Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BALIKLI ERMENİ MEZARLIĞI
İstanbulun en eski ve en büyük ermeni mezarlığı; rumların meşhur ayazmasının yanındadır. Bu mezarlığa, eskidenberi, başlıca Samatya, Narlıkapu, Kumkapu, Yenikapu ve Gedikpaşa ermenileri gömülmektedir.
Tahminen kırk yıl kadar önce bir yol açılarak Küçük ve Büyük Balıklı isimleri ile ikiye ayrılmıştır. Büyük Balıklı 26 parsele ayrılmıştır. Küçük Balıklıda ise hiç bir taksimat yoktur ve Büyük Balıklaya nisbeten pek bakımsız bir haldedir.
Ermeni dil ve tarih bilgini Bedrosyan Karabetyanın kaydettiğine göre bu mezarlığın yeri ermenilere verildiği 1554 tarihli mahkemei şer’iye kararı ile tescil edilmiştir.
Bu mezarlıkda görülen en eski kitâbe Divriki Bağdasarın gelini Zartar’ın taşındaki olup 1618 tarihini taşımaktadır. Balıklı Ermeni Mezerlığında gönüllü olanlar hakkında ilk zengin malûmatı veren 17. asır İstanbul ermenilerin mümtaz sîmâlarından Eremiya Çelebi Kömürciyandır, ki “İstanbul Tarihi” adlı eseri B. Hırant Der Andreasyan tarafından türkçeye çevrilmiştir. Ondokuzuncu asır başlarında yaşamış râhib - müverrih İnciciyan ise bu mezarlıktan “En geniş mezarlık” diyerek bir iki satırla bahsediyor.
1903 yılında Samatya Ermeni Kilisesi İdare Heyeti Mezarlığı duvarla çevirmiştir. 1919 da ise Mezarlığı ıslah etmek için bir heyet teşekkül etmiştir. Bu heyetin başlıca icraatı Mezarlığın u...
⇓ Devamını okuyunuz...
İstanbulun en eski ve en büyük ermeni mezarlığı; rumların meşhur ayazmasının yanındadır. Bu mezarlığa, eskidenberi, başlıca Samatya, Narlıkapu, Kumkapu, Yenikapu ve Gedikpaşa ermenileri gömülmektedir.
Tahminen kırk yıl kadar önce bir yol açılarak Küçük ve Büyük Balıklı isimleri ile ikiye ayrılmıştır. Büyük Balıklı 26 parsele ayrılmıştır. Küçük Balıklıda ise hiç bir taksimat yoktur ve Büyük Balıklaya nisbeten pek bakımsız bir haldedir.
Ermeni dil ve tarih bilgini Bedrosyan Karabetyanın kaydettiğine göre bu mezarlığın yeri ermenilere verildiği 1554 tarihli mahkemei şer’iye kararı ile tescil edilmiştir.
Bu mezarlıkda görülen en eski kitâbe Divriki Bağdasarın gelini Zartar’ın taşındaki olup 1618 tarihini taşımaktadır. Balıklı Ermeni Mezerlığında gönüllü olanlar hakkında ilk zengin malûmatı veren 17. asır İstanbul ermenilerin mümtaz sîmâlarından Eremiya Çelebi Kömürciyandır, ki “İstanbul Tarihi” adlı eseri B. Hırant Der Andreasyan tarafından türkçeye çevrilmiştir. Ondokuzuncu asır başlarında yaşamış râhib - müverrih İnciciyan ise bu mezarlıktan “En geniş mezarlık” diyerek bir iki satırla bahsediyor.
1903 yılında Samatya Ermeni Kilisesi İdare Heyeti Mezarlığı duvarla çevirmiştir. 1919 da ise Mezarlığı ıslah etmek için bir heyet teşekkül etmiştir. Bu heyetin başlıca icraatı Mezarlığın umumi bir haritasını çıkarmak olmuştur.
1923 - 1925 yılları arasında Mezarlık tekrar duvarla çevrilmiştir. Bu ve bundan evvelki duvar onarımlarında kıymetli tarihi mezartaşları da kullanılmıştır ki hazin bir hoyratlıktır.
