Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hüseyin Bey (İhtisabağası) maddesi
HÜSEYİN BEY (İhtisabağası) – İstanbulun eski İhtisab Ağalığı ve ilk Belediye teşkilâ tarihcesinin en şöhretli sîmâsı ,Tanzimât Devrinin “rical” sınıfından bir zât; o devrin,halk ağzına düşüb dolaşan fıkraları ile popüler,avâmî şöhretlerinden ; 1217-1220 (1802-1805) arasında doğmişdir,Gümrükcü Tâhir Paşanın oğludur ki Kerküklü yahud Bitlisli olan Tâhir Paşaya Kürd Tâhir Paşa da derlermiş.Mekteb medrese tahsili görmemiş,fakat okur yazar kimselerdendi .
Türkiyede ilk posta teşkilâtı iltizam usulü ile idâre edilmişdir,Gümrükcü Tâhir Paşa da İstanbul Postahânesini iltizal etmiş,Hüseyin Bey de gencliğinde çocuk sayılabilecek yaşlarda İstanbul Postahânesinde çalışmışdı.
1259 (1834-1835) de kapucubaşı rütbesi ile İhtisab ağası tâyin edildi (Vazifesi esnafın ölcülerini ve narha riâyetlerini kontrol,hilekâr esnafı cezalandırma olan bir ağalık), çok sert ve amansız davrandığından şikâyetler çoğalınca 1255 (1839) da azledildi,1258 (1842) de babasının hastalanması üzerine Gümrük Emini vekilliğine tâyin edildi,1261 de ikinci defa İhtisab Ağası oldu,fakat ancak bir sene kalabildi 81845); 1265 (1848-1849) de Meclisi Ahkâmı Adlie âzâsı oldu ve yine o yıl üçüncü defa ihtisab ağası oldu ; Hüseyin Beyden yılmış İstanbul esnafı o vazifeden alınınca hîle yoluna sapıyor,halk sızlanmaya başlayınca da hü...
⇓ Devamını okuyunuz...
HÜSEYİN BEY (İhtisabağası) – İstanbulun eski İhtisab Ağalığı ve ilk Belediye teşkilâ tarihcesinin en şöhretli sîmâsı ,Tanzimât Devrinin “rical” sınıfından bir zât; o devrin,halk ağzına düşüb dolaşan fıkraları ile popüler,avâmî şöhretlerinden ; 1217-1220 (1802-1805) arasında doğmişdir,Gümrükcü Tâhir Paşanın oğludur ki Kerküklü yahud Bitlisli olan Tâhir Paşaya Kürd Tâhir Paşa da derlermiş.Mekteb medrese tahsili görmemiş,fakat okur yazar kimselerdendi .
Türkiyede ilk posta teşkilâtı iltizam usulü ile idâre edilmişdir,Gümrükcü Tâhir Paşa da İstanbul Postahânesini iltizal etmiş,Hüseyin Bey de gencliğinde çocuk sayılabilecek yaşlarda İstanbul Postahânesinde çalışmışdı.
1259 (1834-1835) de kapucubaşı rütbesi ile İhtisab ağası tâyin edildi (Vazifesi esnafın ölcülerini ve narha riâyetlerini kontrol,hilekâr esnafı cezalandırma olan bir ağalık), çok sert ve amansız davrandığından şikâyetler çoğalınca 1255 (1839) da azledildi,1258 (1842) de babasının hastalanması üzerine Gümrük Emini vekilliğine tâyin edildi,1261 de ikinci defa İhtisab Ağası oldu,fakat ancak bir sene kalabildi 81845); 1265 (1848-1849) de Meclisi Ahkâmı Adlie âzâsı oldu ve yine o yıl üçüncü defa ihtisab ağası oldu ; Hüseyin Beyden yılmış İstanbul esnafı o vazifeden alınınca hîle yoluna sapıyor,halk sızlanmaya başlayınca da hükûmetin aklına ilk gelen Hüseyin Bey oluyordu.1266 (1848-1850) de ağalık üzerinde kalmak üzere devrin pâidşahı Sultan Abdülmecidin anası Bezmiâlem Valdesultanın kâhyalığına tâyin edildi; bu vazifede 1852 de valde sultanın ölümüne kadar kaldı.1271 den 1851 de ihtisab ağalığı lagvedildi,vazifesi zabtiye nezâretine devredildi,bir sene ihya edilince Hüseyin Bey dördüncü defa ihtisab ağası oldu. 1269 (1852) de valdesultan vefat etti,1271 (1854) de İhtisab ağalığı tekrar lagvedilerek yerine ilk şehir şehir emâneti adı ile ilk belediye teşkilâtı kuruldu,Hüseyin Bey bir müddet açıkda kaldı ;1856 da meclisi vâlâ âzâsı, 1274 yılı 19 zilkâdesinde 1274 de (haziran 1 Temmuz 1858) şehremini (belediye başkanı) oldu; bu ilk eminliği kısa,ancak bir sene üç aya kadar sürdü, 1276 rebiülevvel 1276 (28 ekim 1859) da azledildi . 1277 (1860) de Fatma Sultanın kâhyası oldu.
