Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
BALIK VE BALIKÇILIK
İstanbul Balıkhânesi eski merkez müdürlerinden Karakin Bey Deveciyan tarafından telif edilmiş millî kütüphânemizin ölmez büyük eserlerinden biridir; İstanbul Ansiklopedisinin tam güven ile istifade eylediği zengin bir kaynaktır. Eser eski Düyunu Umumiye Meclisi İdaresi tarafından takdir edilmiş, müellifi ikramiye ile taltif edilmiş ve “Balık ve Balıkçılık” rumî 1331 (M. 1915) de Düyunu Umumiye İdaresi tarafından bastırılmıştır.
Büyük kıt’ada 440 sahife olan bu muhalled eserin dört sahifelik mukaddemesinde müellif şöylece konuşuyor: “Memleketimizin sularında, hele İstanbula Yakın Boğaz ve denizlerde tutulan balıklar lezzet ve nefaset bakımından müstesna bir şöhrete sahip oldukları halde, bunlar hakkında şimdiye kadar hiç bir tetkikat yapılmaması ve buna dair bir eser vücuda getirilmemesi bizde balıkçılık fenni ve ticaretinin zamanın terakkisinden nasipsiz kaldığına ve balık avının da hemen sahil balıkçılığına inhisar ettiğine bir delildir; hele akıcı balıkların seyrüsefer zamanları hakkında balıkcılarımızın malûmatı pek azdır. Meselâ geçen 1327-1329 (1911-1914) senelerinde İstanbul ve etrafında uskumru ve çiroz tutulamazdı. Uskumru balıklarının av mevsimlerinde ne oldukları tecrübeli balıkcılarla dalyan sahiplerinden soruldukta bazıları: “Karadeniz Boğazı ile Marmarada yatmış olan...
⇓ Read more...
İstanbul Balıkhânesi eski merkez müdürlerinden Karakin Bey Deveciyan tarafından telif edilmiş millî kütüphânemizin ölmez büyük eserlerinden biridir; İstanbul Ansiklopedisinin tam güven ile istifade eylediği zengin bir kaynaktır. Eser eski Düyunu Umumiye Meclisi İdaresi tarafından takdir edilmiş, müellifi ikramiye ile taltif edilmiş ve “Balık ve Balıkçılık” rumî 1331 (M. 1915) de Düyunu Umumiye İdaresi tarafından bastırılmıştır.
Büyük kıt’ada 440 sahife olan bu muhalled eserin dört sahifelik mukaddemesinde müellif şöylece konuşuyor: “Memleketimizin sularında, hele İstanbula Yakın Boğaz ve denizlerde tutulan balıklar lezzet ve nefaset bakımından müstesna bir şöhrete sahip oldukları halde, bunlar hakkında şimdiye kadar hiç bir tetkikat yapılmaması ve buna dair bir eser vücuda getirilmemesi bizde balıkçılık fenni ve ticaretinin zamanın terakkisinden nasipsiz kaldığına ve balık avının da hemen sahil balıkçılığına inhisar ettiğine bir delildir; hele akıcı balıkların seyrüsefer zamanları hakkında balıkcılarımızın malûmatı pek azdır. Meselâ geçen 1327-1329 (1911-1914) senelerinde İstanbul ve etrafında uskumru ve çiroz tutulamazdı. Uskumru balıklarının av mevsimlerinde ne oldukları tecrübeli balıkcılarla dalyan sahiplerinden soruldukta bazıları: “Karadeniz Boğazı ile Marmarada yatmış olan torik balıklarının uskumruları yeyip mahveylediğini”; bir kısmı da “torik balıklarının korkusundan uskumru balıkları sahillere yaklaşmaksızın derinlerden geçip Akdenize gittiklerini” ve sairleri ise: “Uskumru balıklarının toriklerin korkusundan Karadenizde yatıp Boğazdan içeri girmediklerini” söylemekte ve ne gibi tedbirlerin bu hâle çare olacağı sualine de: “Allah torikleri kırmadıkça uskumrunun yüzünü göremiyeceğiz” cevabı verilmekte idi. Torik balıklarının kıymeti uskumruların varidatından daha fazla ve ehemmiyetli olması hasabiyle, uskumru balığı avlayabilmek için toriklerin kırılmasını temenni eylemek felâketin daha büyüğünü arzu ve talep etmek demekti. Zamanın son terakkilerinden haberleri olmıyan balıkcıların bu hali teessür ve teessüfle görülmüştür.
“Eğer bizde balıkcılık fenni hakkiyle terakki ve av âletleri tekâmül etmiş olsaydı, o yıllarda toriklerden vahşet getirip sahillere yaklaşmıyan ve derin sulardan geçtiği muhakkak bulunan uskumru balıklarının avlanması da mümkün olur, senede yüz bin lira ve daha fazla bir servet kaybedilmezdi.
