Zamanımızda İstanbul piyasasında bu köye nisbetle anılan kiremit yoktur; öyle tahmin ederiz ki Bakırköyünde, belki asırlardanberi kiremitçilik terkedilmiş olacaktır. Halbuki Onaltıncı Asırda İstanbul Kadısınna hitaben yazılmış bir hattı hümâyundan Bakırköyünde kiremit külliyetli miktarda sevkedildiği, evsafının âdiliği yüzünden de hükûmetçe ciddî tedbirler alındığını görüyoruz; bu hattı hümâyunun bugünkü dilimize çevrilmiş sureti şudur : “İstanbul Kadısına hüküm ki; “Mimârbaşımız olan Davud (B.: Davud Ağa, Mimarbaşı; Mimarbaşı). Divanı hümâyuna mektub gönderüb Bakırköyünde kesilen kiremidlerden şikâyet etmişdir; bu kiremitlerin eni ve boyu tayin ve tesbit edilmiş ölçüden noksan imiş, gemilere yüklenüb İstanbula geldiğinde, gemiler keresteci dükkânları önüne yanaşır ve kiremitler keresteci esnafına gayet ucuza satılırmış, yoklanmaz, teftiş edilmezmiş. Bu kiremitlerin evsafı çürükmüş, az zaman içinde kırılır, dökülür, kullanıldıkları vakıf binalar da, mirî ve halk yapılarında Evkafa, Devlet, halka zarar ve gadir olurmuş. Buyurdum ki bundan böyle İstanbulun bütün iskelelerine Bakırköyünden gemilerle kiremit geldiğinde, keresteciler kâhyası hazır bulunup bu kiremitleri muayene etmedikçe keresteci esnafına aslâ satılmıyacaktır, satış kâhyanın huzurunda, eni boyu ve sağlamlığı nizama u...

Zamanımızda İstanbul piyasasında bu köye nisbetle anılan kiremit yoktur; öyle tahmin ederiz ki Bakırköyünde, belki asırlardanberi kiremitçilik terkedilmiş olacaktır. Halbuki Onaltıncı Asırda İstanbul Kadısınna hitaben yazılmış bir hattı hümâyundan Bakırköyünde kiremit külliyetli miktarda sevkedildiği, evsafının âdiliği yüzünden de hükûmetçe ciddî tedbirler alındığını görüyoruz; bu hattı hümâyunun bugünkü dilimize çevrilmiş sureti şudur : “İstanbul Kadısına hüküm ki; “Mimârbaşımız olan Davud (B.: Davud Ağa, Mimarbaşı; Mimarbaşı). Divanı hümâyuna mektub gönderüb Bakırköyünde kesilen kiremidlerden şikâyet etmişdir; bu kiremitlerin eni ve boyu tayin ve tesbit edilmiş ölçüden noksan imiş, gemilere yüklenüb İstanbula geldiğinde, gemiler keresteci dükkânları önüne yanaşır ve kiremitler keresteci esnafına gayet ucuza satılırmış, yoklanmaz, teftiş edilmezmiş. Bu kiremitlerin evsafı çürükmüş, az zaman içinde kırılır, dökülür, kullanıldıkları vakıf binalar da, mirî ve halk yapılarında Evkafa, Devlet, halka zarar ve gadir olurmuş. Buyurdum ki bundan böyle İstanbulun bütün iskelelerine Bakırköyünden gemilerle kiremit geldiğinde, keresteciler kâhyası hazır bulunup bu kiremitleri muayene etmedikçe keresteci esnafına aslâ satılmıyacaktır, satış kâhyanın huzurunda, eni boyu ve sağlamlığı nizama uygun görüldükten sonra yapılabilecektir. Gizli satıp alanları isimleriyle divânı hümayunuma yazub arz eylesin ki haklarından geline fî 2 zilkaâde 1004 (Milâdî 1596)”.