TR
Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
About
Istanbul Encyclopedia
Reşad Ekrem Koçu
Web Project
Entries
❯
Volume 9: Diş-Eri
DÖŞEK
Şilte, yorgan ve yastıkdan mürekkeb yatak” (Türk Lugatı); Tanzimat devrine kadar döşek, İstanbulda müslüman türk evlerinde yerde, yahud bir sedir üstünde yapılırdı; bu yer döşekleri yatma zamanında yapılır, ve sabahleyin toplanarak bir yüklük (Büyük döşek dolabı) içine kaldırılırdı. Döşeği bir yatak odasında dâima yapılı tutan karyola İstanbul evlerine Tanzimatdan sonra girmişdir. Tanzimatdan önce yatak odası ve sâbit bir döşek yeri İstanbulda ancak pâdişahlara mahsus saray ve kasırlarda, ve oralarda da yalnız pâdişahın şahsı için yapılmışdır. Bir yatak odasında, altın yaldız ve oymalı dört sütun üzerine oturtulmuş bir saçak - kubbe ile örtülü ve etrâfı pek ağır, güzel kumaşlardan yapılmış perdelerle sarılan bu sâbit döşek yerlerine karyola deyemesek bile karyolanın babasıdır diyebiliriz. İstanbulda yüz yıllar boyunca içinde toplu olarak pek çok kimsenin yatıldığı osmanlı sarayının harem ve enderun koğuşlarında câriyelerin, harem ağalarının ve iç oğlanlarının, ve yine aynı sarayda dış hizmet erbâbı bostancı ve baltacıların; kışlalarındaki koğuşlarında Yeniçerilerin ve sâir kapukulu askerlerinin, Han odalarında, dükkân üstündeki odalarda bekâr uşaklarının döşekleri hep yer döşeği olmuşdur; gece yatarken serilip yapılmış, sabah kalkar iken de toplanıp kaldırılmışdır. İstanbulda bek...
⇓ Read more...
Şilte, yorgan ve yastıkdan mürekkeb yatak” (Türk Lugatı); Tanzimat devrine kadar döşek, İstanbulda müslüman türk evlerinde yerde, yahud bir sedir üstünde yapılırdı; bu yer döşekleri yatma zamanında yapılır, ve sabahleyin toplanarak bir yüklük (Büyük döşek dolabı) içine kaldırılırdı. Döşeği bir yatak odasında dâima yapılı tutan karyola İstanbul evlerine Tanzimatdan sonra girmişdir. Tanzimatdan önce yatak odası ve sâbit bir döşek yeri İstanbulda ancak pâdişahlara mahsus saray ve kasırlarda, ve oralarda da yalnız pâdişahın şahsı için yapılmışdır. Bir yatak odasında, altın yaldız ve oymalı dört sütun üzerine oturtulmuş bir saçak - kubbe ile örtülü ve etrâfı pek ağır, güzel kumaşlardan yapılmış perdelerle sarılan bu sâbit döşek yerlerine karyola deyemesek bile karyolanın babasıdır diyebiliriz. İstanbulda yüz yıllar boyunca içinde toplu olarak pek çok kimsenin yatıldığı osmanlı sarayının harem ve enderun koğuşlarında câriyelerin, harem ağalarının ve iç oğlanlarının, ve yine aynı sarayda dış hizmet erbâbı bostancı ve baltacıların; kışlalarındaki koğuşlarında Yeniçerilerin ve sâir kapukulu askerlerinin, Han odalarında, dükkân üstündeki odalarda bekâr uşaklarının döşekleri hep yer döşeği olmuşdur; gece yatarken serilip yapılmış, sabah kalkar iken de toplanıp kaldırılmışdır. İstanbulda bekâr uşağı hayatında yer döşeği hâlâ görülür; hattâ çoğu, İstanbula bir iş bulup tutmaya gelir iken yorgan ile yasdığını kasabasından, köyünden yüklenip getirir, şiltesini de işini tutup para kazanmaya başladıkdan sonra İstanbulda alır; kaldığı yerin imkânına bağlı, bir de portatif karyola tedârik eder. İstanbulda umumî nakil vâsıtalarının bulunmadığı, arabaya ve ata bile ancak imtiyazlı kimselerin bindikleri eski devirlerde; ve yakın geeçmişdi kirâ arabları çıkdıkdan ve hattâ bir kaç uzakca semte tramvay hatları döşendikden sonra bile İstanbulda akraba ve eş dost arasında gece misafirliği çok yaygındı; hele nefsi İstanbul tarafından Boğaz içine, Üsküdara, Kadıköyüne, Erenköyü tarafına günü