“Bir de Avrupanın zevk ve ihtiyacına göre balık konserveleri hazırlıyan fabrikalarımız yoktur. Mevsiminde oldukça nefis ve leziz olan torik balıkları, çok tutuldukları günlerde pek ucuz fiyatla satılır, bu yüzden dahi yerli ticaret ve servet pek çok zarar görür. Meselâ geçen 1327 (M. 1911-1912) senesi zarfında İstanbul Balıkhânesine gelen 3.110.000 çift torik balığı 12.500.000 kuruşa satılmıştır. Bunun beher çifti ortalama beşer kilodan hesap edilirse 15,5 milyon kilo tutar ve kilosu 32 paraya satıldığı anlaşılır. Muhtelif yiyecek fiyatlarının günden güne arttığı, yükseldiği şu zamanda kilosu en az 5-6 kuruştan aşağı satılmaması lâzım gelen, ve Avrupadan kutular içinde aldığımız ton balıklarından kat kat üstün ve nefis bulunan yerli torik balıklarının böyle düşük fiyatla satılması sanayi yokluğundan doğmuş teessüf edilecek bir haldir.”
Karakin Efendi Deveciyan, eserini nasıl hazırladığını da şöylece anlatıyor :
“Her cins balıktan birer dane alınıp evvelâ şekli resmedildi. Misbahlarının diken ve kılçıkları ayrı ayrı sayılıp zabtolundu. Balığın rengi, büyüklüğü; göz, diş, kulak ve sair âzasının sureti teşekkülü tarif edildi. Sonra her balığın hayatı hususiyesi ile seyrüsefer zamanı, avlandığı mevsimler ve vasıtalar, yumurta ve südünü ne vakit attığı, kıymet ve lezzet ve nefasetinin derecesi, tuzlanıp tuzlanmadığı, tuzlanırsa ne suretle ve hangi mevsimde tuzlandığı, tuzlu ve tazesinden ecnebi memleketlere sevkedilip edilmediği, kurutulan ve dumana konulan balıkların hazırlanma tarzı ve mevsimi ile kıymet ve lezzeti, yumurta ve hayvanların nasıl yapılıp muhafaza edildiği hakkında faydalı malûmat toplandı. Sonra yabancı memleketlerin sularında bulunan ayni balığın hayati ve ne suretle avlandıkları hakkında ecnebi lisaniyle yazılmış en maruf eserlerin makaleleriyle mukayese yapıldı, balıkcılarımızla istişare edildi, hulâsa hiç bir maddenin şüpheli kalmamasına elden geldiği kadar çalışıldı.
“Eser yalnız Türk suları balık ve balıkçılığından bahseder. Bizim sularımızda bulunmayan balıklardan, sularımızda benzeri varsa, dolayısı ile bahsedilmiştir. Meselâ Türk sularında “ringa” balığı yoktur, fakat ringaya benzeyen, aynı fasîleden “tersi” balığı vardır; tersiyi yazar iken ringadan da bahsettik.
“Deniz hayvanlarının cüssece en büyükleri kıtasiye fırkasıdır, bizim sularımızda bunların ancak bir kaç nev’î bulunmaktadır, esasen en’vâı da pek fazla değildir, “balina” başda, bütün kıtasiyeyi kitaba koydum.
“Av alât ve edâvatı bahsine gelince, kadimdenberi Osmanlı balıkçılığında kullanıla gelen bütün ağlarla olta çabası ve paraketaları teker teker târif ettim, ehemmiyetli olanların şekillerini çizdim ve her biri hakkında mufassal mâlûmat verdim, hurda teferruatına varınca anlattım.
“Karadeniz Boğazı ile Marmara Denizinin körfez ve sahillerinde kurulan dalyanlar beş altı nevidir. Sahillerin mevki ve vaziyetine, balıkların seyrü seferine ve suların cereyan tarzına göre dalyan kurmak aynı bir fendir. Bu babda en mükemmel ve en doğru mâlûmat almak için dalyanların en mühimlerine bizzat gittim ve tetkikatda bulundum. Türk balıkçılarına, yabancı memleket sularında kurulan dalyanlar hakkında da ayrıca mâlûmat verdim.
“Balık kayıkları, sandallar hakkında da ayrıca bir fasıl ayırdım. Balık ve balıkçılığa âid kanun ve nizamnâmelerden de mâlûmat olarak bahsettim.
