İBRAHİMÇAVUŞUN KAHVEHÂNESİ – Geçen asır başlarında Galatada Kulekapusu dışında,zamanımızda mevcud olmayan Galata Kalesi Hendeği kenarında büyük bir kahvehâne idi ; sahibi olan Tersâne başçavuşu Darıcalı İbrahim Çavuşun lakabına nisbetle Darıcalının Kahvehânesi diye de anılırdı. Câbî Said Efendinin vekaayinâmesinde hicrî 1229 (M.1813-1814) yılı vak'aları arasında bu kahvehâne üzerine haytalık yolunda işlenmiş bir ırza tecâvüz vak'a ve suçlulara verilmiş müdhiş cezâ da şöylece kaydeilmişdir : “Kulekapusu dışında Darıcalı İbrahim Çavuşun büyük kahvehânesinin karşısında bir ispençiyar (Eczâcı) dükkânı vardı,o dükkânın altında gemi halatları bükülen hendeğin sedi vardı,İbrahim Çavuş o dükkânı da satın almış, hendek üstünde denize karşı ikinci bir kahvehâne yapmış.O yeni kahvehânesinin içine koyduğu uşakları bir kerestecinin delikanlı oğlunu bir akşam cebren ve kahren yolunu çevirip kahvehâneye sokmuşlar,ve sabaha kadar alakoyarak tecâvüzde bulunmuşlar,ertesi gün de salıvermişler.Oğlan başına geleni babasına anlatmış,keresteci de Bâbıâliye gelerek vak'ayı kaymakam Rüşdi Paşaya bildirmiş.Mütecâviz uşakların üçü de yakalanarak vak'a yerinde asıldılar.Sonra da kahvehâne,tersâneden getirtilen esirlere temelinden sökdürülüp içindeki eşyâsı ile birlikde sedden aşağı hendeğe karpuz yuvarlar g...

İBRAHİMÇAVUŞUN KAHVEHÂNESİ – Geçen asır başlarında Galatada Kulekapusu dışında,zamanımızda mevcud olmayan Galata Kalesi Hendeği kenarında büyük bir kahvehâne idi ; sahibi olan Tersâne başçavuşu Darıcalı İbrahim Çavuşun lakabına nisbetle Darıcalının Kahvehânesi diye de anılırdı. Câbî Said Efendinin vekaayinâmesinde hicrî 1229 (M.1813-1814) yılı vak'aları arasında bu kahvehâne üzerine haytalık yolunda işlenmiş bir ırza tecâvüz vak'a ve suçlulara verilmiş müdhiş cezâ da şöylece kaydeilmişdir : “Kulekapusu dışında Darıcalı İbrahim Çavuşun büyük kahvehânesinin karşısında bir ispençiyar (Eczâcı) dükkânı vardı,o dükkânın altında gemi halatları bükülen hendeğin sedi vardı,İbrahim Çavuş o dükkânı da satın almış, hendek üstünde denize karşı ikinci bir kahvehâne yapmış.O yeni kahvehânesinin içine koyduğu uşakları bir kerestecinin delikanlı oğlunu bir akşam cebren ve kahren yolunu çevirip kahvehâneye sokmuşlar,ve sabaha kadar alakoyarak tecâvüzde bulunmuşlar,ertesi gün de salıvermişler.Oğlan başına geleni babasına anlatmış,keresteci de Bâbıâliye gelerek vak'ayı kaymakam Rüşdi Paşaya bildirmiş.Mütecâviz uşakların üçü de yakalanarak vak'a yerinde asıldılar.Sonra da kahvehâne,tersâneden getirtilen esirlere temelinden sökdürülüp içindeki eşyâsı ile birlikde sedden aşağı hendeğe karpuz yuvarlar gibi yuvarlanıp atıldı.İbrahim Çavuşun öbür büyük kahvehânesi de bir daha açılmamak üzere mühürlendi,az sonra o da yıktırıldı..”.