birliğine gidilmezdi. Bundan ötürüdür ki her evde ev halkından başka yüklüklerde en azdan iki üç misâfir döşeği bulundurulurdu. Bu misâfir döşeklerinde bir iki gece kullanılıp şilte, yorgan çarşafları ile yasdık yüzlerinin değişme külfetini azaltmak, ev sâhibine ağırlık vermemek için, gece yatsı misâfirliğinde iki kardeş, baba oğul, ana kız, iki samimi arkadaş bir döşekde koyun koyuna yatarlardı. Eski büyük gedikli Kahvehânelerde dükkânın gerisinde “Şirvan” denilen bir iç balkon yapılırdı; şirvana icâbında dayanıp alınan bir seyyar bağçe merdiveni ile çıkılırdı; o eski büyük kahvehânelerde şirvanlar, kahvehânede yatub kalkan çıraklar ile bâzı îtibarlı kalenderlerin döşeklerine hem yüklük hem de gece döşeklerin serildiği yatak yeri olurdu. Bir kahvehâne şirvanındaki döşekde yıllarca yatmış şöhretlerden biri büyük rind sanatkâr Neyzen Tevfikdir (B.: İsânın Kahvehânesi). Şu manzûme geçen asrın kalender şâirlerinden Nebil Kaptanındır : Bir şâkirdi tâzerû hoş hirâma bend olup Kahve peykelerinde yatar kalenderleriz Yârimiz dâvet idüb buyur şirvana dirse İşte ol şeb efendim bey de biz paşa da biz Döşek o yârin olsun lutfetsin de pâyine Yüzüm gözüm sürerek baş yatıram bendeniz Aşağıdaki satırları bahriye neferi iken bir arkadaşını vurmuş ve 1889-1909 arasında on yıl İstanbul Mahbushânesinde yatmış, Meşrûtiyetde hürriyetine kavuşdukdan sonra ömrünün sonuna kadar kundura boyacılığı yapmış Fettah Ağadan naklen kaydediyoruz : “Eskiden mahbushânelerde mahkûmlar yer döşeklerinde yatarlar idi; döşekler yatsı namazından sonra serilip yapılır, sabah namazı vaktinde de toplanıp kaldırılırdı; sabahleyin toplanan da yorgan, yasdık, ve eğer varsa yatak çarşafı olur, şilteler sâdece ikiye katlanıp ranzalar üzerine bırakılır ve mahkûmlar şilteleri üzerinde otururlardı. Bir döşek tedârikinden âciz garib, hâneberduş mahkûmlar ranza tahtaları üstüne uzanıp yatarlardı. Canım gibi sevdiğim haddehâne sibyanından Kozlucalı İsmaili sarhoşluk belâsı ile vurup mahkûm olduğumda mahbushâneye üstümdeki yazlık gemici esvabı ile girdim, pehlivan yapılı ve zehir gibi acı kuvvetle sâhib olduğum halde kuru tahta üstünde yatmaya ancak on gün kadar dayanabildim, temin ettiği bir döşek karşılığı, Büyük Bakkal Köyünden Kiryako Çorbacı adında zengin bir rum kaatilin uşağı oldum; bir sabah : — Fettah, döşek parası ödendi, hizmetinde devam edersen bugünden itibaren yüzpara gündeliğin var !.. dediğini hiç unutmam”. Mahbushânede “döşek” üzerine yazılmış aşağıdaki manzûmeyi Kahveci Nusretin “Zından Şiirleri” isimli mecmuasından alıyoruz : Döşeklerimiz bak yan yana Bir dön de bak yârim bana Sen uyurken mışıl mışıl Kıyasım geliyor cana  Körpesin körpeden körpe Yatıyorsun sere serpe İzin versen uyandırsam Ayaklarını öpe öpe  Tâzesin tâzeden tâze Nazlı boyun üç endâze Mestâne mahmur gözlerin Doyamamış hâbı nâze  Yorganın var yüzü yazma Sarılmış sen servi nâza Sen uyurken ben yanarım Mum misâli şehbâzıma  Gül yüzünü koklar yasdık Dili şeydâya taş basdık Baş ucuna çifte kandil Dü didei bî hâb asdık  Soyun dökün uzanup yat Döşeğinde rahat rahat Tâ be sabah korur seni Bu âşkın germiş kanat  Oturalım döşeklerde Nusret olmuş sana bende Kahveci sür cezveleri Karşımda o nûri dide
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM090239
Theme
Other
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 9, page 4731-4733
See Also Note
B.: İsânın Kahvehânesi
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
In collaboration with  
Rights Statement
Cookie Policy
LPPD