Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
DÂRÜLMESNEVÎ
İsmin lûgat mânâsı “Mesnevî Okutulan Yer, Mekteb” demekdir. Mesnevî büyük mutasavvıf, sâir ve Mevlevî Tarikatının müessisi Mevâna Celâleddin Rûminin farsca yazılmış çok meşhur büyük manzum eseridir. Aslında bütün mevlevîhâneler de asırlar boyunca mesnevî ve dolayısı ile farsca okutulan birer mekteb, kültür müessesesi ola gelmişdi.
XIX. Asrın ilk yarısında İstanbulda Mevlevî olmayanlara da Mesnevî okutmak, bu meşhur eser ile tasavvuf ilmini öğretmek, Mesnevîyi okuyub anlayabilmek için de önce farsca öğretmek gaayesi ile doğrudan “Dârülmesnevî” adı ile iki mekteb açılmışdır.
Bu mekteblerden biri hicrî 1260 muharreminde (Milâdî 1844 ocak ayında) Çarşanbada Murad Molla Dergâhında, diğeri de Küçükmustafapaşada Hoca Hüsameddin Efendi tarafından kendi evinde açılmış idi; Hoca Hüsameddin Efendi bir müdded sonra Eyyubsultana taşınmış, Dârülmesnevî’sini de orada devam ettirmişdi. Murad Molla Dergâhındaki Dârülmesnevînin ilk icâzetnâmeleri verilir iken devrin pâdişahı Sultan Abdülmecid de merâsimde bulunmuş, Mesnevî okuma yolu ile farsca öğrenen gencleri teşvik yolunda icâzet - diploma alanlara hediyeler vermişdi.
Medreselerde ve sibyan mekteblerinde farsca öğretilmezdi; sebebi de, mutaassıb medreselilerin nazarında farscanın acem denilen iranlıların dili oluşu, şiî olan iranlıların da din...
⇓ Read more...
İsmin lûgat mânâsı “Mesnevî Okutulan Yer, Mekteb” demekdir. Mesnevî büyük mutasavvıf, sâir ve Mevlevî Tarikatının müessisi Mevâna Celâleddin Rûminin farsca yazılmış çok meşhur büyük manzum eseridir. Aslında bütün mevlevîhâneler de asırlar boyunca mesnevî ve dolayısı ile farsca okutulan birer mekteb, kültür müessesesi ola gelmişdi.
XIX. Asrın ilk yarısında İstanbulda Mevlevî olmayanlara da Mesnevî okutmak, bu meşhur eser ile tasavvuf ilmini öğretmek, Mesnevîyi okuyub anlayabilmek için de önce farsca öğretmek gaayesi ile doğrudan “Dârülmesnevî” adı ile iki mekteb açılmışdır.
Bu mekteblerden biri hicrî 1260 muharreminde (Milâdî 1844 ocak ayında) Çarşanbada Murad Molla Dergâhında, diğeri de Küçükmustafapaşada Hoca Hüsameddin Efendi tarafından kendi evinde açılmış idi; Hoca Hüsameddin Efendi bir müdded sonra Eyyubsultana taşınmış, Dârülmesnevî’sini de orada devam ettirmişdi. Murad Molla Dergâhındaki Dârülmesnevînin ilk icâzetnâmeleri verilir iken devrin pâdişahı Sultan Abdülmecid de merâsimde bulunmuş, Mesnevî okuma yolu ile farsca öğrenen gencleri teşvik yolunda icâzet - diploma alanlara hediyeler vermişdi.
Medreselerde ve sibyan mekteblerinde farsca öğretilmezdi; sebebi de, mutaassıb medreselilerin nazarında farscanın acem denilen iranlıların dili oluşu, şiî olan iranlıların da dinsizlikle ittihâmı idi. Hattâ softalar :
Kim ki okur fârisî
Gider dininin yarısı
derlerdi. Bu kara taassub karşısında farsca öğretmek de öğrenmek de bir medenî cesâret olmuşdu.
Medreseli ulemânın aydın tabakası elbetde ki su ham sofulardan ayrılmışlardı. XIX. asrın farsca hocalarından Neş’et Efendiye atfedilen bir fıkradır; bir sofu :
— Efendi!.. Fârisîyi cehennem lisânıdır diyorlar, öyle midir?.. diye sormuş. Hoca Neş’et de :
— Eğer öyle ise de yine öğrenmek lâzım, âhiretde nereye gideceğimizi bilemeyiz, Cehenneme gidersek, cehennem ehlinin dilini bilmemek de ayrı bir azab olur!.. demişdi.
Kethüdâzâde Mehmed Ârif Efendi kendisine Fatih Câmiinde arabca öğreten bir medreseli hocaya farscayı Fatihde Şekerci Hanının bir odasında gizli olarak öğretmişdi. Dârülmesnevîlerin açılması fikir hürriyeti bakımından büyük bir hâdisedir.
Büyük Türk veziri Damad Nevşehirli İbrâhim Paşa bu medenî cesâreti yüz yıl önce, XVIII. asrın ilk yarısında göstermiş, yapdırdığı medreseye farsca dersleri de koydurmuşdu. Fakat bu vezirin şehit edildiği 1730 ihtilâlinden sonra yobazların ilk işlerinden biri, İbrâhim Paşa medresesinden farsca derslerini kaldırtmak olmuşdu.
Farsca öğrenenler yukarıya kaydettiğimiz yobaz ağzı beyiti :
Kim kî okur fârisi
Gider deynin yarısı
şekline çevirmişlerdi. “Deyin” borc demekdir; yâni : “Osmanlıcayı güzel okuyub yazabilmek için arabca ve farsca öğrenmek borcdur, farsca öğrenince bu borcun yarısı gider” demek istemişlerdir (1952).
Osman Nuri ERGİN
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Creator
Osman Nuri Ergin
Identifier
IAM080437
Theme
Other
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 8, pages 4250-4251
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.