Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
BADANA, BADANACILAR
Dilimize italyancadan girmiş bir kelimedir; aslında beyazlatmak için duvarlara sürülen sulu kireç veya mermer tozudur; fakat bu sulu kirece veya mermer tozuna muhtelif boyalar katılarak renkli badana da yapılmaktadır. Mecazen içine ehemmiyet vermeyip dışını süsleme, yalnızlama mânasına da kullanılır.
Badana, Tanzimattan sonra, Büyükşehirde âdeta İmparatorluğun hâli pürmelâlini ifade eder olmuş; tarihî kıymeti haiz eserlerin tamirinde restorasyona gidilmeyip içi ve dışı badanalanmakla iktifa edilmiş, hattâ, garibi ve hazini, binaların içinde birçok kıymetli kalem işleri, dışlarında da taşı ve tuğlası beyaz ve çiy bir kireç tabakasiyle örtülmüştür. İstanbul’da, badananın en gülünç tatbiki Onyedinci Asır ortalarında olmuştur. Girid cengi içinde Venedikliler Bozcaada ve Limni’yi işgal ederek Çanakkale Boğazını kapamışlar, hattâ boğazı zorlıyarak geçmeğe ve İstanbul önüne gelerek Türkiyeyi sulha icbar etmeğe teşebbüs etmişlerdi. Bu sırada Dördüncü Mehmedin Sadırâzamı Boynuyaralı Mehmed Paşa, ki cehli ile meşhur bir adam idi, düşmanın gözüne yeni ve heybetli görünsün ve Venedikliler korkup kaçsın hulyası ile harab sahil surlarını boydan boya badanalatmıştı (B. : Mehmed Paşa, Boynu Yaralı veya Eğri).
Evliya Çelebi bu esnaf hakkında şu malûmatı veriyor: “Onyedinci Asır ortasında İstanbul...
⇓ Devamını okuyunuz...
Dilimize italyancadan girmiş bir kelimedir; aslında beyazlatmak için duvarlara sürülen sulu kireç veya mermer tozudur; fakat bu sulu kirece veya mermer tozuna muhtelif boyalar katılarak renkli badana da yapılmaktadır. Mecazen içine ehemmiyet vermeyip dışını süsleme, yalnızlama mânasına da kullanılır.
Badana, Tanzimattan sonra, Büyükşehirde âdeta İmparatorluğun hâli pürmelâlini ifade eder olmuş; tarihî kıymeti haiz eserlerin tamirinde restorasyona gidilmeyip içi ve dışı badanalanmakla iktifa edilmiş, hattâ, garibi ve hazini, binaların içinde birçok kıymetli kalem işleri, dışlarında da taşı ve tuğlası beyaz ve çiy bir kireç tabakasiyle örtülmüştür. İstanbul’da, badananın en gülünç tatbiki Onyedinci Asır ortalarında olmuştur. Girid cengi içinde Venedikliler Bozcaada ve Limni’yi işgal ederek Çanakkale Boğazını kapamışlar, hattâ boğazı zorlıyarak geçmeğe ve İstanbul önüne gelerek Türkiyeyi sulha icbar etmeğe teşebbüs etmişlerdi. Bu sırada Dördüncü Mehmedin Sadırâzamı Boynuyaralı Mehmed Paşa, ki cehli ile meşhur bir adam idi, düşmanın gözüne yeni ve heybetli görünsün ve Venedikliler korkup kaçsın hulyası ile harab sahil surlarını boydan boya badanalatmıştı (B. : Mehmed Paşa, Boynu Yaralı veya Eğri).
Evliya Çelebi bu esnaf hakkında şu malûmatı veriyor: “Onyedinci Asır ortasında İstanbul’da 400 nefer badanacı vardır; bunlar mimarbaşılığa bağlı esnaftandır. Badanacılık umumiyetle Ermenilerin elindedir. Esnaf alaylarında yaya olarak, arkalarında destilerle mermer kirecinden celâb olmuş beyaz badana ve ellerinde uzun sırıklar ucunda domuz kılı fırçalariyle kararmış evleri ve duvarları badanalayıp ağartarak: — Seksan akçanı alub ağardurum... Yatmış ahça virsan olmaz!.. diye Ermeni lehcesiyle yaveler söyleyerek geçerlermiş...”
Bütün İstanbul için 400 nefer badanacı esnafı pek az görünür. Zamanımızda badanacılık, bir ailenin maişetini, hattâ bir ferdin geçimini müstekilen temin eden iş olmaktan çıkmıştır. Badanacılar, ancak yapı mevsiminde devamlı çalışmak imkâınını bulmaktadırlar ve duvar yağlıboyacılığı ve nakkaşlıkla birleşmiş durumdadır. Dört yüz nefer Ermeni badanacının, Onyedinci Asır ortaları için, mimarbaşı emrinde ve emlâki miyrîye inşaatı veya tamirlerinde çalışan sanatkârlar olduğunu kabul etmek doğru olur. Eski konaklarda, yalılarda, “sahibi hâne” nin bendegânı, kapusu halkı arasından, lüzumunda badanacılık yapacak üç beş kişi çıkabilirdi. İstanbul’un ayak takımı, fukarası ve hattâ orta hallisi evlerini bizzat badana ederler. Badanacılıkta hüner fırça izinin belli olmaması, rengin de dalgalı düşmemesidir. Fırça ile badana yerine son zamanlarda püskürme makinesi kullanılmaktadır. Bu usul ile hem sür’at temin edilmiştir; hem de, çeşitli kalıblar ile hendesî, çiçekli veya resimli nakışlar yapılmaktadır (B.: Nakkaşlar).
Badanacı tipleri (Göztepe 1951 ve 1956)
(Resim: A. B. Koçu)
Tema
Diğer
Emeği Geçen
A. B. Koçu
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM040077
Tema
Diğer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
A. B. Koçu
Tanım
Cilt 4, sayfalar 1784-1786
Not
Görsel: cilt 4, sayfa 1785
Bakınız Notu
B. : Mehmed Paşa, Boynu Yaralı veya Eğri; B.: Nakkaşlar
Tema
Diğer
Emeği Geçen
A. B. Koçu
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.