Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hâlet Efendi (Mehmed Said) maddesi
HÂLET EFENDİ (Mehmed Said) – Devlet adamı ;İkinci Sultan Mahmudun padişahlığının ilk zamanlarında sadırazamları azil ve idam ettirecek kadar büyük nüfuz sâhibi olmuş,hırsları,kinleri,entrikaları,dâima kötüye kullandığı aşırı zekâsı,geniş kültürü,zerâfeti,gaddarlığı ile zamanının çok yönlü bir sîmâsı; Osmanlı İmparatorluğuna hizmetinden kat kat fazla kötülüğü dokunmuş,denilebilir ki Mora İhtilâlı ve o ihtilâl sonunda bir Yunanistanın doğuşu,Mehmed Said Hâlet Efendinin hiç bir suretle af edilemeyecek kötülüklerinden biri olmuşdur.Yanya Vâlisi Tepedelenli Ali Paşaya karşı olan amansız kini ve büyük bir ihtilâl hazırlığı içindeki Yunanlılar üzerinde bir baskı teşkil eden o adamın vücudunu ortadan kaldırtması,Morada başlayan ihtilâlin oradan adalara ve Yunanistana sür’atle yayılmasına yol açmışdı .
Dvein şeyhülislâmlarından Ebûishakzâde Şerif Efendinin emekdar uşaklarından Kırımlı Kadı Hasan Efendinin oğludur.Hasan Efendi kısa bir süre bir medreseye devam etmiş ve efendisinin himâye ve iltiması ile kendisine kadılık rüusu verilmişdi.
Hâlet Efendi 1175(1761-1762) de İstanbulda doğdu,Şerif Efendinin oğlu Atâullah Efendi ile akrandır,vak’anüvis Abdürrahman Şeref Bey :“İkisi bir arada tahsil görmüş ve iktisâbı kemâlâtı ilmiye etmişlerdir,ama ahlâkiyatda ikisi de yaya kalmışdır” diyor (B.:...
⇓ Devamını okuyunuz...
HÂLET EFENDİ (Mehmed Said) – Devlet adamı ;İkinci Sultan Mahmudun padişahlığının ilk zamanlarında sadırazamları azil ve idam ettirecek kadar büyük nüfuz sâhibi olmuş,hırsları,kinleri,entrikaları,dâima kötüye kullandığı aşırı zekâsı,geniş kültürü,zerâfeti,gaddarlığı ile zamanının çok yönlü bir sîmâsı; Osmanlı İmparatorluğuna hizmetinden kat kat fazla kötülüğü dokunmuş,denilebilir ki Mora İhtilâlı ve o ihtilâl sonunda bir Yunanistanın doğuşu,Mehmed Said Hâlet Efendinin hiç bir suretle af edilemeyecek kötülüklerinden biri olmuşdur.Yanya Vâlisi Tepedelenli Ali Paşaya karşı olan amansız kini ve büyük bir ihtilâl hazırlığı içindeki Yunanlılar üzerinde bir baskı teşkil eden o adamın vücudunu ortadan kaldırtması,Morada başlayan ihtilâlin oradan adalara ve Yunanistana sür’atle yayılmasına yol açmışdı .
Dvein şeyhülislâmlarından Ebûishakzâde Şerif Efendinin emekdar uşaklarından Kırımlı Kadı Hasan Efendinin oğludur.Hasan Efendi kısa bir süre bir medreseye devam etmiş ve efendisinin himâye ve iltiması ile kendisine kadılık rüusu verilmişdi.
Hâlet Efendi 1175(1761-1762) de İstanbulda doğdu,Şerif Efendinin oğlu Atâullah Efendi ile akrandır,vak’anüvis Abdürrahman Şeref Bey :“İkisi bir arada tahsil görmüş ve iktisâbı kemâlâtı ilmiye etmişlerdir,ama ahlâkiyatda ikisi de yaya kalmışdır” diyor (B.:Atâullah Efendi,Topal ,cild 3,sayfa 1258 ;Abdürrahman Şeref Bey,cild 1,sayfa 163).