“Türk balıkcıları tarafından kullanılagelen tâbirlerden, ıstılahlardan bahseden bir kitab yoktur, bu kelimelerin Fransızca karşılıklarını gösteren bir kaamus da yoktur. Bu yüzden yanlışlıklar olduğu, güçlükler çekildiği görülmüştür. Meselâ ellerimizde bulunan Fransızcadan Türkçeye en meşhur kaarede” Dulger balığı, “Limande” kalkan yavmuslar da “Barbeau” kelimesi sazan, “Daurusu, “Bonite” Orkinos... diye tercüme edilmiştir ki pek yanlışdır.
“Bizim balıkçı esnafı arasında da bir takım hatalı tâbirler kullanılır, meselâ: Çamokanın gümüşbalığının ufağı, çaça’nın hamsi yavrusu olduğu söylenir. Bundan dolayı, balık avı tâbir ve istilahlarına mahsus bir lugatçe yapmağı mecbur oldum”.
“Balık ve Balıkçılık” millî kütüphânemizde benzerine ender rastlanan muazzam eserlerdendir, kendi mevzuunda ise tek eserdir. Pek mahdud basıldığı muhakkaktır, İstanbul kitapcılarında kolay bulunmaz, elden düşme olarak, meselâ 1937 de bir nushasının 15 liraya satın alındığı ve akabinde ikinci bir nushasının 50 liraya aranıb da bulunamadığı görülmüştür. Bu eserin yeni bir baskısının yapılması, 1915 den bu yana Türk balıkcılığı üzerine 45 yıllık boşluğun doldurulması, bu arada İstanbul Balıkhânesinin de bir tarihcesinin yazılması çok hayırlı bir iş olur. “Balık ve Balıkcılık” için İstanbulun Ankara Caddesinde tâbi aramak beyhûdedir, vaktiyle Duyunu Umumiye İdaresi tarafından basılmış olan bu eserin yeni baskısı ancak İstanbul Belediyesinin himmeti ile tahakkuk edebilir. İstanbul Belediyesinin yaldızcı, göz boyacısı partizanlardan temizlenmekde olduğu içinde yaşadığımız millî iffet ve ismet inkalâbı günleri yakın istikbalde bize müsbet işler için ümid vermektedir.
Eser dört kısma, her kısım da bir takım fasıllara ayrılmıştır. Buraya bu büyük eserin fihristini koymak yerinde olur:
I.
Birinci Fasıl: Su hayvanları; Balık, balıkların tasnifi, balıkların âzâsı. Deniz balıkları.
İkinci Fasıl: Geçici balıklar. Orkinos yahud Ton Balığı. Kılıç, Torik ve Palamut. Lüfer. Uskumru. İstavrit. Kolyos. Malta Palamutu. Dülger. Hamsi. Çaça. Sardalya. Tersi.
Üçüncü Fasıl: Yerli balıklar. Kırlangıç. Asıl kırlangıç. Öksüz. Mazak. İskorpit. Lipsos. Hani. Karagöz. Sarıgöz. İspari. Kaya balıkları. Lapina. Kekla. Gün Balığı. Ördek Balığı. Çurçur. Kurbağa Balığı. Trakonya. Varsam. Gelincik Balığı. Horosbina. Üzgün Balığı. Filandıra Balığı. Kâğıt Balığı. Deniz Aygırı. Deniz İğnesi. Yassı balıklar. Kalkan. Çivisiz Kalkan. Pisi. Dil. Dere pisisi.
Dördüncü Fasıl: Gezici balıklar. Levrek, İskarmoz Balığı. Kefal. Gümüş. Çamuka. Barbunya. Karaçalı Barbunya. Tekir. Mercan Sinarid. Mandagöz. Sarıağız. Minakop. Şekine. Mersin balıkları. İzmarid. İstrongilos. Zargana. Mezid. Berlam. Megri. Kayış Balığı. Kum Balığı. Kopes. Mlanorya. Çitari. Pervâne Balığı. Çotra. Fener Balığı. Uçar balıklar.
Beşinci Fasıl: Köpek balıkları. Asıl köpek balığı. Benekli köpek balığı. Camgöz. Boz Camgöz. Mahmuzlu Camgöz. Harhariyas. Pamuk Balığı. Sapan Balığı. Keler. Tırpana balıkları. Rina. Vatos. Uyuşduran Balık. Fulya Balığı.
II.
Birinci Fasıl: Tatlısu balıkları. Sazan fasilesi. Tatlısu kayası. Bıyıklı Balık. Çapak. Kızılkanat. Ak Balık. Tatlısu kefalı. Havuz balıkları. Sarı Balık. Kababurun. Dere Kayası. İnci Balığı. Gördek balığı.
İkinci Fasıl: Seyyah balıklar. Som Balığı. Ala balıklar. Asıl ala. Göl alası. Deniz alası. Dağ alası. Gölge Balığı. Yılan Balığı.
