Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Mahbub, Mahbubdostluk maddesi
MAHBUB , MAHBUBDOSTLUK – Aşk ile sevilen erkek çocuk,delikanlı ;aşk ile sevilmeye lâyık güzel erkek çocuk,güzel delikanlı;Mâşuk ;güzel erkek çocukları ve delikanlıları sevme düşkünlerine de Mhbubdost,Mahbubperest denilir.
Kadının ve kızın evlerle kafes arkasında kapalı tutulduğu devirlerde ve divan edebiyatımızda,şimdi homo seksualite denilen bu sapık aşk ve alâka hoş görülmüş ve şâirlerin övdükleri,tasvir ettikleri güzeller daima mahbublar olmşudu.Onlar için ayrıca “Hubannâme” ve “Şehrengiz” isimleri ile manzum eserler yazılmışdır (B.:Hubannâme,cild ,sayfa ;Şehrengiz,cild ,sayfa ).İstanbulda bekâr hayatı süren halk şâirlerimizin çoğu da mahbubdost olmuşlardır ve bir han odasında mahbubu ile birlikde yaşamışlardır.Şu itirafnâme Beşiktaşlı Gedâî’nindir (B.:Gedâî,Beşiktaşlı,cild 11,sayfa 6061):
Gedâî bu yolda koydun ise ser
Cânına minnettir cefâyi dilber
Gel mey ü mahbubdan bana geç derler
Hik âşık geçer mi eski huyundan
Bu hicrâna ister ağla ister gül
Bu derdin def’i güç çekmedi müşkül
Pâre pâre olsa mir’atı gönül
Her birinden bir hub cemal görünür
Bir mahbubda aranacak vasıflar için şu manzume de,geçen asır sonlarında yaşamış Erzurumlu Âşık İbrahimindir :
Ol mahbubu zîbâ değmez bir pula
Elinde tırnağı künbedli ola
Ol mahbubu zîbâ ki düstabandır
Sıdku vefâ bilmez gaayet yavan...
⇓ Devamını okuyunuz...
MAHBUB , MAHBUBDOSTLUK – Aşk ile sevilen erkek çocuk,delikanlı ;aşk ile sevilmeye lâyık güzel erkek çocuk,güzel delikanlı;Mâşuk ;güzel erkek çocukları ve delikanlıları sevme düşkünlerine de Mhbubdost,Mahbubperest denilir.
Kadının ve kızın evlerle kafes arkasında kapalı tutulduğu devirlerde ve divan edebiyatımızda,şimdi homo seksualite denilen bu sapık aşk ve alâka hoş görülmüş ve şâirlerin övdükleri,tasvir ettikleri güzeller daima mahbublar olmşudu.Onlar için ayrıca “Hubannâme” ve “Şehrengiz” isimleri ile manzum eserler yazılmışdır (B.:Hubannâme,cild ,sayfa ;Şehrengiz,cild ,sayfa ).İstanbulda bekâr hayatı süren halk şâirlerimizin çoğu da mahbubdost olmuşlardır ve bir han odasında mahbubu ile birlikde yaşamışlardır.Şu itirafnâme Beşiktaşlı Gedâî’nindir (B.:Gedâî,Beşiktaşlı,cild 11,sayfa 6061):
Gedâî bu yolda koydun ise ser
Cânına minnettir cefâyi dilber
Gel mey ü mahbubdan bana geç derler
Hik âşık geçer mi eski huyundan
Bu hicrâna ister ağla ister gül
Bu derdin def’i güç çekmedi müşkül
Pâre pâre olsa mir’atı gönül
Her birinden bir hub cemal görünür
Bir mahbubda aranacak vasıflar için şu manzume de,geçen asır sonlarında yaşamış Erzurumlu Âşık İbrahimindir :
Ol mahbubu zîbâ değmez bir pula
Elinde tırnağı künbedli ola
Ol mahbubu zîbâ ki düstabandır
Sıdku vefâ bilmez gaayet yavandır
Mahbubu zîbâ ki gözleri çakır
Altunu yaldızdır cevheri bakır
Ger para canlısı olursa mahbûb
Olamaz andan sadâket matlûb
Mahbubu zîbâ ki avret sadalı
Şerrinden hazer kıl heman kaçmalı
Saçı kızıl olsa mahbubun eger
Sureti beşerde iblisdir meger
Mahbubu zâbâ ki topuklu ola
Uşşâkı vefâyı o şahda bula
İri kıyım gerek mahbubla ayak
Ayakdır miheki muhabbet elhak
O iri ayakda kemerli taban
Bûsegâhın bilüb yüzün sür heman
Kışlalarında ,emekli oluncaya kadar bekâr hayatı yaşayan Yeniçeriler arasında da mhbubdostluk çok yayğın olmuşdu.Ocağın büyük ağalarının ve her çorbacının bir mahbubu vardı ve onlara “Civelek” Derlerdi (B.:Civelek,cild Yeniçeri Civeleği , cild 7,sayfa 3594).
