Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BAKKAL KÖYÜ
Büyük Bakkal Köyü ve Küçük Bakkal Köyü adı ile iki köydür, birincisi Yakacık ile Samandıra arasında, diğeri de içerenköyünün arkasındadır.
Büyük Bakkal Köyü — İstanbulun Anadolu yakasında Kartal kazasına bağlı, Yakacık ile Samandıra arasında, Kayışdağının doğu eteği üstünde, az meyilli bir yamaçta, yüzü gün doğusuna bakar; 1922 yılına kadar bir Rum köyü idi. Eski halkının bağçıvan ve rencper olduğunu zannediyoruz, fakat şöhretleri hırsızlık ve şekavette idi; 1918 mütarekesinden sonra ise azgınlıklarını çeteler çıkarıp Maltepe ve hattâ Bostancıya kadar etrafa saldıracak dereceye vardırmışlar, işgal kuvvetlerinin himayeden farksız kayıtsızlığından istifade ederek sirkat, katil, kadın ve kız ve oğlancıkların ırzına geçme gibi türlü cinayet, denaet ve şenaetin fâili olmuşlardı.
1922 de köyleri toplu olarak terketmişler ve Yunanistana kaçmışlardı.
Rumlar zamanında kaç hâne olduğu tesbit edilemedi; fakat büyük bir kilise harabesinden 150 evden aşağı olmadığı tahmin olunabilir. Kilisenin batı-güneyinde Rumlar zamanında köyün merkezi olduğu anlaşılan bir meydan, meydanın ortasında da en az 500-700 yaşında ulu bir çınar vardır. Meydanın manzarası, Rumlardan kalmış büyükce ve harab ahşap bir ev de dahil, son derecede pitoresktir. Büyük Bakkal Köyünde iskân edilen mübâdil muhacirlerin bu m...
⇓ Devamını okuyunuz...
Büyük Bakkal Köyü ve Küçük Bakkal Köyü adı ile iki köydür, birincisi Yakacık ile Samandıra arasında, diğeri de içerenköyünün arkasındadır.
Büyük Bakkal Köyü — İstanbulun Anadolu yakasında Kartal kazasına bağlı, Yakacık ile Samandıra arasında, Kayışdağının doğu eteği üstünde, az meyilli bir yamaçta, yüzü gün doğusuna bakar; 1922 yılına kadar bir Rum köyü idi. Eski halkının bağçıvan ve rencper olduğunu zannediyoruz, fakat şöhretleri hırsızlık ve şekavette idi; 1918 mütarekesinden sonra ise azgınlıklarını çeteler çıkarıp Maltepe ve hattâ Bostancıya kadar etrafa saldıracak dereceye vardırmışlar, işgal kuvvetlerinin himayeden farksız kayıtsızlığından istifade ederek sirkat, katil, kadın ve kız ve oğlancıkların ırzına geçme gibi türlü cinayet, denaet ve şenaetin fâili olmuşlardı.
1922 de köyleri toplu olarak terketmişler ve Yunanistana kaçmışlardı.
Rumlar zamanında kaç hâne olduğu tesbit edilemedi; fakat büyük bir kilise harabesinden 150 evden aşağı olmadığı tahmin olunabilir. Kilisenin batı-güneyinde Rumlar zamanında köyün merkezi olduğu anlaşılan bir meydan, meydanın ortasında da en az 500-700 yaşında ulu bir çınar vardır. Meydanın manzarası, Rumlardan kalmış büyükce ve harab ahşap bir ev de dahil, son derecede pitoresktir. Büyük Bakkal Köyünde iskân edilen mübâdil muhacirlerin bu meydanı ihmal etmiş olması, hiç olmazsa köy kahvelerini köy mektebini burada kurmaması esef edilecek şeydir. Yine tahmin ile kaydederiz ki Rumlar zamanında köy meyhânesi de bu meydanda kurulmuş olacaktır.
1960 nisanı başında köy muhtarı bulunan rencber Fâdıl Özgür’ün söylediğine göre 1923 de Büyük Bakkal Köyüne Kılkış muhacirlerinden 45 hâne yerleştirilmiştir; fakat bunun otuz hânesi, her halde Büyükşehrin türlü nimetlerle ve iş sahaları ile dolu cazibesine kapılmış olacaklardır, Köyü terk ederek İstanbulun muhtelif semtlerine dağılmıştır. Köy halkı 1929 yılına kadar 15 hâne kalmıştır; bu tarihte Büyük Bakkal Köyüne Drama mübadillerinden bir kısmı yerleştirilmiştir.
