Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
Gönç (Reşid Hâlid) article
GÖNÇ (Reşid Hâlid) – Kendisi farkında olmayarak Diyojen’in yolundan yürümüş çağdaş “cynique” bir filosof;74 yaşında ölümüne kadar çocuk sâfiyet ve samimiyetini kaybetmemiş bir adam;“aşk” ve “dostluk” dan gayri her şeyi istihkaar etmiş ve dâimâ sâdece “Göz Cilâsı” bir “cemâl” aramış ve aşkını iffet ve ismetinin hariminde saklamış bir insan ; türk yazarlarının bir kaç satırlık el yazıları ile birer fotografından mürekkeb ve zaman ile gittikce kiymetlenecek bir koleksiyonun yapıcısı ve sâhibi ;hayatının son yirmi üç yılında evvelâ Vakit ve sonra Her Gün gazetesinin arşiv memuru ; bâzı hâtıralarını kalem diline vermiş, dolayısı ile bir yazar ;bu İstanbul Ansiklopedisinin has dostlarından biri olmuş ve vecîbei şükrânımız, Sekizinci Cildin Rıfkı Melûl Meriç,Hikmet Şinasi Önol ve Ahmed Agın ile birlikde onun adına ithaf edilerek ifâde edilmişdir ; bize verdiği oto biyografisinde şunları yazıyor :
“ Tanzimat devri ricâlinden Said Efendinin oğlu Mehmed Hâlid Beyin oğluyum,anamın adı Reşide Hanımdır. 25 ocak 1892 de Lâlelide Bizansdan kalma Bodrum Camiinin tam karşısında Said Efendinin konağında doğdum, o konak meşrutiyetde büyük Aksaray Yangınında yanmışdır. Önce Mektebi Osmânî’de, sonra Burhânı Terakkii Hamidî mektebinde okudum,rüşdiye derecesinde bir mekteb idi. Münevver bir adam, çok n...
⇓ Read more...
GÖNÇ (Reşid Hâlid) – Kendisi farkında olmayarak Diyojen’in yolundan yürümüş çağdaş “cynique” bir filosof;74 yaşında ölümüne kadar çocuk sâfiyet ve samimiyetini kaybetmemiş bir adam;“aşk” ve “dostluk” dan gayri her şeyi istihkaar etmiş ve dâimâ sâdece “Göz Cilâsı” bir “cemâl” aramış ve aşkını iffet ve ismetinin hariminde saklamış bir insan ; türk yazarlarının bir kaç satırlık el yazıları ile birer fotografından mürekkeb ve zaman ile gittikce kiymetlenecek bir koleksiyonun yapıcısı ve sâhibi ;hayatının son yirmi üç yılında evvelâ Vakit ve sonra Her Gün gazetesinin arşiv memuru ; bâzı hâtıralarını kalem diline vermiş, dolayısı ile bir yazar ;bu İstanbul Ansiklopedisinin has dostlarından biri olmuş ve vecîbei şükrânımız, Sekizinci Cildin Rıfkı Melûl Meriç,Hikmet Şinasi Önol ve Ahmed Agın ile birlikde onun adına ithaf edilerek ifâde edilmişdir ; bize verdiği oto biyografisinde şunları yazıyor :
“ Tanzimat devri ricâlinden Said Efendinin oğlu Mehmed Hâlid Beyin oğluyum,anamın adı Reşide Hanımdır. 25 ocak 1892 de Lâlelide Bizansdan kalma Bodrum Camiinin tam karşısında Said Efendinin konağında doğdum, o konak meşrutiyetde büyük Aksaray Yangınında yanmışdır. Önce Mektebi Osmânî’de, sonra Burhânı Terakkii Hamidî mektebinde okudum,rüşdiye derecesinde bir mekteb idi. Münevver bir adam, çok nâzik ve bana karşı çok şefkatli olan babam içki düçkünlüğü ile tecennün etti.14 yaşında idim, dedem beni bir hariciye memurumuzun yanına katarak Parise tahsile yolladı, orada üç sene Faure mektebinde yatılı olarak okudum, 17 yaşında İstanbula dedemin ölümü üzerine 17 yaşında İstanbula dönmeye mecbur oldum. Bir dişimi çekerken bir rum dişci çene kemiğimi kırdı ve o güzel yaşımda çenem eğri kaldı, onun içindir ki İstanbula gelirken başımda bere ile Parisde çekdirmiş olduğum bir çocukluk resmimi hiç görmek istemem,kaç defa yok etmek istedim,onu da yapamadım, onu bu küçük oto biyografimle birlikde İstanbul Ansiklopedisi arşivine veriyorum, o büyük kütükde hal tercememe konmasını mutlakaa isterim. Sakatlığım bahtsızlığımın ilk basamağı oldu, bir merdiven ama aşağıya doğru inen bir merdiven.