Osmanlı Sarayında,sarayın selâmlık kısma diyebileceğimiz Enderun’de,pâdişahın günlük hizmetleri için binden ziyâde erkek çocuk ve delikanlı toplanmışdı (B.:Enderun,cild 8,sayfa 5114 ve devamı) ;Onyadinci Yüzyıl ortalarında İngiltere Sefâretinin müsteşari olarak İstanbula gelmiş ve uzunca bir müddet burada kalarak “Osmanlı İmparatorluğunun bu zamanki Tarihi adı ile bir eser bırakmış olan Sir Ricaut, Enderun Ağaları denilen o gencler hakkında şunları yazıyor :
“ Saray oğlanlarının birbirlerine karşı duydukları dostluk ve aşk da yazılacak bir konudur.Kendilerine nezâret eden harem ağalarını aldatmak ve koğuşlarında birbirlerine duygularını döküp anlatmak için aralarında remizli,işâretli,ayrı bil yapmışlardı.Kalblerinde olanı el ve vücud hareketleri ile îmâlı bakışlarla söyleşmekdedirler.Bu ihtirasın ateşi,onları bazan o kadar sarar ki aralarındaki kıskançlıklar bütün koğuşun huzurunu bozar.Birkaçını,iffetsizliklerine alâmet olmak üzere esvablarının yakası yırtılarak saraydan kovmak icab eder.Bir kısmına da kıyasıya dayak atılır.
“ Bu ihtiras,delikanlıların yalnız kendi aralarında kalmış değildir,sarayın erkânını da sarmışdır.Enderunun büyük zabitlerinin (Silâhdar Ağa,Rikâbdar Ağa,Çuhadar Ağa gibi) saray oğlanları arasından mâşukları vardır.Sevdikleri erkek çocuklare ve delikanlıları koğuşunun penceresinde,toplu olarak camie giderken arkadaşları arasında,kolları sıvalı ve ayakları çıplak çeşme başlarında abdest alırken,yahud hamamda yıkanırken görmek için fırsat kollarlar,teftiş bahanesi ile dolaşırlar,onlara bazı işler havâle ederler,karşılığında para ve hediye verirler,okşayıcı tatlı sözlerle ve cömertlikle onları arzularına râm olmaya sevk ederler, ve ekseriye muvaffak da olurlar,Mâşuk bir kere râm olunca da,kendisine bu derece âşıkının servetinden faydalanır.Bu ihtirasdan pâdişah da uzak kalmamışdır.
“ Dördüncü Sultan Murad Musa adında bir çocuğa o derecede meftun oldu ki ona mecnunane lutuflarda bulundu (B.:Murad IV ; Musa Melek Çelebi).
“ Yine o pâdişah Galata Mevlevihânesinde Mustafa adında güzel bir çocuk görmüşdü,mevlevihâneden saraya,yanına aldırttı ve onu sarayın anbük zabiti,silâhdar ağa yapdı(B.:Mustafa Paşa,Silâhdar).
“ Şimdiki pâdişah Dördüncü Sultan Mehmed de saraydaki mehter oğlanları arasında Kuloğlu denilen bir çocuğa âşık oldu ve onu kendisine has nedim yapdı.Delikanlıyı kendisi ile eş giydirir,ata bindikleri zaman da çocuğun atını kendi atının yanında sürdürür (B.:Mehmed IV ;Mustafa Paşa,Kuloğlu).
Şurasını mutlakaa kaydetmek kerekdir ki yukardaki satırları tarihine kaydeden , Sir Ricaut’un kendi memleketinde,İngilterede bu ihtiras,homo seksüalite o zamanlar Avrupada değil,dünya yüzünde en yaygın memleketdi.
Mahbub uşaklar ve hizmetkârlar büyüklerin saray ve konaklarını da doldurmuş idi.Onyedinci Yüzyıl ortalarında şeyhülislâm Karaçelebizâde Abdülaziz Efendi ise güzel genclere düşkünlüğünü parvasız nümâyişe götürmüş,konağına aldığı mahbubları için özel bir kıyâfet icad etmişdi (B.:Abdülaziz Efendi,Karaçelebizâde,cild1 cild1,sayfa 69).
