TR
Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
About
Istanbul Encyclopedia
Reşad Ekrem Koçu
Web Project
Entries
❯
Volume 9: Diş-Eri
EL
“Kolda bilekden parmak uclarına kadar olan uzuv” (Türk Lûgatı). Günlük sohbet ve ülfetde el üzerine pek çok deyim vardır. Bu deyimlerin bir kısmı İstanbullu şâirlerin kalemleri ile edebî metinler arasına geçmişdir. “El açmak”, dilenmek: El açar olmasa dahi muhtac Karnı tok olsa yine gözleri aç (Sünbülzâde Vehbi, Lûtfiye) “Eli ağzına uygun” yakışıklı, mütenâsib âzalı: Beli her cilvesi can perver idi Eli ağzına uyar dilber idi Gerçi kıbti idi ol servi sehî Aşk onu kıldı gönül pâdişehi (Enderunlu Fazıl; Defteri Aşk; Köçek İsmail) Eli düz ağzı da düz berber idi Eli ağzına uyar dilber idi (Sâbit: Berbernâme) * Eli ağzına uyar Seçdim bir külhenî yar Bîkes garîbüddiyar Pırpırılar serveri (Galatalı Hüseyin, Peremeci Destanı) “El üstünde”, muazzez, muhterem: El üstünde idi bâşımın tâcı Nankörlüğü geldi anınçün acı (Bitli Tevfik) “El üstünde tutmak”, îzaz etmek, hürmet etmek, ağırlamak: Okunur adına dâim gazeller El üstünde tutar ânı güzeller (Revânî Çelebi, İşretnâme) * Zamân ıdevleti sâhibkırânı âlemde Felek el üzre tutar oldu ehli irfânı (Veysî) * Bellidir anadan emmiş helâl süt Sinede kınalı kuzu yap büyüt Bilkesdir incitme tut el üstünde Öpüb okşayarak ver bir hoş öğüt (Galatalı Hüseyin, Garib Ömer Destanı) “Elini almak”, yardım etmek, korumak: Ayakları yalun ü...
⇓ Read more...
“Kolda bilekden parmak uclarına kadar olan uzuv” (Türk Lûgatı). Günlük sohbet ve ülfetde el üzerine pek çok deyim vardır. Bu deyimlerin bir kısmı İstanbullu şâirlerin kalemleri ile edebî metinler arasına geçmişdir. “El açmak”, dilenmek: El açar olmasa dahi muhtac Karnı tok olsa yine gözleri aç (Sünbülzâde Vehbi, Lûtfiye) “Eli ağzına uygun” yakışıklı, mütenâsib âzalı: Beli her cilvesi can perver idi Eli ağzına uyar dilber idi Gerçi kıbti idi ol servi sehî Aşk onu kıldı gönül pâdişehi (Enderunlu Fazıl; Defteri Aşk; Köçek İsmail) Eli düz ağzı da düz berber idi Eli ağzına uyar dilber idi (Sâbit: Berbernâme) * Eli ağzına uyar Seçdim bir külhenî yar Bîkes garîbüddiyar Pırpırılar serveri (Galatalı Hüseyin, Peremeci Destanı) “El üstünde”, muazzez, muhterem: El üstünde idi bâşımın tâcı Nankörlüğü geldi anınçün acı (Bitli Tevfik) “El üstünde tutmak”, îzaz etmek, hürmet etmek, ağırlamak: Okunur adına dâim gazeller El üstünde tutar ânı güzeller (Revânî Çelebi, İşretnâme) * Zamân ıdevleti sâhibkırânı âlemde Felek el üzre tutar oldu ehli irfânı (Veysî) * Bellidir anadan emmiş helâl süt Sinede kınalı kuzu yap büyüt Bilkesdir incitme tut el üstünde Öpüb okşayarak ver bir hoş öğüt (Galatalı Hüseyin, Garib Ömer Destanı) “Elini almak”, yardım etmek, korumak: Ayakları yalun üstde çul çaput Vechinde mün’akis bak mîri lâhût Kanad ger o şâha hemen elin al Sarmadan etrâfın eşirrâyi Lût (Galatalı Hüseyin, Civelek Destanı) * Elin alur göricek her fakîri Olur her derdmendin destgîri (Revâni Çelebi, İşretnâneme) “El almak”, bir şeyhe, mürşide bîat etmek: El aldık biz Hacı Bektaş Velîden Anın içün güzellere taparız Râhi aşkda farkımız yok deliden Nakşi pâyi yâri mihrab yaparız (Hasan Baba) “El ele”, iki kişi arasında aşk yakınlığı; bu yakınlığı çok daha kuvvetli ifâde için “El ele, göz göze, diz dize” denilir: Çekerler gizli gizli âhlar uşşâkı âvâre Gezerler dilrübâlar el ele bir özge seyrandır (Ziya