Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BÂLÎ (Üsküdarlı Berber)
İlk defa olarak Abdülmecid zamanında hicrî 1264 Ramazanında (milâdî 1848 Ağustosu) Tophânenin sıra kahvehânelerinin en namlılarından Tozluklu Yusufun kahvehânesinde devrin meddahlarından Şekaayık Mustafa Çavuş tarafından nakledilmiş bir hikâye, ve bu hikâyenin kahramanın adıdır.
Elimizde bu hikâyenin gayet muhtasar ve çok bozuk bir dil ile kaleme alınmış bir iskeleti vardır. Bu ansiklopediye, herkes tarafından kolayca anlaşılamayacak bir kaç noktasını izah ederek ve artık sohbet dilimizde tamamen terk edilmiş ve unutulmuş kelimeleri ayıklayarak bu hikâye iskeletini aynen koymayı, dekorları ve kıyafetleri tasvir ederek hikâyeyi yeniden yazmağa tercih ettik.
Vak’a onyedinci asır ortalarında Dördüncü Sultan Muradın ilk saltanat yıllarında geçer, fakat bütün meddah hikâyelerinde olduğu gibi Şekaayık Mustafa Çavuş da, vak’ayı kendi zamanının hayat nızamına, yaşayışına göre tanzim etmiştir; sözde onyedinci asırda geçen hâdiseler, onyedinci asırda yaşayan insanlar hikâyede ondokuzuncu asır Türkiyesinde ve ondokuzuncu asır kıyafetleri ile dolaşırlar.
Tophânede Tozluklu Yusufun Kahvehânesinde anlatılması her gece birer saatden beş gece, beş saat sürmüş olan hikâyenin elimizdeki iskeleti şudur :
“Üsküdarda İskelei Kebir meydanında Kolluk Hamamı kurbinde Elli dokuz Ömerin kebir kahvehânesi ...
⇓ Devamını okuyunuz...
İlk defa olarak Abdülmecid zamanında hicrî 1264 Ramazanında (milâdî 1848 Ağustosu) Tophânenin sıra kahvehânelerinin en namlılarından Tozluklu Yusufun kahvehânesinde devrin meddahlarından Şekaayık Mustafa Çavuş tarafından nakledilmiş bir hikâye, ve bu hikâyenin kahramanın adıdır.
Elimizde bu hikâyenin gayet muhtasar ve çok bozuk bir dil ile kaleme alınmış bir iskeleti vardır. Bu ansiklopediye, herkes tarafından kolayca anlaşılamayacak bir kaç noktasını izah ederek ve artık sohbet dilimizde tamamen terk edilmiş ve unutulmuş kelimeleri ayıklayarak bu hikâye iskeletini aynen koymayı, dekorları ve kıyafetleri tasvir ederek hikâyeyi yeniden yazmağa tercih ettik.
Vak’a onyedinci asır ortalarında Dördüncü Sultan Muradın ilk saltanat yıllarında geçer, fakat bütün meddah hikâyelerinde olduğu gibi Şekaayık Mustafa Çavuş da, vak’ayı kendi zamanının hayat nızamına, yaşayışına göre tanzim etmiştir; sözde onyedinci asırda geçen hâdiseler, onyedinci asırda yaşayan insanlar hikâyede ondokuzuncu asır Türkiyesinde ve ondokuzuncu asır kıyafetleri ile dolaşırlar.
Tophânede Tozluklu Yusufun Kahvehânesinde anlatılması her gece birer saatden beş gece, beş saat sürmüş olan hikâyenin elimizdeki iskeleti şudur :
“Üsküdarda İskelei Kebir meydanında Kolluk Hamamı kurbinde Elli dokuz Ömerin kebir kahvehânesi (Kehrubâ çubuk, fağfûrî fincan, billur nargile, fıskiye, kanarya kuşu altın kafes içinde, kâtib sofası cümle tafsil olunacak).
