Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
GEYSÛ
“Gîsû” diye telâffuz edenler de vardır; “Uzun saç, zülüf, kâkül, saç örgüsü” (Şemseddin Sâmi, Kaamûsi Türkî); “Başın iki tarafında omuzun üzerine dökülen saç” (Hüseyin Kâzım, Büyük Türk Lugatı). Dilimize farzcadan alınmışdır; Hüseyin Kâzım Bey tarafından gereği gibi târif edilmişdir. Şemseddin Sâmi Beyin kaydına bakıp “Geysû”yu “Zülüf”, “Kâkül” ve “Perçem” ile aslaa karıştırmamalıdır (B.: Zülüf; Kâkül; Perçem).
Aslında kadın, kız saçı şeklidir; taranıp bir at kuyruğu gibi salınırsa “Geysûyi Perişan” denilir; ekseriya örülerek, başın iki yanında göğüs üzerine iki kolan hâlinde bırakılır; bu saç örgüsünde kullanılan ve bitiminde de örgüyü bağlayıp tutan sureti mahsusada yapılmış ve bâzan altın sırma işlemeli saç bağına da “Geysûbend” adı verilirdi.
Eski toplum hayatımızda kadın ve kız gibi saç uzatmış tarikat şeyhleri, melâmî dervişler, kalender âşıklar görülmüşdür, onlara da “Geysûdâr” lâkabı takılırdı, Geysûdâr sıfatı muhakkak uzun saçlı bir erkek, uzun saçlı bir oğlan ifâde eder.
Uzun saçlı sakallı geysûdâr şeyhler, dervişler, kalenderler istisnâsız bekâr taifesinden olmuşlar, yanlarında dolaştırıp hizmetlerini gördürdükleri ve “Şeyh Köçeği”, “Can Yoldaşı”, “Mâşuk”, “Çehreli” gibi lâkablar verdikleri oğlanlara, delikanlılara da geysû saldırmışlardır.
Tarihimizde saçlı şeyhlerin ...
⇓ Devamını okuyunuz...
“Gîsû” diye telâffuz edenler de vardır; “Uzun saç, zülüf, kâkül, saç örgüsü” (Şemseddin Sâmi, Kaamûsi Türkî); “Başın iki tarafında omuzun üzerine dökülen saç” (Hüseyin Kâzım, Büyük Türk Lugatı). Dilimize farzcadan alınmışdır; Hüseyin Kâzım Bey tarafından gereği gibi târif edilmişdir. Şemseddin Sâmi Beyin kaydına bakıp “Geysû”yu “Zülüf”, “Kâkül” ve “Perçem” ile aslaa karıştırmamalıdır (B.: Zülüf; Kâkül; Perçem).
Aslında kadın, kız saçı şeklidir; taranıp bir at kuyruğu gibi salınırsa “Geysûyi Perişan” denilir; ekseriya örülerek, başın iki yanında göğüs üzerine iki kolan hâlinde bırakılır; bu saç örgüsünde kullanılan ve bitiminde de örgüyü bağlayıp tutan sureti mahsusada yapılmış ve bâzan altın sırma işlemeli saç bağına da “Geysûbend” adı verilirdi.
Eski toplum hayatımızda kadın ve kız gibi saç uzatmış tarikat şeyhleri, melâmî dervişler, kalender âşıklar görülmüşdür, onlara da “Geysûdâr” lâkabı takılırdı, Geysûdâr sıfatı muhakkak uzun saçlı bir erkek, uzun saçlı bir oğlan ifâde eder.
Uzun saçlı sakallı geysûdâr şeyhler, dervişler, kalenderler istisnâsız bekâr taifesinden olmuşlar, yanlarında dolaştırıp hizmetlerini gördürdükleri ve “Şeyh Köçeği”, “Can Yoldaşı”, “Mâşuk”, “Çehreli” gibi lâkablar verdikleri oğlanlara, delikanlılara da geysû saldırmışlardır.
Tarihimizde saçlı şeyhlerin en meşhuru XVII. Yüzyılda yaşamış Unkapanlı Şeyh Geysûdar Mehmed Efendidir (B.: Mehmed Efendi, Geysûdâr).
Köçek oğlanların ise hepsi, istisnâsız uzun saçlı, geysûdâr idi, hattâ geysû, onların alâmeti fârikası, damgası idi. Evliyâ Çelebi İstanbulda bir oyuncu kolunun köçek oğlanlarından bahsederken: “Mehpâre civanlar ki her birinin merguule merguule zülfi ham ender hamları müşkbâr anber geysûleri perişan oldukda gören âşıkların aklı târümâr olur..” diyor.
Geysû, zamanımız delikanlıları arasında da salgın bir moda olmuşdur, İstanbulda başlayan bu moda, gün günden Anadolunun her tarafına yayılmaktadır. İstanbula gelen ve Hippi denilen hırpânî turistlerin de hepsi saçlı oğlan, geysûlu oğlandır (B.: Köçek; Hırpânî Turistler).
Kız, kadın, oğlan ve delikanlı, güzel genclerin âşık gözü kamaşdıran yüzlerinde, başın iki yanından dökülmüş geysûlar, bir tuvalet motifi olmakla kalmamış, edebiyatımızda aşıkaane, rindâne şiirlerde önemli bir yer almışdır:
Bir hâli hindû
Geysûsi hoş bû
Mahbûbi dilcû
İşte budur bu
(Şarkı)
*
Tâze gülden nâzikter gül yanâğı
Geysûleri sünbül lâle dudâğı
Nâz ile sarkıtmış belden aşağı
Saat kordonunda zer saçağını
(Beşiktaşlı Gedâî)
*
Âkibet gönlüm esir ettin o geysûlerle sen
Hey ne câdûsun ki âteş bağladın mûlerle sen
(Nedim)
Geysûdar Köçek Oğlan
(Resim : S. Bozcalı)
Geysûdar Câriye
(Resim : S. Bozcalı)
Lüle Geysûlu Küçük Hanım
(Resim : S. Bozcalı)
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM110604
Tema
Diğer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tanım
Cilt 11, sayfalar 7023-7026
Not
Görsel: cilt 11, sayfalar 7024, 7025, 7026
Bakınız Notu
B.: Zülüf; Kâkül; Perçem; B.: Mehmed Efendi, Geysûdâr; B.: Köçek; Hırpânî Turistler
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.