Alemdar Mustafa Paşa sadaretinde H. 1223 (M. 1808), İstıranca taraflarındaki köyler halkından zengin oldukları rivayet edilen iki adamı haydutlar yakalar, soyduktan sonra mal taleb ederek birini işkence ile katlederler, ihtiyar olan diğerinin de bir ayağını keserek rehine gibi alıp götürürler; o civarda hayli şenaat icra ederler. Ayağını kestikleri ihtiyarın kardeşi İstanbula gelip diktatör sadırazama şikâyette bulunur, Alemdar Paşa da Boğaz nazırı Uzun Hacı Ali Ağaya haydutların yakalanmasını emreder, Nazır Ağa bölükbaşılarını göndererek İstıranca dağını muhasara ettirir ve sürgün avı gibi kuş uçurmayıp üç haydut ile ayağı kesilen köylüyü bir vadide kıstırır. Şiddetli bir müsademe ile haydutlardan birini ölü ikisini diri yakalarlar; bir kelle ile iki haydutu sadırâzamın huzuruna arzederler. Paşa, ihtiyar köylüye: “Ayağını kesen hangisi?” diye sorar, o da haydutlardan birin göstererek: “Bu idi!” der. Bunun üzerine paşa dâvacılara: İşte hasmınız! varın hakkından gelin!..” dedikten sonra diğerinin Balıkpazarında katledilmek üzere cellâde verilmesini emreder. Fakat, cezanın dâvacı tarafından takdir ve tatbiki o zamana kadar görülmemiş olduğundan her iki haydut da Balıkpazarında idam edilmek üzere cellâda verilir. Mahkûmlar, elleri bağlı cellâd ve yamakları nezaretinde siyaset yerine...

Alemdar Mustafa Paşa sadaretinde H. 1223 (M. 1808), İstıranca taraflarındaki köyler halkından zengin oldukları rivayet edilen iki adamı haydutlar yakalar, soyduktan sonra mal taleb ederek birini işkence ile katlederler, ihtiyar olan diğerinin de bir ayağını keserek rehine gibi alıp götürürler; o civarda hayli şenaat icra ederler. Ayağını kestikleri ihtiyarın kardeşi İstanbula gelip diktatör sadırazama şikâyette bulunur, Alemdar Paşa da Boğaz nazırı Uzun Hacı Ali Ağaya haydutların yakalanmasını emreder, Nazır Ağa bölükbaşılarını göndererek İstıranca dağını muhasara ettirir ve sürgün avı gibi kuş uçurmayıp üç haydut ile ayağı kesilen köylüyü bir vadide kıstırır. Şiddetli bir müsademe ile haydutlardan birini ölü ikisini diri yakalarlar; bir kelle ile iki haydutu sadırâzamın huzuruna arzederler. Paşa, ihtiyar köylüye: “Ayağını kesen hangisi?” diye sorar, o da haydutlardan birin göstererek: “Bu idi!” der. Bunun üzerine paşa dâvacılara: İşte hasmınız! varın hakkından gelin!..” dedikten sonra diğerinin Balıkpazarında katledilmek üzere cellâde verilmesini emreder. Fakat, cezanın dâvacı tarafından takdir ve tatbiki o zamana kadar görülmemiş olduğundan her iki haydut da Balıkpazarında idam edilmek üzere cellâda verilir. Mahkûmlar, elleri bağlı cellâd ve yamakları nezaretinde siyaset yerine götürülürken kafilenin peşine takılan dâvacı kardeşlerden ayağı kesilen ihtiyar Bağçekapusunda haydutlardan ayağının kaatilini arkasından yakalayıp: — Bre bunu nereye götürüyorsun?! diye cellâdın satırına sarılır. Cellâd köylüyü azarlayıp satırını vermeyince köylü cellâda: — Bre mel’un! Sadırâzam efendimiz işte hasmınız, varın hakkında gelin diye bunun kârını bana sipariş etti diye bağırır ve hemen bir bakkal dükkânına dalarak eline geçirdiği kocaman bir bıçakla ayağını kesen haydudu orada, halkın gözü önünde parça parça edip boğazlar. Dâvacı köylüler intikamlarını alırken cellâtlar öbür haydudu ırgat pazarına götürüp katlederler. Bibl : Câbî Said Vekayinâmesi.