmiş bir vezir idi, sonsuz bir nüfuza sâhibdi.
1635 de Sultan Murad İrana karşı Revan seferine çıkarken Bayram Paşa İstanbul kaymakamı tayin edildi; amansız müstebid taht şehrini ancak ona emânet edebilmiş idi.
Pâdişah Anadolu ortasından geçerken yollar boyunca bir çok köyün metrûk olduğunu gördü, sebebini tahkik ettirdi, “kırk yıldan beri celâli eşkiyâsı ile perişan oldular, dağıldılar, çoğu İstanbula gitti” cevabını aldı. Sultan Murad da Bayram Paşaya yolladığı bir fermanla İstanbulda bir nüfus sayımı yapılmasını, kırk yıldanberi İstanbula gelip yerleşmiş olanların eski köylerine sürgün edilmek üzere tesbitini emretti. Bu nüfus sayımı İstanbulda, bir kaç ay büyük bir huzursuzluk yarattı. Türlü haksızlıklara, pek çok kimsenin yeniden muhâceret sefâletine düşmesine sebeb olacağından Bayram Paşa pâdişâhın itimâdına güvenerek sayımı durdurdu ve pâdişaha işin imkânsızlığını bildirdi. Buna mukabil mühim bir îmar işi başardı; şehri fırdolayı çevirmi olan kale duvarlarına içerden dışardan yapışmış ne kadar binâ varsa istimlâk ederek yıktırdı, târihî surları tâmir ettirerek dış yüzünü de badanalattı, “İstanbulun yüzünü ağarttı”.
2 Şubat 1637 Pazartesi günü azil edilen Tabanı yassı Mehmed Paşanın yerine sadırâzam ve şark seferi serdârı tayin edildi; Bağdad üzerine bizzat sefere çıkmaya karar vermiş olan Sultan Muraddan evvel öncü olarak İstanbuldan hareket etti. Bir aydan fazla vatanı olan Amasyada kaldı; kendi kesesinden 20.000 kuruş (1 kuruş 9 dirhem halis gümüş hesabı ile 450 okka gümüş) vererek su sıkıntısı çeken bu şehre yeni bir su getirtti; ve satın aldığı büyük ve güzel bir bağçede mükellef bir mevlevihâne yaptırdı. Oradan Niğdeye gitti, pek bakımsız bulduğu bu şehri de, yine kendi kesesinden hanlarını, hamamlarını ve çarşılarını tâmir ettirerek ihyâ etti. Bir tarafdan da pâdişah ile gelecek olan Orduyu Hümâyunun sefer erzakı ıstoklarını hazırlattı. Konya, Sivas, Gazianteb yolu ile Bireciğe gitti; Birecikde bu sefer için kurulmuş top dökümhânesini teftiş etti, dökülmüş topları Musula naklettirdi, kendisi Erzuruma, oradan Karsa gitti, sınır ahvâlini tetkik etti ve nihâyet kışı geçirmek ve pâdişahı beklemek üzere Amasya kışlağına döndü.
Sultan Murad Bağdad seferine 1638 Nisanında çıkdı. Kışı Amasyada geçirmiş olan Bayram Paşa Konya üzerinden İnönüne geldi ve pâdişah ile orduyu bu konak yerinde karşıladı; sefer hazırlıkları hakkında şifâhî raporunu arz etti, tekrar öncü olarak hareket etmek isterken pâdişah izin vermedi:
— Yanımda bulunman benim için daha kıymetlidir.. diye iltifatda bulundu.
Bu kıymetli devlet adamı 26 Ağustos 1638 Perşembe günü Birecikden öte Cülab mevkiinde, bir kalb sektesi yahud beyin kanaması olacaktır, ânî olarak öldü. Başda Sultan Murad, ölümü orduda büyük bir teessür ile karşılandı. Sadırâzamlığı 1 sene, 6 ay, 22 gün sürmüşdü.
Ölüm haberi arz edildiği zaman Sultan Murad değerli veziri ve sâdık dostu Bayram Paşayı son defa görmek istedi ve vezirin otağına gitti. Yatağına bî rûh uzanmış paşanın karşısında hıçkırıklarla ağladı.
Vezirin otağında Bağdaddan İstanbula kadar kaç konak varsa, o konaklar adedince ceviz sandıklar pâdişâhın nazarı dikkatini çekdi, her sandığın üzerinde “falan konakda açılacakdır” diye birer pusula vardı. Bu sandıkların içinde ne olduğunu soran pâdişaha vezirin hazinedârı:
— Sizin için hazırlatmışdı pâdişâhım!.. dedi. Sultan Murad emretti, sandıklardan birini açdılar; iç donundan, mintanından, zırha, miğfere, samur kürküne, baş dülbendine murassa hançerine varınca hiç bir şey unutulmadan padişaha mahsus bir takım esbab çıkdı.
