Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BAĞDAD KÖŞKÜ
Onyedinci Asrın ilk yarısının plân, terkib ve tezyin cihetlerinden nev’i şahsına münhasır baş eseridir; Topkapu Sarayının dördüncü avlusunda Şimşirlik ve İncirlik bağçelerinin birleştiği noktada, bir sed üstüne tac gibi kondurulmuştur.
Daha evvelki devirlerin İncili Köşk ve Sultan Bayazıd Köşkü gibi yapıları zamanımıza kadar intikal edememiş; daha sonrakilerden pek çoğu da Sarayburnundan geçen demiryolunun, bir kısmı da ateşle zamanın kurbanı olmuş, Toukapu Sarayının otuz köşkünden devrimize beş tanesi kalabilmiştir. Bu bakımdan da büyük bir ehemmiyet kazanan bu köşk, isminden anlaşılacağı üzere, Bağdadın ikinci fethi hâtırası olarak Dördüncü Sultan Murad tarafından yaptırılmıştır. Sultan Murad, daha evvel yaptırdığı Revan, Emirgân ve Kandilli köşkleri ile, kısa ve dağdağalı saltanatında, münferid kasır mimarisinin başlıca kahramanlarından biri olmuştur. Bağdad kasrını yaptırırken de çok özenmiş, emsalsiz bir terkib ve plân eseri ve çok müzeyyen bir dekor istemiş, zamanın ince san’at zevki de pâdişahın arzusuna bu harika yapı ile mukabele etmiştir.
Bu kadar arzu ve emele rağmen Dördüncü Sultan Murada Bağdad Köşkünde dileği gibi zevkü safâ sürememiştir. Vak’anüvis Naîmâ anlatır: Sultan Murad bâzı kitabelere altın yazı ile âyâtı kur’aniyye yazılmasını emretmiş.. devrin tanınmış hat...
⇓ Devamını okuyunuz...
Onyedinci Asrın ilk yarısının plân, terkib ve tezyin cihetlerinden nev’i şahsına münhasır baş eseridir; Topkapu Sarayının dördüncü avlusunda Şimşirlik ve İncirlik bağçelerinin birleştiği noktada, bir sed üstüne tac gibi kondurulmuştur.
Daha evvelki devirlerin İncili Köşk ve Sultan Bayazıd Köşkü gibi yapıları zamanımıza kadar intikal edememiş; daha sonrakilerden pek çoğu da Sarayburnundan geçen demiryolunun, bir kısmı da ateşle zamanın kurbanı olmuş, Toukapu Sarayının otuz köşkünden devrimize beş tanesi kalabilmiştir. Bu bakımdan da büyük bir ehemmiyet kazanan bu köşk, isminden anlaşılacağı üzere, Bağdadın ikinci fethi hâtırası olarak Dördüncü Sultan Murad tarafından yaptırılmıştır. Sultan Murad, daha evvel yaptırdığı Revan, Emirgân ve Kandilli köşkleri ile, kısa ve dağdağalı saltanatında, münferid kasır mimarisinin başlıca kahramanlarından biri olmuştur. Bağdad kasrını yaptırırken de çok özenmiş, emsalsiz bir terkib ve plân eseri ve çok müzeyyen bir dekor istemiş, zamanın ince san’at zevki de pâdişahın arzusuna bu harika yapı ile mukabele etmiştir.
Bu kadar arzu ve emele rağmen Dördüncü Sultan Murada Bağdad Köşkünde dileği gibi zevkü safâ sürememiştir. Vak’anüvis Naîmâ anlatır: Sultan Murad bâzı kitabelere altın yazı ile âyâtı kur’aniyye yazılmasını emretmiş.. devrin tanınmış hattatlarından Tophaneli Mahmud Çelebi “.. ezyerfeu ibrahimül kavâid..” âyetini yazmış.. fakat medlûlüden teşe’üm edilmiş.. ve filhakika az sonra da Sultan Muradın vefatı vuku bulmuş...
Bu altın yaldızlı yazılar bugün köşkde görülmediğine göre bânisi olan pâdişahın ölümü ile geri kalmış olacaktır. Vak’anüvisin naklettiği fıkra köşkün tamamlanma tarihini vermesi bakımından mühimdir ki Hicrî 1049 ve Milâdî 1639 yılına rastlar.
Lâle Bağçesinin garbındaki sofanın müntehasında yerden 7 metre yükseklikte yapılmış kalın kemerler üstünde ve 22 mermer sütunun teşkil ettiği geniş saçaklı bir revak ortasında yükselen bu dilrübâ köşkün plânı, dört tarafında çıkıntılar olan bir sekiz köşedir. Sekiz köşenin üstünü zarif bir fenerle süslü kubbe, yanları ve revakları da geniş bir çatı örtmektedir. Sekiz köşe plânın cenubi şarkî köşesinde, esas salonla doğru muvasalası olmayan, dışdan kapulu ufak bir oda ve bir ayakyolu ilâve olunmuştur. Bu ilâve dahilden hiç fark edilmediği gibi revak da o cihette kesilmiştir. Sekiz köşe plânın içte kalan dılılarının üçüne konmuş, dördüncüsünü haricen ilâve edilen oda, dahilen de muhteşem bir pirinç ocak işgal etmiştir. Çıkma kısımlarında altlı üstlü 32 pencere varsa da bunlardan dördü ilâve oda ve ayakyolu ile körletilmiştir. Kahve ocağı olarak kullanılan bu odada da altlı üstlü 6 pencere vardır.
