Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Helvacı Güzeli Hikâyesi maddesi
HELVACI GÜZELİ HİKÂYESİ – Onsekizinci Yüzyıl sonlarında yaşamış ünlü meddah Sükkerî Eendinin hikâyelerinden ; R.E.Koçu tarafından yeniden kalem yazılarak 1963 yılında Ankarada Ulus Gazetesinde “İstanbulun Aşk Masalları” adı altında bir yazı dizisi içinde yayınlanmışdır,“Helvacı Güzeli Hikâyesi” o gazetenin 13-15 aralık tarihli nuslarında çıkmış olub aşağıdaki satırları oradan kısaltarak alıyoruz :
Divan Yolunda bir konakda oturan Kazaz Bekir Efendi İstanbulun sayılı zenginlerindendir,gaaytele hasis,cimri bir adamdır,büyük şehirde “Kırkyamalı” lakabı ile tanınmışdır.Dâri dünyâda “Zülfe” adında 13-14 yaşlarında bir güzel kızı vardır.Bir gün Kırkyamalı Bekirin güzel kızını ,kendisine bir tahtada 5000 altın vereceğini söyleyen 70 yaşında ve üç karılı cevâhirci Hacı Takiyüddine nikâhlayacağı duyulur.Çevreyi kızdıran bu haberle,konak karşısındaki helvacı dükkânının 17-18 yaşlarındaki çırağı Mehmed de ilgilenir.Helvacının yanında boğazı tokluğuna çalışan ve dükkânın üstündeki bekâr odasında yatıp kalkan Mehmed ,kendisine helvacı güzeli lakabı takılacak kadar dilber bir oğlandır.Hattâ onun için :
Helvacı Civanı bal ile irmek
Ruştei aşkına atmalı ilmik
diye bir türkü bile çıkmışdır. Mehmed yüzünü bile görmediği kızı “Zülfe” için : için :“ 5000 altınım olsaydı da bir tahtada sayıp şu kız...
⇓ Devamını okuyunuz...
HELVACI GÜZELİ HİKÂYESİ – Onsekizinci Yüzyıl sonlarında yaşamış ünlü meddah Sükkerî Eendinin hikâyelerinden ; R.E.Koçu tarafından yeniden kalem yazılarak 1963 yılında Ankarada Ulus Gazetesinde “İstanbulun Aşk Masalları” adı altında bir yazı dizisi içinde yayınlanmışdır,“Helvacı Güzeli Hikâyesi” o gazetenin 13-15 aralık tarihli nuslarında çıkmış olub aşağıdaki satırları oradan kısaltarak alıyoruz :
Divan Yolunda bir konakda oturan Kazaz Bekir Efendi İstanbulun sayılı zenginlerindendir,gaaytele hasis,cimri bir adamdır,büyük şehirde “Kırkyamalı” lakabı ile tanınmışdır.Dâri dünyâda “Zülfe” adında 13-14 yaşlarında bir güzel kızı vardır.Bir gün Kırkyamalı Bekirin güzel kızını ,kendisine bir tahtada 5000 altın vereceğini söyleyen 70 yaşında ve üç karılı cevâhirci Hacı Takiyüddine nikâhlayacağı duyulur.Çevreyi kızdıran bu haberle,konak karşısındaki helvacı dükkânının 17-18 yaşlarındaki çırağı Mehmed de ilgilenir.Helvacının yanında boğazı tokluğuna çalışan ve dükkânın üstündeki bekâr odasında yatıp kalkan Mehmed ,kendisine helvacı güzeli lakabı takılacak kadar dilber bir oğlandır.Hattâ onun için :
Helvacı Civanı bal ile irmek
Ruştei aşkına atmalı ilmik
diye bir türkü bile çıkmışdır. Mehmed yüzünü bile görmediği kızı “Zülfe” için : için :“ 5000 altınım olsaydı da bir tahtada sayıp şu kızı ben alsaydım..” der.Fakat binlerce altın onun ömrü boyunca göremeyeceği bir paradır,ustası ona her akşam ancak 1 akçe mum parası bırakıp gitmektedir.
Bir akşam dükkânı kapayacağı sırada yüzü nurlu bir derviş gelir,bir akçelik helva yer ve parasını vermeden çıkar gider.Mehmed ardından koşub para istemeye utanır,ve gece karanlıkda yatarak 1 akçesini helva parası olarak ustasının çekmecesine atar.İkinci akşam yine aynı zamanda derviş tekrar gelir,oğlan :“İşte helvanın parasını vermeye geld,iyi ki ardından gidip istememişim..” der,ve derviş yine 1 akçelik helva yer,:“Hû eyvallah !..” deyip para vermeden çıkar gider. Mehmed yine para isteyemez ve o gece de mum akçesini çekmeceye atıp karanlıkda yatar.Ama üçüncü akşam daha geç vakitlere kadar da beklediği halde derviş gelmez,Mehmed :“Dervişim gelmedi..gidip mum alsam..ama ya gelirse ?..o zaman ona helva veremem..” diye düşünürken derviş görünür,helvasını yer fakat çıkıp gitmez,helvacı çırağı ile konuşur :
- İki akşam geldim,helva yedim,parasını vermeden çıkıp gittim..