İstanbul şehir eminleri sadırazam tarafından tayin edilirdi; 1278 yılı rabi Hüseyin Bey 21 rebiülevvel 1278 (27 eylül 1860) tarihli bir irâdei seniye ile devrin pâdişahı Sultan Abdülaziz tarafından ikinci defa olarak şehiremânetine getirildi.Sadâret makaamı çiğnenerek yapılan bu tâyinin sebebi hakikaten garib idi,saray erkânından bâzıları ile mızıkai hümâyundan Kız Şükrü adında sarayın orta oyunu kolbaşısı bir delikanlının danışıklı döğüş bir oyunu idi.
Sultan Aziz azledilmiş bir yüksek memur hakkında saraydaki yakınlarının şefâat yollu konuşmalarından haz etmezdi,muhakkak o adamla bir çıkarları vardır der idi.Hüseyin Bey şehir eminliğini isteyen bazı saray erkânı o yüzden onun adını ağızlarına alamadılar ama Mızıkalı Kız Şükrüyü elde ettiler,o da,sarayda pâdişah huzurunda bir orta oyunu hazırladı,oyunun adı konusu İstanbulun bir semtinde kurulmuş bir pazar sahnesi idi,nükteleri de pazarcı esnafın tartıda,narhda türlü hîleleri üzerine düzenlenmişdi.Kavuklu olan Kız Şükrü esnaf hakkında gaayet etraflı bir tekerleme ile oyunu açmış,Zenne ile Arab Halayık konuşmuşlar,Ev tutulmuş,sıra taklidlere gelmiş; kayserili pastırmacı,iranlı tönbekici,eğinli kasab,karamanlı bakkal,bulgar sütcü,musevi tenekeci,İstanbul bıçkını balıkcı,laz uşağı kalaycı,arnavud helvacı,ve türlü tabakadan İstanbullular meydana döküldülmüşlerdi.Oyunun en curcunalı,zevkli zamanında bir kargaşalık oldu,tablasını deviren,zenbilini bırakan,küfesini basan,tulumunu atan,güğümünü kapan,isportasını unutan esnaf tabana kuvvet kaçışmaya başladı.Başda padişah,seyirciler şaşırdı ve Sultan Aziz bir nedimine sordu :
- Ne oluyor ?..dedi.
O zât da ortaya çıkan yeni bir oyuncuyu gösterdi :
- Efendimiz..dedi,bakınız,İhtisabağası Hüseyin Bey geliyor..
- Esnaf Hüseyin Beyden bu kadar mı korkarlar ?..
Ertesi gün de Hüseyin Beyin şehreminliği irâdesi çıkdı,ve makaamının 120 altın olan maaşı 200 altına çıkarıldı.Az sonrada pâdişahın anası Pertevniyal Sultana kâhya tâyin edildi.Valdesultanın Aksaraydaki camii ile türbesi onun kâhyalığı zamanında yapılmışdır.
İkinci eminliği uzunca oldu,altı sene en fazla.Emânet teşkilâtı sür'atle gelişir iken ,onun başında bulunacak zâtin avâmî şöhretden başka meziyetlere sâhib olması gerekdiği anlaşıldı; 22 zilkaade 1284 (17 mart 1868) de Hüseyin Bey azledilerek İstanbul şehiremânetine Server Efendi Server Paşa tâyin edildi.
Valdesultan kâhyalığında ölünceye kadar kaldı; yaşı yetmişi aşkın olarak 1287 şevvalinde (1870-1871 aralık-ocak) öldü,Eyyubda Bostan İskelesinde babası Tâhir Paşanın kabri karşısında defnedildi.
