Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
EGELİ (Vasfi)
İstanbulda ve bütün Tükiyede Cumhuriyet devrinde yapılmış en büyük câmi olan Şişli camiini yapan mimar, İstanbul Vakıflar baş mimarı; Neoklâsik Türk mimârisin temsilcileri Mimar Kemâleddin, Vedad ve Nihat beylerin hemen arkasından aynı inançla yetişen bu san’atkâr 1890 da İstanbulun Şehzadebaşı semtinde doğdu. Mabeyinci Ömer Lütfi bey ile Seher hanımın dört çocuğundan biridir, hayatı boyunca hiç evlenmemişdir.
İdadî tahsilinde sonra Sanâyii Nefîse Mektebinin (Güzel Sanatlar Akademisi) mimârî şûbesine giren Vasfi Egeli, 1913 yılında diploma alarak zamanın Evkaf Nezâretinin fen heyetinde ilk vazifesine başlamıştır. Fakat bu esnada Birinci Dünya Harbi’nin çıkması ile askere alınmış ve harbin devamı müddetince harbiye nezaretinin harita şubesinde yedek subay olarak askerlik görevini yapmışdır. Terhisini müteakip tekrar Vakıflar idaresindeki vazifesine dönmüş ve burada Mimar Kemâleddin ve Nihad beylerin yanında çalışarak meslekî tecrübesini ve görüşünü arttırmıştır, ve artık bütün meslek hayatı boyunca daima eski eserlere karşı hayranlık duymuş, onların onarımı, ihyâsı için çalışmışdır.
Zamanla Mimar Nihad Beyin yaş haddini doldurarak tekaüde sevkedilmesi üzerine onun yerine İstanbul Vakıflar Başmimarı olmuş ve idareden ayrılıncaya kadar da bu görevde kalmıştır. Onun Türk klâsik mimar...
⇓ Devamını okuyunuz...
İstanbulda ve bütün Tükiyede Cumhuriyet devrinde yapılmış en büyük câmi olan Şişli camiini yapan mimar, İstanbul Vakıflar baş mimarı; Neoklâsik Türk mimârisin temsilcileri Mimar Kemâleddin, Vedad ve Nihat beylerin hemen arkasından aynı inançla yetişen bu san’atkâr 1890 da İstanbulun Şehzadebaşı semtinde doğdu. Mabeyinci Ömer Lütfi bey ile Seher hanımın dört çocuğundan biridir, hayatı boyunca hiç evlenmemişdir.
İdadî tahsilinde sonra Sanâyii Nefîse Mektebinin (Güzel Sanatlar Akademisi) mimârî şûbesine giren Vasfi Egeli, 1913 yılında diploma alarak zamanın Evkaf Nezâretinin fen heyetinde ilk vazifesine başlamıştır. Fakat bu esnada Birinci Dünya Harbi’nin çıkması ile askere alınmış ve harbin devamı müddetince harbiye nezaretinin harita şubesinde yedek subay olarak askerlik görevini yapmışdır. Terhisini müteakip tekrar Vakıflar idaresindeki vazifesine dönmüş ve burada Mimar Kemâleddin ve Nihad beylerin yanında çalışarak meslekî tecrübesini ve görüşünü arttırmıştır, ve artık bütün meslek hayatı boyunca daima eski eserlere karşı hayranlık duymuş, onların onarımı, ihyâsı için çalışmışdır.
Zamanla Mimar Nihad Beyin yaş haddini doldurarak tekaüde sevkedilmesi üzerine onun yerine İstanbul Vakıflar Başmimarı olmuş ve idareden ayrılıncaya kadar da bu görevde kalmıştır. Onun Türk klâsik mimarisine olan sadâkatı, mesâisinde bilhassa kendini göstermiş, İstanbulun sayısız âbidelerinin mühim onarımları bu devreye rastlamıştır. O tarihlerde Yüksek Mimar Süreyya Yücel, Mustafa Rona ve Sâlim Gürşen’den müteşekkil vakıflar fen heyetinin başında bulunan Vasfi Egeli, başta hayranı olduğu Mimar Sinan’ın türbesi, Süleymaniye Camii, Yeni Cami, Hünkâr Kasrı gelmek üzere birçok âbideyi dikkatle restore etmiştir.
Bu önemli restorasyon işleri ile meşgul olan Vasfi Egeli, kendi yaptığı mescid ve camilerde klâsik Türk mimârisini tatbik etmiş, zamanında yeni yeni memleketimize giren yenî bir İslâm yapısı olamaması dolayısiyle te-
Feneryolunda, Güzide Belerman’ın kocası ile oğlu nâmına inşa ettirdiği cami de onun projesine göre yapılmıştır. Ayrıca bu cami, tamamen klâsik tarz kalem işleriyle tezyin edilmiştir. Bundan sonra Beyoğlu cihetinin merkezî bölgesinde, Ağa Camiinden başka din îbir İslâm yapısı olamaması dolayısiyle teşekkül eden “Şişlide Bir Cami Yaptırma ve Yaşatma Derneği” bu yapının inşâsını Vasfi Egeliye tevdi etmiştir.
