HADDEHÂNE BEYLERİ – Tersânede Haddehânedeki sibyan,gencler,çapkınılk,bıçkınlık,tulumbacılık yollarında,şiddetli yasaklara rağmen,meydan dayağı ve zından hapsi gibi cezâları göze alarak ,Galatanın,Çeşme Meydanının,Kasımpaşanın hayta ayak uydurmuşlar,soy...

HAFİYE FEŞİ – Nar Çiçeği kırmızısı feslere verilmiş isim ;Ahmed Rasim “Muharrir bu ya” isimli eserinde “Fas hakkında” başlıklı makaalesinde :“ Hele Nar Çiçrği kırmızısı fesler İkinci Abdülhamid zamanında hafiye feslerinin alâmeti mahsusası idi..” diyor...

HALİD (Tulumbacı Laz) – Hangi sandığın uşaklarından olduğunu tesbit edemedik,asıl işi Galata Yağkapanı İskelesinde kayıkcılıkdı.Geçen asır sonlarında yalın ayağı yarım pabuçlu,kaşı gözü yerinde bir delişmen genc olub Galata Tiyatrolarının en meşhur for...

HALİL (Pîşekâr) – Geçen asır sonlarının orta oyuncularından ;Ahmed Rasim “Rakıs,Taklid,Oyun” isimli makaalesinde Kavuklu Hamdi Efendinin kolunda bulundunu kaydediyor ;hayatı hakkında başka kayde rastlanmadı. Bib.:A.Rasim,Muharrir bu ya.

HURŞİD (Çerkes) – İkinci Sultan Abdülhamid devri sonlarında İstanbulun erâzil güruhundan vurucu kırıcı bir kabadayı ;Üsküdarlı ünlü bir tulumbacı olan Çerkes Hurşid Reis ile karışdırmamalıdır.Doğum tarihi ve yeri bilinmiyor,Türkiyede Çerkes Esirler tic...

HÜSEYİN (Ayı) – Geçen asır sonlarında yaşamış kaldırım kopuklarından,o devir tiyatrolarındaki kantocu kızların tutkunlarından,foricilerinden (yaygaracı alkışcılarından) (B.:Feri ,c ild ,sayfa ); Ahmed Rasim bir takım isimler sıralayarak “..hepsi l...

HÜSEYİN (Küçük) – İkinci Abdülhamid devrinin alaylı zâbitlerinden; aslı Kazdağları Yörüklerindendi,İstanbula ilk genclik zamanında gelmiş,mızıraklı süvâri alayına neferlikle girmiş,sakalını hiç tıraş ettirmemişdi; eskilerin “Âdem Ejderhası” dedikleri g...

HÜSNÜ EFENDİ (Püskülcü) – Geçen asır ortalarında namlı karagözcülerden,karagözü Kadırga Limanında bir kahvehânede oynatırmış,yalnız adı biliniyor. Bibl.: Ahmed Rasim,Muharrir bu ya ,Karagöz ile Orta Oyunu makaalesi.

MEHMED ( Kasab ) – 1890 ile 1900 arasında ,İkinci Sultan Abdülhamid devri sonlarında bir hafiye ,uygunsuz takımının en süflîlerinden ayyaş bir adamdı ;ne kadar garibdir ki sarhoşluğun “Zom Hâli” denilen en şuurusu derecesinde verdiği jurnalları devrin ...