Uzun boylu,heybetli bir zât idi,göğsünü tamamen kaplayan uzun beyaz sakalı vardı.Esnafa karşı amansız sertliği yanında esnafın gariblerine acıyan adamdı.Bir teftşinde dükkânında çürük mal görülen ve dirhemleri de ayarsız bulunan bir manavın çörük sağlam bütün malını denize dökdürmüş,terâzisini kırdırmış,dirhemlerini attırmış,dükkânın altını üstüne getirmişdi,ve mahvolan adam düşüp bayılmışdı.Ertesi günü bir adam geldi,zararının ve sermâyesinin iki misli parayı getirdi,gönderen Hüseyin Beydi.
Valde Camiinin temeli atıldığı gün,şehremânetinin genc bir kâtbi yanında bulunuyordu.sonra şirketler komiseri olacak Râif Bey,birikdirği para ile yaptırdığı yeni esvabı üstünde idi,bir amelenin dikkatsizli ile bir kürek harç döküldü üstüne,delikanlı ağlamaya başlayınca Hüseyin Bey içinde yüz altın bulunan kesesini çıkarıp verdi :“Ağlama oğlum..yensini yaptırırsın..” dedi.
Babası Tâhir Paşadan büyük bir servet kalmışdı,kendisi de ona hayli mal ekledi ;Vaniköyünde bir yalısı vardı,o köyün yalı boyunun yarısını kaplamışdı,Kadırada bir konağı vardı,yıkıldığı zaman yerine bir mahalle kuruldu.Topkapusu maltepesinde bir köşkü,Küçükçekmecede de bir çiftliği vardı.Beykozda Hünkâr İskelesinde geniş bir bağçesi vardı,Mısır Vâlisi Kavalalı Mehmed Ali Paşaya sattı,o da Abdülmecide hediye ettiği Beykoz Kasrını yapdırdı; Koşuyolu ve Valdebağı onun emlaki arasında idi,Göksu Çayırının da büyük bir kısma onundu. Bütün bu emlâki vârisleri kısa zamanda tasfiye ettiler.
Hakkında pek çok fıkra anlatılmışdır,hepsi de esnaf ve esnaf teftişi üzerinedir,“İhtisab” denilince akla ilk gelen isim “İhtisabağası Hüseyin Bey” dir.İhtisab ağalarının vazife ve salâhiyetleri şimdiki belediye merkez meurlarından yüksek değildi,şu fark vardıki İhtisab Ağasının sözü bütün şehirde geçerdi.Belediye zâbıtası talimatnâmesi de mevcud olmadığından teftişler eski âdetlere uyularak yapılır,esnaf cezâları da an'aneye dayanır,bir az da keyfî olirdi.İşte Hüseyin Beye şöhretini yapdıran da o keyfî cezâları idi.
Bir gün Eyyuba gitmiş,bir merkebe yüklü iki küfe ekmek görmüş,ekmekciyi sormuş,kahvehânede demişler,adamı getirtmiş :
-Sen kahvede keyfini yapmışsışsıra şu merkebde !..diyerek küfelri hayvanın sırtından küfeleri indirtip ekmekcinin sırtına yükletmiş,adamı merkebin bağlı olduğu ağaca bağlatmış,merkebin yem torbasını asılmış: önüne de bir okka saman attırmış ,kendisi de geçip kahveye oturmuş,merkeb samanı bitirinceye kadar ekmekciyi sırtındaki küfelerle ağaca bağlı ayakta tutmuş.
İhtisabca verilen hapis cezalarında suçlular Bahâriyede ki askerî iplikhâneye gönderilir,orada amele gibi çalışdırılırdı.
Her ramazan,otuz akşam,yaz ise yalısında,kış ise konağında esnaf kâhyalarına ve ileri gelenlerine iftar ziyâfetleri verirdi.Bu ziyâfetlerde topu beklerken sofra başı sohbetinde en sevdiği şeylerden biri saat muayenesi idi,geri kalan,ileri giden saatlerin sâhiblerine takılırdı.
