Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BATANAY (Ercümend)
Zamanımızın pek üstün kıymetde tanbur virtüozu; 9 Nisan 1927 de İstanbulda Tepebaşında doğdu, şöhretli musiki bilgini Hafız Kemal Batanay ile üstad bir ûdî olan Müveddet Hanımın oğludur. Edebî bir mahfil, bir sanat ocağı olan bir evde, Ercümend Batanay müzik kültürünü, anasından emdiği süt ile beraber aldı.
Sadeddin Gökçepınar, 1950 yılında sanatkâr ile bir mülâkaatını Akşam gazetesinde şöyle anlatıyor:
“Henüz 23 yaşında (1950 de) olmasına rağmen şöhretli müzisyenler arasında katılan Ercüment Batanay’ı Konservatuvarda buldum.
Zayıfça uzun boylu, yüzü, çocuk yüzü gibi masum bir ifade taşıyan bu genç (ve güzel adam) sanatkâr hayatını şöyle anlattı:
— 1927 de İstanbulda doğdum. Babam tamburi Kemal Batanay’dır. Babamla annemin musiki ile meşguliyetleri dolayısile evimizde dâimâ musiki âlemleri yapılırdı. Üç dört yaşından itibaren aralarına katılmağa başladım. Saz çalan büyükleri taklit ederek elime ya bir süpürge veya oyuncak bir keman alırmışım, babama da sazımı akort etmesi için yalvarırmışım. Altı yaşında bulunduğum sırada bende musikiye karşı istidat olduğunu gören merhum Rauf Yekta üstadımız oğluna yaptırdığı ufak bir tamburu bana hediye etti. O ufak tamburla zamanın türkülerini kulaktan kaparak çalmağa başladım. On yaşına gelince büyük tambur çaldım, öylesine ki yaşımdan umulma...
⇓ Devamını okuyunuz...
Zamanımızın pek üstün kıymetde tanbur virtüozu; 9 Nisan 1927 de İstanbulda Tepebaşında doğdu, şöhretli musiki bilgini Hafız Kemal Batanay ile üstad bir ûdî olan Müveddet Hanımın oğludur. Edebî bir mahfil, bir sanat ocağı olan bir evde, Ercümend Batanay müzik kültürünü, anasından emdiği süt ile beraber aldı.
Sadeddin Gökçepınar, 1950 yılında sanatkâr ile bir mülâkaatını Akşam gazetesinde şöyle anlatıyor:
“Henüz 23 yaşında (1950 de) olmasına rağmen şöhretli müzisyenler arasında katılan Ercüment Batanay’ı Konservatuvarda buldum.
Zayıfça uzun boylu, yüzü, çocuk yüzü gibi masum bir ifade taşıyan bu genç (ve güzel adam) sanatkâr hayatını şöyle anlattı:
— 1927 de İstanbulda doğdum. Babam tamburi Kemal Batanay’dır. Babamla annemin musiki ile meşguliyetleri dolayısile evimizde dâimâ musiki âlemleri yapılırdı. Üç dört yaşından itibaren aralarına katılmağa başladım. Saz çalan büyükleri taklit ederek elime ya bir süpürge veya oyuncak bir keman alırmışım, babama da sazımı akort etmesi için yalvarırmışım. Altı yaşında bulunduğum sırada bende musikiye karşı istidat olduğunu gören merhum Rauf Yekta üstadımız oğluna yaptırdığı ufak bir tamburu bana hediye etti. O ufak tamburla zamanın türkülerini kulaktan kaparak çalmağa başladım. On yaşına gelince büyük tambur çaldım, öylesine ki yaşımdan umulmayacak derecede ilerlemiş durumda idim.
“Babam beni o sıralarda İstanbul radyosu spikeri olan Mesut Cemil Beye götürüp takdim etti. Mesut Cemil Bey merak ve istidadımı görerek mütehassis oldu ve benimle meşgul olmağa başladı. Kendisinden altı ay kadar ders aldım. Ankara radyosunun açılması üzerine Mesut Cemil Bey Ankaraya gidince üstâdın feyzinden mahrum kaldım. İşte babamın bana gösterdiği şeyler istisnâ edilirse, benim aldığım tambur dersi müddeti topu topu bu altı aydan ibarettir.
“Babamın yardımı ve bilhassa kendi kendime çalışarak yetiştim. Lisenin dokuzuncu sınıfında iken İstanbul Konservatuvarına stajyer olarak girdim (1944 de) Kabataş lisesini bitirdikten ve askerliğimi yaptıktan sonra tekrar Konservatuvara döndüm, altı senedir Konservatuvar icra heyetinde çalışıyorum; Radyoda çaldığım gibi dişarda da çalışıyorum”.
S. Gökçepınarın muhtelif sualleri arasında garb musikisi hakkında da şunları söylemiştir:
“Çok severim. Bilhassa tekniği karşısında hayran kalmamak elden gelmez. İfâde kudreti de fevkalâdedir. Gece yattığım zaman radyoda büyük orkestraları dinlemek hoşuma gider. Ankara radyosu için Mesut Cemil Bey İstanbuldan ayrılmasaydı bana viyolonsel dersi de verecekti. En çok sevdiğim bu garp sazını çalarak o büyük âleme girmek bu musiki ile bizzat fırsatını üstâdın Ankaraya gitmesi ile maalesef kaybettim”.
Ercümend Batanay, Mesud Cemil’e ilk gitdikleri günü bize biraz da tafsilât ile nakletmiştir:
“Çocukdum, bir üstâd huzuruna çıkacaktım, son derecede heyecan içinde idim. Mesud Cemil en küçük hareketimi kaçırmıyordu, evvelâ sazımı akord ettim, Hisârbûselik makaamından bir girizgâh ile taksime başladım, bir kaç makaama girip çıktıktan sonra ayni makamda karar kıldım. Gözleri yaşaran Mesud Cemil:- Çocuğum, saza hâkimsin, sende istikbâlin büyük bir sanatkârını görüyorum! dedi. Saçlarımı okşayan elini öptüm, ve o gün talebesi olmak lutfuna kavuştum. Haftada bir gün giderdim, ama her gidişimde yeni bir şey öğrenirdim, Mesud Cemilin mümtaz şahsiyetinin bir cebhesi de büyük hoca olmasıdır”.
Hakkı Göktürk
Ercümend Batanay
(Resim: Bülend Şeren)
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Bülend Şeren
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Hakkı Göktürk
Kod
IAM040613
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Bülend Şeren
Tanım
Cilt 4, sayfalar 2208-2209
Not
Görsel: cilt 4, sayfa 2208
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Bülend Şeren
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.