Son zamanlarda Büyük Balıklının öndeki duvarı yeniden inşa edilmiştir. Kapının üzerine de tesis tarihi olarak 1452 yazılmıştır ki aslı ve esası yoktur.
Balıklı Ermeni Mezarlığında en son ilmî tetkikleri kıymetli kalem arkadaşımız Kevork Pamukciyan yapmıştır. Büyük ve küçük mezarlıkta yatanları evvelâ “ruhânîler ve cismânîler” diye ikiye ayırmış, hal tercemelerini verdikten sonra kabir taşlarının yazı ve sanat hususiyetlerini tettik etmiştir; nihâyet ermeni harfleri ile türkce kitabeler taşıyan mezar taşlarını tesbit etmiştir.
Bâzı kitabelerde mühim târihî notlara rastlanmaktadır: meselâ bir ermeni mütefekkiri olan Kevork Gesaryanın 11 mayıs 1766 zelzelesinde, ikaamet etmekde bulunduğu Vezir Hanının çökmesi ile enkaz altında kalarak öldüğü yazılıdır ki İstanbulun en büyük yapılarından biri olan bu hanın tarihçesi bakımından çok mühimdir.
İstanbul Ermeni mezarlıkları içinde kitâbelerin ermeni harfleri ile türkçe olan kabir taşlarına en çok Balıklı Ermeni Mezarlığında rastlanır. Bunu yalnız mezarlığın büyüklüğüne ve eskiliğine atfetmek doğru değildir. Zira eski ve büyük bir kabristan olan Edirnekapu Ermeni Mezarlığında ancak beş-altı türkçe kitâbe mevcuttur, halbuki Balıklı dakilerin sayısı yirmiyi aşmaktadır.
Çoğu manzum olan bu kitâbeler, taşa geçerken câhil taşcılar elinde dil bakımından hayli bozulmuştur. Balıklıda Kevork Pamukciyan tarafından 22 kabir tesbit edilmiştir ki, kabir sahipleri, ölüm tarihleri sırası ile şu kimselerdir: 1 — Sorguçcu Agop (1730); 2 — Tekirdağlı yemenici Agop, (1762); 3 — Kaptanpaşa hamlacısı Deli Bağdasar (1820); 4 — Karabet Kâhya Artinyan (1847); 5 — Taşcıbaşı Agopyan Vartan (1847); 6 — Kayserili Nazaret Astvadzadur Frenkyan (1856); 7 — Kayserili Hacı Ohan Çaylakyan (1865); 8 — Barutctbaşı bendegânından Nikogayos (1849); 9 — Anna Karabetyan (1870?); 10 — Sivrihisarlı Kevork Tosunyan (1872); 11 — Ankara zâdegânından Kirkor Tahdalyan (1876); 12 — Talaslı Serkis (1876); 13 — Talaslı İstepan Karabet Berberyan (1877) 14 — Bursalı Kirkoris (1887); 15 — Kayserili Camcıoğlu Ohannes (1887); 16 — Paris (1888); 17 — Kayserili Hacı Karabet (1888); 18 — Talaslı Karabet Baronyan (1890); 19 — Kayserili Kirkor Ağa Ayvazyan (1892); 20 — Takuhi G. Nalbandyan (1899); 21 — Siirtli Yusuf Stefo (1901); 22 — Kayserili Hacı Maryam Keşgekyan (1906).
Balıklı rum kilisesi tâmir edilirken kabir taşları türkçe olan karamanlılar mezarlığına yapılan tecâvüzün eşi, Balıklı Ermeni Mezarlığının duvar onarımlarında da ermeni harfleri ile türkçe kitâbeli kabir taşlarının tercihan kırılarak duvarlarda kullanıldığını tahmin ediyoruz.