“Berber Hasan Beşe üstâdı Kâmil. Mahdumu Bâlî mahbûbi dilâşûb (On beş yaşında figan boylu, melek huylu, dal fes, samur kâkül, sağ yanağı benli, hilâlî gömlek, ak dimiden diz çağşırı, şal kuşak, peştemal, sîne küşâde, ham gümüş kollu, gümüş bacaklı, baldırı nişanlı elli dokuzun civelektir. Ayağında şimşir nâlin, tasması aynalı, parmakları kınalı).
KIT’A
Şimşir nâlinde tasma aynalı
Yürürken âdettir topuk vurmalı
Tâvûsi reftar ile tıkırdamalı
Selman Pâkin töresidir itaat
KIT’A
Zülüfleri kandil afili
Dal fesin altında al karanfili
Âşıklar çerâğı alır fitili
Cümleden gördüğü rûyi muhabbet
“Cümle âşiklar sefinei aşka liman bu kahvehânedir deyüb lenger endâzı karar. Beyler, paşalar, mollalar ol mahbûbun dizine baş koyub baş fedâ ederler ammâ Bâlîye kibar ve ricâl tıraşına izin olmamağla oğlan hammal ve kayıkcı makuulesin tıraş ider. Kibara ricâle hizmeti çubukdarlık (Bu mahalle münâsib güzel ve semâi okuna).
“Perşembe günleri pederi ile Kolluk Hamamında istihmam. Hamamda velvelei azîme, gûyâ ki peri pâdişahının şehzâdesi gelmiş. Sultan Murad tebdil ile hamamda ol mahbubu görüp böyle civan avam hizmetinde olmaz, anın yeri sarayi hümayunumdur. Nedimi Tıflı Çelebiyi memur ider (Bu fasıl tafsil oluna. Hünkâr berber Bâli ile sohbet idüb oğlanın nezâket ve ferâsetin dahi pesend ide. Mahalle münasib şarkı, Bâlînin sesi dahi lâtifdir. Tâze civan Murad Ağanın hünkâr olduğun bilmez).
KIT’A
Efendim güzellik belâdır başa
Ustura vururdu bir sabah taşa
Bir lazoğlu korsan geldi traşa
Mehibü müheykel yüzünde vahşet
“Ol şakîye Kanlı Temel dirler, dîv heyet, ehremen sûret, sakal tıraş, yasdık bıyık, zıvga dirler kara laz libâsı, dışında içinin karası, pâ bürehne, tâifei lâzın esâfilinden, meğer geçmişde bir maddeden Berber Hasan Beşeye husumeti olub gelişinde hayır yok.
“Kahvehânede ocakcı, meydancı, çubukcu, papuccu şâkird oğlancıklar cümle on nefer hizmetkârlardır. Üç can dahi misâfirindir, kayıkcı boyundan (Lalakiyat taklid oluna ve hem arada berber civanı Bâlî ile lâtifeler ola. Bâlinin pederi Hasan Beşe Çamlıcada düğünde, Bâlî dahi akşama gidecek).
“Kanlı Temel Hasan Beşeyi sual. Yokdur. Cânım sen kim olursun dir. Hasan Beşenin mahdumuyum. Ol anda efkârı fâsidânesine yol verüb: Benim cânım şehbâzım pederinize bir tulum peynir getirmişimdir, gemide, buyurun size teslim edeyim dir, derûnî: tamam intikamdır, şikârım bu perî peyker civandır dir. Kayıkcı yiğitler sual: Bre lazoğlu gemi hangi iskelededir. Balaban açığında lengerendâz Ejderi Bahrî nam iskonadır dir.