“ İstanbulda yine yatılı talebe olarak Modada fransız papazlarının Saint josephe Joseph Kollejine devam ettim, son sınıfında iken Birinci Cihan Harbi başladı, fransız mektebi kapandı, ben de İsmail Mâhir Efendinin kurduğu Dârüleytam’a memur olarak girdim. Dârüleytam çocuklarının bir kısmı Almanyada askerî fabrikalara tahsile gönderilirken beni de beraberlerinde giden memurların arasına kattılar, bu suretle 1917 de Almanyaya gittim.Berlin Üniversitesine devam etmek istedim,1918 da harb Almanyanın ve müttefiki olan Türkiyenin maglubiyeti ile sona erince memleketime döndüm,1919 dan 1943 yılına kadar geçen 24 yıl içinde Beyoğlu Belediye Dâiresinde, Şehir Emâneti şirketler komiserliğinde, yirmi yıl kadar da önce telefon şirketinde, sonra o şirketin hükumete devrinde telefon idâresinde çalışdım, vezne servisinde şefliğe kadar yükseldim. 1943 de aylığım 120 lira idi.
“ Annemle birlikde Lâlelide Harikzedegân (Tayyâre) Apartımanlarının bir dâiresinde oturuyordum. Hiç evlenmedim, evlenmeyi hattâ hiç düşünmedim.Annemi kaybedince yapa yalnız kaldım. Bir ara yanıma İsmail Haseki adında 17-18 yaşlarında bir genc uşak aldım, bana hem can yoldaşlığı yaar, hem de okutur adam ederim diyordum, delikanlı çamaşırımı yıkadı, elinden geldiği kadar yemek de yapdı, evimizi tertemiz tuttu, fakat okumadı. Bir tarafdan koleksiyonumu tamamlama peşinde dolaşıyordum, bir tarafdan da Bâbıâliye atılmak, gazeteci olmak aşkı içinde çırpınıyordum.Koleksiyonum dolayısı ile o muhitde pek çok kimse tanımışdım. İşimden ayrılmamamı söyleyenler çok oldu, teşvik edenler de çıkdı. Sedad Simâvi’nin baş- 1943 de telefon şirketinden istifa ederek Vakit Gazetesine girdim,ve orada Vakit Gazetesinde 13 ağustos “Koleksiyonumu Nasıl Topladım” başlığı altında ilk yazılarım çıkınca kendimi o âleme girmiş sandım, ve 1943 de telefon idâresinden az sonra istifâ ettim, ce bir iki ay sonra apartıman kiramı veremeyince önce sadık İsmail Hasekiye, kendisine hitab ettiğim şekilde “Haseki Sultana” yol vermek zorunda kaldım, kendim de, bir otel odasına sığındım. İstanbul Ansiklopedisi arşivine İsmail’in de bir resmini veriyorum. Gün günden sefil oldum, Vakit Gazetesine yazdığım hatıra yazılarımdan aldığım para ile ancak otel odası parasını temin edip aç kalmayacak kadar bir gıda sağlıyordum. 1954 de Sedad Simâvi Bey beni Matbuat Cemiyeti arşiv memurluğuna aldı, oradan da Hergün yine arşiv memurluğu ile Her Gün gazetesine girdim. Şu oto biyografimi yazdığım günlerde yatağım bile yokdur, üç yıldanberi gazete kolaksiyonları üstüne uzanıp uyumaktayım. Hayatımdan hoşnudum, ama bir hakikattirdir ben Bâbıâliye girmedim, 1943 de Bâbıâli Yokuşuna yuvarlandım, bu cümlenin de kendi el yazımla İstanbul Ansiklopedisine konmasını mutlakaa isterim..”