1960 nisanında Büyük Bakkal Köyü 65 hâne idi; nüfus 360 kişi olup köyde 334 can oturmakta idi, kırka yakın Büyük Bakkal Köylü, nüfus kayıtları köyde olduğu halde şehirde yerleşmiş, yaşıyordu.
Köy halkı bağçıvan, rencber, sağmalcı ve sütçüdür.
Bostanlarında fasulye, patlıcan, domates, lâhana ve bilhassa ıspanak yetiştirilir ve İstanbulun muhtelif pazarlarına sevkedilir.
Rencber olarak her aile ancak kendi gıdasını temin etmektedir.
Köyün gelir kaynaklarından biri sağmalcılık ve sütçülüktür. Yukarıda tesbit ettiğimiz ziyaret tarihinde sağmalcıların başında Mestan Yâkuboğlu, Hüseyin Güler ve Mustafa Karaman bulunuyordu.
Beş seyyar sütçü vardı, kendi köylerinden ve Soğanlı gibi yolları üzerindeki civar köy ve mandralardan topladıkları sütleri arabalarla Yakacık ve Kartaldan göztepeye kadar uzanan geniş bir sahaya götürüp satmakta idiler; isimleri Yusuf Dinç, Cemal Güzey, Hâmid Güney, Mümin Şenal ve Hayri Pekel olan bu sütçüler için: “Her biri en az 50 - 100 kilo süt götürür, yalnız Yusuf Dinç ise 250 - 300 kilo süt götürür. Gidip gelme her gün 20 - 30 kilometre yol alırlar, Yusuf Dinç ise günde 50 kilometre kateder. Yaz ve kış, yağış ve kar, tipi her gün sabahın alaca aydınlığında köyden çıkarlar; 365 günlük yılda yalnız iki bayramın ilk günleri, iki gün köyde kalır” demişlerdir.
Büyük Bakkal Köyünün küçümsenmiyecek bir geliri de kadınlarının ve kızlarının kendi yünlerinden iplik bükerek ördükleri Drama işi gayet güzel beyaz yün çoraplardır. Bu çoraplar da toplanır, Pendik, Maltepe, Erenköy pazarlarına götürülür.
Samandıraya 2,5 ve Yakacığa 8 kilometre mesafede bulunan Büyük Bakkal Köyü İstanbul ile münasebetini Yakacık yolu ile temin eder. Samandıra her ne kadar yakın ise de posta otobüslerinde yer bulunması meşküktür; onun içindir ki köylü, şehre sık ve intizamlı nakil vasıtalariyle bağlı Yakacık yolunu tercih eder ve sekiz kilometre yürümeyi göze alır. Yakacık - Samandıra şoşesi düzgüncedir, fakat bu şoseden ayrılıp köye giden yol, ki 1,5 kilometre kadardı, 1960 da son derece bozuktu.
İnzibat ve asayiş bakamından Kartal Jandarma Kumandanlığı bölgesi içindedir, köyde jandarma karakolu yoktur, sadece ilerideki şosededen devriye geçer.
Elektriği yoktur; gece gaz lâmbaları yakılır.
Dükkân olarak, kahvehâne ile 1 bakkal vardır. Berberi yoktur, haftada bir gün, cumartesi yahut pazar, Soğanlı Köyünden seyyar bir berber gelir.
Beş sınıflı İlkokulu 1960 da, köyün güney kenarında ve köye giriş yolu üzerinde beton bina olarak yeni yapılmıştır; bir kat üzerine bir muallim odası ile büyük bir dershaneden ibaret olub sınıflar bu dershanede çocukların oturduğu sıralarla ayrılmıştır; bir muallimi vardır; ziyaretimizde bu vazifede Bakkal Köyünün kendi gençlerinden henüz askerlik çağının eşiğinde, 19 - 20 yaşlarında gayet zekî, son derece sevimli, terbiyeli ve canlı, hareketli Sâlim Erdem bulunuyordu. İlk iskânda Rumlardan kalan kilise camie tahvil edilmiş, fakat, harabîye yüz tuttuğundan tamirine yeni bir cami inşası tercih edilmiş, temeli 1 ekim 1949 da atılan Büyük Bakkal Köyünün yeni camii 1952 de ibâdete açılmış, müstatil şeklinde dört duvar üzerine kiremid örtülü bir çatıdan ibâret bodurca minâreli beton bir yapıdır. Mihraba nisbetle sol duvarında dört pencere vardır, bunlardan birinci ve dördüncü pencerenin üstüne birer küçük üst pencere açılmıştır. Mihrabın iki yanında altlı üstlü dört pencere, mihrabın üstünde de bir yuvarlak pencere bulunmaktadır. Sağ duvarın pencere vaziyeti küçük bir fark ile sol duvarın aynidir, şöyle ki, kapıdan girince ilk pencere hazfedilmiş, minarenin kapusu olmuştur. 1960 da alt müezzin mahfelleri henüz tamamlanmamıştı. Sağdan ahşap bir merdivenle çıkılır bir üst kat kadınlar mahfeli vardır. Kapu cephesinde kapu üstüne kitâbe taşı yuvası yapılmış, fakat kitâbesi de henüz yazdırılıp yerine konmamış bulunuyordu. Kayda değer hâtırası köy halkından yapı ustaları İzzet Yalçın ve Bayram Çelikel tarafından ve ameleliğini de köylü kendisi yaparak inşa edilmiş olmasıdır; minareyi yaşı ellisini aşmış, ayni zamanda iyi taşcı, iyi bir doğramacı olan İzzet Yalçın örmüştür.
