Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BALTACI OCAKLARI, ZÜLÜFLÜ BALTACILAR, ESKİSARAY BALTACILARI
Teberdâran Ocakları da denilir, Osmanlı saraylarının kaba hizmet ocaklarındandır, İstanbulda biri Topkapusu Sarayında (Sarâyı Cedidi Âmirede), diğeri Bayazıddaki Eski Sarayda (Sarâyi Atikde) iki ocak idi; birincisi Zülüflü Baltacılar Ocağı, yahud sâdece Teberdarlar, Teberdâran veyâ Baltacılar Ocağı adı ile, ikincisi de Eski Saray Baltacılar ocağı veya Eski Saray Teberdarlar Ocağı diye anılırdı.
Zülüflü Baltacılar ocağı ve Zülüflü Baltacılar - Koğuşları İkinci Avluda, Bâbüsselâm = Ortakapu dan girip Kubbealtı’na giderken Hareme açılan küçük Araba Kapusunun yanındaki yapı idi (Krokiye bakınız). Zülüflü baltacıların sayısı belli bir rakamla tesbit edilmemişti, devir devir bir miktar azalmış, çoğalmış, fakat hiç bir zaman yüz neferden aşağı düşmemişti.
Zülüflü Baltacılar Ocağının en büyük âmiri, kumandanı “Baltacılar Kethüdası” idi; ocağın diğer zabitlerinin unvanları yukarıdan aşağı sıra ile “Başbaltacı”, “Divanhâneci”, “Kilercibaşı Baltacısı”, sekiz “Baltacı Bıçaklı Eskisi”, bir “Baltacı Bıçak Mülâzimi”, geri kalanı neferdi, aralarında sâdece hizmet kıdemi üstünlüğü vardı.
Zülüflü baltacı neferleri arasında okuyup yazmağa heves edenlere Ayasofya Camiinde cami derslerine devam için izin vermek bir anane olarak yerleşmişdi; okuyub yazma öğrenmiş baltacılara arkadaşları üstünde bir i...
⇓ Devamını okuyunuz...
Teberdâran Ocakları da denilir, Osmanlı saraylarının kaba hizmet ocaklarındandır, İstanbulda biri Topkapusu Sarayında (Sarâyı Cedidi Âmirede), diğeri Bayazıddaki Eski Sarayda (Sarâyi Atikde) iki ocak idi; birincisi Zülüflü Baltacılar Ocağı, yahud sâdece Teberdarlar, Teberdâran veyâ Baltacılar Ocağı adı ile, ikincisi de Eski Saray Baltacılar ocağı veya Eski Saray Teberdarlar Ocağı diye anılırdı.
Zülüflü Baltacılar ocağı ve Zülüflü Baltacılar - Koğuşları İkinci Avluda, Bâbüsselâm = Ortakapu dan girip Kubbealtı’na giderken Hareme açılan küçük Araba Kapusunun yanındaki yapı idi (Krokiye bakınız). Zülüflü baltacıların sayısı belli bir rakamla tesbit edilmemişti, devir devir bir miktar azalmış, çoğalmış, fakat hiç bir zaman yüz neferden aşağı düşmemişti.
Zülüflü Baltacılar Ocağının en büyük âmiri, kumandanı “Baltacılar Kethüdası” idi; ocağın diğer zabitlerinin unvanları yukarıdan aşağı sıra ile “Başbaltacı”, “Divanhâneci”, “Kilercibaşı Baltacısı”, sekiz “Baltacı Bıçaklı Eskisi”, bir “Baltacı Bıçak Mülâzimi”, geri kalanı neferdi, aralarında sâdece hizmet kıdemi üstünlüğü vardı.
Zülüflü baltacı neferleri arasında okuyup yazmağa heves edenlere Ayasofya Camiinde cami derslerine devam için izin vermek bir anane olarak yerleşmişdi; okuyub yazma öğrenmiş baltacılara arkadaşları üstünde bir imtiyaz tanılır, beden kuvveti ile kaba ayak hizmetinde kullanılmazlar, okuyub yazanlar arasında da ayrıca oniki nefer güzîdesine “halife” unvanı verilirdi. Pâdişahlar sefere gittikleri zaman zülüflü baltacıların okumuşlarından otuz nefer, on iki halife dahil, Sancağı Şerif hizmetinde sefere giderler, ocaklarına vakfedilmiş mushafı şeriflere sancak altında Kur’an tilâvet ederlerdi. Zülüflü baltacı halifelerinin bir vazifesi de sarayda hadım harem ağalarının camiinde harem ağalarını okutmak idi.
