TR
Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
About
Istanbul Encyclopedia
Reşad Ekrem Koçu
Web Project
Entries
❯
Volume 4: Ba-Bay
BAHÂEDDİN (Mahzun)
Hicrî yahud rûmî olduğunu tesbit edemediğimiz 1301 tarihinde şenî bir cinâyetin kurbanı olmuş genc bir kahveci - berberidir. Devrin gazetelerinde bu cinâyetin kaydine rastlanamadı; vak’aya bir paşanın adı karışdığı için sansür tarafından neşrinin yasak edildiği tahmin olunabilir. Vak’a Tophâne ketebesinden Üsküdarlı Âşık Râzi tarafından o devrin âdetince Bahâeddinin ağzından 50 kıt’alık uzun bir destan ile tesbit edilmiştir; bu destanın Üsküdarlı halk şâiri Vâsıf Hoca (Vâsıf Hiç) merhumun delâleti ile elimize geçen nüshası sarı saman kâğıdından bir defterde kurşun kalemi ile yazılmıştır; uzun zaman rütûbetli yerde kaldığı anlaşılan defterin son yaprakları tamamen çürümüş, yazılar okunmaz hâle gelmiştir; Vâsıf Hocanın notlarından ve kısmen de Âşık Râzinin destanından öğrenilen şudur: anasını babasını pek küçük yaşda kaybeden Bahâeddin, Gedikpaşada, Gedikpaşa Hamamı yanında kahveci Numan Ağa adında biri tarafından evlâd gibi büyütülmüştür; gayet dindar, erbabı iffet ve nâmusdan olan bu adamın elinde ciddî ve afif bir genc olarak yetişmiştir; ustası-babalığı ile berâber kahvehanede yatup kalkar, hem kahvecilik hem berberlk iderler. Gaayet güzel bir genc olan Bahâeddin zamanının bütün ayak takımı gencleri gibi tulumbacılığa heves eder ve babalığının izni ile Gedikpaşa Sandığına uşak ...
⇓ Read more...
Hicrî yahud rûmî olduğunu tesbit edemediğimiz 1301 tarihinde şenî bir cinâyetin kurbanı olmuş genc bir kahveci - berberidir. Devrin gazetelerinde bu cinâyetin kaydine rastlanamadı; vak’aya bir paşanın adı karışdığı için sansür tarafından neşrinin yasak edildiği tahmin olunabilir. Vak’a Tophâne ketebesinden Üsküdarlı Âşık Râzi tarafından o devrin âdetince Bahâeddinin ağzından 50 kıt’alık uzun bir destan ile tesbit edilmiştir; bu destanın Üsküdarlı halk şâiri Vâsıf Hoca (Vâsıf Hiç) merhumun delâleti ile elimize geçen nüshası sarı saman kâğıdından bir defterde kurşun kalemi ile yazılmıştır; uzun zaman rütûbetli yerde kaldığı anlaşılan defterin son yaprakları tamamen çürümüş, yazılar okunmaz hâle gelmiştir; Vâsıf Hocanın notlarından ve kısmen de Âşık Râzinin destanından öğrenilen şudur: anasını babasını pek küçük yaşda kaybeden Bahâeddin, Gedikpaşada, Gedikpaşa Hamamı yanında kahveci Numan Ağa adında biri tarafından evlâd gibi büyütülmüştür; gayet dindar, erbabı iffet ve nâmusdan olan bu adamın elinde ciddî ve afif bir genc olarak yetişmiştir; ustası-babalığı ile berâber kahvehanede yatup kalkar, hem kahvecilik hem berberlk iderler. Gaayet güzel bir genc olan Bahâeddin zamanının bütün ayak takımı gencleri gibi tulumbacılığa heves eder ve babalığının izni ile Gedikpaşa Sandığına uşak yazılır, tulumbacılıkda da koşarlı ayakları ile bir yıldız olarak parlar ve sandık arkadaşları tarafından kendisine “Mahzun” lâkabı verilir. Bir gün bir yangına giderlerken bir paşa kızı konaklarının cumbasından henüz on sekiz yaşındaki güzel tulumbacıyı görür ve oğlana derhal gönül verir, adını öğrenir, fakat aralarında derin bir ictimaî seviye uçurumu olduğundan mâşukuna kavuşma ümidi yoktur, aşk hastası olup yatağa düşer ve ağzından tulumbacı Mahzun Bahâeddini sevdiğini kaçırır. Kızın hastalığı ve bu itirâfı bu paşa ailesinin muhitinde pek çapuk yayılır ve aileyi lekeleyecek mâhiyette dedikodu mevzuu olur; kızlarının bu yüzden evde kalacağından korkan bir teyze hanım hâdiseye başka bir şekil verir, güyâ bir tulumbacı kızlarına musallat olmuştur, her sokağa çıkışlarında peşlerine takılmaktadır, kız bu yüzden hastalanmıştır, hâdise paşaya da bu şekilde aksettirilir. Gazaba gelen paşa üç kürd hammal buldurur, üçü de her türlü habaseti irtikâp edecek tıynetde, eşkiya kılıklı ve