Onsekizinci asrın ilk yarısında yaşamış bir melâmî derviştir; aslı Bitlisli olup adı Abdülcelildir; tesbit edilemiyen bir tarihde İstanbula gelmiş, Eyyubda yerleşmiş; yaz ve kış sırtında aba, başında keçe külâh, alnına kâkülleri dökülmüş, bıyık sakala karışmış, uzun saçları omuzda, sîne uryan, ayak yalın, her sabah, barındığı tekkedeki odasından çıkar, iskeleye iner, teveccühü olan genc bir balıkcının kayığına bir ve bir tek balık tutarmış, genç balıkçı ise babanın ayağı bekereti kayığını balıkla doldururmuş; fakat Balıkcı Babanın tutduğu kadar iri balığı tutamazmış. Melâmî derviş o tek balığını ya ogün kendine rızık yapar, yahud Eski-Yeni semtinde bir rum bakkala verip başka bir ihtiyacını temin edermiş. Hicrî 1155 (Milâdi 1742) de vefat eden Balıkcı Baba Eyyubda Gümüşsuyu Caddesinde Hatûnîye Dergâhı bağçesinin üst kısmında medfundur. 1952 yılı nisan ayında ustuvânî kabir taşı kırılmış, yerde yatıyordu. Hakkı Göktürk