Havası fevkalâde lâtif olan Büyük Bakkal Köyünün hepsi ayrı ayrı kaynaklardan gelen içme suyu beş çeşmesi vardır, biri köyün medhalinde, mektep yanında, biri çınarlı meydan kenarında, biri kilise harabesi karşısında, ikisi de köyün şimal tarafındadır. Kilise harabesi karşısındaki çeşmenin suyu müdrir, şifalı imiş; çeşmeye tekne olarak konulmuş taş da, üzerinde kabartma bir salip bulunan eski bir vaftiz teknesidir.
Köy mâmur değildir, evlerinin çoğu ahşabdır, bunların büyük kısmı da tek katlı yer odaları halindedir, fakat son dterecede şirindirler; denilebilir ki Büyük Bakkal Köyünün her sokağı, her yönden görünüşü bir ressam için tablolar ibdâına mevzu olabilir. Bilhassa fikren yorgun olanların muhayyilesindeki odacığı bulabilse huzur ve sükûn içinde dinlenebileceği bir köydür.
Büyük Bakkal Köyünü ziyaretimizde pek samimî bir kabul gördüğümüz köy muhtarı Fadıl Özgür’ün, İzzet Yalçın ve Bayram Çelikel ustaların ve genç köy muallimi Sâlim Erdemir’in ismini bu büyük şehir kütüğüne ayrıca kaydetmeyi bir vecibe bildik (3 nisan 1960).
Bibl. : REK ve Mehmed Koçu, Gezi Notu.
Küçük Bakkal Köyü — İçerenköyünün 1,5 kilometre şimalindedir; az derin bir vâdinin karşılıklı iki yamacında ve tepelerinde kurulmuş bir köydür. 1922 yılına kadar bir Rum köyü idi. 1918 mütarekesinde Büyük Bakkal Köyü şakilerine ayak uyduran Küçük Bakkal Köylüler de Anadoludaki Yunan işgal ordusu imha edilince, şenî mel’anetlerinin hesabını vermemek için köylerini toplu olarak terketmişler ve Yunanistana kaçmışlardı. 1923 de Küçük Bakkal Köyüne Kılkış mübadili muhacirlerden 25 hâne Türk yerleştirilmiştir; 1929 da da yine mübadil muhacir olarak Doyran’lılar iskân edilmiş, 48 - 50 hânelik bir köy olmuştur.
Doğu - batı istikametinde tatlı meyilli bir vadide bulunan Küçük Bakkal Köyü bilhassa cenuba, İçerenköy yolu üzerinde inkişaf etmiş, yaygın bir halde büyümüştür; birer ikişer katlı tuğla ve beton yapılarla Küçük Bakkal Köyü 1960 nisanı başında 215 hâne idi; 270 yeni evin de temeli atılmış bulunuyordu, yani 1961 - 1962 arasında bu köy 500 hânedir; Rumlar zamanında hemen tamamen vâdi içinde bulunan eski köyden kalmış büyükçe bir ahşap yapı, az altında kemerli ve birbirine ekli beş yalaklı klâsik üslûbda büyük çeşme, ortadan akan dere, dere üstünde taş köprü, dere boyunun yeşilliği, yine yeşillik içinde karşı yamaçtaki köyün ikinci parçası şirin bir manzaradır. Köy Heyeti İhtiyariyesi Köyün yeni camiini ve mektebini derenin öte yakasında yaptırmış olmakla büyük isabet göstermiştir. Mektebin altında da bir köy kahvesi (bir nevi kulüb) yeri hazırlanmış, bunun önünde de bir köy bağçesinin tanzimine başlanmıştır. Yine o civarda bir köy muhtarlığı ile evlenme dairesi inşasına karar verilmiştir. Bu teşebbüslerden de anlıyoruz ki köy Heyeti İhtiyariyesi, köy merkezinin o güzel yeşil vadiden çıkıp dazlak, çiy bir tepe üstünde İçerenköy yoluna doğru kaymasından, belki de farkında olmadan endişededir, bu teşebbüsleri ile o güzelim eski köy yerini bırakmamaktadır ve bunda yerden göğe kadar haklıdır.