Revakın 22 mermer sütunu, kaidesiz olarak birer pirinç çenberle taban taşına oturur. Başlıkları baklavalı, kemerler mütenaviben beyaz mermer ve kırmızı Hereke müsellesleri gömme kurslarla süslenmiştir. Sütun aralarında oyma mermer şebekeler ve şimal cephesinde de konsollar üstünde iki geniş balkon vardır. Saçak tavanı dört köşe, revak tavanı sekizli yıldız ve altı köşe teşkil eden çıtalarla teşkil edilmiştir. Odanın cepheleri zeminden kapu irtifaına kadar muhtelif renklerde taşlarla, tenazur ve intizama ehemmiyet vermeden kaplanmıştır. Cenub tarafında daha ziyade geniş mermer çerçeveler ortasına muhtelif kırmızı taş levhalar konduğu halde şimal cephesi dar beyaz şeridler ortasında yeşil levhalarla kaplanmış ve bu mühmel imiş gibi görünen âhenk câzib ve sıcak bir tesir yaratmıştır.
Kapu söve ve kemerlerin dört tanesi silmeli beyaz mermerden, esas kapu söve ve kemeri kenedli yeşil ve beyaz taşlarla yapılmıştı. Pencere söveleri de mermerdendir. Kapı seviyesinden itibaren üst kısım, nar çiçeği ve enginar yapraklı çiçekleri ile Onyedinci Asrın en iyi nümuneleri olan beyaz zemin üzerine firuze ve lâcivert çinilerle kaplanmıştır. Bu çinilerin şimal cephesindekiler hava tesiriyle epey hasar görmüş v ekarışık bir şekilde tamir edilmiştir. Çıkıntıların köşelerine balık pulu şeklinde tezyinatlı ince kum saati konmuştur.
Üst pencereler devrinin şekillerini muhfaza eden elvan alçı pencerelerdir; renkler az ve ölgün ve şekiller geniş tutulmuştur. Alt pencere parmaklıkları sekiz köşe yıldız ve müseddes şeklinde ve pirinçtendir; ki bu resim köşede pek çok tekrarlanmıştır. Revak döşemesi esmer kayağan taşından ihmalkârâne yapılmıştır.
Epey karışık ve müşkül bir plânı böylece hal edip son derece uygun nisebetler bulunmuş ve yakından da uzaktan da bakılsa bütün benliği sarsan tesir yarıtılmış olan bu köşkün haricini ve etrafını gezip kapusundan içeriye ayak atan insan ne tarafa bakacağını tâyinde şaşırır, sıcak bir ihtişam içinde mest olur.
Kubbeye, nar çiçeği renkli zemin üstüne, beyaz nar çiçekleri ve nerkisler, kabartma malkâri usulü ile, kesif ve sıvama resmolunmuş, yer yer yaldızlı nar çiçekleri serpiştirilmiştir. Göbek zemini mavi, etraf suyu yeşil çiçeklerle, etek ise enginar çiçeği bir sıra yeşil yaprakla süslenmiştir. Yan tavanlar, kutranî taksimat birisi sarf yaldız, birisi yaldızlı mavi olmak üzere serâpâ müzehheptir.
Kubbe kasnağından aşağısı ise kemer ve duvarlar, serâpâ, cebhedekiler cinsinden çinilerle süslüdür ve mermer pencere söveleri üstünde besmele ve “Âyetülkürsî” den sonra “.. lâ ikrâhe fiddîn..” âyeti celilesi ve diğer âyâtı kur’aniye, yine çini ile, beyaz olarak yazılmıştır. Çıkıntıları yanlarında ikişerden 8 höcre ve kapuların yanında ikişerden 6 dolab vardır. Höcrelerin içi Onbeşinci Asrın sarı, mavi ve yeşilli nefîs çinileri ile kaplanmıştır. Bu çinilerin renkleri duvarları kaplayan mavi beyaz çinilerle, tam zıddiyet halinde, fevkalâde câzib düşmüştür. Bütün ahşab aksam, pencere, kapu ve dolab kanatları ve höcrelerin Bursa kameri raf yüzleri sedef ve altın yaldız zemin üstüne bağa kaplıdır. Kapuların dış yüzlerindekiler, bir danesi müstesna, epey bozulmuştur.
