Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
"Sokak Köpekleri" başlıklı kupürler
SOKAK KÖPEKLERİ – İstanbulun hangi noktasında görünmezlerid ? Hangi tarafında, hangi mahallesinde, hangi sokağında tesadüf edilmezlerdi?
Allaha sığınıp ve tabanı yağlayıp, ister Edirnekapısından, ister Topkapıdan içeri dal; ister Mevlevihane kapısı, Silivri kapısı veya Yedikuleden adımını at.
Yazsa toz toprak, kışsa balçık çamur içinde bocalıya bocalıya, bozuk arnavut kaldırımlarının üstünde seke seke, harap parkelerin çukurlarına bata çıka; araba hayvanlarının, sütçü beygirlerinin gübrelerini üç adım atlar gibi, hoplaya hoplaya, Berdelâcuzda pırasa, lâhana, Eyyamıbahurda karpuz, kavun kabuklarına basıp kızak gibi kayarak Beyazıt meydanına gel.
Doktor tabirile, orası onların (kültür) yeri gibiydi. Adeta bir köpek meşheri demekti.
Cinslerinin, nevilerinin bütün nümuneleri orada :
Kara baş, koca baş, alaca baş; sivri burun, küt burun, kara burun; dik kulak, düşük kulak, kesik kulak; hilâl kaş, benek kaş, çekik kaş; kamçı kuyruk, tilki kuyruk, güdük kuyruk; boz, kırçıl, samur; çevik, çalak; amelmanda; sakat, gürbüz, sıska; ihtiyar, genç; memede... Hasılı hepsi mevcut.
İçtimaî hayatlarının her cilvesi orada, yar ve agyarın gözü önünde cereyan ederdi.
Uykuları, kahve altıları, öğle,ikinci,akşam yemekleri orada; sohbetleri, yarenlikleri orada; kurları, flörtleri, gerdeğe girmeleri, loh...
⇓ Devamını okuyunuz...
SOKAK KÖPEKLERİ – İstanbulun hangi noktasında görünmezlerid ? Hangi tarafında, hangi mahallesinde, hangi sokağında tesadüf edilmezlerdi?
Allaha sığınıp ve tabanı yağlayıp, ister Edirnekapısından, ister Topkapıdan içeri dal; ister Mevlevihane kapısı, Silivri kapısı veya Yedikuleden adımını at.
Yazsa toz toprak, kışsa balçık çamur içinde bocalıya bocalıya, bozuk arnavut kaldırımlarının üstünde seke seke, harap parkelerin çukurlarına bata çıka; araba hayvanlarının, sütçü beygirlerinin gübrelerini üç adım atlar gibi, hoplaya hoplaya, Berdelâcuzda pırasa, lâhana, Eyyamıbahurda karpuz, kavun kabuklarına basıp kızak gibi kayarak Beyazıt meydanına gel.
Doktor tabirile, orası onların (kültür) yeri gibiydi. Adeta bir köpek meşheri demekti.
Cinslerinin, nevilerinin bütün nümuneleri orada :
Kara baş, koca baş, alaca baş; sivri burun, küt burun, kara burun; dik kulak, düşük kulak, kesik kulak; hilâl kaş, benek kaş, çekik kaş; kamçı kuyruk, tilki kuyruk, güdük kuyruk; boz, kırçıl, samur; çevik, çalak; amelmanda; sakat, gürbüz, sıska; ihtiyar, genç; memede... Hasılı hepsi mevcut.
İçtimaî hayatlarının her cilvesi orada, yar ve agyarın gözü önünde cereyan ederdi.
Uykuları, kahve altıları, öğle,ikinci,akşam yemekleri orada; sohbetleri, yarenlikleri orada; kurları, flörtleri, gerdeğe girmeleri, lohuse döşeğine yapmaları, çocuk emzirmeleri, hasta yatağına serilmeleri, diyarı ukbayı boylamaları hep orada.
Hattâ, morgda olduğu gibi cesetlerinin günlerce beklediği de olurdu.
Yüzde sekseni candan ve sokulgandı. Bilmem nesi cinli olanları, buluttan nem kapanları nadirdi.
Meselâ, sekiz on yavrusunu sinesine basmış, emziriyorken, dalgınlığına gelmiş te görmemişsin, hattâ kuyruğunun uçcağızına topuğunun kenarı bile dokunmuş.
O, yattığı yerden kımıldamaz, başını bile oynatmaz, yalnız gözlerini aralayıp bir bakar, mülâyim hali sezer ve kuyruğunu oynatırdı.
Biraz ötede başka manzara: bir araba tekerleği baçağının birini ortasından okutmuş. Kan revan içinde, inliye inliye, titreye titreye yarasını yalıyor.
O halile bakarken bile gözlerinde munis bir parıltı vardı.
Daha ileride, yeşil sinekler üşüşen köşede bir başkası öyle aksi suratlı duruyor ki bacağın bir kenarından ???????
Hiç korkma, yavaşcacık: (Kuçu! Kuçu!) deyiver. Derhal uysal bir hal alıp gene kuyruğunu oynatsın!
Kavgaları, döğüşleri bile usul dairesinde idi.
Önceden uzaktan uzağa ağız palâvrası; karşıdaki metelik vermeyip gene geliyorsa karşı karşıya bir hırıltı. Baktı ki gelen her şeyi göze almış, canını dişine takmış.
