Daha sade olarak Kapuağalığı, Kapuağası da denilir; Osmanlı, dolayısiyle İstanbul sarayının en büyük mevkilerinden biri idi; İkinci Sultan Murad tarafından ihdas edilmiş bir saray memuriyeti olup “tavâşî” denilen akhadımlara verilirdi. Kapuağaları İkinci Sultan Mustafa zamanına kadar Enderunu hümüyunun en büyük zâbiti idiler; sadırâzamların padişahlara gönderdiği telhisler (padişahın tasdikine arzedilen sadaret tezkireleri) ve padişahların sadrazamlara yolladığı fermanlar kapuağlarına verilir, onlar tarafından götürülürdü. İkinci Mustafa zamanında Çorlulu Ali Ağanın silâhdarlığı devrinde (B. : Ali Paşa, Çorlulu) Enderunu hümayun nizamında büyük bir değişiklik yapıldı, silâhtar ağa Enderunun en büyük âmiri oldu, kapuağası da sadece Bübassaadenin muhafızı olarak bırakıldı, telhislerin ve fermanların götürülüp getirilmesi vazifesi de silâhtar ağalara verildi. Babüssaade ağalığını Darüssaade ağalığı ile karıştırmamak lâzımdır; Darüssaade ağalığına Kızlar ağalığı da denilir ki, sarayda Haremi hümayunun en büyük zâbiti idiler ve kadîmden, bu ağalığın lâğvedildiği Meşrutiyete kadar daima zenci veya Habeşî hadımlardan tâyin olunurlardı. Babüssaade, Kapuağaları, resmî merasimde başlarına Selimî üzerlerine kırmızı şalvar, üstüne ağır kumaştan bir entari onun üstüne de Kontoş kürk giyerlerd...

Daha sade olarak Kapuağalığı, Kapuağası da denilir; Osmanlı, dolayısiyle İstanbul sarayının en büyük mevkilerinden biri idi; İkinci Sultan Murad tarafından ihdas edilmiş bir saray memuriyeti olup “tavâşî” denilen akhadımlara verilirdi. Kapuağaları İkinci Sultan Mustafa zamanına kadar Enderunu hümüyunun en büyük zâbiti idiler; sadırâzamların padişahlara gönderdiği telhisler (padişahın tasdikine arzedilen sadaret tezkireleri) ve padişahların sadrazamlara yolladığı fermanlar kapuağlarına verilir, onlar tarafından götürülürdü. İkinci Mustafa zamanında Çorlulu Ali Ağanın silâhdarlığı devrinde (B. : Ali Paşa, Çorlulu) Enderunu hümayun nizamında büyük bir değişiklik yapıldı, silâhtar ağa Enderunun en büyük âmiri oldu, kapuağası da sadece Bübassaadenin muhafızı olarak bırakıldı, telhislerin ve fermanların götürülüp getirilmesi vazifesi de silâhtar ağalara verildi. Babüssaade ağalığını Darüssaade ağalığı ile karıştırmamak lâzımdır; Darüssaade ağalığına Kızlar ağalığı da denilir ki, sarayda Haremi hümayunun en büyük zâbiti idiler ve kadîmden, bu ağalığın lâğvedildiği Meşrutiyete kadar daima zenci veya Habeşî hadımlardan tâyin olunurlardı. Babüssaade, Kapuağaları, resmî merasimde başlarına Selimî üzerlerine kırmızı şalvar, üstüne ağır kumaştan bir entari onun üstüne de Kontoş kürk giyerlerdi; ayaklarına da kırmızı sahtiyandan yemeni giyerler, bellerine sırmalı kemer takıp kemerlerine murassa’ kabzalı bir hançer sokarlardı. Silâhtar ağaların Enderunu hümayun âmirliğine kadar (İkinci Mustafa zamanına kadar) padişahların cülûs merasiminde, yeni hükümdarı Babüssaade önüne kurulan tahta sağ koltuğuna Kızlar ağası (Darüssaadetüşşerife ağası) sol koltuğuna da Kapu ağası (Babüssaadetüşşerife ağası) girerek getirirlerdi. Çorlulu Ali Ağanın silâhtarlığında bu şerefeli hizmetde, yani cülûsta padişahın sol koltuğuna girmek hizmeti de silâhtar ağalara verildi (B.: Silâhdar Ağa).