Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
BAĞLARBAŞI
Şehri şehiri İstanbulun misilsiz bir sayfiyesi itlâkına bihakkin sezâ olan câzip köşelerinden biri de Bağlarbaşı’dır. Beş yolun kavşağındaki bu ferahfeza yer, şark, şimal, cenubişarki ve cenubi garbî rüzgârlarına hâkim olarak çullanan ve Çamlıcadan yol alan şimalişarkî rüzgârının tesiriyle bazı anlarda öyle bir hal alır ki adamı uçuracak tabirine ilâveten yükü ile beraber deveyi de alıp götürecek bir sertlikle eser. Fakat öyle lâtif estiği demler de olur ki tatlı tatlı yüzünü yaladıkça güya bir bardak su; Küçükçamlıca, Ömerefendi korusu, Şeker kaya, Müftükuyusu, Hanımnine, Kısıklı, Feryalhanım, Sarayınsuyu, Tomrukağa, Mehmetağa, Kirazlı, Tantavi Çiftliği, Dudulluda Âdile Sultan Suyu, Taşdelen, Elmalı, Defneli, Göztepe, Karakulak, Sırmakeş, Kılınçlı, Soğanlık, Yakacık, Ayazma, Kayışdağı sularından içiliyormuş gibi vücudunun bütün damarlarına iliklerine yayıldığını hissettirerek âdeta insanı gaşyeder. Meşrutiyetin ilânına kadar Çiftlik gazinosu namı ile maruf gazinoya oldukça değerli kimseler gelir, bilârdo ve tavla oyunları ve tatlı sohbetleri ile hoş vakitler geçirirlerdi. Gazino ittisalindeki Besim Ömer Paşanın köşkü yanındaki Artaki’nin gazinosu da hemen hemen onunla hemayarca idi. Şimdi Artaki’nin gazinosu yok olmuş, çiftlik gazinosu da önünde hayvan pazarı kurulması itibariyl...
⇓ Read more...
Şehri şehiri İstanbulun misilsiz bir sayfiyesi itlâkına bihakkin sezâ olan câzip köşelerinden biri de Bağlarbaşı’dır. Beş yolun kavşağındaki bu ferahfeza yer, şark, şimal, cenubişarki ve cenubi garbî rüzgârlarına hâkim olarak çullanan ve Çamlıcadan yol alan şimalişarkî rüzgârının tesiriyle bazı anlarda öyle bir hal alır ki adamı uçuracak tabirine ilâveten yükü ile beraber deveyi de alıp götürecek bir sertlikle eser. Fakat öyle lâtif estiği demler de olur ki tatlı tatlı yüzünü yaladıkça güya bir bardak su; Küçükçamlıca, Ömerefendi korusu, Şeker kaya, Müftükuyusu, Hanımnine, Kısıklı, Feryalhanım, Sarayınsuyu, Tomrukağa, Mehmetağa, Kirazlı, Tantavi Çiftliği, Dudulluda Âdile Sultan Suyu, Taşdelen, Elmalı, Defneli, Göztepe, Karakulak, Sırmakeş, Kılınçlı, Soğanlık, Yakacık, Ayazma, Kayışdağı sularından içiliyormuş gibi vücudunun bütün damarlarına iliklerine yayıldığını hissettirerek âdeta insanı gaşyeder. Meşrutiyetin ilânına kadar Çiftlik gazinosu namı ile maruf gazinoya oldukça değerli kimseler gelir, bilârdo ve tavla oyunları ve tatlı sohbetleri ile hoş vakitler geçirirlerdi. Gazino ittisalindeki Besim Ömer Paşanın köşkü yanındaki Artaki’nin gazinosu da hemen hemen onunla hemayarca idi. Şimdi Artaki’nin gazinosu yok olmuş, çiftlik gazinosu da önünde hayvan pazarı kurulması itibariyle köylerden inen odun ve kömür arabaları ile dolarak bu bakımdan kesbi şöhret etmiştir ki şimdiki şekli, hava bulunur ama odun, kömür her zaman her yerde bulunmaz darbı meselince evvelki şekline geçim cihetinden ihtiyaç nisbetinde teveffuk etmiştir Bağlarbaşı hakikaten Bağlarbaşı idi. O devrin maruf bağları o noktadan başlar, Altunî zadenin, Sultan Kethüdası Behiç