İstanbulda Onsekizinci Yüzyıl başlarında kurulmuş olan ve tekkeleri büyük çarşı hamamlarının külhan odaları olan külhan Beyliği teşkilâtı da aslında bir süflî mahbobdostlar tarikatı,topluluğu idi (B.:Külhan Beyleri,cild ,sayfa )
Onsekizinci Yüzyılın ilk yarısında Nedim şöyle diyor :
Erbâbı dil oldu hep civâna meftun
Hiç kalmadı bir zen ülfetinden memnun
Büyük şâirin divanında mahbub tasvirleri çok geniş bir yer tutar.Mahbub gencler,İstanbulun günlük hayatında ayrıca “Civan” , “Nevcivan” diye de anılmışdır,onlara “Dilber” ,“Fetâ” , “ Eşbeh” de denilmişdir.Mahbub genclerin üstübaşı dökük ve sokaklarda yalın ayak dolaşanlarına da “Mühmel Dilber,Dilberanı Dilberan Mühmelân” demişlerdir.Mahbub genclere ayrıca “Çehreli” denilmiş ve kendilerine aşk ile bağlanmış kişilere nisbetle anılmışlardır,“Çorbacının Çehrelisi,Hamamcının Çehrelisi,Hamlacıbaşının Çehrelisi” denilmişdir.Kara yüzü görmeden günlerce açık denizlerde dolaşılan yelkenli gemiler devrinde kaptanlar yanlarında dâima mahbub bir tayfa bulundurmuşlar,onlara da “Zenâne” adı verilmişdir.İstanbul esnafı arasında dükkânında mahbub bir çırak bulundurmak,işi ve dükkânı için bir uğur tılsımı,maskot bilinmişdi ki zamanımızda ayak takımı arasında Mahbubdostlara “Esnaf” denilmesi oradan kalmadır.Hepsi gayri Müslimlerden olan meyhâne çıraklarının ( garson ve komilerinin) mahbub delikanlılarına “Palikar” mahbub oğlanlara da “Pedimu”(çocuğum” denilirdi.Şâirler ağzında da “Mugbeçe” denilirdi (B.:Berber Civanları,cild 5,sayfa 2520 ;Civan,cild 7,sayfa 3586 ;Çırak,cild 7,sayfa 3939 ; Esnaf Civanları,cild 10,sayfa 5338 ;Fâzıl Bey,Enderunlu,cild 10,sayfa 5589 ; Gemi Zenaneleri,cild 11,sayfa 6097).
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
M2A002
Tema
Diğer
Konular
Mahbub, Mahbubdostluk, Âşık İbrahim (Erzurumlu), Erzurumlu Âşık İbrahim, Hûbannâme-i Nevedâ (Enderunlu Fazıl), Şehrengiz, Civelek, Yeniçeri Civeleği, Selamlık, Enderûn, Imperial School, Silahdar Ağa, Rikabdar Ağa, Çuhadar Ağa, Sir Ricaut, İngiliz Sefareti, British Embassy, Murad IV (Sultan), Musa Melek Çelebi, Mustafa Paşa, Mustafa Pasha, Silahdar, Mehmed IV (Sultan), Kuloğlu, Abdülaziz Efendi, Karaçelebizâde, Nedim (Şair), Nedim (Poet), Civan, Youngster, Nevcivan, New youngster, Feta, Eşbeh, Palikar, Pedimu, Mugbeçe, Külhan Beyleri, Berber civanı, Çırak, Apprentice, Fazıl Bey, Gemi zenâneleri
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Mag-Mahmil bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo
Bakınız Notu
Hubannâme; Şehrengiz; Gedâî (Beşiktaşlı), cild 11, sayfa 6061; Civelek (Yeniçeri Civeleği), cild 7, sayfa 3594; Enderun, cild 8, sayfa 5114; Murad IV; Musa Melek Çelebi; Mustafa Paşa (Silâhdar); Mehmed IV; Mustafa Paşa (Kuloğlu); Abdülaziz Efendi (Karaçelebizâde), cild 1, sayfa 69; Külhan Beyleri; Berber Civanları, cild 5, sayfa 2520; Civan, cild 7, sayfa 3586; Çırak, cild 7, sayfa 3939; Fâzıl Bey (Enderunlu), cild 10, sayfa 5589; Gemi Zenaneleri, cild 11, sayfa 6097
Bibliyografya Notu
İbrahim (Erzurumlu Âşık); Nedim
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.