Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BANARLI (Nihad Sâmi)
Muallim, muharrir, edîb; Türk maarif ve İstanbul basınının seçkin simâlarından; 18 Nisan 1907 de İstanbul’da, Fâtih’de, Hâfızpaşa Mahallesinde doğmuştur. Aslen Trabzon’un Alemdarzâde âilesinden, bu âilenin Hacı Hüseyin Alemdarzâde kolundandır. Fatih yangınında zıyâa uğrayan âile kütüğüne göre Trabzon’da yerleşen ilk dedesi, Fâtih Sultan Mehmedin Trabzon fethinde bulunan alemdârıdır.
Büyük dedesi, Alemdarzâde Hacı Ârif Ağa dedesi de 1293 de açılan ilk Osman lı Meclis-i Meb’ûsân’ında Trabzon meb’usu olarak bulunan Emin Hilmî Efendi’dir.
Babası, son asır Osmanlı mutasarrıflarından İlyas Sami Bey’dir. Annesi, Trabzon’un Hacı Pîr Efendi - zâde âilesinden Hâfıza Nâdire Hanımdır. “Banarlı” soy adını, ağabeyisi Hilmi Bey’in Tekirdağı’nda, Banarlı köyünde nahiye müdürlüğü yaptığı 1920-1930 yıllarında gerek babasının gerek annesinin birbiri ardınca misâfir bulundukları bu köyde vefat edip Banarlı’ya gömülmeleri dolayısıyle almıştır.
Nihad Sami, ilk tahsilini Fatih Sultan Mehmed Vakıf Mektebi ile Gelenbevî ve Mercan îdâdîlerinin ilk kısımlarında yapmış, orta tahsilini Vefa Sultanîsinde tamamlamıştır.
Lise tahsilini İstiklâl Lisesinde pek iyi derece ile bitirmiş, 1927-28 yılında İstanbul Dârülfünûnu ve Yüksek Muallim Mektebi Edebiyat bölümüne girmiş, başta Fuad Köprülü olmak üzere, Ferid Kam...
⇓ Devamını okuyunuz...
Muallim, muharrir, edîb; Türk maarif ve İstanbul basınının seçkin simâlarından; 18 Nisan 1907 de İstanbul’da, Fâtih’de, Hâfızpaşa Mahallesinde doğmuştur. Aslen Trabzon’un Alemdarzâde âilesinden, bu âilenin Hacı Hüseyin Alemdarzâde kolundandır. Fatih yangınında zıyâa uğrayan âile kütüğüne göre Trabzon’da yerleşen ilk dedesi, Fâtih Sultan Mehmedin Trabzon fethinde bulunan alemdârıdır.
Büyük dedesi, Alemdarzâde Hacı Ârif Ağa dedesi de 1293 de açılan ilk Osman lı Meclis-i Meb’ûsân’ında Trabzon meb’usu olarak bulunan Emin Hilmî Efendi’dir.
Babası, son asır Osmanlı mutasarrıflarından İlyas Sami Bey’dir. Annesi, Trabzon’un Hacı Pîr Efendi - zâde âilesinden Hâfıza Nâdire Hanımdır. “Banarlı” soy adını, ağabeyisi Hilmi Bey’in Tekirdağı’nda, Banarlı köyünde nahiye müdürlüğü yaptığı 1920-1930 yıllarında gerek babasının gerek annesinin birbiri ardınca misâfir bulundukları bu köyde vefat edip Banarlı’ya gömülmeleri dolayısıyle almıştır.
Nihad Sami, ilk tahsilini Fatih Sultan Mehmed Vakıf Mektebi ile Gelenbevî ve Mercan îdâdîlerinin ilk kısımlarında yapmış, orta tahsilini Vefa Sultanîsinde tamamlamıştır.
Lise tahsilini İstiklâl Lisesinde pek iyi derece ile bitirmiş, 1927-28 yılında İstanbul Dârülfünûnu ve Yüksek Muallim Mektebi Edebiyat bölümüne girmiş, başta Fuad Köprülü olmak üzere, Ferid Kam, Ali Ekrem Bolayir, Rağıb Hulûsî gibi otoritelerden ders gördükten sonra 1930 da bu fakülteden de pek iyi derece ile mezun olmuştur.