BEYİT
İntikamın almak için bed tıynet
Alın yazısıdır basacak gaflet
“Bâlî berber ayağından nâlinin atub yemenisini giyer ve ol pâ bürehne şakî laza refik olub İskelei Balabandan dahi iskonanın kayığına girib gemiye vardıkda Kanlı Temel dört nefer korsan ayakdaşı muaveti ile oğlanı anbarda hapis. İskona fekki lenger ve fora yelken idüb havasın dahi bulmakla berki hâtif misâli Kızkulesin dolaşub bir saat geçmedeyin Kızıladaları dahi dümen suyunde terk, Gelibolu Boğazın yolun tutar (Tafsil olunacaktır, lazların hançer bedest tehdidi, sesin kes yoksa keseriz. Oğlanın ol şakîler ayağına düşüb halas babında niyzâzı sûzişli ola. İskona fekki lenger ve fora yelken ettikde lazların ıstılahâtı bahriye üzere tekellümleri güzel nakil oluna).
KIT’A
Şehri Üsküdara yayıldı haber
Gemi kaçub gitmiş Bâlî beraber
Korsan pençesinde o nazlı berber
Revâ mı boynuna tavkı esâret
“Üsküdar Ustası Bostancıbaşı Ağaya ol dahi Sultan Murada arzı keyfiyet. Pâdişah Bostancıbaşıya gazab ider : Bre bu ne gûne zâbitlikdir, bre İstanbulum suyunda korsan olmak ne demektir, tîz Bâlî civanı kaldırav korsanı bulub cümle tayfası ile gemisi direğine berdâr idesin illâ ben seni ibreti âlem için katlederim. Bostancıbaşı dokuzçifte kan cabaş kayık ile Geliboluya geldikde iskona Boğazdan mürur, Akdenize revan. Kaptanpaşaya ferman çıkdı ki lazları donanmâyı hümayun ile arayub bula.
KIT’A
Bâlîyi kaçıran Ejderi Bahrî
Cümle denizlerde oldu taharri
Ne izi bulundu ne gören biri
Vak’aya çekildi perdei zulmet
“Boğazdan ki çıkdılar, vahşet abâd kızılkaya liman, benî âdemden eser yok. Ande bir mâh karar, geminin ismin ve rengin sildiler, hem dahi mahmuzun budadılar, bir serenin indirdiler, tamam şekli diğer bulub Fransa kıralının bayrağını çekdiler. Keşf için kehânet lâzım.
BEYİT
Kalyopi’ye çevirdiler adını
Koca Ejder oldu urum kadını
“Berber Bâlî gördü ki gzöleri yaşı taşları eritir, lazların yüreği taşdan katı, nâçâr emre itaatle boynunü bükdü, baş eğdi, korsan zeynine girdi. Kanlı Temel ki Bâlîye kasdi fesâdı azîm işlemektir, amma her def’a ki tamam fırsattır dedikde bir vak’ai nâgehzuhur kuzuyu kurdun dişinden halâs iderdi (Bu faslın naklinde îmâi bârid olmaya, sâmiin tariki akl ile fehm ide).
“Üç senei kâmile mürur. Berber Bâlî onsekiz on dokuz yaşında, hüsnü ânı gün günden kemâlin buldu, şehbâzı zeberbest oldu.
KIT’A
Üç yılda değişdi beş aded sancak
On cana kıydılar gördüğü ancak
Bâlîyi de kesseler yok soracak
Olmuş idi bâziçei sefâlet
KIT’A
Ondokuzu buldu şehbazın yaşı
Değişmeyen ancak göz ile kaşı
Ayna yok göremez o şâhin başı
Hattı vermiş idi başka letâfet
“Bir gece sofrai işret. Kanlı Temel diledi ki Bâlîye ideceğin ide (Meclis muhtasarca tasvir oluna. Bâlînin sâkilik hizmetin hemdahi köçek misâli oynatıldığın. Ayın ondördü mâhitâb, deryâ âyine gibidir).
