Tamamen unutulmuş eski bir halk ağzı tâbiridir. Yıldırım Bayazıdın sadırâzamı Çandıralı Ali Paşanın hâtırasına nisbetle söylenmiştir. Mahbub dostluğu ile meşhur olan Çandarlı Ali Paşa, Osmanlı saraylarında ilk defa olarak içoğlanları teşkilâtını kuran zâttır. İstanbulun külhanî kalenderleri bu namlı vezîrin meşrebinden kinâye, nevicivanların âşıklarına karşı lütufkârlıklarına “Alipaşa narhı” demişlerdir. Bir İstanbul külhânisi olan on sekizinci asır şâirlerinden Haşmet (B. : Haşmet Efendi; Akıntı yedekçileri), Üçüncü Sultan Mustafanın kızı Hibetullah Sultanın doğumu şânında yazdığı “Vilâdetnâmei Hümâyun” adındaki eserinde, İstanbulda yapılan şenlikleri tasvir ederken, işi şaklabanlık olan bir İstanbul kopuğunu çarşılarda dolaştırıyor, kendisine “muhtesib, belde işleri müfettişi” süsü veren bu zıpır, esnâfın “yüzü pür nûr, gözü mahmûr, gerdanı kâfur, kolları billûr, gül yanaklı, kiraz dudaklı, inci dişli, türlü türlü söyleyişli” dilber çıraklarına şöyle hitap ediyor: “Bakın ey gürûhi nâzenin ve ey çerâgaanı şebistânı şehrâyın olan çelebilerim, kuzularım!.. Size benden tehbih ve nasihat.. evvelâ âşıkı bîçarelerinize kendinizi dirhem dirhem satmayın ve üftâdelerinizi aldatmayın, pîrânı havâya hürmet edin, meyvei vaslı râyegân verin, Alipaşa, Narhına riâyet edin” (B. : Vilâdetnâmei H...

Tamamen unutulmuş eski bir halk ağzı tâbiridir. Yıldırım Bayazıdın sadırâzamı Çandıralı Ali Paşanın hâtırasına nisbetle söylenmiştir. Mahbub dostluğu ile meşhur olan Çandarlı Ali Paşa, Osmanlı saraylarında ilk defa olarak içoğlanları teşkilâtını kuran zâttır. İstanbulun külhanî kalenderleri bu namlı vezîrin meşrebinden kinâye, nevicivanların âşıklarına karşı lütufkârlıklarına “Alipaşa narhı” demişlerdir. Bir İstanbul külhânisi olan on sekizinci asır şâirlerinden Haşmet (B. : Haşmet Efendi; Akıntı yedekçileri), Üçüncü Sultan Mustafanın kızı Hibetullah Sultanın doğumu şânında yazdığı “Vilâdetnâmei Hümâyun” adındaki eserinde, İstanbulda yapılan şenlikleri tasvir ederken, işi şaklabanlık olan bir İstanbul kopuğunu çarşılarda dolaştırıyor, kendisine “muhtesib, belde işleri müfettişi” süsü veren bu zıpır, esnâfın “yüzü pür nûr, gözü mahmûr, gerdanı kâfur, kolları billûr, gül yanaklı, kiraz dudaklı, inci dişli, türlü türlü söyleyişli” dilber çıraklarına şöyle hitap ediyor: “Bakın ey gürûhi nâzenin ve ey çerâgaanı şebistânı şehrâyın olan çelebilerim, kuzularım!.. Size benden tehbih ve nasihat.. evvelâ âşıkı bîçarelerinize kendinizi dirhem dirhem satmayın ve üftâdelerinizi aldatmayın, pîrânı havâya hürmet edin, meyvei vaslı râyegân verin, Alipaşa, Narhına riâyet edin” (B. : Vilâdetnâmei Hümâyun; Hibetullah Sultan).