Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
BALO
İstanbulda, dolayısı ile Türkiyede balo, Ondokuzuncu asrın başlarına kadar ecnebî sefârethâanelerde tertib edilen ve dâvetlileri arasında tek türk dahi bulunmayan eğlence olmuştur.
Türkiyede ilk resmî balo, İkinci Sultan Mahmudun emri ile (H. 1248) 1832 de Kaptanıderya Çengeloğlu Tahir Paşa tarafından, o zamanlar Osmanlı donanmasının en büyük harb gemisi olan Mahmudiye kalyonunda vükelâ ve elçiler seferine verilen bir ziyafet münasebetile tertib edilmişti. Toplantıya İkinci Mahmud da geldi.
Kasımpaşa Divanhane önünde demirlemiş bulunan kalyona, balo levazımı, ortalık karardıktan sonra mavnalarla naklolunmuştu; sebebi de mütaasıb halkın cansıkıcı dedikodusuna mani olmaktı. Buna rağmen, sabahlara kadar kandilerle donanmış koca gemi ve içinden akseden alafranga mızıka sesleri, bizzat padişahın gemiye gelmiş bulunması ve birçok ecnebilerin madamalarile beraber sefaret kayıklarile gemiye gitmeleri, Kasımpaşa ve civarı halkının sahilde merak ile sabahlamasına kâfi gelmişti.
O gece ecnebi dâvetliler arasında nazarı dikkati bilhassa celbeden, İstanbulda Rusya Çarının fevkalâde murahhası olarak bulunan Prens Orlof olmuştu.
İkinci Abdülhamid zamanında pâdişahın ve hükûmetin, Avrupa hükümdar hânedanlarına mensup zevât ile kor diplomatiğin şerefine tertib ettikleri balonlar Türk basınına aks...
⇓ Read more...
İstanbulda, dolayısı ile Türkiyede balo, Ondokuzuncu asrın başlarına kadar ecnebî sefârethâanelerde tertib edilen ve dâvetlileri arasında tek türk dahi bulunmayan eğlence olmuştur.
Türkiyede ilk resmî balo, İkinci Sultan Mahmudun emri ile (H. 1248) 1832 de Kaptanıderya Çengeloğlu Tahir Paşa tarafından, o zamanlar Osmanlı donanmasının en büyük harb gemisi olan Mahmudiye kalyonunda vükelâ ve elçiler seferine verilen bir ziyafet münasebetile tertib edilmişti. Toplantıya İkinci Mahmud da geldi.
Kasımpaşa Divanhane önünde demirlemiş bulunan kalyona, balo levazımı, ortalık karardıktan sonra mavnalarla naklolunmuştu; sebebi de mütaasıb halkın cansıkıcı dedikodusuna mani olmaktı. Buna rağmen, sabahlara kadar kandilerle donanmış koca gemi ve içinden akseden alafranga mızıka sesleri, bizzat padişahın gemiye gelmiş bulunması ve birçok ecnebilerin madamalarile beraber sefaret kayıklarile gemiye gitmeleri, Kasımpaşa ve civarı halkının sahilde merak ile sabahlamasına kâfi gelmişti.
O gece ecnebi dâvetliler arasında nazarı dikkati bilhassa celbeden, İstanbulda Rusya Çarının fevkalâde murahhası olarak bulunan Prens Orlof olmuştu.
İkinci Abdülhamid zamanında pâdişahın ve hükûmetin, Avrupa hükümdar hânedanlarına mensup zevât ile kor diplomatiğin şerefine tertib ettikleri balonlar Türk basınına aksettirilmez, halkın bu resmî balolardan haberi bile olmazdı.
Şurasını da kaydetmek gerekir ki halk arasında ve evvelâ erkekler arasında Avrupalı (Frenk) muâşere âdâbına özenen, kendi aralarında Garblı geçinip de en hafifinden “Şık Bey”, ve bir az sertcesi “Züppe” diye dile geçen gençlerin dans öğrenmeleri - başda vals gelmek üzere mazurka, kadril, kamkan, polka - yine İkinci Abdülhamid devrinde olmuştur. Beyoğlunun birinci sınıf içkili gazinolarında duhuliye ile girilir ve gidenlere yemek ve içki masrafı hayli bahâlıya oturur sözüm ona balolar sık sık tertip olunurdu. İkinci Abdülhamid devrinin bu balolarına şimdiki barların cabaloz ninesi diye biliriz.
Çok geçmemiş bu çeşid eğlencelere avam, esnaf tabakasından delikanlılar da meyil etmiş, kabadayılar, külhâniler, külhânîlik, uçarılık havasında yeni yeni kanad çırpan şehbaz civanlar da dam öğrenmişler, Beyoğlunun baloları bu rağbet karşısında Galata sokaklarına inince adı da, halk ağzının nefîs bir tahrifi ile Baloz olmuştu (B. : Baloz).