Zülüflü baltacıların saray hizmetleri şunlardı:
Şeker ve Kurban bayramlarında pâdişah devlet erkân ve ricâlinin tebriklerini Kubbealtında kabul ederdi. Bayram Tahtını hazine ağaları hazineden çıkarır ve hazine kapusunda Baltacılar Kethüdasına teslim ederdi, tahtı hazine kapusunda Kubbealtına baltacılar götürür, tebrik merasiminden sonra da hazineye iade ederlerdi. Tebrik merasimi devam ederken de tahtın arkasında dururlardı.
Pâdişahlar bir müddet kalmak üzere herhangi bir yazlık saray veya kasra taşınacak olsalar, haremi hümayunun giyim eşyasını baltacılar götürüp getirirdi.
Bir müsteid baltacı halifesi haremin en büyük âmiri Kızlarağasının hizmetinde bulunurdu.
İki zülüflü baltacı, pâdişahın nefsine mahsus yemeklerin pişdiği Kuşhâne mutfağında aşçılara nezâret ederdi.
Başbaltacı üç nefer baltacı ile Enderunu Hümayunda Enderunun en büyük âmiri Silâhdar Ağanın hizmetinde bulunurdu.
İki nefer baltacı Hazine Koğuşu Kethüdasının, bir baltacı Seferli Koğuşu Kethüdasının hizmetlerinde kullanılırdı.
Bütün Enderun zabitlerinin ve kırk hasodalı ağanın hususî hizmetlerinde birer nefer zülüflü baltacısı vardı.
Kahvecibaşıların hizmetinde bulunan baltacılar, Hasoda Ağaları yemek yedikten sonra kahvelerini pişirip getirirlerdi.
Kapuağası’nın Hasodabaşı’nın, Hazinedarbaşı’nın ve Kilercibaşı’nın hizmetlerinde ayrıca “Kandilci” denilen birer nefer baltacısı bulunurdu (Bütün bu isimlere bakınız).
Enderunda herhangi bir kimsenin satılacak zâti bir şeyi olursa alıcı bulmak için sarayda baltacılar tarafından gezdirilir, satışda dellallığını baltacılar yapar, satışından da dellâliye olarak bir ondalık alırlardı.
Zülüflü baltacıların başlıca hizmetlerinden biri de ayda bir defa saraya gelen odunları iskelelerden saraya taşımak, odunları ocağa girecek boyda kesip odun anbarına istif etmek, yani taşıdıkları unvanının tam karşılığı hizmet ile sarayın odun hammalığı idi; kışın da hergün, harem dairelerinde yanan ocakların odununu odun anbarından alıp hareme götürmekdi. Hareme girdiklerinde harem ağalarının sıkı nezâreti altında bulunurlar, sâdece hammallık vâzifesi ile meşgul olup etrafa nazar atmamalarına dikkat edilirdi (Bu madde içindü zülüflü baltacıların kıyafetlerine bakınız).
Saraydaki Ağalar Camiinin kayyunluk vazifesi nöbetleşe baltacılar ocağı neferlerine verilmişti. (B.: Ağalar Camii).
Senede bir defa, pâdişahlar tarafından Sultanahmed Camiinde okutulan mevlûdi nebevîde, şeyh efendiler kürsiye çıkıp indikçe cemaate şerbet, gül suyu ve buhur ile ikram hizmeti zülüflü baltacıların idi.
Zülüflü baltacılar, ocaklarının kuruluşundan kalmış bir anane olarak, Kastamonu Vilâyetinin dağ köylerinin halkındandı, uzun boylu, iri yarı, pençeli, zehir gibi kuvvetli, müheykel, istisnâsız ve kusursuz erkek güzelleri, büyük çoğunluğu yüz ve vücud yapıları güzelliğine yaraşan ruh asâlet ve temizliğine sâhib delikanlılardan seçilip alınırlardı. Saraya 13-14 yaşlarında girerler, sıkı bir inzibat altında yaşarlar, terbiyelerine son derece dikkat edilirdi. Beş vakit namazı cemaat ile kılmak ocaklarının ananelerindendi, namazı sarayda, koğuşlarının mescidinde kılarlardı.
Yemekleri saray mutbaklarından çıkardı; sarayın diğer bazı dış hizmet ocaklarında olduğu gibi koğuşlarında müstakil mutbakları yoktu. Senede iki bayramda birer dolama (esvab) akçesi, bayram harçlığı bahşişi, şehzâde sultan doğumları münasebeti ile yapılan donanmalarda, şenliklerde ve sultan düğümleri ile şehzâdelerin sünnet düğünlerinde “sûri hümâyun bahşişi”, Enderurda hususî hizmetlerinde bulundukları kimselerden de, gönül rizası ile ne verirlerse bir bahşiş alırlardı.
Laciverd çuhadan dolama giyerlerdi; Zülüfleri Baltacı dolamanın husûsiyeti yakası idi, gaayet enli, kalkık, dimdik dururdu, başı, enseden ve kulak-yanakdan, bir paravana gibi içine almıştı, öyle ki zülüfleri baltacılar yürürken ancak önlerini görürlerdi.