- Âfiyet olsun derviş babacağım..
- Bana verdiğin helva senin mi ?
- Ustamın..ama benim günde bir akçe mum param var,iki akşamdır karanlıkda yattım,senin yediğin helvanın parasını ustamın çekmecesine attım..bak,bu akşam da gelirsin diye gidip mum almadım,mum parası cebimde durur..
Derviş Helvacı Güzelinin bileğinden sımsıkı tutar ve ve pabucundan bir ayağını çıkarıp oğlanın çıplak ayağı üstüne basar :
- Yum gözünü !..der.
Oğlan gözlerini yumar :
- Aç gözlerini !..der.
Mehmed gözlerini açınca kendisini dervişle beraber bir ormanın içinde bulur.Yanlarında ulu bir meşe ağacı vardır ve ağacın gövdesinde de bir kovuk bulunmaktadır.Derviş :
- Sok şuraya elini ve eline ne rast gelirse al,korkma !..der.
Oğlanın eline ağacın kovuğu içinde beş kollu küflü ve paslı bir şamdan gelir.Derviş ayağını oğlanın ayağı üstüne basar:
- Yum gözünü !
_ ...
- Aç gözünü !
Mehmed gözünü açar,kendisini Divan Yolundaki helvacı dükkânın içinde bulur,derviş kaybolmşudur.
Oğlan o gece heyecanından uyuyamaz,ortada şamdan olmasa rüyâ gördüm diyecekdir.Vak'ayı ustasından saklar.Ertesi sabah erkenden şamdanını kül ile ovar,parlatır,şamdan pırıl pırıl olur,ve o gece mumunu o şamdana dikerek yakar.Fakat hayret,mum,her akşamki ışığından kat kat parlak yanmaya başlar.Oğlan yatağına girip yatar ise de gözüne uyku girmez,vakit sabaha yaklaşır,beş kollu şamdanın o tek mumu artık tükenmek üzereyken şamdandan bir kapak açılır,içinden mviler giyinmiş güzel bir kız çıkar,elinde bir def vardır,defini çalarak oynamaya başlar,şarkı söyler;kız güzel,oyunu güzel,kızın sesi güzel..Mehmed korku,ama zevk içinde seyreder.Tam mumun söneceği sırada o güzel rakkaase Mehmedin bekâr uşağı yatağının yanına gelir:
- Helvacı Güzeli..al bu akşamki kısmetini !..diyerek elindeki defi oğlanın yorganı üstüne silker,defin içinden şakıe şakır bir öber altın dökülür.Mum söner ve kız kaybolur.
Gün ağarır.Şamdan ve altınlar önünde.Vak'ayı yine ustasından saklar,şamdan ile altınları heybesine koyar; yanına üç altın alarak şalvarının uçkuruna düğümler,ve o gün bir fırsat bulup bir rum sarrafa gider :
- Kır şu altınımı !..der.
Başı keçe külâhlı ve çıplak ayakları yarım pabuçlu bir çırak oğlanın elinde altın gören sarrafın şübheli bakışı karşısında da :
- Gurbete çıkarken anam bağlamışdı bunları şalvarımın uçkuruna !..der.
Helvacı Güzeli Mehmed o gece üç mum alır,ve odasında heyecanla bekler.Mumların tükenmesine yakın bur şamdandan biri mâvi,biri penbe ve biri de beyaz esvablı üç güzel kız çıkar,def çalarlar,şarkı söylerler,oynarlar ve ve mumlar sönmek üzere iken :
-Helvacı Güzeli..bu akşamki kısmetindir !..diyerek deflerini oğlanın yorganı üstüne silkerler,yine şakır şakır altınlar dökülür.
Fakat ertesi günü helvacı çırağını bir düşünce alır.Ne olacakdır bu işin sonu?Heybeyi değil,heybeleri değil,bir gün gelecek altınlar yattığı odayı dolduracakdır.O korku ile bir kaç gece şamdanını yakmaz.Ama bir gece yine canı kızları görmek,onların oyunlarını seyretmek,şarkılarını dinlemek ister.Beş mum yakmaya cesâret edemez,üç mum yakmaya cesâret edemez,şamdana yine tek mum diker.O gece de mâvili kız çıkar,ve şarkı söyleyerek oynamaya başlar.