Reşid Hâlid Gönç, 1966 da bir bayram akşamı 1966 senesi ramazan 24 ocak 1966 (ramazan bayramının ikinci günü) akşamı gittiği tiyatroda merdivenden düşerek çok ağır yaralandı, koma hâlinde kaldırıldığı hastahânede komadan çıkmadan yedi gün sonra 1 şubat 1966 da öldü. Merkezefendi kabristanına defnedildi.
Ölümü üzerine Aşağıdaki satırları ölümü üzerine İstanbul basınında yayınlanan yazılardan alıyoruz :
“ ..komaya girmiş ve daha kendine gelmemiş dediler; hayır, Reşid Hâlid Bâbıâliye ilk düşdüğü gün komaya girmiş ve bir daha kendine gelmemişdir ..”Adnan Tahir .
“55 yıllık dostumdu. Ender tesadif edilen hasletlere mâlikdi. Vefâlı, nâzik, kibar, nâmuslu, ahlaklı bir dost idi..” (Dr. İbrahim Berkan) .
“Aybaşında nisbeten yeni ve temiz elbiselerini giyer, kıravat bağlar ve doğru Konalı yahud Hüdâdad Lokantalarından birine gider, kendisine bir ziyâfet çekerdi. Hayatının son yirmi yılında kendisine revâ gördüğü çöküşünü hazmedememiş, değişdirmeye de uğraşmamışdı, nefsine isyan içinde yaşamışdı.Akşamları gazeteden el etek çekilince Şirkecideki bir kahvehaneye gider, orada edindiği dostlarla siyâsetden söz açar, sabahları da gazetede kahvehâneden aldığı ilhamla günlük poletika tartışmalarına girişirdi. Bir efendiliği vardı ki çekdiği mihnet ve meşakkat onu üstünden alamamışdı..” (Ertuğrul Şevket).
“ Yokluk ve sefâlet içinde kimseye boyun eğmeden, küçülmeden yaşamış kimsesiz, garib adam..” (Cihad Dilerge) .
Reşid Hâlid Gönç Kolleksiyonu – Bine yakın muharrir, şâir, edib, musikişinas, aktör, ressam, karikatürist, gazetecinin el yaz bir kaç satırlık el yazıları, imzaları ve bir resimlerinden mürekkeb bir koleksiyon ;hususiyede 14X20 santim boyunda kartonlar üzerinde toplanmış bulunmasıdır.Sahibi tarafından bir valizcik içinde muhafaza edilirdi, R.H. Gönç “Koleksiyonum..” dediği zaman içinin titrediği his edilirdi. Bâzı el yazıları ve imzalar için bugün tek kaynak olarak kalmışdır.
R.H. Gönç koleksiyonunu nasıl hazırladığını, ne kadar güçlüklerle karşılaşdığını 1943 yılında 23 ağustos-6 eylül tarihleri arasında Vakit Gazetesinde yayınladığı “Koleksiyonumu nasıl topladım” başlıklı altı anlatmışdır .
Koleksiyonu için yazı, imza ve resim toplamaya 12 aralık 1926 da başlamışdı, bir pazar günü idi, ilk yazıyı Akbaba Mizah Gazetesi sahibi Yusuf Ziya Ortaç yazdı, ikinci yazıyı da o gün yanında bulunan Selim Sırrı Tarcan yazdı. Üçüncü kartonu doldurmak da Vakit Gazetesinde Nureddin Artam’a nasib oldu.