Anî bir sarmaş dolaşı, alt alta üst üste didişmeği, bir miktarda diş şakasını müteakip ortalık mayna olur, haddini bilmeyen, ağzının tadını alarak, kuyruğunu kısıp ????????
Maamafih on, on beş köpeğin dakikalarca boğuştukları, etraftan yetişilip sopalarla, tekmelerle güç belâ ayrıldıkları da vakiydi.
Hepsi kafile kafile yaşarlardı. Semtleri, sınırları muayyen. Biri sınırı aştı mı uzakta bile bulunsalar saniyesinde kokusunu alırlar, o anda seğirtip paparasını verirler.
O zaman Beyazıt meydanında tramvay yolları ve havuz yok. Atlı tramvay Çarşıkapısından Koskaya gider.
Meydan tıpkı çiçek bozuğu çehreler gibi. Kimi yerinde kaldırım, kimi yerinde taş yığınları, kimi yerinde, inişler, çıkışlar; ??????? müzahrefat. Şimdiki Erkek lisesi o vakitler Maliye Binasının yüzündeki kemerlerin altı boş. Kıtmir sülalesi en ziyade bu kemerlerin altında, barakaların yanlarında, köşede bucakta barınırlardı.
Üşüştükleri yer yalnız Beyazıt mı idi ya? Her caddenin, her sokağın, her çıkmaz sokağın kendine mahsus ???? vardı.
Deminde dedik ya, İstanbulun dört bucağında ayni hal. En izbe yerlerden tut da en kalabalık yerlere kadar ayni manzara.
Bilmem amma herhalde, bu mahlûkların üzerinde de muhitin tesiri mevcuttu.
Hal ve etvarca hiç şüphesiz, Aksaray köpeği, Uzun Yusufunkinden daha derli toplu, Beyazıdınki Aksarayınkinden daha eyyam görmüş, Eminönündeki daha tokgözlü, Beyoğlu caddei kebirininki ise daha çelebi idi.
Hele Beşiktaş ve Yıldız cihetindekiler ne kalantordu bilseniz. Şöyle bir kenarda yayılırken, ayak ayak üstüne atmış bir kimsenin vekarını alırlar, yanlarından biri geçerken başlarını bile çevirmezlerdi.
Kenar mahallelerin köpekleri en alçak gönüllüleri idi. Ayni zamanda, sokak ????? ve umumî sıhhaten de gayretli yardımcılarıydı.
Malûm a, o zaman her evin bulaşık teknesi kapının önü, süprüntülüğü de sokak. Şipşak yetişip, öbek öbek yığılanları göğdeye indirirler. Ortalığı temizlerler, boynu bükük ümmeti bin bir hastalıktan kurtarırlardı.
Günün birinde, bakarsınız, bir gazete havadisi: Kolera başlamış! İlanca yerde bir musap.
Ertesi gün, falanca yerde iki musap, bir vefat.
Tuhaf değil mi? Sulukule veya Ispanakçı viranesi gül gibi de Çemberlitaş veya Ayaspaşa bulaşık.
Bunun sebebi, vaka görülen yerlerin köpekleri nazlı mı nazlı? Süprüntülerin üçte birini ya yerler, ya yemezler, abur cubura iltifat etmezler.
Nişantaşı ve Yenimahalle cihetlerindekiler ise büsbütün mal. Tavuk, ördek, hindi kemiği olursa tenezzül edip kıtır kıtır tenavül ederler; olmazsa yerlerinden bile kıpırdamazlar.
Gece yarısı olmuş, el ayak ortadan çekilmiş, derinden derine bekçi sopaları aksederken, yedi mahalle aşırı bir uluma duyulur, zaten alayının kulakları tetikte oluduğundan bu uluma ağızdan ağıza, mahalleden mahalleye yayılırdı.
- Galiba yangın var? diye pencerelere koşulup kuleye bakılır (Yalan mı? Dört tane fener var; hem de İstanbul içi!)
Aralarında muzipleri de yok değildi.
Meselâ hacı baba, Ramazan günü çarşıya çıkmış bir ay nevale, bir okka da uskumru almış; oruç hâlile yorgun argın evine dönüyor. Tenha sokağa sapınca usulcecik peşinden yanaşırlar, haberi olmadan balıkları çıtır çıtır yerlerdi.
İşgüzar ve temiz pâk olanları da çoktu. Meselâ gene, adamcağızın biri meyhanede gecikmiş. Kırk yıllık huyunu değiştirecek değil a. Hünkârın kılıç alaı günü, bir arkadaşının zorile ağzını koymuş, bunca senedir kullanıyor. Yatsıdan sallana sallana gelirken köşeyi dönünce, gözü kararmış, çömelip biraz dinleneyim! demiş. Farkında olmadan da midesi atmış.
Hali gören iki köpek yerinde duramaz, adamcağızın ağzını, burnunu, üstünü başını yalayıp bir âlâ temizler, evine pirüpâ gönderirdi!.
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Kupür, Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
S17I021
Tema
Folklor
Konular
Tür
Kupür, Belge
Biçim
Baskı, El yazısı
Dil
Türkçe, Osmanlı Türkçesi
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Not
Belgenin üzerine kesilmiş gazete kupürleri yapıştırılmıştır. Belgenin üstüne kurşun kalemle sayfa numaraları ve düzeltmeler yazılmıştır. Kâğıt ikiye katlanarak kullanılmıştır. Kâğıdın arkasına başka bir kupür yapıştırılmıştır.
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Kupür, Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.