Beyin, Esvabî Saffet Beyin, Seniye Sultanın, şimdi Verem Paviyonları ile sıralanan Valdebağının, Tantavî zade Halid Beyin, Yusuf Paşanın, Deli Fuat Paşanın, Asaf Paşanın, Ekmekçibaşının, Saatçibaşının, Memduh Paşanın, Tunusluların, Nafiz Paşanın, Şeyhülislâmın, Kurd İsmail Paşanın, Rauf Paşanın, Şevket Paşanın, son Halife Abdülmecit, Yusuf İzzeddin ve Şevket Efendilerin, Ahmet Ratip Paşanın, Kirişçi İbrahim’in, Bağcılar Kâhyası Ömer Pehlivanın, Hünkâr İmamının, Suphi Paşanın, Ethem Pehlivanın, İsmail Pehlivanın, Serasker Rıza Paşanın, Bodrumî Şeyhülislâmın, Serhafiye Ahmed Paşanın ve daha hatır ve hayale gelmiyen, bilinmeyen zevatın bağları ve Ömer Efendi Korusu karşısında Beylikbağı vardı ki her birinde çavuş, nurgâr, keçi memesi, müşküle, balbal, erenköy siyahı, çobançavuşu, parmak üzümü, altıntaş üzümü en iyisi Rumelinde yetişir yapıncak üzümleri bulunurdu.
Bağlarbaşının üstüne şöyle böyle şiirler ve mâniler de söylenmiştir. Çocukluğumda işitip hâfızamda kalan semaîyi aynen yazıyorum :
Yıkılsın ol sitemkârım varup ağyara yâr olsun
Anı terkeyledim gayri diler kâru zarar olsun
Ki tab’ı tab’ıma uygun bıçkın bir gül’izar olsun
Cefâkâr olmasın lâkin (?...)
Bu yaz Bağlarbaşı zevketmeğe hergün karar olsun
A zalim semtine varmam isterse nevbahar olsun
Selâmsızdan alam işret idem ol yâr ile ülfet
Nesîmi sui istihza ne lâzm bir takım hey’et
Bu yaz ben eyledim niyyet sözümden dönmezim elbet
Türabı Âsitâneye kadem basmam sana nisbet
Bu yaz Bağlarbaşı zevketmeğe hergün karar olsun
A zalim semtine varmam isterse nevbahar olsun
Bulunur kendime mâşuk bulunmaz sana hiç âşık
Bulunursun beyim amma bulunmaz ben gibi Sâdık
Konuşduğun bütün dostlar bağı hüsnüne sâdık
Mübarek eylesin Mevlâ kabul etmem seni artık
Bu yaz bağlarbaşı zevketmeğe hergün karar olsun
A zalim semtine varmam isterse nevbahar olsun.
Bağlarbaşı için bir de mâni işidirdim ki el’an orada burada söyliyenler vardır:
Adam aman bağlar başı...
Ayna mıdır cemâlin her gören bağlar başı
Sana gelir güzeller, sende ne var Bağlarbaşı...
Ben derim ki :
Adam aman Bağlar başı...
Güzellerin mecmaı sefâdâr Bağlarbaşı
Bu mecma’da âşıkan güzele bağlar başı
Eş’arında “Berki” mahlasını kullanan Doğancılarlı Gözlüklü Nureddin Beyin de Bağlarbaşı üzerine bir semaisi vardır :
Geçen Bağlarbaşı semtinde ben bir hûbteri gördüm
Gezüb nâz ü edâ eyler o çeşmi anberi gördüm
Kuzum pâluzeveş titrer kararmış başleri gördüm
Kızarmış ruhleri gülveş açılmış peykleri gördüm
Bulunmaz hüsnüne akran ömrümde bir perî gördüm
Cihanı pür ziya eyler cemali enveri gördüm
Kusurum var disem câiz cemâlin hüsnün övmekte
Okumuş cilve naz dersin o daim beni üzmekte
Nice bin zahmetim vardır anı bir lâhza görmekte
Acınır hale duş oldum o şûhu ben ki sevmekte
Bulunmaz hüsnüne akran ömrümde bir perî gördüm
Cihanı pür ziya eyler cemali enveri gördüm
Beni berki hazan âsâ sararttı ol saçı leylâ
Görünce ayda bir kerre nola ol didesi şehlâ
Gice gündüz figan itmekteyim gün görmedim asla
Anınçün çekdiği alâmı Berki eyledi imlâ
Bulunmaz hüsnüne akran ömrümde bir perî gördüm
Cihanı pür ziya eyler cemali enveri gördüm.