“Oğlan uçkuru ucunda düğüm idüb kulağı pisliğin cem eylemiştir, etıbbâ kavli semmi şediddir, andan fındık cirminde ekl iden mestü bî hûş olur, sâika isabet etmiş misal yıkılur, ayağından sürüseler haberi olmaz, aklın bulmak için âteş ile dağlayalar. Berber Bâlî dahi işve ve cilve fenninde üstâd olub korsana can baş ile hizmet idüb teslime riza suretin gösterüb fırsatı gözler idi. Ol semmi şedidden birer münâsib mikdar ağızlarına lokma virir iken yutturdu. Beş nefer korsan lar leş misâli serildiler. Bâli oğlan cümlesin kesse keser, amma elin kanlamadı, şerirleri ol hal ile terk, iskonaya kundak kodu, ateşe verdi. Kendi filikaya süvar, gemiden alarga, deryâ yangının uzakdan temâşâ.
MISRA
Affiden günâhı Gaffardır elbet
“Rûyi deryâda yedi gün yedi gece. Ol şehbaz yiğit aç hem susuz ve hem çıplak, meyyit misâli (Hâli pür melâli tasvir oluna. Mahalle münasib münacaat okuna)
“Gözünü açarki dil bilmez kâfir içinde.
KIT’A
Bâlî düşmüş maltızların eline
Kıymet biçmiş zülüfünün teline
Demiş satarım ben bunu ehline
Cezayerden imiş bu sefer kısmet
“Sicilya ceziresinde korsan mezadı. Ol zeberdest civânı perî rûnun sîmâyi necâbetpenâhın gören gözler kamaşur idi. Saçı telinden ayağı tırnağına kıl kadar kusursuz, pulâd beden, 9000 altuna çıkdı. Cezayerden kaarunu zaman Hoca Nâsirüddin Telemsenî’nin kâhyası iştirâ, efendisi için. Hoca Nâsirüddin kölenin adını Bâlî’den Piyâleye tahvil ider ve aşuru muhabbet idüb her an diler ki karşusunda ola. Hamamda dahi dellâki Piyâle idi, her nereye ki varsa bile götürürdü. Bir sene mürür. Ehli bu muhabbeti kıskanub Hoca Nasirüddinin sakal ve bıyığın yolar. Piyâle köleyi mezada verdiler (Ol şerîre hatunun kocası ile kavgası nakil oluna, tafsil.
“Yâkub Dayı aldı, Piyâleye Tufan adın koydu. Yâkub Dayının kerimesi Sitti Zübeyde güzellikde bin içinde birdir. Tufan civan bu duhtere alâka peydâ etti, kız dahi oğlana vurgun (Gece ile havuz başında muaşaka yağlı ballı tasvir oluna. Baskın).
KIT’A
Didiler nanköre budur gereği
Konakdan boyladı Tufan küreği
Zencire vuruldu ayak bileği
Bir yıl sürdü zındandaki ikaamet
“Bâlî civanı zındandan akçesin sayub Delizengin dedikleri zâlim halas eyledi, âhûyi mazlum arslan pençesinden halan bulub sırtlan pençesine düşdü (Tafsil. Zulmin envâi. Ata estere binmez idi, çarşuda menziline Bâlînin sırtına binüb gider gelir idi, ester misâli boynuna yolar takub menzili önünde ağaca bağlar idi).
BEYİT
Atlas cebelinden inmiş o ayı
Bâlîyedir dayağın arslan payı
“Bir gece cezaen kölesinin kellesine mum diküp Şamdan eylemek istedikde Bâlîde tahammül kalmayub firar. Kadıyı iltica, gayriye füruhtunu istida.
KIT’A
Dördüncü efendi sefihü ayyaş
Yârânı olanlar it topuk evbâş
Bâli olmayınca anlara oynaş
Mezada verdiler gaayet isâbet
“Bu efendiler hizmetinde on bir sene mürur. Ol şemsi hüsn zirvei ikbâlin devridüb zevâle meyleyledi.