Köşkün şimali garbî duvarında muhteşem bir pirinç ocak vardır. Tâ kubbe eteğine varan pirinç ayna üstüne pirinç çıtalarla kitâbe ve silmeler tertib edilmiş, külâhi kitâbelerden aşağı doğru süzülerek inmiştir. Yaşmağın tâcı oyma pirinç kafesidir ve alt kısmı da pirinç hatâî bir geçme ile süslenmiştir. Ocağın kurşun kaplı ve gayet sivri külâhlı taşdan bir bacası vardır.
Kubbeden aşağı altın yaldızlı kafes ile süslü kırmızı zemini bir top sallanır.
Pencere içleri renkli mermer mozayik şeklinde işlenmiş; kapu tabanları ise mermer levha oyularak içine gömülen müseddes ve yıldızlarla tezyin edilmiştir. Kapu tavanları mozayik, yanları ise çini le kaplıdır. Çıkıntıların şekilli döşemelerinde oldukça güzel işlemeli minderler ve pencerelerde işlemeli perdeler bulunmaktadır.
Salonun ortasındaki gümüş mangalın Fransa kıralı Ondördüncü Louis’nin hediyesi olduğu rivayet edilir.
Küçük kahve ocağının duvarları da serâpâ çini ile kaplıdır. Cebhe tarafındakiler büyük salondakinin aynı olduğu halde üç duvarın alt kısımlarındakilerde soluk kırmızı renk de görülmektedir; bu, Onyedinci Asırda artık son kırmızı tecrübesidir denilebilir.
Sayvanın şark tarafında bir mermer ayakyolu, ve önünde kakma yaprakları hâvi müzeyyen ayna taşı ve müzeyyen dört köşe teknesi ile çift bir musluk vardır.
Binada tarih yoktur, esas kapu ve küçük kapusunun kemer üstlerinde mermer üzerine yaldızla şu beyit yazılıdır:
Küşâde bâd be devlet hamişe in dergâh
Bihakki eşhedü enlâ ilâhe illallah
Bu muallâ köşkün Boğaza ve limana olan manzarası doyulmıyacak kadar güzel olduğunda hiç tereddüd edilemez ise de çinileri muhafaza için epey zaman evvel konmak mecburiyetinde kalınan taksimatlı ve altı saç tablalı demir camekânlar içeriden bu dilküşa manzaranın görülmesine engel olmaktadır, dışarıdan da binanın zarafetini bozmaktadır. Camekânlar revak kemerlerinin ortasına ve hemen mermer şebeklere bitişik konmuştur.
Bursa, İkinci Sultan Hamidin şark cephesine yaptırdığı ve Ramazanlarda gelip istirahat ettiği ahşab cameânların kötü manzarasını ilâve etmek lazımdır; ki ilk fırsatta kaldırılması gerektir.
Ekrem Hakkı Ayverdi
Kalemi sağlam ihtisasa dayanan kıymetli dost ve âlicenab kalem arkadaşı Ekrem Hakki Ayverdinin yukarıdaki makalesine İstanbul Ansiklopedisi şu küçük notları ilâve eder; Ahmed Refik Bey merhum, bir makalesinde vesika göstermeden “Bağdad Köşkünü inşa eden o devrin mimarbaşısı Hasan Ağa’dır” diyor.
Bağdad Köşkünün tarihinde en mühim vak’a Lâle Devrini kapayan kanlı ihtilâlin hamam dellâklığından gelme sergerdesi Patrona Halil ile ayakdaşlarının bu köşkde dâvet edildikleri bir toplantıdan yakalarına yapışılarak kaldırılması ve hazır bulunan cellâdlara oracıkta teslim edilmiştir. (B.: Halil Patrona).
İstanbul Ansiklopedisi, 1950 de Bağdad köşkünün plânını ve makta resimlerini veren Topkapu Sarayı Müzesinin o tarihdeki Müdürü muhterem Tahsin Öze E. H. Ayverdinin ve R. E. Koçunun şükranlarını bilhassa kaydeder.
Bağdad Köşkü, havuzlu taşlıkdan görünüşü
(Resim: Reşad Sevinçsoy)
Bağdat Köşkü, aşağı bağçeden görüşünü
(Resim: Reşad Sevinçsoy)
Bağdad Köşkünde ocak
(Resim: Sabiha Bozcalı)
Bağdad Köşkü
(Kesit resim: Mimar Vedat Bey)
Bağdad Köşkü
(Kesit resim: Mimar Vedat Bey)
Bağdad Köşkü
(Plân: Merhum Mimar Vedad Bey)
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Reşad Sevinçsoy, Sabiha Bozcalı, Mimar Vedat Bey, Mimar Vedad Bey
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Ekrem Hakkı Ayverdi
Kod
IAM040121
Tema
Yapı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Reşad Sevinçsoy, Sabiha Bozcalı, Mimar Vedat Bey, Mimar Vedad Bey
Tanım
Cilt 4, sayfalar 1804-1808
Not
Görsel: cilt 4, sayfalar 1804, 1805, 1806, 1807
Bakınız Notu
B.: Halil Patrona
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Reşad Sevinçsoy, Sabiha Bozcalı, Mimar Vedat Bey, Mimar Vedad Bey
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.