Şübhesiz ki Şişli Camii onun en büyük eseridir. Tamamen 17. yüzyıl Türk mimarîsi tarzında inşâ edilen bu camide Vasfi Egeli en büyük meziyeti olan organizatörlüğünü göstermiş, hat, tezyinat ve taş sanatkârlarını memleketimizdekilerin en iyileri arasından seçmiştir. Camiin açılmasından bir müddet önce, Vakıflar Genel Müdürlüğünden emekliliğini istemiş ve bundan sonra mesaisinin tamamını Şişli Camiine vermiştir. Arkitekt dergisi bu ayrılışı şu şekilde tefsir etmiştir: “Senelerden beri İstanbul Vakıflar Başmimarlığını yapmış olan kıymetli idareci ve Yüksek Mimar Vasfi Egeli umum müdürle aralarında çıkan fikir ihtilâfı sonunda emekliliğini istemiş ve isteği kabul edilmiştir. Vasfi Egeli’nin ayrılması mimarlık mahâfilinde teessür uyandırmıştır. Egeli mesâisini Şişli Camiinin ikmâline hasredecektir” (Arkitekt, 1945)
Şişli Camiinin inşâsından sonra bâzı meslekdaşları sohbet esnasında yapıyı bâzı noktalardan tenkid etmişlerse de ondan sonra yapılan ve tamamen hüviyetini kaybeden camiler, Egeli’nin bu eserinin değerini göstermişdir.
Camiin ibâdete açılmasından sonra Prof. Albert Gabriel onun hakkında şunları yazmıştır: “Geçenlerde açılan Şişli Camii, üzerinde konuşulmaya değer bir eserdir. Bu camiin inşâatını idare eden Mimar Vasfi Egeli’yi sâde bir görmüşlüğüm var, nasıl yetiştiğini bilmem. Fakat eserini bîtaraf bir gözle tetkik etmek zahmetini gösterecek herkesin teslim edeceği gibi, ben de onun usta bir mimar olduğunu söyliyebilirim” (Cumhuriyet Gazetesi, 1949)
Şişli Camii, Vasfi Egeli’nin şöhretini memleket iç ve dışında yaymış ve bu yüzden cami yaptıranların dâima aradıkları, danıştıkları bir mimar olmuştur. Bundan sonra M. Ali Cinnah’ın türbesini inşâ için aldığı teklif üzerine Pakistana gitmiştir. İstanbula dönüşünden bir müddet sonra da hazırladığı projeyi Pakistana göndermiş ve ayrıca bu konu ile ilgili ingilizce küçük bir broşür de neşretmiştir.
Vasfi Egeli, M. Ali Cinnah türbesi için hazırladığı proje tamamiyle klâsik Türk mimarisi tarzında olmasına rağmen, mahallî tesirlerden de uzak kalmamış ve Hind mimarîsine ait unsurları da ilâve etmiştir. Fakat zamanın siyasî sebepleri dolayısıyla Pakistan hükûmeti, inşâatı onun yerine İngiliz mimarı Raglan Squire’e havâle etmişse de halk bu projeyi benimseyerek tâdil ettirmiştir.
Şişli Camiinden sonra Vasfi Egeli’nin meslekî faaliyetinin büyük bir kısmını Eyyub Camii ve civarındaki eski eser onarımları teşkil etmiştir. Fakat ne yazık ki bu işle meşgul olduğu sırada sarfettiği fazla gayretin neticesi hastalanmış, iki yıllık bir mücadeleden sonra 10 Nisan 1962 günü Kadıköyünde Moda Caddesindeki 107 numaralı evinde vefât etmişdir.
Vasfi Egeli, asabî, fakat çok nâzik ve bir İstanbul efendisi terbiyesine sahibdi. Dostlarına olan yakınlığı başlıca vasfıdır. İnşâ ve restore ettiği eserlerin yanı sıra, neşriyata pek az yer verebilmişdir. Pek az olan neşredilmiş makaleleri şunlardır: “Mimar Nihad Nigizberk” (Arkitekt 1946), “Feneryolunda Bir Mescid” (Arkitekt 1947), “Şişli Camii” (Arkitekt 1953), “Şişli Camii Şerifi” (İstanbul Enstitüsü Dergisi 1956).
Kabri Zincirlikuyu mezarlığındadır. Ölümünün üzerinden yedi yıl geçdiği halde, kabrinin üzerinde bir isim taşıyan basit bir taş bile yokdu (1967, temmuz).
Erdem YÜCEL
Vasfi Egeli
(Resim: S. Bozcalı)
Tema
Kişi
Emeği Geçen
S. Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Erdem Yücel
Kod
IAM090684
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
S. Bozcalı
Tanım
Cilt 9, sayfalar 4955-4956
Not
Görsel: cilt 9, sayfa 4955
Tema
Kişi
Emeği Geçen
S. Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.