Üçüncü Fasıl: Tebdili mevki etmeyen balıklar. Tatlısu levreği. Uzun Levrek. Yayın. Turna. Dikenli Balık. Platika. Dere İskorpiti.
Dördüncü Fasıl: Balığa dair bazı mütemmim mâlûmat.
Beşinci Fasıl: Hayvanâtı kıtâsiye. Yunus. Domuz Balığı. Balinalar. Anber Balığı. Deniz Gergedeni. Deniz perîsi. Deniz İneği.
Altıncı Fasıl: Bazı su hayvanları ve zülmaaşîn. Ayı Balığı. Öküz Balığı. Kunduz. Su Samuru.
III.
Birinci Fasıl: Hayvanâtı mafsaliye. Hayvanatı mukaşşere. İstakoz. Böcek. Kerevides. Karides. Yengeç. Asıl Pavurya. Ayı Pavuryası. Çingene Pavuryası. Çağanos. Çalpara. Ayda.
İkinci Fasıl: Sülükler.
Üçüncü Fasıl: Hayvanatı nâime. Mürekkeb balıkları. Ahtapot. Subya. Bülbüliye. Artonot. Tatlısu midyaları. İstiridye. Tarak. Aşvadis. Sulina. İnci İstiridyesi. Sedef.
Dördüncü Fasıl: Hayvanatı zâhife. Su kaplumbağaları. Hayvanatı safdaiye. Kurbağalar.
Beşinci Fasıl: Hayvanati nebâtiye yahud Şuadiye. Mercan. Sünger. Deniz Kestanesi. Necmibahrî.
IV.
Birinci Fasıl: Alât ve edevâtı saydiye. Ağların örülüşü.
İkinci Fasıl: Dalyan. Şira Dalyanı. Kurt ağzı Dalyanı. Kırma kepasti Dalyanı. Çekme Dalyan. Çift Dalyanı yahut Kotra. Direksiz Dalyan.
Üçüncü Fasıl: Balık ağları. Voli ve sürtme ağları. Iğrıb. Manyat. Tarlakos. Çamur ığrıbı. Atrina Ağı. Çamuka Ağı. İskorçila Ağı. Alkarna.
Dördüncü Fasıl: Alamana ağları. Asıl alamana Ağı. Çakar Ağı. Gırgır Ağı.
Beşinci Fasıl: Sade Ağ. Sardalya Ağı. Uskumru Ağı ve Yeldirme. Palamut ve Torik Ağı. Ablatya ağları. İstavrid Ağı. İstrongilos Ağı. Istakoz Ağı. Kalkan Ağı. Kılıc Ağı. Mersin Ağı.
Altıncı Fasıl: Çifte fanyalı ağ. Kefal ve Lüfer Ağı. Ganbot Ağı. Tekir Ağı. Marya Ağı. Torik ve Palamut Uzatması. Pisi Ağı. Subya Ağı.
Yedinci Fasıl: Sâbit Ağlar. Çökertme. Kârne Ağı. Vinter. Saçma yahut Serpme. Balıkcı Kepçesi.
Sekizinci Fasıl: Yemli alâtı saydiye. İğneli alâtı saydiye. Olta takımı. Zokalar Çıplak iğneli oltalar. Olta ile levrek saydı. Olta ile Palamut ve torik saydı. Çapari. Paraketa.
Dokuzuncu Fasıl: Balıkcı sepetleri. Istakoz sepeti. İzmarit sepeti. Gelincik sepeti. Karides sepeti. Zenbil ile istakoz saydı.
Onuncu Fasıl: Muhtelif alâtı saydiye. Zıpkın. Çarpma. Çömlek.
Onbirinci Fasıl: Balık yemleri. Yemleme. İğne yemleri. Sepet yemleri.
Onikinci Fasıl: Merâkibi saydiye. Kancabaş Kayık. Alamana kayıkları. Balıkcı kayığı. Dalyan mavunası. Balıkcı Sandalı.
Zeyil:
Boğaziçinde ve Marmara sahillerinde bulunan dalyanların mevki ve teâmülü. Boğaziçinde bulunan voli yerleri. Kancabaş kayıklar. Kanal volilerinin isim ve tarifleri. Alamana kayıklarının hudud ve teâmülü. Teâmüle riâyet etmeyen avcı hakkında icrası lâzım gelen cezalar. Hudud ve teâmülleri bilinmeyen dalyanların isim ve mevkileri. Zabıtai saydiye nizamnâmesi. İstanbul ve etrafı Balıkhâne İdaresine dair nizamnâme. Midya ve istridya nizamnâmesi.
Tuzlu balıkların konulmasına mahsus fıçıların nevileri ile ağırlık ve firelerini gösteren cedvel.
Lugatce.
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM040349
Theme
Other
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 4, pages 2037-2040
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.