Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
EGE (Hasan Fehmi)
Değerli müzisyen, viyolonist, orkestra şefi, ilk türkce tangolar bestekârı, Türkiyede batı müziğinin halk tarafından benimsenmesinde öncülük yapmış, adı bu yönden inkılâp tarihine dahi geçmesi lâzım gelen pek kıymetli bir san’atkâr; temiz insan, sevimli insan, nâzik ve kültürlü meclis adamı; çok hünerli ellere sâhip eskilerin “Hezarfen” dedikleri kişilerden: resim yapar, fotoğrafcıdır, tesviyecilik, tornacılık, tenekecilik, marangozluk bilir, pek güzel ayakkabı îmal eder kunduracı, kusursuz esvab diker terzi, çok iyi bir motosiklet, saat, radyo, fotoğraf makinası, sinema makinası tâmircisi,usta bir sandal yapıcısıdır, usta bir bağcıvan ve çiçekcidir; 27 mayıs 1902 de İstanbulda Fatihde Kıztaşında doğdu, baba Bartınlı Çolakoğlu Halil Beydir, Nafia Nezâretinde fransızca mütercimliği yapmış, Mâliye Nezâreti Evrâkı Nakdiye kaleminde bulunmuş, ressam ve kaanûnî, Nümunei Terakki Mektebinde resim, fransızca, riyâziye muallimi olmuşdur (vefâtı 1911); annesi Sıdıka Hanım İstanbulludur.
İlk tahsilini Hocapaşa İbtidâî Mektebinde, sonra babasının muallimlik yapdığı Nümunei Terakkiye devam etmişdir, babasını henüz 9 yaşında iken kaybetmiş olduğundan bir müddet Ticâret ve Dişçi mekteblerine devam etti ise de geçim zoru karşısında okulu terketti, ve bir müzisyen olarak iş hayatına atıldı.
Musik...
⇓ Devamını okuyunuz...
Değerli müzisyen, viyolonist, orkestra şefi, ilk türkce tangolar bestekârı, Türkiyede batı müziğinin halk tarafından benimsenmesinde öncülük yapmış, adı bu yönden inkılâp tarihine dahi geçmesi lâzım gelen pek kıymetli bir san’atkâr; temiz insan, sevimli insan, nâzik ve kültürlü meclis adamı; çok hünerli ellere sâhip eskilerin “Hezarfen” dedikleri kişilerden: resim yapar, fotoğrafcıdır, tesviyecilik, tornacılık, tenekecilik, marangozluk bilir, pek güzel ayakkabı îmal eder kunduracı, kusursuz esvab diker terzi, çok iyi bir motosiklet, saat, radyo, fotoğraf makinası, sinema makinası tâmircisi,usta bir sandal yapıcısıdır, usta bir bağcıvan ve çiçekcidir; 27 mayıs 1902 de İstanbulda Fatihde Kıztaşında doğdu, baba Bartınlı Çolakoğlu Halil Beydir, Nafia Nezâretinde fransızca mütercimliği yapmış, Mâliye Nezâreti Evrâkı Nakdiye kaleminde bulunmuş, ressam ve kaanûnî, Nümunei Terakki Mektebinde resim, fransızca, riyâziye muallimi olmuşdur (vefâtı 1911); annesi Sıdıka Hanım İstanbulludur.
İlk tahsilini Hocapaşa İbtidâî Mektebinde, sonra babasının muallimlik yapdığı Nümunei Terakkiye devam etmişdir, babasını henüz 9 yaşında iken kaybetmiş olduğundan bir müddet Ticâret ve Dişçi mekteblerine devam etti ise de geçim zoru karşısında okulu terketti, ve bir müzisyen olarak iş hayatına atıldı.
