Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
İsmail Ağa (Dellalzâde) maddesi
İSMAİL AĞA (Dellalzâde) – Geçen asrın ilk yarısında ünlü hânende ve bestekâr,çağdaşı ve türk musikisinin dehâsı Hamâmîzâde İsmail Dede Efendinin en kiymetli şâkirdi ve en yakın dostu ; bâzı musiki tarihi yazarları ondan “Dellelazâde İsmail Efendi” diye bahsederler,kendisine “Efendi” unvânı hayatının son yıllarında verilmişdir,doğru şöhreti ağalık iledir.
Merhum neyzen Halil Can (B.:Halil Can,cild,sayfa),onun için yazdığı hal tercemesinde,“Efendi” unvânını kullanarak 1212 (1797-L798) de İstanbulda Fatih semtinde doğdiğunu ve Mustafa Ağa adında bir dellalın oğlu olduğunu söylüyor.
Semtlerinin mahalle mektebinde okumuş,Kur'anı Kerîmi ezberliyerek hâfız olmuş,sesinin güzelliği ile Hamamîzâde İsmail Dede Efendinin dikkatini çekmiş,ayrıca yüz ve huy güzelliklerine de sâhib olan küçük adaşının musikide istidadını da görünce Dellalzâdeyi talebeleri arasına almışdır ;isitidâda sonsuz bir gayret eklenmiş kısa bir süre sonra Dallalzâde, dâhi sanatkâr Hamâmîzâdenin en seçkin talebesi,ve müverrih Hâfız İlyas Efendinin tabiri ile hocasının “Yâri Gaarı” olmuşdur,ki aralarında yirmi yaşı gibi küçümsenmeyecek bir de yaş farkı vardır (B.:İsmail Dede Efendi,Hammâmîzâde).
Dede Efendi “Müsâhibi Şehriyârî” (Pâdişah ile sohbet etme yetkisi olan kişi) unvanı ile saraya saraya istediği zaman girer çıkar,...
⇓ Devamını okuyunuz...
İSMAİL AĞA (Dellalzâde) – Geçen asrın ilk yarısında ünlü hânende ve bestekâr,çağdaşı ve türk musikisinin dehâsı Hamâmîzâde İsmail Dede Efendinin en kiymetli şâkirdi ve en yakın dostu ; bâzı musiki tarihi yazarları ondan “Dellelazâde İsmail Efendi” diye bahsederler,kendisine “Efendi” unvânı hayatının son yıllarında verilmişdir,doğru şöhreti ağalık iledir.
Merhum neyzen Halil Can (B.:Halil Can,cild,sayfa),onun için yazdığı hal tercemesinde,“Efendi” unvânını kullanarak 1212 (1797-L798) de İstanbulda Fatih semtinde doğdiğunu ve Mustafa Ağa adında bir dellalın oğlu olduğunu söylüyor.
Semtlerinin mahalle mektebinde okumuş,Kur'anı Kerîmi ezberliyerek hâfız olmuş,sesinin güzelliği ile Hamamîzâde İsmail Dede Efendinin dikkatini çekmiş,ayrıca yüz ve huy güzelliklerine de sâhib olan küçük adaşının musikide istidadını da görünce Dellalzâdeyi talebeleri arasına almışdır ;isitidâda sonsuz bir gayret eklenmiş kısa bir süre sonra Dallalzâde, dâhi sanatkâr Hamâmîzâdenin en seçkin talebesi,ve müverrih Hâfız İlyas Efendinin tabiri ile hocasının “Yâri Gaarı” olmuşdur,ki aralarında yirmi yaşı gibi küçümsenmeyecek bir de yaş farkı vardır (B.:İsmail Dede Efendi,Hammâmîzâde).
Dede Efendi “Müsâhibi Şehriyârî” (Pâdişah ile sohbet etme yetkisi olan kişi) unvanı ile saraya saraya istediği zaman girer çıkar,ve Enderundaki çocukların musiki öğrenmelerine nezâret ederdi,nüfuzunu kullanarak 1230 (1814-1815) de Dellalzâdeyi Enderuna aldırttı ve İsmail Ağaya,sarayda Çavuşluk unvânı verildi (B.:Çavuş,cild 7,sayfa 3787),ki Dellalzâde o tarihde henüz 17 yaşında idi.Azsonra da baş hânende oldu.