KIT’A
Aşmış otuzunu ol servi bülend
Kalmadı kâkülden zülüfden kemend
Aldı yazmak içün gemiye levend
Hızır Reis bir sâhibi kerâmet
“Can ve baş ile levendlik hizmeti Cümlenin mahbub ve mergubu ve Hızır Reisin gözü bebeğidir (Bu mahalde dört direkli Şâhini Deryâ nambrik’in târifi gerektir, ıstılahatı bahriye üzere).
“Şâhini Deryâda beş sene mürur. Akdenizin dört cânibin hem köşe bucağın cevalan. Her diyardan bir nakış aldı. Otuzbeş yaşında dayı yiğit. Şol kadar sene mürur etmiştir, Yakub Dayının duhteri pâkizesi Zeynebi gece rüyâsında gündüz hayâlinde. Gönül kuşu ol nigârda (Burası gaayet âşıkaane tafsil oluna).
“Ol mahbubenin dahi gündüz hayâlinde gece düşünde Tufan nam nevcivan köledir. Babası bendegânından Husrev Çavuşa nikâh olur amma zifaf olacağı gecede cinnet. Talâk. Gelin odasından bîmarhâneye nakil. (Gaayet suzişli olacaktır).
“Yâkub Dayının üç gemisi azîm fırtınada gark. İflâs. Keder ile fevt olur.
“Bu havâdisler ki Bâlinin mâlûmu oldukda Hızır Reisin ayağına düşüb minelbâb ilelmihrâb nakli mâcerâ. Azad kâğıdı ve 10,000 altın ihsan.
“Âşık ile mâşukun bîmarhânede buluşması. Mecnûne ki Tufanı karşusunda gördü, ol ande âkile oldu (Tafsil mükemmel ola, sâmiini ağlata).
“Berber Bâli mahbûbesini alub şehri İstanbul. Üsküdar hâkine yüzün gözün sürüb ağladı. Hubbül vatan minel îman. Berber Bâli gelmiş, şehri Üsküdar ayakda.
“Berber Bâlî Ellidokuz Ömerin kahvehânesinde macerasını nakil ile on günde tamam etti.
“ Biz ki bu hikâyeyi naklettik, pederimden dinledim idi, o dahi pederinden dinlemiş, dedemize dahi pederi nakletmişdir ki Berber Bâlînin amıcası oğludur, katre hayal yoktur. Berber Bâlî yetmişinden artık muammer olmuştur.
KIT’A
Kuş gibi uçmuştur gençliğin çağı
Sararub solmuştur gülistan bağı
Saç sakal ağardı yetmiş durağı
Tüter gözümde o tatlı şebâbet
“Mâcerasın nazmedüb dâsitan eylemiş. Bu hikâyede ki kıt’alar vardır. İşte o dâsitandan mahfuzumuz olandır. Ol tarihlerde Üsküdarın dilberleri arasında şekercisi ve çatmacısı ve berber civanları birinci imiş.
KIT’A
Olmuşdu vatanım Üsküdar şehri
Dillere destandır mahbub dilberi
Şekercisi çatmacısı berberi
Yedi iklim üzre salmışdır şöhret
“Köprülü Koca Mehmet Paşa sadaretinde donanmayı hümâyunun Boğaz bozgunundan sonra bu Berber Bâlînin levendliği depreşüb Tersânei Âmirede kaptan oldu, dülgerliğin dahi kendi yaptığı kadırgada çok yararlıklar gösterüb âhir ömrüne değin deryâde dolaşdı.
“Merhum oldukda Karacaahmed Sultanda defnolundu, şehrâha nâzır sed üstünde şâhidesinde yazılıdır :
Hüvelbâki
Rûyi derya dahi dar gelüb yâhû
Levendâne göçdük yelken kürek hû
Kendümüz pîr idik gönlümüz tâze
Câmi ecel sundu bir gözü âhû
Tersânei Âmirede kadırga kaptanı Üsküdârî Berber Bâli Kaptan rûhu için El Fâtiha. Sene 1094.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM040355
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 4, sayfalar 2042-2045
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.