Çocukluğunun ve gencliğinin muhitine uymadı,ilmiye mesleğine girmedi,mülkiye hizmetini,kalemlerde çalışmayı tercih etti,ve Şerif Efendinin himâyesi ile değil,kendi zekâ ve gayretiyle yükseldi ve reisülküttab Râşid Efendiye mühürdar yamağı tayin edildi.Tâbirler Abdürrahman Şeref Beyindir,“cevelânı tab’ına harâreti şebab” da eklenerek bir yerde sebat etmeye tahammül edemedi.Bir müddet aydın bir vezir olan Ebûbekir Sami Paşaya,merdliği ve cesâreti ile tanınmış Ohrili Ahmed Paşaya kethüdâlık yapdı.Bir süre de Fenerli rum beylerinden tersâne tercümanı Kalimaki Beyin oğluna türkce hocalığı yapdı,“işte sonraları Mora İhtilâlinde rumları kayırması fenerlilere şukadarcık intisâbı yüzündendir”(A.Şeref).
1803 de elçilikle parise gitti,Fransada üç yıl kaldı.Memlekete döndüğünde Üçüncü Sultan Selimin tahtdan indirildiği ihtilâlde öldürülen Vasfi Efendinin yerine reisülküttab (dışişleri bakanı) tayin edildi.Fakat o mevkide çok az kaldı,kendisine güveni olmayan sadâret kaymakamı Köse Musa Paşa tarafından azledildi,Kütahyaya sürüldü,sürgünde bir yıl kadar kaldı,Alemdar Paşanın hükûmet darbesi üzerine af edilerek İstanbula döndü ve tahta yeni çıkmış genc pâdişah İkinci Sultan Mahmudun o ilk zamanlarında kendisine ikbal yolunu açacak bir hâmi ,İbrahim Refet Efendiyi buldu.Masrafı şehriyârî nâzırı olan bu zât sadâkat,namus ve zekâsı ile tanınmışdı ve genc pâdişahın gizli müşâviri idi,Bâbıâlinin mârûzâtı gizlice ona gönderilir,ve onun sözlerine göre cevab verilirdi.Refet Efendi nüfuzunu gizlemek için saraya gelmezdi,Hâlett Efendiyi pdişahla muhâbere vâsıtası yapdı.Bu hizmetde iki sene kadar çalışdı ve İbrahim Refet Efendinin ölümünde pâdişahın gizli akıl hocası kendisi oldu. Bu sefer o da gizli muhâbere vasıtası olarak pâdişahın yakınlarından Berberbaşı Ali Ağayı kullandı.
Bağdadda bir kölemen ocağı kurarak âdetâ istiklâl dâvasına düşmüş vâli Abaza Süleyman Paşayı yola getirmeye memur edildi,nasihat kabul etmeyen Süleyman Paşaya karşı şiddet kullandı ve o buhranı yatıştırdı.İstanbula dönüşündü ,1811 de Rikâbı Hümayun Kethüdâsı(İçişleri Bakanı),az sonra da Nişancı oldu ve ölümüne kadar on iki sene o mevkide kaldı ve hiç bir devlet işi ona sorulmadan yapılmaz oldu. Halk ağzında “Devlet Kâhyası” diye anıldı.
Bütün iş sâhibleri ona baş vurur olmuşdu,âcizleri korur,gelenleri boş döndürmez,işlerini görür,gördürtürdü.Pâdişah üzerindeki nüfuzunu devam ettirmek için kötü bir yol tuttu,yeniçeri ocağının silâh kuvvetine dayandı.Ocağın zorba başıları olan çorbacıları,odabaşıları,ustalarını bahşişler,hediyeler,hattâ aylık gizli tahsisat ile kendisine bağladı.Pâdişaha yaptırtmak istediklerini onların ağzından söyletti.
Her türlü ıslahâtın,bilhassa askerî ıslahâtın aleyhinde idi.Sultan Mahmud Kabakcı İhtilâli ile Üçüncü Selimin dağıtılmış Nızâmı Cedidinin ihyasından söz ettikce diline dolamış :“Efendimiz,her dâim Yeniçeri ocağını kaldırmakdan bahsedersiniz..ya ocaklı duyar ve başımıza bir fitne açarsa ne yaparız..” derdi.Islahat tarafdarı vezirlere de :“Ocak kalkarsa Arslanımı ne ile zabtederiz..”derdi.
Kendisine bağladığı yeniçeri zorba başılarını besleyebilmek için çok paraya ihtiyacı vardı.Eflak ve Bogdan beylerinden,zenginliği ile tanınmış taşrâ ayânından büyük rüşvetler almağa başladı,hattâ Yanya Vâlisi Tepedelenli Ali Paşa ile arası istediği parayı vermediğinden ötürü açılmışdı ve Ali Paşanın can düşmanı olmuşdu.Morada ihtilâl çıkıp adalara ve yunana yayıldığında da :“Tepedelenlinin fesadıdır,onun başı ezilmedikce bu isyan yatışmaz..” demeye başladı.
