Onyedinci asır ortalarında Dördüncü Sultan Mahmed’in Şeyhülislâmlarından Mehmed Bahâî Efendinin Kanlıca Körfezinde yaptırttığı meşhur bir yalı olup o devrin Türk yapı san’atının en muhteşem ve en güzel binası idi; öylesine ki körfezin dahi efendinin adı ile anılmasına sebep olmuştu. Bu meşhur yalının tarifi yolunda en küçük bir kayde rastlanamadı, ömrü hakkında da bilgi edinilemedi. On yedinci asır müverrihlerinden Silâhdar Fındıklılı Mehmed Ağanın Hicrî 1078 (Milâdî 1667) vekayii arasında küçük bir kaydından bu yalı kadar bağçesinin ve etrafındaki korunun da pek meşhur olduğu anlaşılıyor: Sadırâzam Köprülüzâde Fazıl Ahmed Paşa Avusturya seferinden 1664 yılında Vasvar sulh muadehesini imzalıyarak döndükten sonra Almanya İmparatoru Birinci Leopold İstanbula bir fevkalâde elçi göndermişti; elçi padişahın izni ile İstanbuldaki Selâtin Camilerini, bütün ziyaret yerlerini, Tersanei Âmireyi ve Boğaziçindeki yalıları, sarayları dolaşmış, hem tabiatın hem de Türk yapı sanatının güzellikleri karşısında hayran kalmıştı; Sadırâzam Fazıl Ahmed Paşadan elçiye göz kamaştıran zenginlik içinde resmî ziyafetini Kanlıca Körfezinde Şeyhülislâm Bahâî Efendi merhumun muhteşem yalısı ile bağçesinde vermişti ve elçi buraya beş çifte bir saltanat kayığı ile getirilmişti. Bu güzel ve muhteşem binanın yer...

Onyedinci asır ortalarında Dördüncü Sultan Mahmed’in Şeyhülislâmlarından Mehmed Bahâî Efendinin Kanlıca Körfezinde yaptırttığı meşhur bir yalı olup o devrin Türk yapı san’atının en muhteşem ve en güzel binası idi; öylesine ki körfezin dahi efendinin adı ile anılmasına sebep olmuştu. Bu meşhur yalının tarifi yolunda en küçük bir kayde rastlanamadı, ömrü hakkında da bilgi edinilemedi. On yedinci asır müverrihlerinden Silâhdar Fındıklılı Mehmed Ağanın Hicrî 1078 (Milâdî 1667) vekayii arasında küçük bir kaydından bu yalı kadar bağçesinin ve etrafındaki korunun da pek meşhur olduğu anlaşılıyor: Sadırâzam Köprülüzâde Fazıl Ahmed Paşa Avusturya seferinden 1664 yılında Vasvar sulh muadehesini imzalıyarak döndükten sonra Almanya İmparatoru Birinci Leopold İstanbula bir fevkalâde elçi göndermişti; elçi padişahın izni ile İstanbuldaki Selâtin Camilerini, bütün ziyaret yerlerini, Tersanei Âmireyi ve Boğaziçindeki yalıları, sarayları dolaşmış, hem tabiatın hem de Türk yapı sanatının güzellikleri karşısında hayran kalmıştı; Sadırâzam Fazıl Ahmed Paşadan elçiye göz kamaştıran zenginlik içinde resmî ziyafetini Kanlıca Körfezinde Şeyhülislâm Bahâî Efendi merhumun muhteşem yalısı ile bağçesinde vermişti ve elçi buraya beş çifte bir saltanat kayığı ile getirilmişti. Bu güzel ve muhteşem binanın yerini başka bir ihtişama ve yeni bir güzelliğe bırakarak Lâle Devrinde yıktırıdığı tahmin olunabilir.