Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BAŞI BÜYÜK KÖYÜ
Büyükşehrin Anadolu yakası topraklarında Kartal kazasının merkez nâhiyesine bağlı bir köydür; Küçükyalının tam arkasına rastlayan sırtlarda, bir vâdinin hemen başlangıcındadır; geniş arâzisi merhum General Süreyya İlmen tarafından bağışlanmış İşçi Sigortaları Hastahânesi ile bu hayır sahibi zenginin hâli hayatında yaptırdığı âbidevî kabri bu köyün sınırları içindedir; yeni Ankara yolu ile Kadıköyü istikaametinden gelinirken sol kolda gerilerde köyün bâzı evleri ile Camii görülür.
Başıbüyük, Kartal, Maltepe ve civarının fethindenberi altıyüz senelik bir müslüman-türk köyüdür; köyün yerlilerinden inşaat ustası ve bilhassa pek namlı bir bostan dolabları yapıcısı olan Celil Yıldız Ustanın rivâyetine göre Başıbüyük adı, halk ağzında “Başbuğ”dan bozma olarak kalmış; Marmara havzasında ilk fütûhat devrinde kurulmuş bütün köylerimizde olduğu gibi, Başıbüyükde de gaziler kaafilesine katılmış erenlerden iki yatır vardır; biri, köyün içinde Çiğdem Suyu kaynağı çeşmesinin karşısında Ahmed Baba olub kabir taşı son yıllar içinde kaldırılmış, yok olmuştur; diğeri de köyün şimal-batısında küçük bir koru içinde Dâver Babadır (B.: Dâverbaba Tekkesi).
Kayışdağı eteklerinde bir vâdinin ağzında kurulmuş olan köyün, tatlı meyiller ile dalgalı bir şekilde Marmaraya doğru inen geniş arâziye, yalı boyuna...
⇓ Devamını okuyunuz...
Büyükşehrin Anadolu yakası topraklarında Kartal kazasının merkez nâhiyesine bağlı bir köydür; Küçükyalının tam arkasına rastlayan sırtlarda, bir vâdinin hemen başlangıcındadır; geniş arâzisi merhum General Süreyya İlmen tarafından bağışlanmış İşçi Sigortaları Hastahânesi ile bu hayır sahibi zenginin hâli hayatında yaptırdığı âbidevî kabri bu köyün sınırları içindedir; yeni Ankara yolu ile Kadıköyü istikaametinden gelinirken sol kolda gerilerde köyün bâzı evleri ile Camii görülür.
Başıbüyük, Kartal, Maltepe ve civarının fethindenberi altıyüz senelik bir müslüman-türk köyüdür; köyün yerlilerinden inşaat ustası ve bilhassa pek namlı bir bostan dolabları yapıcısı olan Celil Yıldız Ustanın rivâyetine göre Başıbüyük adı, halk ağzında “Başbuğ”dan bozma olarak kalmış; Marmara havzasında ilk fütûhat devrinde kurulmuş bütün köylerimizde olduğu gibi, Başıbüyükde de gaziler kaafilesine katılmış erenlerden iki yatır vardır; biri, köyün içinde Çiğdem Suyu kaynağı çeşmesinin karşısında Ahmed Baba olub kabir taşı son yıllar içinde kaldırılmış, yok olmuştur; diğeri de köyün şimal-batısında küçük bir koru içinde Dâver Babadır (B.: Dâverbaba Tekkesi).
Kayışdağı eteklerinde bir vâdinin ağzında kurulmuş olan köyün, tatlı meyiller ile dalgalı bir şekilde Marmaraya doğru inen geniş arâziye, yalı boyuna, denize, uzakdaki Adalara öylesine bir hâkimiyeti vardır ki azametli panoramanın seyrine doyum olmaz, gece ay ışığında manzaranın tahayyül edilemeyecek feerik bir hal alacağı muhakkaktır. Suyu bol ve havası lâtif olan bu köy son yıllarda sosyal zarûretlerle küçülmektedir, kaybolunmayacak, kalkmayacaktır, fakat öyle tahmin ediyoruz ki köy atmosferini kaybedip bir mahalle olacaktır.