Yukarıda sahiblerinin adı ile gösterilen yirmi iki kabirden beşinin kitâbesini örnek olarak alıyoruz:
Sorguçcu Agop
(En eski taş, tarihi ve adı Ermenicedir)
Bakman çeşmi beşaretlen
Mezarımın taşına
Ağnamazlar hâlimden
Ta gelmeyince başına
Deli Bağdasar
(Tarihçi Avedis Berberyana göre Kaputan Paşanın kayıkçılarından olan mezkûr Deli Bağdasar, 1820 sıralarında Gregoryen ve katolik Ermeniler arasında vukubulan dinî mücadeleler esnasında, Patrikhaneye yapılan hücuma iştirâk eden Samatyadaki ayak takımını sevketmiştir. Bundan dolayı tevkif olunup, mezkûr tarihçi A. Berberyan’a göre, Samatyadaki kahvehânesinin önünde asılmıştır. Maamafih mezartaşının üzerinde görünen büyük bir kılıç resmi katledilmiş hissini veriyor).
Zulmi bed çarhın, çıktı arşı Rahmane
Garezin senin, ben ademe insane
Bir bakmayıp hep kırıp dökdün meydane
Der dil-u-cinden girin kafes zındane
Belâsı şanı şöhret, geldik dile, desdane
Olunduk din âşıkına kurban gittik sibhane
Nam Hacı Bağdasardır, deli şanım nişane
Çünkü (?) bildin her halimi, zira budur mekâne
Ehlillâh (?) âşkı içün, rahmet oku şu cane
Zikret nüma eyle beni hiç güvenme zemane
Ifisen çek hırkayı, gey tacı devşirane.
Sene 1820 Eylûl 18
Deme iylik idüb, say ettiğim eyandır
Şunu ecelinden kurtardığın beyandır
Çün kalır, uşakların eyliği bu temamdır
Bilen dostlarımdan, nişan taşım koyandır.
Nazaret Artvadzadur Frenkyan
Yıkılsın of! Harab olsun bu cihan tehidir tehi
Zevku sefa, derdü mihnet, herzeman tehidir tehi
Biten kurur, doğan ölür, budur tabiatın hükmü
Son şürbümüz şerbeti mevt, içmemek tehidir tehi
Kırılsın kâse-i ecel, nuş, idub bahtsız Nazaret
Yiğirmi beş genç çağımda bu kabre girdim akıbet
Çün zemâne lokmanleri kat idüb ümitlerin of
Dediler ecel kapuda her deva tehidir tehi
Ah! Maderü hemşerilerim, çıktı arşa kadar zarım
Korkmadım ölümden emma nari hasret yıktı canım
Ağlettim of güldürmedim Frenkyan hanedânını
Acındı bütün hemşehrim, çi çere tehidir tehi
Mürği canım uçtu artık; bir dahi dönmez kafese
Gerçi çürür vicud emma, asla gitmez can abese
Çün var canın da bir canı, bilirdim fâzilettir o
Hamd olsun, Ya Râb, dimedim, fazilet tehidir tehi
Bursalı Kirkoris
Mersiyeyi berayi katli
Bursevi Kirkoris
Kare yüz karemi nahnü kasemin,
Levha-i takrirde yazmış elemin.
Kare yazılanlar olmaz şadiman,
Emri İlâhidir denilmez yaman.
Hüsnü cemaliyle manendi Yusuf,
Yirmi üç yaşında olmuştu lûtuf.
Bir nevcivan gonçe gülün vusletin,
Görmeğe virmedi Felek ruhsetin.
Aksine dönderdi demi devranım,
Çün nagehan yazdı katli fermanım.
Bin sekiz yüz seksen yedi gelince,
Mayis otuz cuma irtesi gice,
Üzerime nârı hiddet saçıldı.
Kasığımdan çifde yare açıldı.
Oldem can cesetden çıkınca nagâh,
Baki cinan üzre kıldı azmi rah.
Naklitti ahvalim nazmı nasihet
Bâisdir katlime içret-u hiddet
Siirtli Yusuf Stefo
Siğertli Süryânî cemaatından ve iki seneden beru Dersaadetde bulunan 20 yaşında mübtelâ olduğu bağırsak veremi illetinden şifayab olamayub terki hayat eyledi.
Bu madde Kevork Pamukciyan’ın bize tevdi ettiği büyük emek eseri gaayet uzun uzun bir makaleden kısaltılarak kaleme alınmıştır.
Tema
Yer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Kevork Pamukciyan
Kod
IAM040332
Tema
Yer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 4, sayfalar 2021-2022
Tema
Yer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.