Paşa) * El eleyiz göz gözeyiz diz dize Gizli değil lüzum var mı dikize (Nebil Kaptan) “Elden ele geçmek, gezmek”, güzeller şânında ibtizâle düşmek, orta malı olmak: Bâ husus elden ele gezmiş ola Açıla perdesi gül gibi sola (Sünbülzâde Vehbi, Lûtfiye) * Yakışır mı gül gonce senin gibi güzele Gece gündüz refîki yağlı kara hezele Altın adın çarçabuk çıkar kızıl bakıra Elden ele geçdiğin duyula görsün hele “El bağlamak”, iki elini birbiri üzerine koyup divan durmak, kadim İstanbul terbiyesinde ana baba, yaşlılar, velinimet efendiler hanımlar, büyükler, muallimler, âmirler huzûrunda dâima böyle durulurdu; bu duruşa “El pençe” ve “El kavuşdurmak” da denilir; namaz ibâdetinde Hak huzûrunda da böyle durulurdu ve namaz duruşuna “El pençe” ve “El kavuşturma” deyimlerine tercihan “El bağlamak” denilir: Ne saadet varub el bağlayasın Hak huzûrunda durub ağlayasın (Nâbi, Hayriye) * Kadrini senki musallâda billüb ey Bâki Durup el bağlayalar karşuna yâran saf saf (Bâki) “Eli bayraklı”, edebsiz, utanmaz, arlanmaz, şerir: Bâbıâlî Yokuşundan çıkıyordum, bakdım Yolu boydan boya tutmuş eli bayraklı takım * Eli bayraklı Kasımpaşalıdır, erzeldir Küberâ hânelerinden hele müstaskaldir (Süleyman Paşa) * Ayakları yalın o bol paçalım Bıçkınlık şânından bir alım çalım Topuk vura vura geliyor bakın Eli bıçaklı o Kasımpaşalının (Âşık Râzi) “El bir etmek”, ittifak etmek, anlaşmak, birleşmek; zamanımızda “Elbirliği etmek” diye kullanılıyor: Zülfünün zencirine kul eyledin şâhım beni Kulluğundan kılmasun âzad Allahım beni Cevri dilber tâ’ni düşmen sûzi firkat za’fı dil Dürlü dürlü derd içün yaratmış Allahım beni Yıkmaya ve yakmaya sâyîle el bir etdiler Sûzi sîne eşki dîde âteşi âhım beni (Fâtih Sultan Mehmed) “El çekmek”, vaz geçmek, bir alâkayı kesmek: Çekdim elimi gayri bu dünyâ hevesinden Âzad ideyim mürgi dili ten kafesinden (Meşhur bir şarkı) “El çırpmak”, iki elin avuçlarını birbirine vurarak alkış tutmak, alkışlamak; yâhud el çırpmanın çıkardığı sesle birini çağırmak; eski İstanbul konaklarında, saraylarında câriyeler, uşaklar, bendeler el çırparak çağırılırdı: Evet, şenâate el çırpıyordılar hepsi Senin elinde yok ancak bu alkışın levsi (Mehmed Âkif) * Koşdum el çırpınca lebbeyk efendim Emrim bâşım üzre ey şehlevendim (Âşık Râzi) “El sunmak”, el uzatmak, el uzatıp yoklamak, aramak: Sanma rahminden sunar destin dili mecrûhuma Ol kemân ebrû sînede tîri müjgânın arar (Süleyman Nahîfî) * Bezmi meyde nukle el sunmaz heman ancak Nedim Dilberin unnâbi lâ’lin çeşmi bâdâmın bilir (Nedim) “Ele su dökememek”, güzellik konusunda bir dilberin üstünlüğünü ifâde yolunda kullanılır: Dökemez su eline çeşmei mihri rahşan Viremez dilberimin destine nâhid leğen (İzzet Molla) * Yalın ayak pırpırı kopuklar serveridir Râzinin bin güzelden seçdiği dilberidir Su dökemez eline beyzâde paşazâde Gönül tahtı sultan şimdi bir serserîdir (Âşık Râzi) “Elde kalmak”, bir malın satılamayan kısmı, bir işin nemâsı, kârı, bir mâcerânın hâtırası: Bir ayağının üstünde söyliyerek bin yalan Gönül evimi etti haydud misâli talan Kurt yavurusu kurt olur âkibet kaçdı gitdi O çapkından bir soluk resimdir elde kalan (Bitli Tevfik) “Ele geçirmek”, tutmak, yakalamak, bir güzelin peşine düşüp âşinâlık, dostluk kurmak; aynı anlamda “ele girmek” deyimi de kullanılır: Ruhsat bulunur dâmeni cânan ele girmez Cânan bulunur kûşei dâman ele girmez (Haşmet) * Dolaşırken peşinde