Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BAHAR
Yılın dört mevsiminden biri; lûgat ağzı ile târif edildiğinde, dünyamızın şimal yarısında güneşin Koç (Hamel) Öküz (Sevir) ve İkizler (Cevzâ) burclarında bulunduğu zamandır ki mart, nisan ve mayıs aylarına rastlar; İstanbul ikliminde bahar tadımlık mevsimdir, başları ekseriyâ kışın sonuna eklenir, sonları yaza katılır, İstanbulda hükmü bütün tatlılığı ile uzun süren mevsim sonbahardır (B. : Sonbahar).
İstanbulun tadımlık baharını en güzel terennüm eden şâir Tevfik Fikret olmuştur, yılın on iki ayı için yazdığı “Âvengi Şuhûr” da İstanbulun ekseriyâ kısa süren bahar mevsiminin üç ayını (B. : Mart Ayı; Nisan Ayı; Mayıs Ayı) şöyle tasvir ediyor :
MART
Câmid nazarları, soğuk çehresiyle kış
Ayrılmak istiyor, fakat ayrılmıyor gibi;
Örter, açar, bakar, yine örter sehâibi...
................................................................
NİSAN
Çiçekli bir dala konmuş kanatlı bir hulyâ...
Kalem, bahârı bu tasviri sâde nakşiyle
Hulâsa eylemek ister......
................................................................
MAYIS
Doğub, gülçin olurken jâleler subhi bahârîden
Söner bîçâre, en parlak demi şevkinde bir akşam
Ekinler en müzehheb râşei aşkıyle titrerken.
Divan edebiyatında bahar terennümleri için Nedimin iki şarkısını en güzel örnekler olarak alıyoruz; İstanbul mesirelerinin en g...
⇓ Devamını okuyunuz...
Yılın dört mevsiminden biri; lûgat ağzı ile târif edildiğinde, dünyamızın şimal yarısında güneşin Koç (Hamel) Öküz (Sevir) ve İkizler (Cevzâ) burclarında bulunduğu zamandır ki mart, nisan ve mayıs aylarına rastlar; İstanbul ikliminde bahar tadımlık mevsimdir, başları ekseriyâ kışın sonuna eklenir, sonları yaza katılır, İstanbulda hükmü bütün tatlılığı ile uzun süren mevsim sonbahardır (B. : Sonbahar).
İstanbulun tadımlık baharını en güzel terennüm eden şâir Tevfik Fikret olmuştur, yılın on iki ayı için yazdığı “Âvengi Şuhûr” da İstanbulun ekseriyâ kısa süren bahar mevsiminin üç ayını (B. : Mart Ayı; Nisan Ayı; Mayıs Ayı) şöyle tasvir ediyor :
MART
Câmid nazarları, soğuk çehresiyle kış
Ayrılmak istiyor, fakat ayrılmıyor gibi;
Örter, açar, bakar, yine örter sehâibi...
................................................................
NİSAN
Çiçekli bir dala konmuş kanatlı bir hulyâ...
Kalem, bahârı bu tasviri sâde nakşiyle
Hulâsa eylemek ister......
................................................................
MAYIS
Doğub, gülçin olurken jâleler subhi bahârîden
Söner bîçâre, en parlak demi şevkinde bir akşam
Ekinler en müzehheb râşei aşkıyle titrerken.
Divan edebiyatında bahar terennümleri için Nedimin iki şarkısını en güzel örnekler olarak alıyoruz; İstanbul mesirelerinin en güzel zamanı bahar mevsimindedir, yeşeren, çiçeklerle bezenen çayırlara, bağlara, bağçelere seyrâna çıkan İstanbul güzelleri de katılınca Büyükşehrin her köşesi cennet misâli olur.
ŞARKI
(Baharda Sâdâbâd)
Gel hele bir kerrecik seyr it göze olmaz yasağ
Oldu Sâdâbâd şimdi sevdiğim dağ üstü bağ
Çâr bağı Isfahânı eylemişdir dağ dağ
Oldu Sâdâbâd şimdi sevdiğim dağ üstü bağ
Nevbahâr îrişdi oldu ol zemin cennet misâl
Gars olundu kaametin gibi hezaran nevnihâl
Bağlarla buldu ruhsârın gibi hüsnü cemâl
Oldu Sâdabâd şimdi sevdiğim dağ üstü bağ
ŞARKI
(Baharda Çırağan eğlenceleri)
İrişdi nevbahar eyyâmı açıldı gül ü gülşen
Çırağan vakti geldi lâlezârın dîdesi rûşen
Çemenler döndü rûyi yâre rengi lâle vü gülden
Çırağan vaktı geldi lâlezârın didesi rûşen
Açıldı dilberin ruhsârı gibi lâleler güller
Yakışdı zülfi hûban veş zemîne saçlı sünbüller
Nevâsâz olmada bin şevk ile âşüfte bülbüller
Çırağan vakti geldi lâlezârın dîdesi rûşen
Bir İstanbul dilberini âguşi muhabbete çekib cennet misâli mesirlerden birinde, deniz veya dere, su kenarında sazla sözle felekden gün çalmak rind şairlere baharı dâima aratmıştır, aşağıdaki mısralar Nedimin bir gazelindendir :
Ben olsam bir de mutrib bir de tarafi cûyibâr olsa
Hoş imdî de farazâ bir civânı şivekâr olsa
Yeter geçdi bu gûne mâlihulyâlarla evkaatım
Aman bir gün mukaddem âh fasli nev bahâr olsa
İstanbulun rind ve kalender şâirleri nevcivanların “hat” dedikleri terleyen bıyıklarını ve yeni beliren tüy sakallarını, bahar mevsiminde yeşeren çimenlere, açılan sünbüllere, reyhanlara (fesleğenlere) benzetmişlerdir; âşıkaane can sohbetleri için de bir mahbubun bir an evvel hatâver olmasını istemişlerdir (B. : Hat); aşağıdaki mısrâlar da Nedimin bir gazelindendir :
Hattın ki reşki faslı bahâran olub gelür
Sermâye bahşi sünbüli reyhan olub gelür
Yâdi hatınla neş’ei hayreti derûnuma
Çün seyli nevbahâr hurûşan olub gelür
Bir bahar gününde bir İstanbul Çocuğu
(Hürriyet Gazetesinde çıkmış bir fotoğrafdan, 1957,
Sabiha Bozcalı eli ile)
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM040156
Tema
Diğer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tanım
Cilt 4, sayfalar 1839-1840
Not
Görsel: cilt 4, sayfa 1840
Bakınız Notu
B. : Sonbahar; B. : Mart Ayı; Nisan Ayı; Mayıs Ayı; B. : Hat
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.