Musiki tahsiline 3-4 yaşlarında iken babasından yapmışdı; önce Aleksan Efendiden, sonra Mâbeyni Hümâyundan Büyük Zeki Bey ve Goldenberg’den keman dersleri aldı; Sokolofdan armoni ve kompozisyon, Riyâseti Cumhur Orkestrası şefi Pretorios’dan da orkestrazasyon ve orkestra idaresi dersleri aldı.
Bir müzisiyen olarak iş hayatına tiyatrolarda başladı; kendisi tarihler kaydetmeden şöylece anlatıyor:
“İlk çalışdığım yerler Şehzâdebaşında Ferah Tiyatrosunda Kel Hasan Efendi kumpanyası; Nâşid, Fahri, Rıfkı, Büyük Şevki; Beylerin, Dünbüllü İsmail Efendinin tiyatro kumpanlarıdır; bu topluluklarda Küçük Peruz, Küçük Şamram, Küçük Virjin, Raa Dilberyan, Mari Feraha, Victorya Haçikyan, Hermine, Zarife, Denizkızı Viktorya gibi bir devrin en ünlü kantocularına çaldım; Serzâzende İsmail Hakkı Beyin, Cemal Sahir Beyin, Nevart Hanımın Azerbaycan ve Benliyan Efendi operet topluluklarında ostra şefliği yapdım; ve sessiz sinema devrinde uzun yıllar sinema orkestraları idâre etdim...”.
O devrin bu san’at âlemleri, müntesiblerini maddeten tatmin edemez, sadece meslek aşkı ile doyururdu; bundan ötürüdür ki Fehmi Ege de Seyri sefâin İdâresinin Karaköy Acentalığında manifesto memurluğu yapdı, az sonra asker oldu ve kıt’asının bağlı olduğu 3. Kolordunun bandosuna alındı ve bütün nefesli sazları orada tanıdı. Atatürkün Gülcemal vapuru ile bir seyahatında büyük adamın huzurunda solist olarak keman çaldı ve takdir kazandı; terhisinden sonra Seyri Sefâin İdâresinin İzmir Acentalığı havâle memurluğuna tâyin edildi. Bu idâreden ayrıldıkdan sonra bir müddet gümrük komisyonculuğu yapdı. Atatürkün bir İzmir ziyaretinde şerefine verilen baloda orkestrayı idâre etti ve yine takdirlerini kazanarak, o zaman Türkiyenin en büyük ve lüks yolcu gemisi olan Ege Vapurunun orkestra şefliğine tâyin edildi; ve “Ege” soy adını bu münâsebetle aldı, ortasına da “Ege Caz” adını koydu. Sonra gemiden ayrılıp İstanbulda Tepebaşında büyük Gardenbar’da çalışmaya başladı, üçüncü bir defa Atatürk’ün takdir ve iltifatlarına orada nâil oldu ve emirleri ile Riyâseti Cumhur Küçük Orkestrasına alındı; üç buçuk yıl Atatürke, sekiz yıl İsmet İnönüye, cem’an 12 yıl bu seçkin orkestraya hizmet etti. Büyük sanatkâr Muhsin Ertuğrulun delâleti ile 11 çocuk opereti yazdı. İlk İstanbul ve Ankara Radyolarında çaldı. Sıhhî sebeblerle (böbrek hastalığı) Riyaseti Cumhur Orkestrasından ayrılarak hekim tavsiyesi ile 1947 de İstanbula geldi; yedi sene Turan Bar’da ve Londra Pavyonda ve bir sene kadar Beyaz Parkda çalışdı; 1950 de İstanbul Şehir Orkestrasına girdi ve bir yaş gününde, 27 Mayıs 1967 de bu orkestradan emekliye ayrıldı. Bu satırların yazıldığı sırada, ağustos 1967, Şato gazinosunda çalışıyordu; ve İstanbul Radyosundoa hem senfoni orkestrasında ve hem de adını taşıyan orkestrasında çalmaktaydı.