Bundan sonra sırasıyle Edirne Lisesinde, Edirne Kız ve Erkek Muallim mekteplerinde, İstanbul Kabataş Lisesinde, Galatasaray Lisesinde, Boğaziçi ve Şişli Terakkî husûsî liselerinde edebiyat muallimliği yapan Banarlı 1947 yılından beri İstanbul Eğitim Enstitüsü’nde ve 1950 den beri Yüksek Öğretmen Okulu’nda ve 1959 Kasım’ında açılan Yüksek İslâm Enstitüsü’nde Türk dili, edebiyatı ve Türk edebiyatı tarihi hocalığı yapmaktadır.
1957-58 de Yüksek Öğretmen Okulu, Eğitim Enstitüsü ve İlk öğretmen Okulu Müdürlüğü vazifesini de yapmıştır.
Banarlı, daha orta okul sıralarında iken, çok sayıda mektep ve salon temsilleri yazmış, manzum ve mensur piyesleri, okullarda, Topkapı, İstanbul ve Cumhuriyet Gençler Mahfili sahnelerinde temsil edilmiştir. Bunlardan “Kızıl Çağlayan” ve “Bir Yuvanın Şarkısı” adlı, millî, manzum piyesleri 1933 de Maarif Vekâleti tarafından açılan piyes musabakasını kazanarak vekâletçe neşredilmiş, “Kızıl Çağlayan” piyesi, ayrıca Murad Filim tarafından filme alınmıştır. Lise sıralarında iken muallimlik aşkıyle yazdığı “Sular Kararırken” adlı piyesiyle “Yabancı”, “Dumanlı Dağlar” piyesleri de o devir İstanbul gençliği arasında defalar temsil edilmiştir.
Banarlı’nın ilk ilmî eseri 1939 da Türkiyat Enstitüsü tarafından ve hocası Fuad Köprülü’nün bir takrîzi ile neşredilen “Dâstân-ı Tevârîh-i Mülûk-i Âl-i Osman” adlı monografisidir. Bu eserin mevzûu, Ahmedî tarafından yazılan ilk manzum Osmanlı vakaaiyi nâmesidir. Banarlı’nın bu eseri, Maarif Vekâleti tarafından bir kıdem zammı ile mükâfatlandırılmıştır.
Banarlı, bundan sonra, liseler için edebiyat kitapları hazırlamıştır; bunlar. Edebî Bilgiler (1940), Metinlerle Edebî Bilgiler (1950), Metinlerle Türk Edebiyatı (I, II, III. 1951-1954), Metinlerle Türk ve Batı Edebiyatı (I. II. III. 1955-1959) adlı eserlerdir.
Diğer mühim eserleri, 1948 de Yedigün müessesesi tarafından neşredilen “Destanlar Devrinden Zamanımıza Kadar Resimli Türk Edebiyatı Tarihi’dir. Bu eser, 27 asırlık Türk edebiyatını, Türkiye’de ilk defa bir bütün hâlinde ihtivâ eden edebiyat tarihidir.
“Namık Kemal ve Türk-Osmanlı Milliyetçiliği adlı konferansı, Edebiyat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti tarafından neşredilmiş, “İstanbul Fethini Gören Üsküdar” ve “Fâtihin Zafer Sırları” adlı makalelerinin İstanbul Enstitüsü Mecmuasında ayrı basımı yapılmıştır. (1958, 1959)
Banarlı, ilmî, edebî, içtimâî gazete makaleleri yazmaya 1931 de Edirne’de başlamış fakat bilhassa 1948 den beri her hafta “Hüriyet” gazetesinde intişar eden “Edebî Sahbetler” başlıklı, 700 den fazla makalesiyle geniş alâka ve tesir uyandırmıştır. Bunlar arasında edebî tenkid ve tedkiklerle Türkiye Türkçesi’nin müdâfaasına âit yazıları bilhassa mühimdir.
