Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
BARO, İSTANBUL BAROSU
Bu ansiklopedide bu maddenin tesbiti için hâkim ve avukat dostlarımız ile yaptığımız danışmalardan sonra “İstanbul Barosu” maddesini Avukat Ali Haydar Özkent’in tam salâhiyetli kalemine bırakmağa karar verdik, hakiki dost ve vefâkâr muhâbirimiz Hakkı Göktürk’ü üstada göndererek ricamızı bilvâsıta arz ettik, bu ricamız lütfen kabul edildi; ve vaid edilen günde elimize “Baro” başlığı altında son derecede güzel, ancak çok sağlam bir bilginin bu şekilde tanzim edebileceği ansiklopedik bir makaale geldi; fakat esef ile kayd ediyoruz ki muhterem bilginin “Baro kelimesinin kötü ve lugat anlamı, Baronun kanunî anlamı ve gaayesi, Baro adı, Baro kamu hizmeti görür, çağdaş barolarının târihi, Birleşik Amerika baroları, Türk barolarının târihi, Türk barolarının sayısı ve vazifeleri, Dâvâ Vekilleri” bölümlerini ihtiva eden bu vecîz makaalesi İstanbul Ansiklopedisinin mevzuu dışında kalmışdır (Baro için Türkçe ve yabancı dillerle umumi ansiklopedilere bakınız).
Aşağıdaki satırları üstad A. H. Özkent’in bize tevdi ettiği güzel makaaleden alıyoruz:
“Kanunî anlamda Baro (= Barreau; Fransızca) bir mahalde (bir kaza çevresinde) avukatlık yapanların, Devletçe teşkilatlandırılmış topluğudur. Buna göre İstanbul Barosu denince, İstanbulda avukatlık yapmak hakkını hâiz olan, ve başkanı, idâre meclisi gi...
⇓ Read more...
Bu ansiklopedide bu maddenin tesbiti için hâkim ve avukat dostlarımız ile yaptığımız danışmalardan sonra “İstanbul Barosu” maddesini Avukat Ali Haydar Özkent’in tam salâhiyetli kalemine bırakmağa karar verdik, hakiki dost ve vefâkâr muhâbirimiz Hakkı Göktürk’ü üstada göndererek ricamızı bilvâsıta arz ettik, bu ricamız lütfen kabul edildi; ve vaid edilen günde elimize “Baro” başlığı altında son derecede güzel, ancak çok sağlam bir bilginin bu şekilde tanzim edebileceği ansiklopedik bir makaale geldi; fakat esef ile kayd ediyoruz ki muhterem bilginin “Baro kelimesinin kötü ve lugat anlamı, Baronun kanunî anlamı ve gaayesi, Baro adı, Baro kamu hizmeti görür, çağdaş barolarının târihi, Birleşik Amerika baroları, Türk barolarının târihi, Türk barolarının sayısı ve vazifeleri, Dâvâ Vekilleri” bölümlerini ihtiva eden bu vecîz makaalesi İstanbul Ansiklopedisinin mevzuu dışında kalmışdır (Baro için Türkçe ve yabancı dillerle umumi ansiklopedilere bakınız).
Aşağıdaki satırları üstad A. H. Özkent’in bize tevdi ettiği güzel makaaleden alıyoruz:
“Kanunî anlamda Baro (= Barreau; Fransızca) bir mahalde (bir kaza çevresinde) avukatlık yapanların, Devletçe teşkilatlandırılmış topluğudur. Buna göre İstanbul Barosu denince, İstanbulda avukatlık yapmak hakkını hâiz olan, ve başkanı, idâre meclisi gibi organları bulunan avukatlar topluluğu anlaşılır.
“Gaayesi, kanun, nizamnâme ve iç tüzüklerin hükümlerine dayanarak ve meslekin âdet ve geleneklerinden ilham alarak avukatlığın adâlete uygun bir sûretde bilgi, doğruluk ve şerefle yapılmasını ve meslek borclarının yerine getirilmesini, sağlamak, denetlemektir.