Bağlarbaşı, mahallelerden ayrılıp sayfiyelere giden yol olduğundan Bağlarbaşı namını almıştır. Şimdiki Suadiyeler bilmem hangi plâjlar olmadığından Kadıköyünün Papasın Bağı, Kurbağalıdere, Fikirtepesi, Fenerbahçe, Çiftehavuzlar, Caddebostanı hattâ ve hattâ Papasınbağının ilerisindeki Ömerefendi Çeşmesi bile namazgâhındaki sedde leziz kahve pişirilen bir aramgâh idiyse de Bağlarbaşından ilerliyen tepelerin ab-ı havası çâr aktarı cihanda maruf olduğu musaddak ve müsellemdir. Âşık bir semai nakaratında:
Fener bağı, Kayış dağı, Caddebostan gel gör
Niçin inkâr edersin âşıkın in’amını nankör
demişse de biz “Ne bülbül var ne gül açtı, virandır Üsküdar şimdi” diyebiliriz. Bir divanda da :
Âşıkın gülzarı vechi sevgili dildarı yâr
Meskenim şimdi civanım Üsküdar ettin beni
dediği gibi Bağlarbaşı hakkındaki malûmatım bundan ibarettir. O zamanlar Üsküdar İstanbulun sayfiyesi idi, şimdi bilemem ve göremem nereleridir.
Vâsıf Hiç
Bağlarbaşının en revnaklı devri, Ondokuzuncu Asırdır; bu asrın rind ve külhani meşreb şairi Beşiktaşlı Gedai, iki nefîs semaîsinde Bağlarbaşı âlemlerini tasvir etmiştir:
Semai
Meded âh itmenin ey bülbüli şeydâ var vakti
Açar gül goncesin elbet gelince nevbahar vakti
Olur râhi çemende ayşü nûşun iştihar vakti
Düşer ol semti yâre gün olur bir rehgüzar vakti
Ne cünbüşler olur Bağlarbaşında gülizar vakti
Hele evvel bahar olsun da gelsün Üsküdar vakti.
Bezimde mey sunar ol sâkii nevreste hûb gülrû
Sürâhiler olur sâfi şerâbı bezmile memlû
Çeker mestâneler sermest olub bir nâlei yâhû
Çıkar bir bir temâşâya çeker üftâdeler arzû
Ne cünbüşler olur Bağlarbaşında gülizar vakti
Hele evvel bahar olsun da gelsin Üsküdar vakti
Tutaydım bir kayık ben de Yemişten yâre ahdolsun
Görenler seyrine koşsun bütün deryâ yüzü dolsun
Yeter zenciri mihnetten dili divâne kurtulsun
İrişsin Üsküdarın mevsimi ahdim yerin bulsun
Ne cünbüşler olur Bağlarbaşında gülizar vakti
Hele evvel bahar olsun da gelsün Üsküdar vakti
Semaî
Açıl ey goncafem ruhsâri âlin lâlezâr olsun
Dağılsın sünbüli keysûların faslı bahar olsun
Visâlin bülbüli şûrîdeye dârü diyar olsun
Görüp gülşende güller verdi hüsnün şermsâr olsun
Sana Bağlarbaşı mesken bana hicrin medar olsun
Bu yaz ey servi kaamet öz makamın Üsküdar olsun
Bulunmaz şivekârım sen gibi âlemde bir dilber
Hicâb eyler cemâlin görmeğe gülşende gülterler
Bütün şûridediller bâbı hüsnünün seyrini ister
Salın Bağlarbaşında servi kaddin kametin göster
Sana Bağlarbaşı mesken bana hicrin medar olsun
Bu yaz ey servi kaamet öz makamın Üsküdar olsun
Sana ihsanı Hakdır bu güzellik çok küçük yaşta
Aman bil kadrini ger mürgi devlet var iken başta
Gedâi âşıkın gönlü gözü hep sen kalem kaşta
Heman leylü nehar kan ağlasun varsın Beşiktaşta
Sana Bağlarbaşı mesken bana hicrin medar olsun
Bu yaz ey servi kaamet öz makamın Üsküdar olsun
Theme
Location
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM040135
Theme
Location
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 4, pages 1817-1819
Theme
Location
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.