Bellerine zâbitleri sırmalı kuşak, neferler sâde sahtiyan kemer kuşanırlardı. Başlarına tepesi yassıca yarım zirâ uzunluğunda devetüyü külâh giyerlerdi, külâhlarının iki kenarından sırma başlı birer zülüf sarkardı. günlük hızmetlerinde ayaklarına sahtiyan yemeni giyerlerdi.
İmparatorluk târihinde zülüflü baltacılar arasından yetişerek büyük devlet hizmetlerinde bulunmuş, devlet kapusunda en yüksek mevki olan sadırazamlığa kadar yükselmiş sîmalar vardır, Sadırazam Yemişçi Hasan Paşa (sadâreti hicrî 1010), Sadırazam Nasuh Paşa (sadâreti hicrî 1020), Girid Serdârı Deli Hüseyin Paşa gençliklerinde birer garib zülüflü baltacı neferi idiler. (B.: Hasan Paşa, Yemişçi; Nasub Paşa; Hüseyin Paşa, Deli).
Deli Hüseyin Paşanın basit zülüflü baltacı neferi iken birden şöhret ve mevki sahibi oluşu bir tesadüfün eseridir; vakanüvis Naimâ Efendi şöylece naklediyor:
Dördüncü Sultan Murad zamanında İrandan bir elçi gelir, merdlik dâvâsı ile bir kurulmuş yay getirir, “Bu kemanın kirişini çözüp kurmaya kaadir pehlivan memâliki osmâniyede bulunur mu? “diyerek kendisi de zamanının pehlivanlarından olan genç pâdişaha arz eder (B.: Murad IV).
Padişah kirişi çözemez, saray pehlivanları arasında da mâhud yayı bükecek bâzu bulunamaz. Mesele gizli tutulup yay Kızlarağasına verilir, el altından çok acı kuvvete sahib bir pehlivan aratması tenbih olunur. Birgün zülüflü baltacı neferleri Kızlarağası Dâiresine odun taşıyorlarmış, Kastamonudan yeni gelmiş acemi neferlerden onsekiz yaşlarında âdem ejderhâsı gibi genç irisi delişmen bir delikanlı olan Hüseyin de bu hizmete verilmiş, bir sefer odun getirdiğinde Kızlarağasının odasını tenhâ bulmuş, gözüne de iranlının getirdiği mâhud yay ilişmiş, el atmış, pençesinin altında oyuncak misâli eğmiş, kirişini çözmüş, “Ağa geliyor!.” demişler, telâş ile bağlamaya vakit bulamadan çözük bırakmış, kaçmış. Kızlarağası gelip de yayı çözük görünce heyecan içinde:
— Bu kemanla kim oynadı?.. diye sormuş.
Odada nöbetçi olan harem ağalarından Yahyâ Ağa meseleyi bilmediği için korkmuş, büyükağayı kızdı zan etmiş:
— Baltacı Deli Hüseyin ocağa odun getirdi, o oynadı, teşrifinizi işidince bırakıp kaçdı.. demiş.
Kızlarağası bu Deli Hüseyinin hemen kendisine getirilmesini emretmiş; Baltacılar Kethüdâsı ve Baltacılar Ocağının eskileri:
— Bre asılacak!. Kızlarağasının odasına girersin, tek durmazsın, şuna buna yapışırsın, senin tırnaklarını dökmeli!..
Diye Hüseyin gelince Ağa yayı gösterir :
— Çek imdî, göreyim!..der.
Hüseyin yayı alıp “kepâze misâl”, oyuncak gibi beş on defa çeküp bağlar, çözer. Yüz bir güzellik hârikası, boy çınar fidanı, yalın ayak, hırpânı, gaayet serbest tavırlı, bakışlarında vahşî bir safvet, Zenci Ağa hayran olur:
— Tîz şimdi bu oğlanı pâk dolama ve kisve ile giydirin, adam kıyafetine koyun, huzûru hâmâyuna götüreceğim!.. der.
Deli Hüseyin hemen hamama sokulur yıkanıp paklanır, giydirilip kuşatılır, huzûra götürülür, pençesinin bâzusunun zehir kuvvetini pâdişaha da gösterir.
İran elçisi saraya dâvet edilir. Deli Hüseyin elinde mâhud yay ile levendâre meydana çıkar. Dağlı delikanlı sâdece kuvvet sâhibi değildir, son derece zekî ve zariftir, yayı bir kaç sefer çözüp bağlar, sonra bir ucuna yapışıp eğmeye başlar, eğer, eğer, eğer, eğer ... İranlının hayretle açılan gözleri önünde çatır çatır kırar ve elçinin önüne bırakır. Kendisi de o günden itibâren Sultan Muradın yanından ayrılmaz, has nedimlerinden biri olur.