“Bizde eski adı Dâvâ Vekilleri Cemiyeti idi. Gerçi İstanbul gibi büyük şehirlerde aslı Fransızca olan Baro kelimesi daha önce kullanılmağa başlamış ise de resmi dilimize ve kanunlarımıza ilk defa 460 sayılı ve Nisan 1924 tarihli kanunla girmiştir.
“Kapitülasiyonların şiddetle hüküm sürdüğü devirde Osmanlı mahkemelerinde Osmanlıların müdafîleri yabancı avukatlardı; bunlar 1872 de İstanbulda ilk baroyu kurdular; bu İstanbulda bir yabancı barodur. Resmi belgelerin gösterdiği üzere bu baronun adı Société du barreau de Constantinople (= İstanbul Baro Cemiyeti) dir; bu baroda kayıdlı 33 avukatdan yalnız beşi Osmanlı tâbiiyetinde azınlıklardan, ötekiler İngiliz, Fransız, İtalyan, avusturyalı, Belçikalı, Yunanlı ve Rusdur, içlerinde tek Türk yoktur (Makaalede bu avukatların isimleri ve adı geçen baronun bulunduğu binâ maalesef yazılı değildir.)
“Asıl ilk Osmanlı barosu altı sene sonra, 1878 de Dâvâ Vekilleri Cemiyeti adı ile yine İstanbulda kuruldu. O gün (makaalade ay ve gün yazılı değildir) başkanlık eden en yaşlı avukatın (maalesef bu zâtin adı da verilmiyor) söylevinden şu fıkraları okuyalım: “... muntazam deniz ticâret mahkemeleri ve ticâret nizamnâmeleri mevcut olduğu halde avukat adı ile gelenler kabul olunmazlardı... avukatlık hakir, kötü bir meslekdi, avukat ile müzevir lafızları arasında hiç bir fark yok idi ...”
“ Osmanlı barosunun ilk levhasında kayıdlı avukatların sayısı 62 dir. Bunların içinde Rum, İngiliz, Fransız ve İtalyan vardır, çoğunluk hiristiyan vatandaşlardadır, bu ilk İstanbul Barosunda ancak 8 müslüman avukat vardır.
“Cumhuriyetin ilânından sonradır ki Türkiye Büyük Millet Meclisi 3 Nisan 1924 de 16 maddelik Muhâmat kanunun ve 27 Haziran 1938 de de 139 maddelik Avukatlık Kanunu yürürlüğe koydu ve müstakil Türk Baroları kuruldu.
“Türkiyede Üniversitenin Hukuk Fakültesinde tahsil görerek diploma almış, veya bir yabancı hukuk fakültesinden diploma alarak eksik derslerden Türkiyede imtihan vermiş, staj görmüş, ahlâk durumu gözden geçirilmiş ve devletden ruhsatnâme almış olan, veyâ dört yıl müddetle adlî, askerî, idârî hâkimlik ve savcılık da veyâ Hukuk Fakültesinde profesörlük, doçentlik gibi ilmî mevkilerde bulunan Türkiye Cumhuriyeti tab’asından başka hiç kimse baroya üye olamaz ve Türkiyede avukatlık yapamaz. Kadın erkek farkı yoktur. Bu gün barolarımızda kayıdlı pek çok ve değerli kadın avukatlarımız vardır.
“Bu gün Türkiyede 45 baro vardır, hepsi hür ve müstakildirler. Henüz baro kurulmamış 23 yerin avukatları da bu barolardan birine bağlıdır.
“Baroların organları, en yüksek merci olan Genel Kurul, avukatlar tarafından gizli oyla seçilen yönetim (disiplin) kurulu, Baro Başkanı, Yönetim kurulu tarafından seçilen Başkan vekili ve Genel Sekreterdir.
“Yönetim kurulu, stajyerleri baroya kabul veya red eder, avukatlar levhasını hazırlayarak mahkemelere ve diğer kaza mercilerine dağıtır, avukatlar arasında çıkan meslek ihtilafları hakkında aracılık der, avukatla müekkili arasındaki uyuşmazlızları çözer, baronun mallarını İdare ile muhtaç avukatlara yapılacak yardım şeklini kararlaştırır, fakir ve muhtaç vatandaşların haklarını savunmak için avukat gönderir, böyle bir avukat savunmayı bedava yapmaya mecburdur.
