Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Vezir Hanı Meyhanesi maddesi
VEZİR HANI MEYHANESİ – Çenberlitaşda Vezir Hanında gedikli meyhânelerin büyüklerinden biriydi. O meyhâneyi gören Vâsıf Hiç şöyle anlatıyor :
“Vezir Hanı Meyhanesinin en parlak zamanı 1880 ile 1890 arasında dır. İşret ile aslaa ülfetim olmadı, ağzıma müskiratın katresini değdirmediğim halde, meşrebimin îcâbı akşamcı yârânıma ayak uydurur, meyhânelere gider, o âlemleri de görür düm. Vezir Hanı Meyhanesine de birkaç sefer gitmişliğim vardır.
“O zamanlar Vezir Hanı Meyhânesinin müşterileri, son divan şairleri, matbuat (basın) mensupları, kalem lerde mümeyyizler, başkâtipler, bey den efendiden kimselerdi. Zamanın âlemi edebiyatında benim diyenlerinden, şiirlerinden ve lûgatından feyz aldığımız Muallim Naci Efendi de oraya gelirdi, kendisini lik defa o rada grödüm, baş köşede, en yakın dostları, şâkirdleri ile oturuyordu. Yeni mi yazmıştı bilemem, meyhâne üzerine meşhur gazelini belki on defa yüksek sesle okudu. meyhânenin mahbub bir uşağı da yalnız muallim merhuma hizmet ediyordu. Çağlayan halinde pek tantanalı bir okuyuşu vardı. Herkesi mest etti. bizler de kapu yanında bir masaya yerleşmiştik (O tarihte artık mey hânelere masa girmiştir ve tavana asılır büyük gaz lâmbaları ile aydınlatılmaktadır.) Ağız açmak ne haddimiz, onları dinledik. Yıllar geçti, sesi hâlâ kulaklarımdadır; okud...
⇓ Devamını okuyunuz...
VEZİR HANI MEYHANESİ – Çenberlitaşda Vezir Hanında gedikli meyhânelerin büyüklerinden biriydi. O meyhâneyi gören Vâsıf Hiç şöyle anlatıyor :
“Vezir Hanı Meyhanesinin en parlak zamanı 1880 ile 1890 arasında dır. İşret ile aslaa ülfetim olmadı, ağzıma müskiratın katresini değdirmediğim halde, meşrebimin îcâbı akşamcı yârânıma ayak uydurur, meyhânelere gider, o âlemleri de görür düm. Vezir Hanı Meyhanesine de birkaç sefer gitmişliğim vardır.
“O zamanlar Vezir Hanı Meyhânesinin müşterileri, son divan şairleri, matbuat (basın) mensupları, kalem lerde mümeyyizler, başkâtipler, bey den efendiden kimselerdi. Zamanın âlemi edebiyatında benim diyenlerinden, şiirlerinden ve lûgatından feyz aldığımız Muallim Naci Efendi de oraya gelirdi, kendisini lik defa o rada grödüm, baş köşede, en yakın dostları, şâkirdleri ile oturuyordu. Yeni mi yazmıştı bilemem, meyhâne üzerine meşhur gazelini belki on defa yüksek sesle okudu. meyhânenin mahbub bir uşağı da yalnız muallim merhuma hizmet ediyordu. Çağlayan halinde pek tantanalı bir okuyuşu vardı. Herkesi mest etti. bizler de kapu yanında bir masaya yerleşmiştik (O tarihte artık mey hânelere masa girmiştir ve tavana asılır büyük gaz lâmbaları ile aydınlatılmaktadır.) Ağız açmak ne haddimiz, onları dinledik. Yıllar geçti, sesi hâlâ kulaklarımdadır; okuduğu gazel de hâfızamdadır :
Gönlümü sâkiye mimar eyledim meyhânede
Allah Allah.. Kâbe imar eyledim meyhânede
Ol kadar çakdım ki tersâzâdegânın aşkına
Berka döndüm neşri envâr eyledim meyhânede
Merkezi feyzimde oldum müstakar hûrşîd vâr
Encümi akdâhı seyyar eyledim meyhânede
Kâbei kûyin anub nûş ettiğim sâgerleri
Zemzemi eşkimle serşâr eyledim meyhânede
Gel de cûşâcûşunu seyreyle Mes’ûdîlerin
Başka bir âlem bedîdâr eyledim meyhânede
“Biz de Haddehâneli dört bahriyeliyiz, üstümüzde şanlı formamız yok, sivil giyinmişiz ama bıçkınlığımız üstümüzde, arkadaşların teşviki ile kalkdım, bacaklarım titreyerek Muallim Naci’nin önüne gittim:
– Destur isterim!. diyerek elini öptüm.