dev yapılı şerirdir, kendilerine mühimce bir para vaad edilerek Bahâeddini ölüm tehdidi ile İstanbuldan kaçırmaya memur edilirler. Şerirler oğlanı takip ederler ve fırsat kollarlar. Mâsum ve mazbut gencin hiç birşeyden haberi yoktur. Bir akşam Hançerli Bostanda bir sünnet düğününe dâvet edilirler. O gün Bahâeddinde garip bir sıkıntı vardır, düğüne gitmez, kahvede yalnız kalır, akşam ezanında kahveyi kapar, bir don gömlekce soyunur, yatar. Gencin kahvede yalnız olduğunu bilen kürdler, Gedikpaşa Hamamına girerler, yıkanma bahanesi ile gece yarısına kadar oyalanırlar; sonra kahveye gidip kapuyu vururlar: “Baha kalk.. baban öldü!..” derler; delikanlı yatağından deli gibi fırlar ve kapuyu açar, içeri atılan kürdler genci ağzını hemen bir mendil ile tıkayıp kapuyu kaparlar; bir paşa kızının peşine düşmenin cezâsını çekeceğini söylerler ve bicâreyi bütün habâset ve mel’anetleri ile hırpalayarak onbeş yerinden bıçaklarlar ve öldü zannı ile kaçarlar. Numan ertesi sabah seher vakti döndüğünde faciayı dehşetle görür, bütün Gedikpaşa ayaklanır. Bahâeddin ölmek üzeredir. cânilerin eşkâlini tarif eder, mâsum olduğunu anlatır ve o akşam ölür; cenâze üçyüz kadar tulumbacının ve bir o kadar kahvecinin, berberin ve büyük bir halk kitlesinin iştirâki ile kaldırılır, nümayş kasdi ile mâhud paşa konağının önünden geçirilir ve konağın bütün camları taşlanarak indirilir. Kızı evden kaçan paşa o semti terk eder; kız bir kaç ay sonra sığındığı evde veremden ölür ve vasiyeti mucibince Yedikule dışında Tulumbacı Mahzun Bahâeddinin kabri yanına defnedilir. Cinâyetden birkaç gün sonra kaatil kürdler paşadan vaad edilen parayı almağa geldiklerinde Gedikpaşalılar tarafından teşhis edilirler, linç edilmek üzere iken zabıta tarafından güçlükle kurtarılır, üçü de idama mahkûm olur. Ölüm cezaları Sinop Zındanında yirmi beşer yıl pranga bendliğe tahvil edilir. Bu büyük facianın İstanbul basınına aksetmemesi imkansızdır, yukarıda da kaydettiğimiz gibi sansür neşrini yasak etmiş olacaktır. TULUMBACI BAHÂEDDİNİN DESTANI 1 Adım Bahâeddin yaşım onsekiz Gedikpaşalıyım sorar iseniz Hüsnü ânım şöyle târif ideyim Doğmuşum Hazreti Yusufla ikiz 2 Anadan öksüzüm babadan yetim Boynu bükük geçdi hep sabâvetim Küçücüktüm çırak oldum kahveye Ustama pervâne gibi hizmetim 3 Onbir yıl yanında çalışdım tamam Gaayet nâmuslu müslüman adam Öz evlâdı gibi severdi beni Bakmazdı bu kadar sağ olsa babam 4 Sanatında usta ahlâkda rehber Ondört yaşındaydım olmuşdum berber Dükkânda işleriz yatar kalkarız Gece gündüz yaz kış dâim beraber 5 Hüsnü ahlâk ile temâyüz ettim İğriye sapmadım dosdoğru gittim Abdestsiz basmadım ayağı yere Sözünde merdâne tâze yiğittim 6 Fethettim böylece cümle kulûbu Semtimiz halkının oldum mahbûbu Akrana muhabbet büyüğe hürmet Budur dinimizin bizden matlûbu 7 Şerâben tahûrâ içdiğim sudur Bilmedim şu şarab rakı da budur Olmadım haşarı bıçkınca refik Bir kere çözmedim harama uçkur 8 Lâkin ben de gencim kaynayor kanım Sandıkda mukayyed cümle akranım Tulumbacılığa heves iderek Baba dedim iznin derde dermânım 9 Ustanım izniyle sandığa girdim Gedikpaşa sandığına şan verdim Yalın ayak âteşi nemrûd içinde Pervâsız dolaşır semender idim 10 Ayaklar koşarlı boy ince uzun Tenasübü endam gaayetle mevzun Âdet olmuş takılacak bir lâkab Bana da münâsib görüldü “Mahzun” 11 Hüzn idi ruhumun esas meâli Anasız babasız büyüme hâli Herkes kahkahalar atarlarken bende Tebessüm süsleri o gül cemâli 12 Kasem Hudâya ki yoktur haberim Dükkânda işiyle meşgul berberim Her ne zaman çıkmış olsam sokağa Dâimâ önüme bakar giderim 13 Dizlik keçe külâh gaayet civelek Sandıkdı koşarken ben misli melek Bir paşanın kızı görmüş cumbadan Benim ne günâhım takdiri felek 14 Gönül bu dinlemez emrile ferman Bu Mahzuna âşık olmuş kız heman Dememiş bir tulumbacı parçası Yalın ayaklı bir