120 hâne olan köy 1960 yılında 70 hâneye inmiş bulunuyordu; Başıbüyük köylüsünün satdığı küçükyalı bostanlarında, bağçelerinde İstanbul’un namlı bir yazlığı kurulup gelişince, hâli vakti yerinde olup da Küçükyalıdaki topraklarını elden çıkarmamış olanlar nüfus kayıdları köy kütüğünde kalmak üzere oraya hicret edip yerleşmişlerdir; köy nüfusu her ne kadar 650 kişi görünür ise de bunların hepsi köyde oturmamaktadır, bin nefis köy sâkinleri 350-400 can arasındadır. Hâlen köyde oturanların bir kısmı gündelikci - amele, bir kısmı da bağçıvan - sağmalcı olarak geçinir. Namlı bağçıvanlar arasında Fethi Bucaklar (1960 da köy muhtarı), Celil Yıldız (yapı ustası, bostan dolabı yapıcısı), Halil Tan, Osman Aykanad, İsmail Ülker vardır; İsmail Ülkerin babası Mehmed Ağa merhum şöhreti pek büyük bir bostan dolabı yapıcısı imiş ve Dolabcı Mehmed diye anılırmış; Erenköyünden Pendiğe kadar en büyük bostan kuyuları üzerindeki dolabları ya bu Dolabcı Mehmed Ağa, yahud Celil Usta yapmışlardır. Sağmalcıların başında da Emin Öztürk, Sabri Güller, Ali Erbil (İnekci) ve Halil Yılmaz vardır.
Beş sınıflı bir ilk okulu vardır; fakat bir tek odadan ibâret ve bir öğretmenlidir; bir oda içinde ve bir öğretmen ile beş sınıflı ilk okul, Demokrat Partinin maarif sahasında icad ettiği gülünç garâbettir; buna kendi kendini aldatmak denilemez, milleti cehâletden kurtarma, hiç olmazsa ilk tahsil kademesinde irfan nûrunu yazmayı hokkabazlıkla köstekleme, bir büyük vatan ihânetidir. Bu kötü şart altında Başıbüyük köyü ilkokulunda 60 çocuk okumakda idi, 1959 - 1960 ders yılı sonunda 9 mezun vermiştir; tahsiline devam etmek isteyen köy çocukları Kartal yahud Kadıköy orta okullarına gider; 1960 yılında orta okula devam eden 10 çocuk vardır; bu çocukların, her gün, sabah ve akşam en azdan on beş kilometre yol yürüyerek, sonra da tirenle mektebe gidip gelmesi; hele kış günlerinde, yağmurda, karda, karanlıkda en hafif hüküm ile hazindir.
Vaktiyle köy sandığının senelik 20.000 lira tutan bir geliri varmış; bu gelirin büyük bir kısmını teşkil eden taş ocakları 1960 yılında muattal idi, ve köyün tek gelir kaynağı Çiğdem Suyu kalmış bulunuyordu.
Güzel bir su olan Çiğdem Suyu köyün içindedir; günde yazın 18 ton, kışın 25 ton su verir; 1955 yılında on yıl süreli bir mukavele ve senelik 5500 lira bedel ile işletmesi Nuri Yalçun ve Hilmi Palabıyık adınla iki ortak müteahhide verilmişdir; hazînesinde su seviyesi 70 santime indiği takdirde mütaahhidin su alamayacağı da mukavele şartlarındandır.
Yine köy gelirlerinden Keçibatağı Suyu İşçi Sigortaları tarafından senevî 1500 lira bedelle hastahâneye alınmış, fakat bu para bir yıl ödenmiş, sonra verilmemiştir; 1960 yılı Ağustos’unda köylü ile işçi Sigortaları arasında münazaa mevzuu idi.
Köyün elektriği yoktur; 1955 - 1957 arasında yapılan bir keşifde köye elektrik hattının çekilebilmesi için 187,000 liralık bir masraf gösterilmiştir; köyün bu parayı verebilmesi imkân dışındadır; İstanbul Belediyesi hududu dışında kaldığı için elektrik meselesi ile İller Bankasının alâkadar olması gerekir.
Hekimi, ebesi yoktur; ölüm tehlikesi gösteren. âcil tıbbî müdahala isteyen vak’alar karşısında dahi, insanlık adına müracaat edildiği zaman dahi, köylü, hemen yanı başındaki koca hastahânenin kapularını yüzüne kapalı bulmuştur.
İki bakkalı, bir kahvesi vardır; köy bütün ihtiyaclarını, başda ekmek, et, Küçükyalı ve Maltepe çarşılarından temin eder.
Camii Serasker Riza Paşanın hayır eseridir (B.: Başı büyük köyü Camii).
Bibl.: REK ve Mehmed Koçu Gezi Notu (1960 Ağustos).
Başıbüyük Köyünün Maltepe yolundan Paronaması
(Resim: Bülend Şeren)
Başıbüyük Köyünün Cami önünden görülen bir köşesi, geride Dâver Baba korucuğu
(Resim: Bülend Şeşren)
Tema
Yer
Emeği Geçen
Bülend Şeren
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM040555
Tema
Yer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Bülend Şeren
Tanım
Cilt 4, sayfalar 2184-2186
Not
Görsel: cilt 4, sayfalar 2184, 2185
Bakınız Notu
B.: Dâverbaba Tekkesi; B.: Başı büyük köyü Camii
Bibliyografya Notu
Bibl.: REK ve Mehmed Koçu Gezi Notu (1960 Ağustos).
Tema
Yer
Emeği Geçen
Bülend Şeren
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.