EN
Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
Hakkında
İstanbul Ansiklopedisi
Reşad Ekrem Koçu
Web Projesi
Maddeler
❯
7. Cilt: Cem-Çir
ÇELEBİ (Âsaf Hâlet)
Yeni türk şiirinin öncülerinden; anadiline tasarrufu sağlam, tarih kültürü iyi, soyadının lûgat mânâları ile asil, necib, zarif, nâzik, edebli, terbiyeli, geniş tesâmuha sâhib bir zât idi. 1907 de İstanbulda doğmuşdur; Galatasarayı Lisesini bitirmiş, yüksek tahsilini tamamlamak için Fransaya gitmişdir. Memlekete döndüğünde Devlet Deniz Yollarında, İstanbul Üniversitesini Edebiyat Fakültesinde ve daha başka yerlerde değişik işlerde çalışmış, her çalışdığı yerde yadırganmış, türlü kıymetleri ve kültürü ve kibarlığı ile etrâfındakilerin küçüklük duygularını ayaklandırmış, dolayısı ile huzur, rahat yüzü görememişdir; 1957 de en verimli, olgun çağında büyük muzdarib insan olarak ölmüşdür. Bu ansiklopedinin müdevvini ve sâhibi Reşad Ekrem Koçu Âsaf Hâlet Çelebinin ölümü üzerine o târihde Her Gün Gazetesindeki günlük sohbet sütununda şu satırları yazmışdı: “Arkadaşlığım yokdu, tanışırdık. Hürmet ederdim, severdim. Sevginin karşılıklı olduğunu söylerler, doğrudur sanırım. “İşlerimiz, yollarımız, muhitlerimiz ayrı, yılda üç dört defa ancak görüşürdüm, ve her rastladığım zaman, sohbetinin, zerâfetinin ve nezâketinin, emsalsiz nezâketinin, İstanbul efendiğilinin, kesimi kendisine has bıyıklarla süslü asil ve temiz yüzünün, zengin lûgatçesi ile yarım asır evvelki türkçesinin farkında olmadan...
⇓ Devamını okuyunuz...
Yeni türk şiirinin öncülerinden; anadiline tasarrufu sağlam, tarih kültürü iyi, soyadının lûgat mânâları ile asil, necib, zarif, nâzik, edebli, terbiyeli, geniş tesâmuha sâhib bir zât idi. 1907 de İstanbulda doğmuşdur; Galatasarayı Lisesini bitirmiş, yüksek tahsilini tamamlamak için Fransaya gitmişdir. Memlekete döndüğünde Devlet Deniz Yollarında, İstanbul Üniversitesini Edebiyat Fakültesinde ve daha başka yerlerde değişik işlerde çalışmış, her çalışdığı yerde yadırganmış, türlü kıymetleri ve kültürü ve kibarlığı ile etrâfındakilerin küçüklük duygularını ayaklandırmış, dolayısı ile huzur, rahat yüzü görememişdir; 1957 de en verimli, olgun çağında büyük muzdarib insan olarak ölmüşdür. Bu ansiklopedinin müdevvini ve sâhibi Reşad Ekrem Koçu Âsaf Hâlet Çelebinin ölümü üzerine o târihde Her Gün Gazetesindeki günlük sohbet sütununda şu satırları yazmışdı: “Arkadaşlığım yokdu, tanışırdık. Hürmet ederdim, severdim. Sevginin karşılıklı olduğunu söylerler, doğrudur sanırım. “İşlerimiz, yollarımız, muhitlerimiz ayrı, yılda üç dört defa ancak görüşürdüm, ve her rastladığım zaman, sohbetinin, zerâfetinin ve nezâketinin, emsalsiz nezâketinin, İstanbul efendiğilinin, kesimi kendisine has bıyıklarla süslü asil ve temiz yüzünün, zengin lûgatçesi ile yarım asır evvelki türkçesinin farkında olmadan hasretini çekmiş olduğumu duyardım. “Hep ayak üstü konuşmuşuzdur. Her seferinde de en azdan on beş, yirmi dakika, yarım saat konuşurdu. “Yabancı diller bilirdi, çok okuyan adamdı. Geçmiş asırların peşinde, pınara koşan susamışlar gibiydi. Muhayyilesi de esrarengiz peri masallarının tomar tomar müsveddeleri ile doluydu. “Perşenbe sabahı bir ilân çerçevesinin içinde şâir Âsaf Hâlet Çelebi Beyefendinin vefat haberini okuyunca, mevsimin koparıp savurduğu yaprakların arasında gül görünür gibi