Bir bestekâr olarak ilk eseri “Pîri Aşka” isimli rast bir valsdir. İlk batı müziği bestesi de “Meçhul” isimli operetin müzikleridir; ilk türkce tangosunu da bu operete koymuşdur; ilk tango plâğı da “Mehtablı bir gece” dir. Onbiri çocuklar için 21 operet bestelemişdir; şarkı, türkü, halk oyun havası, vals, tango, bolero, rumba, fantezi eserler bütün bestelerinin sayısı bini bulur. Asıl sazı kemandan başka saksfon, klarnet, piyano, flüt, çello, bas, trompet, ud çalar, ney üfler, hemen bütün sazların âşinasıdır; İstanbul Radyosunda 12 kişilik Tango ve Dans Orkestrası, hariçde de 6 kişilik Folklor ve Çigan Orkestrası vardır.
1935 de Herekeli Hafize (Hoşgör) Hanımla evlenmişdir; iki çocuğu vardır, oğlu Engin Ege (doğumu 1941) piyanisttir, Almanyada bir alman orkestrasında çalmaktadır; kızı Nermin Ege (doğumu 1944) İstanbulda Güzel Sanatlar Akademisinin Dekorasiyon ve tekstil bölümünde son sınıf öğrencisi idi.
Bir zamanlar içkiye iltifat etmiş, 1950 den sonra terketmişdir; tütün tiryâkisidir. Bu kıymetli sanatkârın hünerli ellerinin hiç temas etmediği şeylerden biri iskambil kâğıdı, biri de tavla, oyun zarıdır.
1946 da kendisiden “Tango Kıralı Fehmi Ege, genç kızların ve delikanlıların dillerinden düşürmedikleri tangoları ile haklı bir şöhret yapmış üstad” diye bahsedecek bir gazeteciye (Edib Akın’a) şunları söylemişdir:
“Hayatımda müdhiş bir ölüm tehlikesi geçirdim. Ankaradan konser vermek için İstanbula gelmişdim ve bir gece Vasfi Râşidin jübilesinden misâfir kaldığım pansiyona dönmüşdüm. Uykumun en tatlı derinliğinden yangın var feryâdı ile fırladım, odamın kapusunu açdım ki hol, tavan, merdiven alev içinde, gözüm eşyâ namına hiç bir şey görmedi, kemanımı aldım, notalarımı aldım ve kendimi yalın ayak alevler içindeki merdivene attım, ateşlere basdıkca tabanlarım cayır cayır yanıyordu, vücudumu kemanımla notalarıma siper ettim, vücudumun da bazı yerleri yandı, on on beş gün hastahanede yattım.
“Beni batı müziğine doğru ilk kamçılayan üstad Cemal Reşid Reydir.
“24 saatim şöyle geçer: 4 saat uyku, 18 saat çalışma, 1 saat yemek zamanları, 1 saat de böbrek sancısı ile kavranma.
“Aşkı vuslat tâkib eder, vuslatın meşrûu izdivacdır, âşık evlenince ya Mevlâsını bulur, ya belâsını...”
Bir mektubunda (1967) : “... Soğukdan, sıcakdan hoşlanmam, korkarım, baharı, hele İstanbulun son baharını severim; gün ortasının bol ışığı ve gece karanlığını sevmem, sabahların mat aydınlığını ve akşamların esmerliğini severim. Kahkahalarla nasıl gülünür bilmem, insan yüzünün süsü tebessümdr; hayatın asâleti hüzündür, bütün şâheserler büyük ızdıraplardan doğmuşdur” diyor.
Fehmi Ege
(Resim: S. Bozcalı)
Fehmi Egenin kendi el yazısı ile bir bolerosu
Tema
Kişi
Emeği Geçen
S. Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM090677
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
S. Bozcalı
Tanım
Cilt 9, sayfalar 4948-4951
Not
Görsel: cilt 9, sayfalar 4949, 4950
Tema
Kişi
Emeği Geçen
S. Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.