1960 nisanında köy nüfusu 1770 kişi idi; mühim bir kısmı memur ve işçi olub sahipleri çok erken kalkıp 1,5 kilometre uzakta bulunan İçerenköyüne yürüyerek giderler, oradan otobüs ve dolmuş taksilere binerler; akşam dönüşü de birbuçuk kilometrelik bir yürüyüşleri vardır.
Halkının bir kısmı da Sağmalcılık ile geçinir ki en namlıları Ahmed Yazıcı, Ali Işık, Şevket Asu, Osman Gezici, Nuri Adıgüzel, Abdullah Akdemiz, Süleyman Altıntaş Mehmed Akalın, Sâlih Aksakal, Sâlih Bilir, Câfer Özdemir, Ârif Kaya, Şerefeddin Basuten, Mustafa Erdem, Nazif Kaya, Receb Gökçül’dür.
Küçük Bakkal Köyünde 7 kahvehâne, 4 bakkal, 2 kasab, 2 berber, 1 manav, 1 kunduracı, 1 terzi ve 1 fırın vardır.
Asayiş ve emniyet bakımından polis bölgesi içinde, İçerenköy karakoluna bağlıdır; bu karakoldan gönderilen bir polis neferi sabahleyin gelir, akşam gider.
İstanbul Maarif Müdürlüğü kızlar ve kadınlar için bir “Terzi Yurdu” açmıştır, maaşını Maariften alan bir Bayan öğretmeni vardır,
Evlerin çoğunda bir kilim tezgâhı vardır, köy kadınlarının ve kızlarının dokudukları kilimler de İstanbul piyasasına götürülür; köyün küçümsenmiyecek bir gelir kaynağıdır.
Beş sınıflı bir ilkokulu vardır; 1959 - 1960 yılında okula kayıtlı 186 çocuk vardı; mektebi talebeyi alamıyacak kadar dar olduğu için 1959 yazında iki katlı, köylerimizde eşine rastlanmıyan yeni bir mektep binasına başlanmış, fakat ders yılına kadar yetiştirilememiş; 1959 - 1960 ders yılında birinci ve ikinci sınıf çocukları köyde bırakılarak üçüncü, dördüncü ve beşinci sınıf talebeleri İçerenköy mektebine gönderilmişti; o yavrucaklar da gidiş geliş her gün 3 kilometre yol yürümüşlerdir. Yeni mektep için bize köy hakkında malûmat verenler Köyü ziyaretimizden beş gün sonra, 8 nisanda açılacak dediler.
Köyün çocukları İlkokulu bitirdikten sonra hayata atılmakta, usta yanında bir zanaat öğrenmektedir; içlerinde tahsile devamla Üniversite, veya bir yüksek okul diploması alanlar da olmuştur: Doktor Vasfi Pamir ve veteriner Mustafa Akdemir gibi. Asker olanlar da görülür : Sıhhiye baş gediklisi Âbidin Pamir ve tayyare Başgediklisi Ali Akalın da bunlardandır.
Köyde yeni ve büyük bir cami inşası için bir dernek kurulmuş, köy parası ile 1954 de temeli atılan küçük Bakkal Köy Camii 1957 de ibâdete açılmıştır. Câmiin plânı yapı işlerinden çok iyi anlıyan ve köyde Demokrat Parti Vatan Cephesi ocağının yanındaki kahvehâneyi işleten Nâfi Şirin tarafından çizilmiş ve bina da yine bu zatın kalfalığı ile köylüden Salih Bilir, Ali Gül ve Ali Çetin taraflarından yapılmıştır; yalnız minareyi örüp çıkarmak için İstanbuldan bir minareci getirilmiştir. 1960 yılı nisanında son cemaat yeri henüz örtülmemiş, açıkta bulunuyordu, müstatil şeklinde dört duvar, üzerine kiremit örtülü basit bir yapıdır; iki çifti mihrap duvarında dörder çifti yan duvarlarda olmak üzere altlı üstlü yirmi pencere ile aydınlatılmış bol ışıklı bir binadır, ayrıca iki penceresi de son cemaat yerine bakar.