Sultan Murad :
— Ah kadirşinas adam, beni bu kadar düşünen adam!. diyerek tekrar ağlamaya başladı. Cesedinin tahnit edilerek İstanbula götürülmesini ve hâli hayatında hazırlattığı türbesine defnedilmesini emretti.
Mührü hümayun Tayyar Mehmed Paşaya verildi.
Bayram Paşa pek haksız olarak asrının büyük şâiri ve hiciv üstadı Nef’îyi idam ettirmiş olmakla ittiham edilir. Bu vak’anın anlatıla gelen şekli şudur: Sultan Murad nedimleri arasında bulunan Nef’îye:
— Bir tâze hicvin yok mudur? diye sorar.
Şâir de Bayram Paşa hakkında yazdığı bir hicviyeyi pâdişâha verir; Sultan Murad şâiri takdir eder gibi görünür ise de çok ağır olan bu şiiri paşaya göstererek Nef’înin îdamına izin verir. Bayram Paşa da şâiri sarayına dâvet eder, gelir gelmez de sarayın odunluğuna tıkılarak boğulur ve cesedi denize atılır (B.: Bayrampaşa Sarayı; Nef’î).
Bayram Paşa, bir hicviye için Nef’îyi öldürtmek istese dahi, Sultan Murad bazan müşâarede bulunduğu bir nedîmini kolayca fedâ edecek bir hükümdar değildir. Ağır şekilde hicvedilen Bayram Paşa değil, pâdişahın kendisidir; bugün aydın olarak bilinmektedir ki Sultan Murad bir cinsi sapıktır, etrafında bir sürü minyonları olmakla beraber isimleri tarih kütüğüne geçmiş Musa Melek Çelebi ve Hasan Halîfe gibi sevdiği gençler yaşca kendisinden büyükdürler. Nef’înin Sultan Muradı bu yönden yere çalan bir kıtasından bahsedilir ki “Nef’î Efendinin sebebi mağfiretidir” denilirmiş. Bayram Paşa hicviyesi, Nef’înin katlinde Hünkâr hicviyesinin bir paravanasıdır.
Bayram Paşanın adı bir de saray cinâyetine karışmışdır; Sultan Muradın kardeşleri, yirmibeşer yaşında birer delikanlı olan Şehzâde Bayazıd ile Şehzâde Süleyman onun nezâreti altında îdam edilmişlerdi. Müverrih Naîmâ Efendi bu faciayı naklederken Paşayı bu ağır vazifeyi îfâde mâzur gösteriyor ki haksız değildir. Şöyle ki, Revan kalesini fetheden pâdişah İstanbulda fetih şenlikleri yapılması emri ile beraber İstanbul Kaymakamı Bayram Paşaya adı geçen iki şehzâdenin, halk zafer şenlikleri ile oyalanırken gizlice îdamları için bir de gizli ferman yollamışdı. Bayram Paşa da Bostancıbaşı Doce Mehmed Ağa ve Celladlarla gece saraya giderek bu korkunç emri yerine getirmiştir, müverrih: “Bayram Paşa, Doce ve bu vak’aya mübâşir olan mahremler kemâli hüzün ile ağlaşdılar, ama ne fayda sultânı cihan olan kahrâmanı âteş feşanın fermanına muhâlefet değil içrâsınde ademi müsaaret muhâl idi” diyor.
Dördüncü Sultan Murad İstanbul içinde sık sık tebdil gezen pâdişahlardan biridir; bu dolaşmalarında yanına ekseriya Bayram Paşayı alırdı. Bu yönden de paşanın adı lâtîfe yollu fıkralara karışmışdır (B.: Mustafa, Bekrî).
Eyledi Bayram Paşa Adni âlâyı makam
“H. 1048”
mısrâı hicrî yıl üzerinden ölümüne târihdir.
Bibl.: Nâimâ Tarihi, III ve IV; İ. H. Dânişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi; Hadîkatül Cevâmi, I; Hadîkatül Vüzerâ.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM040701
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 4, sayfalar 2302-2305
Bakınız Notu
B.: Bayrampaşa Sarayı; B.: Bayrampaşa Sarayı; Nef’î; B.: Mustafa, Bekrî
Bibliyografya Notu
Bibl.: Nâimâ Tarihi, III ve IV; İ. H. Dânişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi; Hadîkatül Cevâmi, I; Hadîkatül Vüzerâ.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.