Emeline nâil oldu fakat Mora İhtilâli bilâkis daha büyüdü ve Hâlet Efendinin nüfuzu zedelenmeye başladı. Hattâ Hâlet Efendinin vücudu ortadan kaldırılmayınca devlet yapısında çok büyük çöküntüler olacağı söylenmeye başlandı.
1821 de Benderli Ali Paşa sadırazam oldu,taşralarda dolaşmış,entrika bilmez ve sert bir adamdı.Hâlet Efendinin düşmanları onun etrafını sardılar ve efendinin aleyhinde konuşdular,onun vücudunu kaldırmayınca vezirlik yapamayacağını söylediler.Yeni sadırazam Bâbıâlide Hâlet Efendinin de bulunduğu bir meclisde: “Âsi rumların tedibi konuşuluyor,ama ben bu fenalığa sebeb olanları öğrendim , asıl onların kafasını esmek lâzımdır..” diyerek Hâlet Efendinin yüzüne bakınca efendinin aklı başından gitti ve meclisden sıvışıp gitti.Sadırazam da derhal Bâbıâliden cıkdı,pdişahın Eyyubsultanda türbe ziyaretine gittiğini biliyordu,orada Sultan Mahmudu buldu ve Hâlet Efendinin idamı için ferman istedi,pâdişah “Bu akşam ben de düşüneyim..” cevabını verdi,fakat o gece Hâlet Efendi ile konuşdukdan sonra ertesi sabah sadırazamın azli ile idamı fermanını verdi.İdam edileceği sırada Benderli Ali Paşanın :“Önce idam ettirmeli sonra fermanını almalıymış” dediği söylenir.Hacı Salih Paşanın kısa süren sadırazamlığından sonra Deli Abdullah Paşa sadırazam oldu(B.:Abdullah Paşa,Deli,cild 1,sayfa 50).Abdürrahman Şeref Beyin tabiri ile “artık ipliği pazara çıkmış olan Hâlet Efendiyi” tepeledi,evvelâ Konyaya sürgün fermanını aldı,sonra da idam ardından da idam fermanı gönderildi ve 1823 de Konyada idam olundu. Göcdesi oradaki Mevlevihâne haziresine defnedildi,kesik başı İstanbula getirilerek Galata Mevlebihânesine gömüldü.
İdam fermanını korular ağası Ârif Ağa götürmüşdü,tebdili kıyâfetle yola çıkmış ve yolda bir konak yerinde Hâlet Efendinin önüne geçmişdi,onu gören Hâlet Efendi yanındakilere :“Ben bu adamın gidişini beğnemedim..” demişdi.Konyaya varır varmaz fermanın hükmü yerine getirildi.
İstanbula getirilmiş olan kesik başının biri Galata Mevlevihânesinde,biri de Beşiktaşda Yahyâefendi Dergâhı mezarlığında iki tâne taşı vardır.İkinci taş için :“Dedikodular oldu,önce Galatada defnedilmiş olan başı bir müddet sonra oradan alınıp Yahyaefendi Dergâhına götürüldü” deniliyor.
Devrinin iki büyük şâiri,Keçecizâde İzzet Molla ile Şeyh Galibi çok severdi, ve Şeyh Galibin tesiri altında mevlevî tarikatına girmişti (B.:Galib Dede Efendi,cild 11,sayfa 5965).Abdürrahman Şeref Bey yazıyor :
“Hâhet Efendiyi idam ettirdiğine nâdim olduğunu söyliyenler vardır.Bir gün Galata Mevlevihânesine gidip mezar taşı gözüne ilişdiğinde ,Hâlet Efendinin nüfuzu ile postnişin olmuş Kudretullah Dedeye :
– Bizim Hâlete ne dersin ?.. demiş.
“Dede merhum de şu zarif cevabı vermiş :
– Efendim..o da bir hâlet idi,geçdi..
“Tab’an gaddar idi,bir gün bir delikanlının idamına hükmolunmuş,Hâlet Efendi şefâatcilere :
– Birine gencdir yazıkdır,ötekine ihtiyardır yazıkdır diyorsunuz,her vakit orta yaşlıyı nerede bulalım.. demişdi
“Çok garazkârdı,menfaatine dokunanları,reyine karşı gelenleri,makaamına rakib olabilecekleri bir türlü af edemezdi,yalnız bir kişinin hakkından gelememişdir ki o da Cânib Efendidir (B.:Cânib Efendi,Mehmed Salih,cild 6,sayfa 3370).
