Maddeler
		İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
	Ciltler
		1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
	Arşiv
		Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
	Keşfet
		Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
	DURUGÖNÜL (Mustafa)
					
					
									Hayatının son günlerinde hâveberduş bir serseri olan eski bir tapu memuru, “Bandırmalı” adı ile meşhur bir şarkısı ünlü sanatkâr Bimen Şen tarafından bestelenmiş kalender meşreb bir şâir; 1880 de İstanbulda Kocamustafapaşada doğdu, babası Kocamustafapaşa Askerî Rüşdiyesinde imam Bandırmalı Habib Efendi adında bir zâttır; Mustafa ilk mektebi semtinde okumuş, Kocamustafapaşa Askerî Rüşdiyesine girmiş, 1896-1897 arasında 16-17 yaşlarında iken tulumbacılığa heves etmiş, bu yüzden yapılan tenbihler ve ihtarlar ve verilen dayak ve habis cezâları ile uslanmamış, bir cuma günü üzerinde üniforması olduğu halde uygunsuz gürûhundan Şıpıtık Receb adında bir tulumbacı ile Kâğıdhanede işret meclisinde sarhoş yakalanarak askerî rüşdiyeden tard edilmişdir. Bu tard hâdisesi ile altın adı bakır olunca semtinde duramamış, Bandırmada oturan dul bir halasının yanına gitmiş, rüşdiye tahsilini orada bitirmiş, kapu dâiresinde kâtip olmuş, 1909 da meşrûyetin ilânı üzerine, kendisini çok seven bir mümeyyiz efendinin İstanbula nakli ve bu zâtin himâyesi ile Mustafa Durugönül de İstanbul Tapu Müdürlüğünde bir katibliğe alınmışdır, ve 1919 yılına kadar bu vazifede kalmışdır. Evlenmemiş; babası, anası ve halası öldükleri için kimsesiz kalmış, Tavukpazarında bir bekâr hanı odasına yerleşerek memuriyeti, odası ...
								⇓ Devamını okuyunuz...
								