kanlı bir kaç hergele O âhûyi vahşîyi Tevfik geçirdi ele (Bitli Tevfik) “El yumak” (el yıkamak), sorumluluğu kabul etmemek, bir işden, alâkadan, dostlukdan vaz geçmek: Kim ki haz eylemez letâifden El yusun çeşmei maarifden (Nâbi) Mâsivâdan el yuyub mahlûkdan ümmîdi kes Virdin olsun her nefes Allah bes bâki heves (Nâbi) “El varmak”, bir kıymeti, bir güzelliği, bir sanat eserini tahrib etme, yok etme cesâretini ve duygusuzluğunu göstermek: Delirmedikce bir insan nasıl varır eli de Kıyar şu mahfile, yâhud şu muhteşem geçide (Mehmed Âkif) * Nasıl eli varmışdır hangi zâlim berberin Âşifte perçemini kesmek içün dilberin (Âşık Râzi) “El vermek”, yardım etmek, destur vermek, izin vermek; aynı deyim yeterli olmak anlamında da kullanılır: El verdi pîrim kokladım gülü Boynumda kemend müşkîn kâkülü Sînemiz kafes yârin bülbülü Ayağım yalın açık hem başın Gözüm güzelde yüz iken yaşım * Elvermez mi yapdığın bunca cevrü cefâ be Uymaz kaanûnu aşka, hem terbiye edebe Âşıklar kadri bilmişdir bu şehri İstanbulda Senin gibi mahbûbi kulûb olan ketebe “Elden gitmek”, mahvolmak, perişan olmak, ölmek: Sâkiyâ mey ki bir gün lâlezar elden gider İrişür faslı hazan bâğ ü bahar elden gider (Fâtih Sultan Mehmed) * Şimdi burdaydi gitdi elden Gitdi ebede gelüb ezelden (Abdülhâk Hâmid) Bu deyimin başına irâde anlamında “ihtiyar” kelimesi eklenerek nefsine hâkim olamamak yerinde kullanılır: Nevcivan sevmekde ben pîrânı tâyib eylemem Hüsn olur kim bir görüşde ihtiyar elden gider (Ziya Paşa) Ziya Paşanın bu beytinden hem deyimin ölüm anlamına, hem de ihtiyarın yaşlılık anlamına şirin takılışı vardır. “El altında”, hazır, mevcud, peylenmiş; “El altından”, gizli; “Eli açık”, cömerd; “Eli uzun”, hırsız; “Eli altında” ve “Eli içinde”, hüküm ve nüfuzu altında; “El etek çekilmek”, tenhalık; “Elde bir”, hazır, mutlakaa bulunur; “Ele bakmak”, muhtac olmak; “Eli böğründe kalmak”, şaşırmak, bütün ümidleri kaybetmek; “El çekdirmek”, işden atmak; “El çabukluğu”, hîleli bir işi ustalıkla başarmak; “El değmek”, müsâid zaman, vakit bulmak; “Elinden tutmak”, yardım etmek, korumak; “Eli kırılmak”, bir işde çırağın, aceminin elinin o işe alışması, “Eli yatmak”, aynı anlamda; “Eli kulağında”, hemen, derhal; “Eli koynunda”, boşda, işsiz; “Eli sıkı”, tutumlu, hasis; “El kiri” hırsızlık lekesi; “İki eli yanına gelmek”, ölmek; “Dört elle sarılmak”, vazîfe, iş aşkı, gayret, aşırı bağlılık; “Ellenmek”, bir şeyin yabancı tarafından gizlice karıştırılması, bir güzelin fuhuş yolunda okşanması. Dilimizde ve bilhassa İstanbul Ağzında “El” üzerine pek çok darbı mesel vardır: Âlet işler, el övünür Çok el işde, az el aşda Elinin hamuru ile erkek işine karışır El ile ellenmeyen elli yıl durur Elinle ver, ayağınla ara Elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi Eli işde, gözü oynaşda El elden üstündür arşa çıkıncaya El eli yıkar, eller de döner yüzü yıkar El öpmekle dudak aşınmaz El uzatılan yere dil uzanmaz Elini veren kolunu alamaz İki el bir baş için Ne verirsen elinle, o gider seninle El mizan, göz terâzi El elde, baş başda Elinden gelse bir kaşık suda boğar Elinden geleni ardına koyma
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM090761
Theme
Other
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 9, page 4990-4992
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
In collaboration with  
Rights Statement
Cookie Policy
LPPD