Züluflü Baltacı neferler arasında bir büyük şöhret de, Osmanlı Sarayının müdhiş kadını kösem Sultanı boğan Kuşcu Mehmed adındaki delikanlıdır. (B.: Mehmet, Kuşcu; Mâhpeyker Kösem Sultan).
Bu ocağın, zamanında güzelliği dillere destan olmuş fakat hırsız ve kaatil Rıdvan adında bir de kirli şöhreti vardır. (B.: Rıdvan Bey, Zülüflü Baltacı).
Zülüflü Baltacılar Koğuşu Topkapusu Sarayının en eski yapılarındandır; kapusunun üzerindeki manzum târih kitabesinde hicri 995 (milâdî 1587) yılında Üçüncü Murad zamanında yeniden ve daha geniş olarak yapıldığı görülüyor (B.: Topkapusu Sarayı). Deli Hüseyin Paşa tarafından kırıldığı rivâyet edilen İrankârî yayın kırıkları Zülüflü Baltacılar koğuşunun mescidinde son zamanlara kadar dururdu.
Eskisaray Baltacılar Ocağı ve Eskisaray Baltacıları - Eski saray, Bayazıd Camii ile Süleymaniye Camiinin arasında, zamanımız Bayazıd Yangın Kulesi, Üniversite merkez binası ile geniş üniversite avlusunun bulunduğu sahâda idi. (B.: Eski Saray), Bu sarayın Baltacılar koğuşu da, saray avlusunun Mercan tarafındaki kapusu içinde idi. Vazifeleri Eski Sarayda oturmağa mecbur edilmiş şehiriçi sürgünü vâlide sultanların, Haseki sultanların, kerime sultanlarla hanım sultanların muhafazası ve hizmetleri idi.
Kıyafetleri zülüflü baltacıların ayni olup yalnız serpuşları kenarından zülüf sarkıtmazlardı.
Topkapu Sarayındaki Zülüflü Baltacılar, kethüdâları ile beraber, Enderunu Hümâyunun en büyük âmiri olan Silâhdar Ağanın emrinde idiler; Eski saray Baltacıları ise Topkapusu Sarayında Haremi Hümâyunun en büyük âmiri Kızlarağasının emrinde idiler. Kızlarağası olan zat ayni zamanda Haremeyn Evkafı mütevellisi olurdu; Eskisaray Baltacıları bu münasebetle Haremeyn vakıflarının hizmetlerinde de bulunurdu. Eski saray Baltacılarının çoğu okur yazar kimselerdi, Bayazıd Camiindeki cami derslerine devam ile yetişirlerdi.
Güzîdeleri arasından seçilen biri “Dârüssaadetüşşerîfe Ağası Yazıcısı”, yahud sâdece “Yazıcı Efendi”, unvani ile kızlarağasının hususî katipliğini yapardı. Bu kâtiplik devlet hizmetinde ilerlemek için mühim bir başlangıç olurdu, ki sadırazamlığa kadar yukselen Eski saray Baltacıları şunlardır :
Tabanıyassı Mehmed Paşa (sadareti hicrî 1040), Kalaylıkoz Ummed Paşa (sadareti hicrî 1116), Baltacı Mehmed Paşa (sadareti hicrî 1116), Bolulu Mehmed İzzet Paşa (sadareti 1188).
Saray hizmetinde olan Bütün ocaklara olduğu gibi Eski saray Baltacıları Ocağında da ocağın emekdarlarından biri kahvecibaşı olurdu. Her sene Surrei Hümâyun sakabaşılığı bir anane olarak Eskisaray Baltacıları kahvecibaşılarına verilirdi.
Eski saray Baltacılığı için yeni alınacak neferler, yine bir anane olarak Hâdim, Ayıntab ve Kayserili gencler arasından seçilirdi; bu memleketler halkının tahsile karşı aşırı fıtrî istidadı olduğu söylenirdi.
Soldan sağa: Zülüflü Baltacı Neferi, Kızlarağası Yazıcısı Zülüflü Baltacı, Zülüflü Baltacılar Kethüdâsı, Eski saray Baltacısı
(Resim: S. Bozcalı)
Tema
Diğer
Emeği Geçen
S. Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM040393
Tema
Diğer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
S. Bozcalı
Tanım
Cilt 4, sayfalar 2072-2075
Not
Görsel: cilt 4, sayfa 2072
Bakınız Notu
B.: Ağalar Camii; B.: Hasan Paşa, Yemişçi; Nasub Paşa; Hüseyin Paşa, Deli; B.: Murad IV; B.: Mehmet, Kuşcu; Mâhpeyker Kösem Sultan; B.: Rıdvan Bey, Zülüflü Baltacı; B.: Topkapusu Sarayı; B.: Eski Saray
Tema
Diğer
Emeği Geçen
S. Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.