“Zamanının en parlak sohbet meclisi onun dâiresi idi.Bir çok ulemâ,urefâ,zürefâ ve şuerâ her akşam konağında toplanarak çok tatlı bahislerle vakit geçirirlerdi.Bâzan devrin o meclislere devrin büyük musikişinasları da katılır,toplantıların letâfeti artardı.
“ Şu beyit ölümü üzerinde sölenmişdir :
Ne kendi eyledi râhat ne halka verdi huzur
Yıkıldı gitti cihandan dayansın ehli kubur ”.
Geçen asır sonlarında yaşamış kalender halk şâiri tophâne ketebesinden Üsküdarlı Âşık Râzinin dedesi Hâlet Efendi zamanının adamlarındandı,ondan dinlediklerini manzum hikâyecikler hâlinde kalem diline veren şâit bir manzumesinde de Hâlet Efendiden bahsediyor :
Hâlet Efendinin mahbubu Mihal
Fener beyzâdesi sâhibi cemal
Nice eyyam ona tasarruf etti
Kayıkcı kalyoncu bostancı hammal
Öyle bir kepâze palikar rezil
Cihanda yok öyle mübtezel bir mal
Kademinde itin şeâmet vardır
Diye haber vermiş üstâdı remmal
Şenâat habâset bâbında destan
Şeyâtin eylesün ahvâlin icmal
Esrârı devlete mahrem oldukda
Dehşet içre kaldı erbâbı kemal
Fenerli Mihalin ahvâli hakkında başka kayde rastlamadık.
Himâyesini görenlerden olacakdır,Esseyid Mehmed Nâil adında biri Hâlet Efendinin şiirleri bir divançe hâlinde toplamış 1258 (1842) de İstanbulda Matbaai Âmirede(Devlet Matbaasında) kitab hâlinde bastırmışdır,şiir diline örnek olan aşağıdaki parçalar oradan alınmışdır :
Mestâne seyre çıkmış idi dün o şehlevend
Sünbüllerin külâha idûb deste deste bend
Dikkat kılınca hüsnüne hayrânü müstemend
Ruhsârı âteşinde görüp cânımı sepend
Âteşde bu ne mürgi çemendir dedim dedi
Tasvîri bezmi sûzişi cânındır senin
Bir tâze bezm kurdu o meh işve bâğına
Hûni ciğer çekerdi koyub sîne dâğına
Pervâne idi çeşmim o bezmin çerâğına
Bir âteş aldı cânımı düşdüm ayâğına
Pâyin gubârı müşki Hutendir dedim dedi
Yok kuhli dîdei nigerârındır senin
Gelmez mi günde âşıka bin dürlü cevr idüb
Rûzi hesab hâtıra ey yâdigâr hiç
Hased o âşıka hasretle hâk idüb cismin
Yolunde nakşi kadem gibi pest olub kalmış
Şem’i hüsnün setr idüb fânûsi nâz içre yine
Sevdiğim pervânei bîtâba döndürdün beni
Zengin bir kütübhânesi vardı,binâsını da yaptırarak Galata Mevlevihânesine vakfetmişdi.Zamnımızda binâ durmaktadır,kitabları Süleymaniye Kütübhânesine götürülmüşdür.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H9C002
Tema
Kişi
Konular
Halet Efendi (Mehmed Said), Mehmed Said Halet Efendi, Mora İsyanı, The Morea Revolt, Ataullah Efendi (Topal), Ataullah Efendi (Lame), Abdurrahman Şeref Bey, İbrahim Paşa (Deli), Deli İbrahim Paşa, Galata Mevlevihanesi, Galata Mevlevi Dervish Lodge, Beşiktaş, Yahyaefendi Dergahı, Yahyaefendi Dervish Lodge, Galib Dede Efendi, Mehmed Salih Canib Efendi, Üsküdarlı Âşık Razi, Âşık Razi (Üsküdarlı), Şiir, Poem, Şair, Poet
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Hal-Haliç bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Belge üzerinde tükenmez kalemle sayfa numaraları yazılmıştır.
Bakınız Notu
Atâullah Efendi (Topal), cild 3, sayfa 1258; Abdürrahman Şeref Bey, cild 1, sayfa 163; Abdullah Paşa (Deli), cild 1, sayfa 50; Galib Dede Efendi, cild 11, sayfa 5965; Cânib Efendi (Mehmed Salih), cild 6, sayfa 3370
Bibliyografya Notu
Âşık Râzi; Halet Efendi; A. Şeref
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.