Güldü:
– Semâiden, ayaklı mâniden, koşmadan, destandan nelerin var, dedi...
– Bir dîvânım var, dedim.
– Oku! dedi.
“Hûriye Hanım ağzından Çeşmemeydan Tulumbacı Bekir şânında yazdığım dîvanı okudum (B.: Bekir, Çeşmemeydanlı,cild 5, sayfa 2421)
– Hûri Hanımdan ne aldın? diye sordu.
– İki mecidiye, dedim...
– Divan da güzel, iki mecidiye de, dedi.”
Vezir Hanı Meyhanesinin çok büyük bir hatırası vardı, Türkçe terennüm etmiş ermeni saz şairlerinden Harâbât Haçik’in sazı bu meyhanenin bir duvarında asılı idi: “Son günlerini burada geçirmiş, bir gece de şu peykenin üstünde ölmüştür.” diye anlatılırdı. Şu manzumesini tâlik hat ile yazdırmışlar, sazının yanına asmışlardı:
Haçikdir nâmım harâbât ehli
Anınçün severiz bir her güzeli
Çenberlitaşdadır sevdiğim dilber
Mislini görmedim kendim bileli
Vezir Hanı Pandelimin lânesi
Ande rûzi şeb Haçik divânesi
Şebçırâğın âşıkı pervânesi
Târi zülfü olmuş sazımın teli
Şu beyitler de Erzurumlu Âşık İbrahimindir :
Gel be yanıma gel be Sakızın nazlı rumu
Gümüş topuk vurarak tûtî dilli Pedimu
Atayım aşkına bir nârayı hey hey ki ben
Söndürem meyhânenin ortasındaki mumu
Çerâğı hüsnün yeter rûşen etmeye bezmi
At nahveti şebâbı bırak çalım kurumu
Bakma yüzüme bel bel Vezir Hanı burası
Vezîrâne bahşişim öttürürüm borumu
Âşık Haçik’in “Pandeli” si,ve Âşık İbrahimin “Pedimu” su Muallim Nacinin gözde sâkisi olabilir (B.: Naci Efendi,Muallim ,cild ,sayfa ;Haçik Harâbât ,cild ,sayfa ; İbrahim,Erzurumlu Âşık ,cild ,sayfa ;Hiç,Vâsıf ,cild ,sayfa
Tema
Yer
Emeği Geçen
Tür
Kupür, Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Madde Başlığı
Kod
V2146
Tema
Yer
Konular
Tür
Kupür, Belge
Biçim
Baskı, Daktilo yazısı, El yazısı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
İstanbul Ansiklopedisi Ve bölümü için yazılmış metin
Not
Kâğıt üzerine daktilo ve mürekkep. Kupürler, madde başlığının daktiloyla yazıldığı kâğıda yapıştırılmıştır.
Bakınız Notu
Naci Efendi (Muallim); Haçik Harâbât; İbrahim (Erzurumlu Âşık); Hiç (Vâsıf); Bekir (Çeşmemeydanlı)
Provenans
İstanbul Ansiklopedisi Arşivi, Kadir Has Üniversitesi ve Salt iş birliğiyle erişime açılmıştır.
Tema
Yer
Emeği Geçen
Tür
Kupür, Belge
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.