Hâfız İlyas Efendi (B.: İlyas Efendi,Hâfız,cild,sayfa) “Vekaayii Letâifi Enderun” adını verdiği meşhur saray hayatı vekaayinâmesinde 1234 (1818-1819) vak'aları arasında ondan şöyle bahsediyor :“ Yeni yetişmiş hânendelerden Dellalzâde İsmail Ağa :
Mânendi meh itdi zuhûr
Verdi cemâlin dehre nûr
Olsam gaminle bî huzûr
Gelmez bana aslaa fütûr
şarkısı gibi şarkıları kusursuz okuduğundan pâdişahın iltifâtına nâil oldu ”;1235 vak'aları arasında da şunları yazıyor :“Şevvalin onskizinci perşenbe günü (29 temmuz 1820) Göksuya gidildi.O dilküşâ yerde Enderunlular türlü şekilde eğlendiler,bir müddet de dinlenildikden sonra akşam yemeği sırasında bir musiki fazlı oldu..Hânende çavuşlardan Dellalzâde İsmail Ağa,ki akran ve emsâli arasında gaayetle seçkindi,sesinin perdesi keman gibi tiz ve nağmeleri ney gibitemizdi,önce şâir Râsih Efendinin :
Bir bakdı ki sermest gazabı çeşmi siyehle
Deldi ciğerim hançeri hunrîzi nigehle
Kim söyleşür artık bu kıyâfetde o şehle
güftesini üstâdâne okudu,ardından beyâtî makaamında bestelenmiş şu kıt'ayı okudu:
Ey gamze söyle zahmi dilden zebâanım ol
Ey çâki sîne nushai şerhi beyânım ol
Ey hûni dîde ben diyemem yâre derdimi
Sen rûyi zerdim üzre gelüb tercümânım ol
sâzende ve hânende ağalar yer öpüb huzurdan çıkdılar..”
Yine Hafız İlyas,vekaayi nâmesinin 1241 1825-1826 vak'aları arasında Dellalzâde için çok mühim iki vak'a kaydediyor,biri pâdişaha küsüp sarayı terketmesi üzerinedir :
“ Musiki ilminin üstadlarından müsâhibi şehriyârî meşhur İsmail Dede Efendinin yâri gaarı hânende Dellalzâde Çavuş İsmail Ağa 1230 senesinden beri sarayda idi ve Dedenin duâsı ile Enderundaki şöhret ve nüfuzu son derecede büyükdü,kendisini çekemeyenler de pek çokdu.
Raks eyler iken ez kazâ
Sen şûha oldum müstelâ
gibi şarkılar meşk ettiği hasnâ ve müstesnâ çocuklardan Hâşim Bey adında sîm endam bir beye âşık oldu (B.: Haşim Bey,Hacı,cild,sayfa);her gece karşısında mum gibi yanarak :
Su gibi çağladığım
Yüreğim dağladığım
Senin aşkın değil mi
Her gice ağladığım
şeyler söylediği duyuldu,büyük dedi kodu oldu ve o dedi kodu oldu koduyu yapanlar Haşim Beyin ayağını İsmail Ağanın yanından kesme yolunu aradılar.Bunu fark eden Dellalzâde daha evvel davrandı ve kendisini Haşim Beye lala tayin ettirdi ve o güzel çocuğu Enderunde kimse ile konuşturtmadı;ve ona besteler semâiler meşk ederek Haşim Beyi çavuş mülâzimi yapdırttı.Hasımlarını bübütün kızdırttı,o şerirler kötü laflarını pâdişaha kadar aksettirip Haşim Beni Dellalzâdenin yanından aldırtıp çuhadarlardan Sarıkcı Şâkir Ağanın yanına yamak verdirttiler.Bunu kendisine bir hakaaret sayan Dellalzâde bundan sonra sarayda durmak benim için değildir diyerek saraydan kaçdı gitti,evine kapandı.Bu da yeni bir dedikodu konusu oldu,bir çocuk için pâdişahın hizmetini terketti denildi ve Dellalzâde İsmail Ağanın adı sarayın muteber ağaları defterinden silindi.
“ Haşim Bey de sevilmeye lâyık bir mâşuk olduğunu ispat etti,lalamın bunca yıllık hizmetini benim yüzümden yok ettirdiler diyerek durmadan ağlamaya başladı.Onun içinde yalandın,kasden ağlıyor :
Sanma rahminden sunar destin dili mecruhuma
Ol keman ebrû ciğerde tîri müjgânın arar
dediler (beyit Sülaymen Nahifî'nindir).
“İsmail Ağa saraydan gittikden sonra bir kaç ay kendi kendine ağlar sızlar iken Vak'ayi Hayriye çıkdı.Irz ehlini Sancağı Şerif altına dâvet etmek için devlet tarafından çıkarılan dellallardan hiç biri,yeniçerilerden korkularından,kalabalık yerlere sokulamadılar,halkı Sancak altına dâvet edemediler.O müdhiş günde İsmail Ağa Dellalzâdeliğini gösterdi,kendisine verilmiş bir vazife değil iken zorbaların ta yanlarında halkı Sancağı Şerif altına çağırdı,sesinin var gücü ile bağırırdı, (buna aşk yolunda bir intihar teşebbüsü de denilebilir),onun bu cesâreti ırz ehli halkın üzerinde çok tesirli oldu.Galebe pâdişah tarafında kalıp Yeniçeri Ocağı kaldırıldığında Dellalzâdeye refah içinde yaşatacak bir aylık bağlandı,bir âşıkı sâdık olduğu anlaşıldı ve Müsâhibi Şehriyârîlikle takrer saraya çağırıldı..”