Ama o gece Yeniçeri Ağası yanında on fener yeniçeri ile o semtde kola çıkmışdı.Helvacı dükkânının üstündeki odadan bir def sesi ile kız sesi duyunca :“Bekâr uşağı odasına fâhişe kapatmış oynatır !..” der.Neferlerden birinin omuzuna çıkarak odanın penceresinden içerisini seyreder ve manzarayı görür,mum sönmek üzere iken mavili kız güzel oğlanın yorganı üstüne bir def dolusu altın döker,mum söner ve kız da kaybolur.Ağa yanındaki neferlere bir şey söylemez :“Odada şarkı ırlayan bir tüysüz garib ğlancıkdır,beni gördü,mumunu söndürdü !..” der,içinden de :“Bu bir sihir işidir,sırrını yarın çözerim..” der.
Ertesi günü kırk neferle gider,helvacı dükkânını basar ,pençesini Mehmedin yakasına atıp :
- Bre oğlan beş kollu şamdan neredeyse çıkar !..diye gürledi.
Mehmedde inkâra mecal kalmadı :
- Yukarda heubemde ..dedi.
Bütün çarşı halkı helvacı dükkânı önünde birikmişdi,Teniçeri Ağası neferlerine :
- Alın şu oğlanı şamdanla birlikde ağakapusuna götürün..dedi.
Derhal bir dedi kodu başladı,“Vay kâfir oğlan..melek misâli mâsum görünürdü,meğere hırsız imiş,gümüş şamdan çalmış..” dediler.Ustası da oğlanın yattıı odaya çıkıp heybesinde binlerce altın yüzlerce altın bulunca :“ İnsana inan olmaz..vay haramzâde,bu kadar altını nereden kaldırmış..” dedi
Helvacı Güzeli Mehmed ağakapusunda mâcerâsını hiç katıksız anlattı.Yeniçeri Ağası sihirli şamdanın kendisine bırakılmayacağını anlayınca saraya giderek vak'ayı pâdişaha anlattı,pâdişah da o gece ağakapusuna geldi.Bir divan kuruldu, ortaya baş kollu şamdan konuldu,şamdana da beş mum dikildi.Heyecanla baklendi.Tumlar tükenmek üzere iken gök gürler gibi bir ses duyuldu ve şamdandan kapkara ve çırl çırıl çıplak uzun kulaklı ve kuyruklu beş ifrit çıkdı,ellerinde birer kamçı,divanda bulunanlara kıyasıya bir dayak çekdiler,yalnaz,pâdişah ile diger ağalara bir kamçı vururlarsa Yeniçeri Ağasına beş kamçı vurdular.Nihâyet mumlar söndü ve ifritler kayboldu.Yeniçeri ağası yarı ölü bir halde idi.Pâdişah kendine gelince:
- Şu oğlanı bana getirin !..dedi.
Mehmedi getirdiler ,pâdişah :
- Başımıza gelen şu yeniçeri ağasının tamahı yüzündendir..dedi.
Yeniden bir divan kuruldu.Beş kollu şamdanın beş mumunu bu sefer helvacı güzeli dikdi ve yine heyecanla beklediler.Vakti geldiğinde şamdandan beş güzel kız çıkdı,her birinin elinde altın defler,çaldılar,şarkılar söylediler,oynadılar ve mumlar sönmek üzre iken Mehmedin önüne deflerini dökdüler, silkdiler,şakır şakır altınlar döküldü.Pâdişah divanda bulunanlara :
- Gördünüz ya dedi,şu sihirli hazîne şu garib oğlanın kısmetidir..
Sonra Mehmede döndü :
- Sana sarayımda bir âlâ mansıb vereyim..senin izninle o rakkaaseleri seyredip safâ süreyim..üç gece sana altın getirirlerse bir gececik de bana getirsinler..dedi.
Helvacı güzeli de :
- Pâdişâhım..altınlar her gece senin olsun,benim senden dileğim Allahın izni ve Peygamberin kavli ile bana helâlinden Kırkyamalı Bekir Ağanın kızına kavuşmakdır...dedi.
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
H31C026
Tema
Folklor
Konular
Helvacı güzeli hikayesi, Halva-seller beauty story, Helvacı güzeli Mehmed, Halva seller beauty Mehmed, Sükkeri Salih Efendi, Ankara, Ulus (Gazete), Ulus (Newspaper), İstanbul'un Aşk Masalları, Love Tales of Istanbul, Divanyolu, Kazaz Bekir Efendi, Kırkyamalı, Hacı Takiyüddin, Yeniçeri, Janissary, Ağa Kapısı, Ağakapısı
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi He-Hel bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Tükenmez kalemle düzeltmeler yazılmıştır.
Bibliyografya Notu
Reşad Ekrem Koçu, “İstanbulun Aşk Masalları, Helvacı Güzeli”, Ulus gazetesi, Ankara, 1963
Tarih
23358, 23360
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.