Maddeler
		İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
	Ciltler
		1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
	Arşiv
		Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
	Keşfet
		Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
	DERVİŞ EFENDİ (Aygırimam Mehmed)
					
					
									XVIII. yüz yıl sonları ile XIX. yüz yıl başında yaşamış ulemâdan, Üçüncü Sultan Selimin girişdiği ıslahata karşı direnen taassubun şöhretli temsilcilerinden ve dolayısı ile Sultan Selimin can düşmanlarından; aslının nereli olduğu ve doğum tarihi bilinmiyor; ilmiye mesleğinde Rumeli Kadıaskerliği pâyesine kadar yükselmişdi. 1807 de Sultan Selime ve Nizâmi Cedîd’e karşı Kabakcı Mustafa ve Boğaz Yamakları ayaklanmasında, ihtilâlci askerin isteği üzerine Sekbanbaşılıkda bulunmuş Osman Ağa adında biriyle beraber Saraya Şehzâde Mustafa ile Şehzâde Mahmudu herhangi bir suikasddan korumak üzere gönderilmişdi. Sultan Selimin huzuruna çıkdıklarında çok kaba konuşmuş, pâdişaha, karşısında sanki bir manav, kayıkcı varmış gibi hep “sen” diye hitab etmişdi, öyleki Osman Ağa utancından dışarı kaçmış, Sultan Selim de bendegânına: “Götürün efendi istirahat etsin!..” diyerek Aygırimamı nâzikâne kovmuşdu. “Enderun Tarihi” müellifi ve Sultan Selimin sâdık bendelerinden Tayyar Ağanın oğlu Tayyarzâde Atâ Bey anlatıyor: “O zamanlar Sultan Selim merhumun hizmetinde bulunan pederim Tayyar Ağa, Silahdar Ali Paşa, Emin Ağa ve şâir Yaver Hasan Bey huzurundan kovulan Aygırimamı: — Buyurun Hoca Efendi, şurada bir kahve için... diyerek Sünnet Odası yanında Avadancı denilen sofa bekcilerinin küçük odasına sokmu...
								⇓ Devamını okuyunuz...
								
									XVIII. yüz yıl sonları ile XIX. yüz yıl başında yaşamış ulemâdan, Üçüncü Sultan Selimin girişdiği ıslahata karşı direnen taassubun şöhretli temsilcilerinden ve dolayısı ile Sultan Selimin can düşmanlarından; aslının nereli olduğu ve doğum tarihi bilinmiyor; ilmiye mesleğinde Rumeli Kadıaskerliği pâyesine kadar yükselmişdi. 1807 de Sultan Selime ve Nizâmi Cedîd’e karşı Kabakcı Mustafa ve Boğaz Yamakları ayaklanmasında, ihtilâlci askerin isteği üzerine Sekbanbaşılıkda bulunmuş Osman Ağa adında biriyle beraber Saraya Şehzâde Mustafa ile Şehzâde Mahmudu herhangi bir suikasddan korumak üzere gönderilmişdi. Sultan Selimin huzuruna çıkdıklarında çok kaba konuşmuş, pâdişaha, karşısında sanki bir manav, kayıkcı varmış gibi hep “sen” diye hitab etmişdi, öyleki Osman Ağa utancından dışarı kaçmış, Sultan Selim de bendegânına: “Götürün efendi istirahat etsin!..” diyerek Aygırimamı nâzikâne kovmuşdu. “Enderun Tarihi” müellifi ve Sultan Selimin sâdık bendelerinden Tayyar Ağanın oğlu Tayyarzâde Atâ Bey anlatıyor: “O zamanlar Sultan Selim merhumun hizmetinde bulunan pederim Tayyar Ağa, Silahdar Ali Paşa, Emin Ağa ve şâir Yaver Hasan Bey huzurundan kovulan Aygırimamı: — Buyurun Hoca Efendi, şurada bir kahve için... diyerek Sünnet Odası yanında Avadancı denilen sofa bekcilerinin küçük odasına sokmuşlar. Önce tatlı ve kahve ikram etmişler ve şöylece konuşmuşlar :
— Efendim... biz sizlerin dostunuzuz...
— Şübhem yokdur..
— Size bir şey söyleyip bir hâle cür’et etsek kimseye söylemeyeceğinize ve bize zararınız dokunmayacağını temin eder misiniz?..
“Abdal herif kendisine Sultan Selim aleyhinde bir tevdî edileceğini zannetmiş :
— Nasıl temin edeyim?.. diye sormuş.
— Îman ve Tâlak (karı boşama) üzerine yemin edin!.. demişler.
“Aygırimam yemin verince biri odanın kapusunda gözcü kalmış, öbürleri üstüne çullanarak vücûdun görünmeyecek ve kan çıkmayacak yerlerini muşta ve yumruklarla öylesine dövüp hırpalamışlar ki bîtab bir hâle getirmişler, ve bir daha ağzından bî edebâne lâf çıkmayacağına da ayrıca yemin ettirmişler. Bu vak’adan sonra Aygırimam bunlardan birini nerede görse sert sert bakar, başını camus gibi sallayarak kaçarmış”.
Atâ Bey Derviş Efendinin ölümü üzerine de şu fıkrayı kaydediyor :
“Obur bir adamdı. Sultan Mehmudun cülûsunda, bir temmuz günü şu kadar pastırmaya kırk yumurta kırarak yemiş, harâreti griziye ile keylüs meylüs beklemeden bir koca bardak ile de soğuk su içmiş; o gece hastalanarak o edebsiz dili ağzından dışarı fırlamış, ve kırk gün kırk gece dilini çiğneyerek kırkıncı günü ölmüş”.
								
							Tema
							Kişi
						Emeği Geçen
							
						Tür
							Ansiklopedi sayfası
						Paylaş
							X
									FB
									
								Bağlantılar
							→ Kullanım Şartları
								→ Geri Bildirim
								
							İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
														
						TÜM KAYIT
						Kod
						IAM080822
					Tema
						Kişi
					Tür
						Ansiklopedi sayfası
					Biçim
						Baskı
					Dil
						Türkçe
					Haklar
						Açık erişim
					Hak Sahibi
						Kadir Has Üniversitesi
					Tanım
						Cilt 8, sayfa 4502
					Tema
						Kişi
					Emeği Geçen
						
					Tür
						Ansiklopedi sayfası
					Paylaş
						X
								FB
								
							Bağlantılar
						→ Kullanım Şartları
							→ Geri Bildirim
						İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
						
					