Dellalzâdenin saraya dönüşünden az sonra eski Enderun teşkilâtı da değişdi,oradaki genclerin çoğu yeni kueurlan orduda birer vezifeye tayin edildiler,Dellalzâde müsâhiblik unvânını muhafaza ederek tekrar evone çekildi ve ondan sonradır ki besteleriyle meşgul oldu, besteleriyle meşgul oldu,saraydan ayrılan Haşim Bey de musiki tahsiline bir müddet devam etti ve hocasının o da bir yâri gaarı,sâdık dostu oldu.1845 de Hamâmîzâde İsmail Dede üçüncü defa hacca giderken iki seçkin ve çok sevdiği talebesi olan Dellalzâde İsmail Ağa ile Mutafzâde Ahmed Efendiyi de alıp götürmüşdü,Dellalzâde de hocasının izni ile Haşim Beyi alıp götürdü.Hac farîzesini îfâ ederek Arafatdan dönüşlerinde İsmail Dede Efendi öldü,Medinede Hazreti Haticenin kabrinin ayak ucunda defnedildi ;üç musikişinas İstanbula,Neyzen Halil Canın tabiriyle “Hoca Yetimleri” olarak döndüler.
İsmail Ağa 1846 da Abdülmecid tarafından beşiktaş sarayında kurulan Mızıkai Hümâyunun hânendeler,okuyucular bölümüne muallim tayin edildi,ve o vazifesi dolayısı ile o civarda bir ev satın aldı,Beşiktaşda yerleşdi; 1862 de vefat eden Çilingirzâde Ahmed Efendinin yerine müezzinbaşılığa tayin edildi ve o tarihden sonradır ki Ağa yerine Efendi unvânı ile anılmaya başlandı. 1869 da 72 yaşlarında vefat etti Beşiktaşda Karakol Sokağındaki evinde vefat etti,Beşiktaşda Yahyaefendi Dergâhı kabristanına defnedildi.Halil Can kebrinin yerini şöyle târif ediyor :“ Dergâhın medhalindeki Hamidiye Çeşmesinden yukarıya doğru çıkarken sağa sapınca yolun hemen sol tarafında üzeri fesli uzun bir taşdır,derhal bulunur ”.
Kabir taşının manzum kitâbesinin Halil Can tarafından okunmuş sureti şudur:
Şâhi devrâna müezzin bâşı iken nâgehan
Hacı İsmail Efendi eyledi azmi bekaa
Şöhreti Dellalzâde kendisi âlicenâb
Hakkına herdem büzürgü küçek eylerdi senâ
Kendisi bir perdede üstâd idi kim itmeye
Kaadir idi Zühreye tâlîmi asvâtü sabâ
Guuş idince nağmei emri celîli irciğ'i
Eyledi tekmil nevâyi ömrünü ol bî nevâ
Bezmi ukbâde ilâhi rû siyeh itme anı
Güftü gûyi ehlimahşer ola mûsikaar ana
Dânei eşkimle Hâfız bir düşürdüm târihin
“ Huldi Dellalzâdeye dâim mekân îde Hüdâ ”
1287-1 = 1286 (M.1869-1870)
Tarih mısraı 1 rakamı ile tâmiyelidir.
Yine Halil Can şunları yazıyor : “ Dellalzâdenin şöhretli devri,(bestelerini yapmaya başladığı zamanlar),memleketimizde musikinin alfabesi olan nota'ın öğrenilmesine başlandığı zamana rastladığından,eserlerinin pek çoğu Mızıkai Hümâyunda notaya alınıp kaybolmakdan kurtulmuşdur,62 eseri vardır.,”.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
I15A028
Tema
Kişi
Konular
İsmail Ağa (Dellalzâde), Dellalzâde İsmail Ağa, Hânende, Singer, Bestekâr, Besteci, Composer, Müzik, Music, Türk Musikisi, Turkish Music, Dellalzâde İsmail Efendi, Halil Can, Hamamizâde İsmail Dede, Hafız İlyas Efendi, Müsâhib-i Şehriyârî, Vekâyi-i Letâif-i Enderuniyye (Hızır İlyas), Göksu, Haşim Bey, Sarıkçı Şakir Ağa, Süleyman Nahifi, Vak‘a-i Hayriyye, Mutafzâde Ahmed Efendi, Mızıka-yi Hümâyûn, Beşiktaş, Yahya Efendi Dergâhı, Yahya Efendi Dervish Lodge, Karakol Sokağı, Karakol Street, Hamidiye Çeşmesi, Hamidiye Fountain
Tür
Belge
Biçim
Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi İsmail-İsmail Bey bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo. Baskı notları tükenmez kalemle yazılmıştır.
Bakınız Notu
Halil Can; İsmail Dede Efendi (Hammâmzâde); Çavuş, cild 7, sayfa 3787; İlyas Efendi (Hafız); Haşim Bey (Hacı)
Bibliyografya Notu
Vekaayi-i Letâif-i Enderûn
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.