Çapkın bir doğramacı çırağı ustasına yalvarır,ustasının oğlu süsünü takınır,bozuk,köhne bir saat ve yine adî bir kordon tedarik edip altın sununa batırtır,hallice arkadaşlarının birinden şalvar,öbüründen salta,bir başkasından da bir şal kuşak tedârik eder,kılığını da düzerek doğramacı ve marangoz esnafına katılıp Vaniköyündeki yalıya gider.Mutad sohbet başlar,saatlere bakılır,kimi :“Topa beş dakika var !..”,kimi :“Üç dakika var..” derken çapkın oğlan da mâhud saati çıkarır,bakar,ama susar ;Hüseyin bey :
- Delikanlı senin saatinde ne kadar var ?.. deyince külhânî :
- Efendim..der,benim saata göre top atılalı bir çeyrek olmuş !..
Kahkahalar arasında Hüseyin Bey :
- Oğlum..sen o saati denize !..derdemez oğlan yerinden fırlar :
- Baş üstüne efendim !..diyerek yalının açık penceresinden altın yaldızlı köhne saati var kuvvetiyle denize fırlatıp atar.
Hüseyin Bey :
- Bunda bir çapkınlık var ama delikanlının söz dinlemesi hoşuma gitti..diyerek kiymetli altın saatini doğramacı çırağına hediye eder.
Şehireminliği zamanında 1865 büyük Hocapaşa Yangınından sonra Sadırâzam Keçecizâde Fuad Paşa ana caddaleri 25 metre ganişletmeye başlamışdı.İstimlâkler dolayısı ile Fuad Paşa aleyhinde çok şeyler söylenmeye başladı,Hüseyin Bey de yirmi beş metre genişliğinde caddelere lüzum olmadığı söyleyenlerin başında idi. Divan yolu açıldıkdan sonra ise hoşuna gitti,bir akşam Şehiremânetinden çıkıp Langadaki konağına giderken Fuad Paşanın Peykhâne Caddesindeki konağına uğradı,bir İstanbullu olarak teşekkür etti ve :
- Sâyei devletinizde bu caddeler ve kaldırımlar pek gücel oldu..dedi.
Fuad Paşa da :
- Evet..o kaldırımlar bana atılan taşlarla yapıldı !..diyerek taşı gediğine koydu.
Osman Nuri ERGİN
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Yazar/Üreten
Osman Nuri Ergin
Kod
H45A007
Tema
Kişi
Konular
Hüseyin Bey (İhtisabağası), İhtisabağası Hüseyin Bey, Hüseyin Bey (İhtisab Ağası), İhtisab Ağalığı, Ottoman constabulary-official for public order, Belediye, Municipality, Tahir Paşa (Gümrükçü), Kerkük, Bitlis, Tahir Paşa (Kürt), İstanbul Postanesi, Istanbul Central Post Office, Kapucubaşı, Kapıcıbaşı, Meclis-i Ahkam-ı Adliye, Abdülmecid I (Sultan), Bezmialem Valdesultan, Bezmialem Valide Sultan, Zabtiye Nezareti, Şehremaneti, Istanbul Municipality, Meclis-i Vala Azalığı, Şehremini, Belediye başkanı, Mayor, Sadrazam, Grand vizier, Abdülaziz I (Sultan), Sadaret, Mızıka-i Hümâyûn, Kız Şükrü, Orta oyunu, Traditional improvised theatre, Traditional improvised theater, Tiyatro, Theatre, Theater, Zanna, Arab Halayık, Pertevniyal Sultan, Esnaf, Tradesman, Aksaray, Pertevniyal Sultan Camii, Pertevniyal Sultan Mosque, Server Efendi, Server Paşa, Server Pasha, Eyüp, Bostan İskelesi, Vaniköy, Kadırga, Topkapı, Maltepe, Küçükçekmece, Beykoz, Hünkar İskelesi, Hünkar Pier, Mehmed Ali Paşa (Mısır Valisi Kavalalı), Mehmed Ali Pasha (Governor of Egypt), Mehmed Ali Paşa (Kavalalı), Beykoz Kasrı, Beykoz Pavillion, Koşuyolu, Validebağ, Göksu Çayırı, Göksu Meadow, Bahariye, Askeri İplikhane, Military Spinning Factory, Hocapaşa yangını, Hocapaşa fire, Yangın, Fire, Keçecizâde Fuad Paşa (Sadırazam), İstimlak, Expropriation, Divanyolu, Langa, Peykhane Caddesi, Peykhane Avenue, Osman Nuri Ergin
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Hüseyin Baba-Hüseyin Efendi bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Tükenmez kalemle düzeltmeler yazılmıştır.
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.