oldum. Yandım, ağladım. Yazık, pek yazık. “1953 de neşredilmiş “Om Mani Padme Hum” adındaki kitabının ilk şiiri, sanki bugün için yazılmış gibidir: CÜNEYD Bakanlar bana Gövdemi görürler Ben başka yerdeyim. Gömenler beni Gövdemi gömerler Ben başka yerdeyim. Aç cübbeni Cüneyd. Ne görüyorsun? Görünmeyeni.. Cüneyd nerde? Cüneyd ne oldu? Sana bana olan Ona da oldu. Kendi cübbesi altında Cüneyd kayboldu.” R. E. Koçu ertesi gün de aynı sohbet sütununda Âsaf Hâlet Çelebinin dili ve edâsı ile kaleme aldığı şu mersiyeyi neşretmişdir. HÂLET ÇELEBİ İki gözün iki çeşme Ağla Ferhadın “H” si ağla.. Fildişinden kasrında Şirîn de bugün ağlayor. Hâlet Çelebi öldü.. Cinlerle, perilerle Kitaplarla harflerle Kenan ilinde İbrahim Peygamberle Mısırda Yusufla Hindde Buddha Ve Çinde Konfuçyusla konuşurdu. Seccâde, kilim Dile gelir ona anlatırdı Üstünde namaz kılmaya gelen Tertemiz ve güzel çıplak ayakların altında Çiğnenmekten duyduğu zevki, lezzeti.. Bir iğne deliğinden Kular uçurur, kervanlar göçürür Âlemi temâşâ ederdi. Tennûre giymiş ağaçlarla Semâa çıkardı Dönerdi göklerle berâber Yerle berâber Bir mütefekkirdi: Koskoca bir ağaç görürde Ufacık bir tohumda. “Ben denizde eriyorum.” derdi, “50.000 sene evvel Ilık bir denizde trilobitken Duydum melâli..” derdi. Anlayamadılar onu. Evinde işini Oyluk kemiğinden çıkarıp yaptığı Ve bir şamar atıp rafa oturttuğu Kadıncığı görürdü. Ona kâh “Nûr Siyah” dedi Kâh “Nigâra Çin”... Zebercedden hamam yaptırmıştı Tepe camları zümrüd ve akiki yemâniden Kurnaları necef taşından, Saz benizli, bâdem gözle Halayıkları vardı, Saçları salkım salkım omuzlarında: Biri altın, biri gümüş İki hamam tasını birbirine vurmuş Onları da sesden çıkarmıştı. Dalgındı. Kurşun kalem diye Dikilitaşı cebine koymuş, Şiirlerini Hiyeroglifle yazardı: “Bu can tenden geçmeden “Bu dünyadan göçmeden “Bir kerecik sevmek çok değil...” Bir kerecik sevdi, İnsanı, insanlığı sevdi, Bu sevgi ile göçdü. Ruhu için Elfâtiha. Kelimenin mânâsı için Ahmed Vefik Paşa Âsaf Halet Çelebi şiirlerinin yanında tedkikler, deneler de bırakmışdır; kitab hâlinde basılmış eserleri şunlardır: Molla Câmi, hayatı ve şahsiyeti, 1940; Mevlânâ; hayatı ve şahsiyeti; Konuşulan Fransızca, 1941; He (şiirle), 1942; Eşrefoğlu Dîvânı, 1943; Seçme rübâîler, 1944; Mevlânânın rübâîleri, 1944; Lâmelif (şiirler), 1945; Buddha, 1946; Rübâiyyat ve Mevlânâ Celâleddin Rûmî (Fransızca) 1950; Dîvân şiirinde İstanbul, 1953; Naîmâ, hayatı, sanatı, eseri, 1953; Om Mani Pedme Hum (şiirler), 1953; Ömer Hayyam, 1954; Mevlânâ ve Mevlevîlik, 1957. Şiirlerinden bir kaç parça: SİDHARTA Koskoca bir ağaç görüyorum Ufacık bir tohumda O ne ağaç ne tohum Om mani padme hum Om mani padme hum Om mani padme hum Sidharta buddha Ben bir meyvayım Ağacını âlem Ne ağaç Ne meyva Ben bir denizde eriyorum Om mani padme hum Om mani padme hum Om mani padme hum HE Vurma kazmayı Ferhâd He’nin iki gözü iki çeşme Âaahhhh Dağın içinde ne var ki Güm güm öter Ya senin içinde ne var Ferhâd Ejderhâ bakışlı he’nin İki gözü iki çeşme Ve ayakları altında yam yassı Kasrında Şirin de böyle ağlıyor Ferhâd
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM070653
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 7, sayfalar 3810-3811
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
  İş birliğiyle
Kullanım Şartları
Çerez Politikası
KVKK