R.H. Gönçün kollakesiyonunde yalnız Servetifünuncu Ahmed İhsan Tokgöz’ün karotonu boş durmakta idi ,Reşid Hâdiil huşunetle katşılamış, kabalık ve şımarıklığın şahikasına çıkmış, ileri yaşına hiç yakışmayan küstahlıkla :“Ne suratla yanıma geliyorsun ..sıkılmadan benden yazı ve resim nasıl istersin..görüyorsun, ben yazılarımı kendim yazmam, daktilo yazan katiblerim var !..” demiş ve Reşid Hâlidi kovmuşdur (Vakit Gazetesi 24 ağustos 1943 ; B.: Tokgöz, Ahmed İhsan).
Kadın şâir,kibar hanımefendi,musikişinas Leylâ Saz Hanımefendi Şeyhületibbâ İsmail Paşanın kızı, Sırrı Paşanın zevcesi, İstanbul Şehireminliği yapmış Yusuf Râzi Bey ile ünlü mimar Vedad beyin anası, kadın şâir ve musikişinas Leylâ Saz Hanım Efendi ise :“Buyurun evlâdım !..” diye iltifatla karşıladıktan ve isteğini hemen yerine getirdikden başka o gün evinde misâfir bulunan Abdülhak Hâmid ile İbnül Emin Mahmud Kemal Beylerden de yazı ve imzalar almışdı. Akagündüzden imza, yazı ve resim almak için Ankaraya kadar gitmişdi. Yazılar çoğunlukla anılmadan gelen neşve ifâdeleri olmuşdur. Bâzı şâirler sevdikleri bir mısraı, beyti, kıt’ayı yazmışdır. İbnül Emin Mahmud Kemal İnal :“Allah bes, bakî heves” diye yazmışdır. En şiirn yazıyı da Ercümend Ekrem Talu yazmışdır :“ Reşid Hâlid !..yazı ve imzâ toplayacağına aklını başına topla !..”. Cemal Nâdir de Reşid Hâlidin çok çok nefis bir karikatürünü çizmişdir.
Ölümünde bu koleksiyon yok oldu. Kimin elinde kalmışdır, ancak tahmin ile rivâyet ediliyor. Vârisi bulunmayan yalnız adam Reşid Hâlidin koleksiyonuna hiç kimse tesâhüb edemez. O kolleksiyonun yeri ya İstanbul Belediye Müzesi-Kütübhânesi, yahud İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Kütübhânesidir. Amme hakları yolu ile aranmalı ve lâyık olduğu yere konulmalıdır.
Theme
Person
Contributor
Type
Document
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Article Title
Identifier
G3015
Theme
Person
Subject
Gönç (Reşid Hâlid), Reşid Hâlid Gönç, Koleksiyoner, Collectioner, Vakit (Gazete), Vakit (Newspaper), Her Gün (Gazete), Her Gün (Newspaper), Yazar, Writer, Sedat Simavi, Adnan Tahir, Dr. İbrahim Berkan, İsmail (Haseki), Haseki Sultan, Ertuğrul Şevket, Cihad Dilerge, Reşid Halid Gönç Koleksiyonu, Reşid Halid Gönç Collection, Akbaba (Mizah dergisi), Akbaba (Humor magazine), Yusuf Ziya Ortaç, Selim Sırrı Tarcan, Nureddin Artam, Ahmet İhsan Tokgöz, İsmail Paşa (Şeyhületibba), Sırrı Paşa, Yusuf Razi Bey, Vedad Tek, Leyla Saz, Abdülhak Hamid Tarhan, İbnülemin Mahmud Kemal İnal, Cemal Nadir
Type
Document
Format
Typewriting, Handwriting
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Text written for the Göl-Göv chapter of Istanbul Encyclopedia
Note
Typewriting on paper. Notes are handwritten with pen on the document.
See Also Note
Tokgöz (Ahmed İhsan)
Bibliography Note
Vakit gazetesi, 24 Ağustos 1943
Provenance
Istanbul Encyclopedia Archive has been opened to access in cooperation with Kadir Has University and Salt.
Theme
Person
Contributor
Type
Document
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.