Beyoğlu balolarında Beyzâde, Paşazâde onyedişer onsekizer yaşında şımarık küçük beyler de görülürdü ki, lalaların, kâhyaların, lisan hocası mürebbilerin, mahremiyete kabul edilmiş her emir ve arzûya yatkın uşakların, konakların selâmlığına postu sermiş kalenderlerin teşviki ve hazırladıkları fırsatlar sâyesinde balolara giden bu nevhat ve hattâ tüysüz kibar çocukları yarı batakhâne ya meyhâne Avrupa ve Amerika Tiyatrolarının sahnelerinde Peruzların, Amalyaların, Virjinilerin ağzına düşmüşlerdi. Karcigar makaamında bestelenmiş bir “Şık Kantosu” bu küçükbeyleri tasvir eder ki yollarını gözleyenler, bu kanto ile benzerlerini tertip edip okuyan o sahne yosmaları değil, kantoları dinleyen zeberdest tersâneliler, bıçkın gürûhu arabacı, tulumbacı, kayıkcı, mavunacı bekar uşakları idi.
ŞIK KANTOSU
Bir yar sevdim kendisi küçücük
Kaşı gözü karacık
Ah cık cık cık
Yanakları aldır
Lebleri baldır
Ağzı yüzü toparlacık
Ah cık cık cık
Biraz çapkıncacık çapkıncacık
Cık cık cık maskaracık
Ah cık cık cık
Benim yârim bir dânedir kendisi pek şık
Balolara götürdüm
Göksulara getirdim
Yârim gibi görmedim
Kıravatı aldır, gözlüğü de mâvi
Ne kadar şık, ne kadar şık
Kendisi şık şık
Şu kanto da Beyoğlu balolarının havasını günümüze nakleden güzel bir vesikadır:
Bu halden şikâyetim yok
Balolarda dans eden çok
Bana zevzek diyorlarmış
Kalbime saplanır ok
Balolarda raksederim
Meclisimizi şâd ederim
Velospidile çok gezerim
Piyasada var şöhretim
Polka sotiz oynayarak
Kederi def ederim
Şu mâhur kanto ise sahnede âdetâ bir dans dersi gibidir ki tuhaf olduğu kadar şirin, bir devrin ibtilâsını göstermek bakımından da mânâlıdır:
Haydi başlayalım biz meşkimize
Başlayalım başlayalım meşkimize
Bir iki sağa geri kit
Ben sola geriye
Şimdi döndük ikimizde yüz yüze
Sen Matmazel şantöz beni dinle
Tenbel tenbel oturup dersten vazgeçme
İşte ben hazırım arş bakalım
İkimiz de meşke devam edelim
Meşkimiz valsdir, bir de notamız vardır
Haydi Matmazel şantöz başlayalım
Mi sol mi sol mi sol mi sol
Mi sol mi sol re fafa
Sol la si la sol re mi re do
Zamanımızın Türkçe tangoları gibi zamanlar da Türkçe valsler yapılmışdı, şu fark ile ki, o zamanın güfteleri alaturka musikinin dansa yatkın makamlarından bestelenmişlerdi:
HİCAZKÂR VALS
Kalbi virânını yanıyor yok bana rahmeyleyecek
Yâd iderek ol güzeli subhadek âh eyliyecek
Yok mudur bu hâle mürüvvet
Nim nigâhın ile sâd et
Rüzü şeb âh eyledikçe
Nazlı canan iftihar et
NİHÂVEND MAZURKA
Yandım efendim yandım elinden
Bıkdım usandım yanık dilinden
Sevmişim seni cânü gönülden
Çıkmaz bu sevdâ kalbü serimden
Nedir bu nisbet nedir bu edâ
Nedir bu sevdâ aman efendim
Beyoğlu baloları, bilhassa yılbaşı geceleri pek cıvcıvlı olurdu. Bu balolar haftalarca evvelinden afişlerle ilân edilirdi. Aşağıdaki satırlar. Ahmet İhsan Tokgözün Serveti Fünûna yazdığı hafta sohbetlerinden alınmıştır: “Efrenci şubatın hulûlü ile cumartesinden beri frenklere ve şubatı rüminin duhûlü ile yarını tâkib cumartesinden sonra Beyoğlu halkına karnaval, balo mevsimleri henüz gelmiştir. Duvarlara yapıştırılan büyük varakai ilâniyeler birinci balonun Konkordiya Tiyatrosunda geçen Cumartesi verildiği ilân eylediği gibi birinci Tatavla Balosunun da yarından sonraki cumartesi akşamı küşad edileceğini haber veriyor.”
Balo, İstanbulda garbdaki asîl hüviyetine Cumhuriyet devrinde kavuşdu. Çok nezih bir hava içinde en parlakları da Gazeteciler Cemiyetinin tertib ettiği balolar ile Güzel Sanatlar Akademisinin kostümlü baloları oldu (B.: Gazeteciler Cemiyeti Baloları; Güzel Sanatlar Akademisi Kostümlü Baloları).
Şamran’ın nihâvend mazurkası
(Nuhbei Elhan’dan)
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM040380
Theme
Other
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 4, pages 2060-2062
Note
Image: volume 4, page 2061
See Also Note
B. : Baloz; B.: Gazeteciler Cemiyeti Baloları; Güzel Sanatlar Akademisi Kostümlü Baloları
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.