“ Yönetim Kurulu, disiplin işlerini görürken disiplin kurulu adını alır.
“Bu kurulun en önemli vazifesi, avukatlık vekaar ve haysiyetinin muhafazasına, meslekin adâlet gaayelerine uygun olarak sadâkat ve şerefle yapılmasına nezâret etmek, avukat ve stajyerler hakkında disiplin cezaları hüküm ve tatbik etmekdir.
“Avukatlık vekaar ve şerefine aykırı fiil ve hareketlerde bulunanlarla meslek faaliyetinde vazifelerini yapmayan ve vazifenin gerektirdiği dürüstlüğe riâyet etmeyenler hakkında verilen cezalar, ihtar, tevbih, işten çıkarma (bir aydan az ve bir iki yıldan çok olmamak üzere avukatlıkdan men’) ve meslekden çıkarma (avukatlık ruhsatnamesinin geri alınması) dır.
“1939 da yapılan bir istatistiğe göre Türkiyede 17 si kadın olmak üzere 1631 avukat vardı. 1957 de yalnız İstanbulda 217 si kadın olmak üzere 1957 avukat bulunuyordu.
“ Bu gün (Ağustos 1960) İstanbul Barosunda (Ana Baro) 270’i kadın olmak üzere 2230 avukat kayıtlıdır ki Türkiyedeki barolarında kayıtlı avukat sayısının hemen hemen yarısıdır.
Her yıl İstanbul Barosuna ortalama 200 avukat kayd olunmaktadır.
“Türkiyede avukatın gördüğü tahsil ve staji yapmayan, (avukat) unvanını taşımak yetkisini haiz olmıyan bir sınıf müdafiler daha vardır: Dâvâ vekilleri ... Bunlar ya hiç veya yeter sayıda avukat bulunmıyan kasabalarda meslek yaparlar, bu meslek için gereken hukuk bilginlerini orta derecede edindikten ve tecrübe gördükten sonra imtihan vererek Adalet Bakanlığından “Dâvâ Vekilliği Ruhsatnamesi” alırlar. Dava vekilleri böyle yerlerde avukatlığa âid hak ve borçları o yerde bulunmıyan en yüksek hakimin nezaret ve mürakabesi altında yaparlar. Sayıları 1939 başlarında 905 idi. Fakülte mezunları çoğaldıkça, genç avukatlar ve istifa eden veya emekliye ayrılan hekimler iç Anadoluya yayıldıkça sayıları azalmakda ve hâtıraları târihe karışmaktadır” (15 Ağustos 1960. A. Haydar Özkent).
Avukat İsak Hazan Tükelbayın muhâbirimiz Hakkı Göktürk’e verdiği şifâhi notda İstanbul Dâvâ Vekilleri Cemiyetini 1908 meşrûtiyetinden sonra İstanbul Barosu adını aldığı bildirilmiş, ve o tarihden zamanımıza kadar İstanbul Barosu Reisliğinde (Başkanlığında) bulunmuş olanlar şöylece tesbit edilmişdir:
1908 - 1914 Avukat Kavolzâde Fuad Bey
1914 - 1920 » Celâleddin Ârif Bey
1920 - 1925 » Lütfi Fikri Bey
1925 - 1928 » Sadeddin Ferid Bey
1928 - 1934 » Halil Hilmi Uyguner
1934 - 1940 » Hasan Hayri Tav
1940 - 1945 » Mekki Hikmet Gelenbeg
1945 - 1950 » Hâşim Râfet Hakarar
1950 - 1953 » Abdullah Kemal Yörük
1953 - 1954 » Hâşim Râfet Hakarar
1954 - 1956 » Abdurrahman Yola
1956 - 1958 » Orhan Arsal
1958 - 1960 » Ârif Câhid Tünger
Bibl.: Ali Haydar Özkent, Baro (makale); İsak Hazan, Not.
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM040462
Theme
Other
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 4, pages 2120-2122
Bibliography Note
Bibl.: Ali Haydar Özkent, Baro (makale); İsak Hazan, Not.
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.