hırpânî oğlana 15 Leylâ ile Mecnun Ferhadla Şirin Tabibde ilâcı yoktur bu derdin Mâsum idi ama Yusufi Mısrî Çile doldurduğu kuyu pek derin 16 Paşa kızı önce sararıp solar Söyletmez derdini hicab ile ar Serilince bir gün hastaya döşek Konağa akraba ahbablar dolar 17 Ağzından sırrını öğrenir biri Paşa kızı sevmiş güzel berberi Elif çekilirse nokta koyan çok Telleyüb pullamak kolay hebri 18 Biri bir lâf atar ortaya bühtan Oğlan bulmuş bir mekkâre çöp çatan Mâsum kızımızın aklını çelen Tulumbacı kopuk külhânî fettan 19 Berber damad olur mu hiç paşaya Kılıç denilir mi demir maşaya Revâ değil elin kolun sallayup Oğlan ortalıkda gezüp yaşaya 20 Tedârik edilmiş üç nefer kürdler Beşer şeklü sûretinde üç ejder Bu işlerden haberim yok gaafilim Meğer kaatillerse fırsatı gözler 21 Felâket insana mâlûm olurmuş Gördüm ben de bir gece evvel birduş Melek Kerbelâ şerbeti sundu Heman alup ellerinden ittim nûş 22 O akşam ittiler düğüne dâvet Hançerli Bostanda âli ziyâfet Baba dedim saz söz istemez canım Sardı yüreğimi bugün bir kasvet 23 İkindiydi gitti düğüne ustam Çıkan son müşteri Balıkçı Hüsam Kahvehâne kepenklerini kaparken Akşam ezanları okunurdu tam 24 Abdest alup önce kıldım namazı Hakka ittim istiğrafla niyâzı Bilir miyim yazılmıştır anlıma Şakiler eliyle kanlı bir yazı 25 Soyundum üstümde bir don bir gömlek Serdim iki peykeye iki döşek İdâre kandili yanar köşede Cuma gecesiydi şebi mübârek 26 Aradan kim bilir kaç saat geçmiş Fırsatı kollayan zamanı seçmiş Kapuyu vurdular çabuk aç çabuk Babanı getirdik dünyadan göçmüş 27 Fırladım döşekden divâne gibi Kapuyu açınca sardılar beni Birisi ağzımı tıkadı heman Atarak boynuma kol kemendini 28 Cehennem kütüğü ehremen cellâd Şeytânı racime olmuşlar üstad Yüzleri kap kara gözleri kanlı Ne mümkün pençei kahrinde feryâd 29 Bilemem ne kadar sürdü işkence Kıydılar ben gibi bir güzel gence Perişan bulmuştur al kan içinde Babalığım seher vakti gelince 30 Uryan yatar idi ciğerpâresi Vücudumda onbeş bıcak yâresi Hayat ramak hâlinde cilveli Hudâ Henüz vermemişdim ben son nefesi 31 Eşkâlini târif ettim kürdlerin Hem naklettim bana söylediklerin Didim kurbanıyım bir iftiranın İntikamı alınsın bu kederin 32 Ustam Numan Ağa döğünsün dursun O gece ruh teslim etti bu Mahzun Cümle Gedikpaşa halkı ayakda Mâceramız göz yaşıyle okunsun 33 Başımda toplanmış arkadaş akran Hepsinin dilinde bir âhı hicran Hâfız efendiler dahi gelmişler Savti âlâ ile okunur Kur’an 34 İmam didi dinleyin ey cemâet Bu civan şehiddir gasle ne hâcet Hûni şehâdetle tekfin idelim (silik, okunamadı) 35 (silik, okunamadı) (silik, okunamadı) Üçyüz nefer idi tulumbacılar Bir o kadar kahveciler berberan 36 Yollarda tabutun gören ağlardı Canilere kin ve lânet çağlardı Mâsum şehid oğlum gider diyerek Babalığım yüreğini dağlardı 37 - 50 Bu on dört kıta tamamen yok olmuştur, güçlükle ve karine ile okunabilmiş bazı mısrâlar : İndirildi konağın hep camları ............................................................................ Sinop Zındanında vuruldu zincir ............................................................................ Paşa kızı dahi öldü veremden ............................................................................ Selviler altında kabir komşusu ............................................................................ Bibl.: Vâsıf Hiç, Not; Âşık Râzinin defteri. Mahzun Bahâeddin (Resim: Sabiha Bozcalı)
Theme
Person
Contributor
Sabiha Bozcalı
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM040146
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Contributor
Sabiha Bozcalı
Description
Volume 4, pages 1827-1830
Note
Image: volume 4, page 1828
Theme
Person
Contributor
Sabiha Bozcalı
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
In collaboration with  
Rights Statement
Cookie Policy
LPPD