Bu satırların yazıldığı 1959 yılında muallimlik vazifelerinden başka İstanbul Fetih Cemiyeti idâre heyeti âzası ve bu cemiyetlerinden başka İstanbul Fetih Cemiyeti idare heyeti âzası ve bu cemiyetlerin ilim organları olan İstanbul Enstitüsü ile Yahya Kemal Enstitüsünün umûmî kâtibi, İstanbul ve Yahya Kemal Enstitüleri Mecmualarının müdürü bulunuyordu.
Banarlı’nın, hocalıktan ve muharrirlikten sonra, ikinci meslek seçtiği çeşitli el çalışmaları vardır. Marangozluk, oymacılık, dekorasyon çalışmaları bunlar arasındadır. Bebek’de Ehram Yokuşu’nda 1956-1959 yıllarında yapılan üç katlı köşkünün kalfalığını kendisi yapmış, bu evin birçok kısımları ve meselâ bütün merdivenleri kendi elinden çıkmıştır. Binanın inşaasında mîmar arkadaş ve talebelerinin de yardımı, kıymetli fikirleri olmakla beraber, köşkün plânı, taksimat ve teferrüatı yine Banarlı tarafından yapılmış ve işlenmiştir. Bu köşkün bugün hâlâ tamamlanmış olması, Banarlı’nın vakit bulduğu zamanlarda yapılabilmesi yüzündendir.
“Bir Güzelliğin Hikâyesi” adlı tezli romanı Hürriyet’de tefrika edilen Banarlı’nın başka Ülkü ve Yedigün Mecmuaları olmak üzere muhtelif gazete ve mecmualarda intişar etmiş, elliye yakın şiiri vardır. Aşağıdaki misralar şiir diline örnektir.
İSTANBUL FETHİ İÇİN MISRÂR
Coşkunsa gönül, çekilmiyor sed..
Rûhum, yine dalga dalga hasret:
Gelseydim eğer Fetih gününde,
Vursaydı kulaklarımda nevbet;
Fâtih, yine ordunun önünde,
Çıkmış gibi bir kılıç, kınından,
Uçsaydı beyaz küheylânıyle..
Son haddine yaklaşınca savlet,
Şâhin gibi şahlanıp da Sultan,
At sürdüğü hür denizde, bir an,
Geçseydi bir ürperiş sulardan..
Top sesleri gürleseydi, yer yer,
Yer yer donanıp şehid kanıyle,
Olsaydı benim, bu şanlı belde..
Gülbângini dinletip yakından,
Dolsaydı sadâ sadâ o erler,
Gök kubbeli şehre bir seherde..
Rûhum bu tahayyülün yanından
Geçmekle de bahtıyâr olurdu.
Tanrım!. ki değer verip ezelde,
Seçdin beni Fâtih’in kanından;
Kıldın vatan en şerefli yurdu;
Ettin bana bir cihânı kısmet..
Göster, göreyim, şu göklerinde,
Bir ak bulut ortasında resm - et,
Göster.. Nasıl anlı şanlı girdi,
İstanbul’a âh İkinci Mehmed!.
Lâkin ben o kavmin oğluyum ki
Şâhâne gazâ devirlerinde,
Fâtih ile çağdaş olmasam da,
Tarihimi dolduran mehâbet,
İstanbul’u zapteden o cedler,
Bir gün uyanır kabirlerinde:
Toplar, yine anlı şanlı gürler,
Fâtih, heyecanlanır derinde;
Geçmiş güne duyduğum bu hasret
Bir vuslata yol bulur, müebbed,
Başlar yolun ortasında rüyâ..
Fethin sesi yükselince bir gün,
Gök kubbede her sadâdan üstün
Mimar Sinan’ın minâresinde,
Itrî’nin uğuldayan sesinde,
Nâmık Kemâl’in nesirlerinde,
Yahya Kemâl’in şiirlerinde
Nihad Sâmi Banarlı
(Resim: Nezih)
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Nezih
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM040429
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Nezih
Tanım
Cilt 4, sayfalar 2100-2101
Not
Görsel: cilt 4, sayfa 2100
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Nezih
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.