HEKİMOĞLU VAK'ASI – 1811 de son yeniçerilerin en azgın devrinde devlet sözünü ocaklının ayakları altına düşürmüş bir vak'a,İstanbul halkını dehşete düşürmüş îdam adı altında bir cinâyettir. Hicî 1226 yılı şevvalinin ilk günlerinde,Yedikuledeki mezhabadan beygirler ile Et Meydanındaki yeniçeri kışlasına et getiren bir seğirdim ustası Hekimoğlu semtine geldiklerinde,dalgınlıkla önlerinden geçen bir ihtiyara kızdı,“Uğuru kestin” diyerek ihtiyarın üstüne saldırdı,ve adamcağızı ayaklarının altına alarak tekmelemeye başladı.Bîçâre ihtiyar “Müslüman yok mu !..” diye bağırmaya başlıyınca,o semtde oturan Hekimoğlualipaşa horunu Sadullah Beyin İmamı ile çuhadarı Hacı Salih ve Hekimoğlualipaşa Camiinin imamı yardımına koşdular,seğirdim ustasına ihtiyarın bilmezlikle geçdiğini söylediler. Seğirdim ustası bu müdahaleye kızdı,yanındaki yeniçerilerle birlikde imam efendilerle çuhadara ağır küfürler savurdular,onlarda mukaabele edince sanki kıyâmet kopdu,o üç kişiyi yakalayıp Süleymaniyede Ağa Kapusuna götürdüler. Devlet Rusya ile harb hâlinde idi,yeniçeri ağası ordu ile cebhede idi,sakbanbaşı Osman Ağa ağa vekilliği yapırdu,mazbut bir adamdı,kendisinden o üç kişinin îdamını istediler,Osman Ağa selâhiyeti olmadığını söyleyince bu sefer büsbütün kızdılar,” Şehirlinin yeniçerilere karşı gelmeye al...

HEKİMOĞLU VAK'ASI – 1811 de son yeniçerilerin en azgın devrinde devlet sözünü ocaklının ayakları altına düşürmüş bir vak'a,İstanbul halkını dehşete düşürmüş îdam adı altında bir cinâyettir. Hicî 1226 yılı şevvalinin ilk günlerinde,Yedikuledeki mezhabadan beygirler ile Et Meydanındaki yeniçeri kışlasına et getiren bir seğirdim ustası Hekimoğlu semtine geldiklerinde,dalgınlıkla önlerinden geçen bir ihtiyara kızdı,“Uğuru kestin” diyerek ihtiyarın üstüne saldırdı,ve adamcağızı ayaklarının altına alarak tekmelemeye başladı.Bîçâre ihtiyar “Müslüman yok mu !..” diye bağırmaya başlıyınca,o semtde oturan Hekimoğlualipaşa horunu Sadullah Beyin İmamı ile çuhadarı Hacı Salih ve Hekimoğlualipaşa Camiinin imamı yardımına koşdular,seğirdim ustasına ihtiyarın bilmezlikle geçdiğini söylediler. Seğirdim ustası bu müdahaleye kızdı,yanındaki yeniçerilerle birlikde imam efendilerle çuhadara ağır küfürler savurdular,onlarda mukaabele edince sanki kıyâmet kopdu,o üç kişiyi yakalayıp Süleymaniyede Ağa Kapusuna götürdüler. Devlet Rusya ile harb hâlinde idi,yeniçeri ağası ordu ile cebhede idi,sakbanbaşı Osman Ağa ağa vekilliği yapırdu,mazbut bir adamdı,kendisinden o üç kişinin îdamını istediler,Osman Ağa selâhiyeti olmadığını söyleyince bu sefer büsbütün kızdılar,” Şehirlinin yeniçerilere karşı gelmeye alışması bizim için hayırlı olmaz,bizden biri suç işlerse hemen öldürürsün..sen de sonunu say ,şimdiye kadar beşyüz neferimizi öldürsün,elbet bunları da öldürürsün..” diye sekbanbaşıyı tehdid ettiler,o da Bâbıâlîde kaymakam paşaya mürâcaat ederek kendisini sekbanbışılıkdan azlettirdi ve Kadıköyünde gizlendi.Yerine ihtiyar ve âciz bir adam olan Muhzirağa (adı bilinmiyor) sekbanbaşı oldu.Kaymakam Paşa ile şeyhülislâm efendi (Halil Paşa ve Samanîzâde Ömer Hulusi Efendi) bir yeniçeri ihtilâlinden korkdular ve hiç bir sebeb yok iken,ikisi imam biri çuhadar,o üç mâsum adamın yeni sekbanbaşı tarafından Ağa Kapusu civraında Süleymaniye Tabhânesinde boğdurulmasına ve cesedlerinin denize atılmasına göz yumdular. Zorbalık yolunda câniyâne vak'a istanbulda dehşetle karşılandı (4 kasım 1811).