									Hayatının son günlerinde hâveberduş bir serseri olan eski bir tapu memuru, “Bandırmalı” adı ile meşhur bir şarkısı ünlü sanatkâr Bimen Şen tarafından bestelenmiş kalender meşreb bir şâir; 1880 de İstanbulda Kocamustafapaşada doğdu, babası Kocamustafapaşa Askerî Rüşdiyesinde imam Bandırmalı Habib Efendi adında bir zâttır; Mustafa ilk mektebi semtinde okumuş, Kocamustafapaşa Askerî Rüşdiyesine girmiş, 1896-1897 arasında 16-17 yaşlarında iken tulumbacılığa heves etmiş, bu yüzden yapılan tenbihler ve ihtarlar ve verilen dayak ve habis cezâları ile uslanmamış, bir cuma günü üzerinde üniforması olduğu halde uygunsuz gürûhundan Şıpıtık Receb adında bir tulumbacı ile Kâğıdhanede işret meclisinde sarhoş yakalanarak askerî rüşdiyeden tard edilmişdir. Bu tard hâdisesi ile altın adı bakır olunca semtinde duramamış, Bandırmada oturan dul bir halasının yanına gitmiş, rüşdiye tahsilini orada bitirmiş, kapu dâiresinde kâtip olmuş, 1909 da meşrûyetin ilânı üzerine, kendisini çok seven bir mümeyyiz efendinin İstanbula nakli ve bu zâtin himâyesi ile Mustafa Durugönül de İstanbul Tapu Müdürlüğünde bir katibliğe alınmışdır, ve 1919 yılına kadar bu vazifede kalmışdır. Evlenmemiş; babası, anası ve halası öldükleri için kimsesiz kalmış, Tavukpazarında bir bekâr hanı odasına yerleşerek memuriyeti, odası ve meyhâneler, kahvehâneler arasında kalenderâne bir hayat sürmüşdür. Maaşı maişetine ucu ucuna yetmiş, bir köşeye bir kaç kuruş atıp biriktirmemiş, fakat keyfince meşrebince saz ve söz ile, mey ile mahbub ile yaşamışdır. 1919-1920 arasında, İstanbulun işgal yıllarında geniş ölçüde yapılan memur tensîkaatında (devlet dâirelerindeki memurların azaltılarak memurlara yeni bir nîzam verilmesinde) ayyaşlığı dolayısı ile kadro dışı açıkda kalmışdır. O tarihde kırk yaşlarında olan Mustafa Durugönül Bandırmaya gitmiş, babasından ve halasından kalmış üç göz dükkan ile bir evi satarak onların parası ile de iki sene kadar yine İstanbulda eski hayatını devam ettirmiş, bu arada Râzi Bey isminde bir dostunun delâleti ile Anadoludaki Kuvâyi Milliye adına çalışan M. M. Grupuna girmiş, İngilizler tarafından yakalanmşı, haftalarca işkence görmüşdür. Cumhuriyetin ilânında 3000 lira nakdî mükâfat ile taltif edilmiş, o parayı da kalenderlik yolunda yemiş, bir iş tutmamışdır.
1950 senesinde bütün eşyası et üzerine giydiği lîme lîme bir ceketle bir pantolon; başındaki yün örgüsü bir külâhla çıplak ayaklarındaki takunyaları idi; tam bir hâneberduş, âdembaba idi (B. : Âdembaba, cild 1, sayfa 210). Bize Sirkecide Doktorun şarabhânesinde hal tercemesini verirken : “Bu hâle üç sene evvel düşdüm; bir gece acıyarak ve melâhati vechiyesine aldanarak handaki odama aldığım hâneberduş bir delikanlı meğer hırsız imiş, gece ben uyur iken bütün eşyamı alıp kaçmış, bana da şu üstümde gördüğünüz kendi ceketiyle pantolonunu bırakmış; polise mürâcaat ettim ise de oğlanı bulamadılar; hana bir senelik oda kirası borcum vardı, ona karşılık yatağımı yorganımı zabtettiler, beni handan attılar, âdem baba olup sokağa düşdük; işte üç senedir bu haldeyim, gücümün yettiği kadar hammallık yapıyorum, bir şarap parası çıkarıyorum, çıkarmadığım zamanda, Doktorla anlaşdık, iki bardak veresiye kredim var burada..” demişdir. Mustafa Durugönül, gönlü para ile hoş edilerek ertesi günü Eminönü Meydanında Foto Selde bu ansiklopedi için bir kaç poz resmini çekdirmişdir.
Şarkıları, türküleri ve koşma, semâî, destan bir koca defter dolusu şiirleri olduğunu söyleyen bu kalenderin o defteri de sâir evraki ile birlikde hırsız kötü delikanlı tarafından götürülmüşdür. Bimen Şenin güftesini kendisinden alarak muhayyerden bestelediği “Bandırmalı” şarkısının güftesi ile notasını ünlü sanatkârın Şamlı İskender Kudmânî tarafından neşredilmiş külliyâtı ârâsında bulduk: aşağıya aldığımız metin edâsı ile bir az eskice görünür, eğer bilmediğimiz bir yerden intihal edilmemiş ise, Durugönül için ortanın üstünde bir sâir diyebiliriz :
Geminin kıçına yaydırdık halı
Oturduk üstüne beyli paşalı
Karşımızda durmuş şirin edâlı
Allanmış ballanmış bir Bandırmalı
Aman yavrum canım kuzum Bandırmalı
Bilmem eni nasıl nasıl kandırmalı
Bandırma yolunda aradık liman
Gemimiz yalpalar almıyor dümen
Perişen kâkül de bırakmış aman
Bandırma güzeli yamandır yaman
Aman yavrum canım kuzum Bandırmalı
Bilmem eni nasıl nasıl kandırmalı
Geminin kıçında kaynattık çayı
Döküldü taşdı kaynayı kaynayı
Yan gelmiş bir yana sürer sefâyı
Bandırma güzeline yakdık abayı
Aman yavrum canım kuzum Bandırmalı
Bilmem eni nasıl nasıl kandırmalı
 Bu şarkının kıymetli bir tarafı da Bandırma — İstanbul arasında güverte yolculuğunun şirin bir sahnesi çizilmiş oluşudur. Kalender şâir bu şarkıyı gençliğinde, 1908 - 1910 arasında yazmışdır.
Mustafa Durugönül 1950 - 1951 kışında Sirkecide içinde barındığı boş bir yük vagonunda soğuktan donmuş olarak bulunmuşdur.
Hüsnü KINAYLI 
Bandırmalı Türküsü
Mustafa Durugönül
(Resim : S. Bozcalı)
								
							Tema
							Kişi
						Emeği Geçen
							S. Bozcalı
						Tür
							Ansiklopedi sayfası
						Paylaş
							X
									FB
									
								Bağlantılar
							→ Kullanım Şartları
								→ Geri Bildirim
								
							İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
														
						TÜM KAYIT
						Yazar/Üreten
						Hüsnü Kınaylı
					Kod
						IAM090340
					Tema
						Kişi
					Tür
						Ansiklopedi sayfası
					Biçim
						Baskı
					Dil
						Türkçe
					Haklar
						Açık erişim
					Hak Sahibi
						Kadir Has Üniversitesi
					Emeği Geçen
						S. Bozcalı
					Tanım
						Cilt 9, sayfalar 4781-4783
					Not
						Görsel: cilt 9, sayfalar 4781, 4782
					Bakınız Notu
						B. : Âdembaba, cild 1, sayfa 210
					Tema
						Kişi
					Emeği Geçen
						S. Bozcalı
					Tür
						Ansiklopedi sayfası
					Paylaş
						X
								FB
								
							Bağlantılar
						→ Kullanım Şartları
							→ Geri Bildirim
						İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
						
					

