Ressam ve karikatürist; hayatı hakkında hiçbir bilgi edinilemedi; İstanbul ve dolayısiyle Türkiye matbuatında ilk karikatür neşreden sanatkârdır. Eski Karagöz mizah gazetesinde kuruluşu tarihinden çalışmağa başlamıştır. “Yeni Kitab” da Baha Bey hakkında çıkan dört sahifelik bir yazıda da hal tercemesine dâir maalesef tek satır yoktur. Buraya bu yazıdan bir parça alıyoruz: “Mazideki hayatımızı ressam Baha Beyden daha güzel tasvir edecek bir ressamımız yoktur. Meselâ görücülerin karşısına çıkan bir genç kızı göz önüne getirelim.. Baha Beyin kalemi ile bu sahne o kadar canlanır ki genç kızın mahcubiyetinden süzülen gözleri, ürkek hareketleri, görücülerin ufak bir tenkid noktası bulmak için kızcağızın üzerine yiyecek gibi saplanan gözleri, zamanın haleti ruhiyesini mükemmelen canlandırır. Eski tandırbaşı âlemleri, boza meclisleri, aile sohbetleri, mahalle kavgaları, vaaz dinleyen kadınlar, orta oyunları, sünnet cemiyetleri... Velhasıl mazideki bütün hayatımız, Baha Beyin kaleminde fırçasında aynı kudretle canlaır. Bu kudreti onun yaşadığı temiz aile muhitinde aramalıdır. Sanatkâr temiz ve samimî bir Türk muhitinde yetişmiştir”. Bu yazı, saatkârın kanotiye şapka ile bir portresi, Kur’an okuyan hoca efendi, ney çalan mevlevî ve dilenci isimlerinde üç deseni ve hokkabaz Çiçekçi oğlu, gö...

Ressam ve karikatürist; hayatı hakkında hiçbir bilgi edinilemedi; İstanbul ve dolayısiyle Türkiye matbuatında ilk karikatür neşreden sanatkârdır. Eski Karagöz mizah gazetesinde kuruluşu tarihinden çalışmağa başlamıştır. “Yeni Kitab” da Baha Bey hakkında çıkan dört sahifelik bir yazıda da hal tercemesine dâir maalesef tek satır yoktur. Buraya bu yazıdan bir parça alıyoruz: “Mazideki hayatımızı ressam Baha Beyden daha güzel tasvir edecek bir ressamımız yoktur. Meselâ görücülerin karşısına çıkan bir genç kızı göz önüne getirelim.. Baha Beyin kalemi ile bu sahne o kadar canlanır ki genç kızın mahcubiyetinden süzülen gözleri, ürkek hareketleri, görücülerin ufak bir tenkid noktası bulmak için kızcağızın üzerine yiyecek gibi saplanan gözleri, zamanın haleti ruhiyesini mükemmelen canlandırır. Eski tandırbaşı âlemleri, boza meclisleri, aile sohbetleri, mahalle kavgaları, vaaz dinleyen kadınlar, orta oyunları, sünnet cemiyetleri... Velhasıl mazideki bütün hayatımız, Baha Beyin kaleminde fırçasında aynı kudretle canlaır. Bu kudreti onun yaşadığı temiz aile muhitinde aramalıdır. Sanatkâr temiz ve samimî bir Türk muhitinde yetişmiştir”. Bu yazı, saatkârın kanotiye şapka ile bir portresi, Kur’an okuyan hoca efendi, ney çalan mevlevî ve dilenci isimlerinde üç deseni ve hokkabaz Çiçekçi oğlu, görücülere çıkmış genç kız, bir mahalle kavgası isminde üç kompozisyonu ile tezyin edilmiştir. Bunlar, Baha Beyin kuvvetli bir desinatör olduğunu hakkı ile göstermektedir. Şurasını da ehemmiyetle tespit etmek isteriz ki, Baha Beyin yaptığı işi bugün devam ettirmek isteyen bir acemi zât görülmektedir; fakat bu soğuk şeyler ne desen bakımından ve ne de ruh bakımından bu sanatkârların eserleriyle ölçülemez; bu soğuk ve çirkin şeyler maziyi tehzile kaçan ve bir türlü dalâletten kurtulamayan bir kalemin mahsulüdür ve öyle zannederiz ki, zevki selimden mahrum ve sanat kültürü olmıyan ayak takımını güldürmektedir. Baha Beyin hüneri, eserlerini güldürmek için yapmayışında idi.