Minarenin kapusu da, sokaktan üç basamak taş merdivenle çıkılan son cemaat yerinin sağındadır. Binaya nisbetle uzun ve gayet mevzun olan minâre Küçük Bakkal Köyünün şimalde ikinci tepe yamacındaki parçasına bir hakikattir ki güzellik vermiştir. Câmi köylünün topladığı para ile yapılmış, İller Bankası da bir miktar yardımda bulunmuştur. Yine köy parası ile ve ayda iki yüz elli lira maaşla bir imam tutulmuştur, imam efendinin odası ile kışlık odunu köylü tarafından temin edilmiştir.
Mevkii gayet havadar olan bu köyün son zamanlara kadar en büyük sıkıntısı suyu idi. Rumlar zamanında dere boyundaki bir ayazmanın âdeta gürlercesine kaynayan tatlı suyu içilirdi. Ayazmanın hemen yanıbaşında diyebileceğimiz ve yukarıda bahsettiğimiz büyük bir çeşme var ise de durmadan akan suyu acıdır; beş uzun yalağında kır dönüşü sığır sürüleri sulanır.
Ayazmaya sekiz on basamak taş merdivenle inilir; 1960 nisanında metrük idi, merdiven basamakları bozulmuş, medhal kısmı da batak halini almıştı, fakat suyu hâlâ kaynar halde idi. Ayazma tamir edilerek yanındaki sahaya bir kır gazinosu kurulacağı söylenmiştir ki tahakkuk ederse güzel bir iş başarılmış olur.
1955 senesinde Safiye Malatyalıoğlu adında hayır sahibi bir kadın Küçük Bakkal Köyüne Kayışdağı suyu getirtmiş ve büyükce bir beton çeşme yaptırtmıştır. Bu çeşme köyün dere ötesi ikinci kısmında, köprüyü geçer geçmez tepe eteğindedir. Resminde de görüleceği veçhile hiç bir devrin Türk çeşme yapısına benzememektedir. Bize kesin olarak söylenmemiştir ama kahveci - mimar Bay Nâfi Şirinin eseri olsa gerektir; lâtin asıllı Türk yazısı ile kitâbesi şudur:
SAFİYE MALATYALIOĞLU
Vefatı Hayratı Ruhuna
6.1.1957 1955 el Fatihâ
Küçük Bakkal Köyü İçerenköyüne ancak 1,5 kilometre mesafede olduğu halde henüz elektriğe kavuşmamıştır; fakat projesinin hazırlanmış olduğu söylenilmiştir. İstanbul Ansiklopedisi adına Küçük Bakkal Köyünü ziyaretimizde bize rehberlik eden D.P. Ocak başkanı Ahmed Şirin ile İstanbulda bir hırdavat tüccaranın yanında çaltışan Lûtfi Pınarbaşının isimlerini bu şehir kütüğüne bir hatıra olarak kaydediyoruz.
Bibl. : REK ve Mehmed Koçu, Gezi notu.
Büyük ve Küçük Bakkalköyleri
(Harita : Behçet)
Büyük Bakkal Köyü Camii
(Resim ve plân : Hüsnü)
Büyük Bakkal Köyünde Çeşme
(Resim : Sabiha Bozcalı)
Büyük Bakkal Köyünde teknesi haçlı çeşme
(Resim : Hüsnü)
Büyük Bakkal Köyünde ulu çınar ve meydan
(Resim : S. Bozcalı)
Küçük Bakkal Köyü
(Resim : S. Bozcalı)
Küçük Bakkal Köyü Camii
(Resim ve plân : Hüsnü)
Küçük Bakkal Köyünde beş yalaklı çeşme
(Resim : Hüsnü)
Küçük Bakkal Köyünde rumlardan kalma ahşab bir ev
(Resim : Hüsnü)
Küçük Bakkal Köyünde Safiyehanım Çeşmesi
(Resim : Hüsnü)
Tema
Yer
Emeği Geçen
Behçet, Hüsnü, Sabiha Bozcalı, S. Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM040253
Tema
Yer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Behçet, Hüsnü, Sabiha Bozcalı, S. Bozcalı
Tanım
Cilt 4, sayfalar 1929-1935
Not
Görsel: cilt 4, sayfalar 1930, 1931, 1933, 1934, 1935
Bibliyografya Notu
Bibl. : REK ve Mehmed Koçu, Gezi Notu; Bibl. : REK ve Mehmed Koçu, Gezi notu.
Tema
Yer
Emeği Geçen
Behçet, Hüsnü, Sabiha Bozcalı, S. Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.